
İlçeye 15 kilometre uzaklıktaki Altındere Mahallesi'nde, yörenin en önemli kültür miraslarından kilim dokuma sanatı yıllardır kadınların eliyle kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
Kışın çetin geçtiği bölgede geleneksel motiflerle yün çorap hazırlayan kadınlar, bir yandan da evlerinde kurdukları ahşap tezgahlarda unutulmaya yüz tutan sanatı yaşatıyor.
Her gün farklı evde bir araya gelen kadınlar, önce koyun yününü öreke (yün eğirmede kullanılan bir ucu çatal değnek) gibi geleneksel aletlerle ip haline getiriliyor.
Ardından evlerinde kurdukları ahşap tezgahların başına geçen kadınlar, daha önce kök boya ile renklendirilen iplerle kilim, halı ve seccade dokuyor.
Kadınların duygu ve düşüncelerini yansıtan motifleri ilmek ilmek işlediği kilim ve diğer ürünler, asırlardır evleri süslüyor ve ihtiyaca göre kullanılıyor.
Yazın süt sağmak için zorlu arazileri aşarak yaylaya giden kadınlar, süt bidonlarını taşıdıkları yük hayvanlarının heybelerini de dokuyor.
"Bu kültürümüzün kaybolmasını istemiyoruz"
50 yaşındaki Gülperi Elbir, yazın bağ, bahçe ve hayvancılıkla kışın da tezgah başında dokumacılıkla uğraştıklarını söyledi.
Kışın dokuma işleriyle zamanı keyifli hale getirdiklerini belirten Elbir, şunları kaydetti:
"Dokumacılık anne ve ninelerimizden kalan bir kültürel mirastır. Bu kültürümüzün kaybolmasını istemiyoruz. Gençler bu işlere çok heves etmiyor. Mahalledeki kadınlar olarak bir araya gelip sohbet ediyoruz, heybe, kilim, seccade, çorap, patik ve benzeri ürünleri dokuyoruz. Amacımız bu kültürü gelecek nesillere aktarmak."
Dokuma kültürünün yıllardır mahallelerinde yaşatıldığını ifade eden Elmas Elbir, "Genelde dokuma mesaimiz sonbaharda başlar ve kış boyunca devam eder. Dokuma tezgahlarını kendi imkanlarımızla tahta ve kalaslardan yapıyoruz. Kadınlar bir araya toplanır ve dokuma ürünlerini yaparlar. Biz de gençler olarak bu ortamda bulunuruz ve bir şeyler öğrenmeye çalışırız." diye konuştu.
Hacer Boz da "Dokuma asırlık bir emeğin ürünü. Kadınlar bir ürünü hazırlamak için günlerce emek veriyor. Anne ve ninelerimizin el emeği göz nuruyla hazırladıkları bu ürünler bizim için çok kıymetli. Bazen bu ürünler çeyizlerde kullanılıyor." dedi.
AA
Ardından evlerinde kurdukları ahşap tezgahların başına geçen kadınlar, daha önce kök boya ile renklendirilen iplerle kilim, halı ve seccade dokuyor.
Kadınların duygu ve düşüncelerini yansıtan motifleri ilmek ilmek işlediği kilim ve diğer ürünler, asırlardır evleri süslüyor ve ihtiyaca göre kullanılıyor.
Yazın süt sağmak için zorlu arazileri aşarak yaylaya giden kadınlar, süt bidonlarını taşıdıkları yük hayvanlarının heybelerini de dokuyor.
"Bu kültürümüzün kaybolmasını istemiyoruz"
50 yaşındaki Gülperi Elbir, yazın bağ, bahçe ve hayvancılıkla kışın da tezgah başında dokumacılıkla uğraştıklarını söyledi.
Kışın dokuma işleriyle zamanı keyifli hale getirdiklerini belirten Elbir, şunları kaydetti:
"Dokumacılık anne ve ninelerimizden kalan bir kültürel mirastır. Bu kültürümüzün kaybolmasını istemiyoruz. Gençler bu işlere çok heves etmiyor. Mahalledeki kadınlar olarak bir araya gelip sohbet ediyoruz, heybe, kilim, seccade, çorap, patik ve benzeri ürünleri dokuyoruz. Amacımız bu kültürü gelecek nesillere aktarmak."
Dokuma kültürünün yıllardır mahallelerinde yaşatıldığını ifade eden Elmas Elbir, "Genelde dokuma mesaimiz sonbaharda başlar ve kış boyunca devam eder. Dokuma tezgahlarını kendi imkanlarımızla tahta ve kalaslardan yapıyoruz. Kadınlar bir araya toplanır ve dokuma ürünlerini yaparlar. Biz de gençler olarak bu ortamda bulunuruz ve bir şeyler öğrenmeye çalışırız." diye konuştu.
Hacer Boz da "Dokuma asırlık bir emeğin ürünü. Kadınlar bir ürünü hazırlamak için günlerce emek veriyor. Anne ve ninelerimizin el emeği göz nuruyla hazırladıkları bu ürünler bizim için çok kıymetli. Bazen bu ürünler çeyizlerde kullanılıyor." dedi.
AA