
BB Erzurumspor yeni yönetimi ikinci döneme girerken birçok transfer yapmak zorunda kaldı. Bunların bazıları yerinde transfer olurken bazıları panik transfer şeklinde gerçekleşti. Erzurum gibi kış şartlarının her daim gündeme getirildiği ortamda biraz piyasası olan futbolcuları transfer etmenin zorluğu ortadadır. Erzurum’a gelen bazı futbolcular piyasasının üzerinde para alırken aynı zamanda kaprisleri ile de hem yönetimi her camiayı rahatsız etmektedirler.
Futbolcuların bireysel hareketleri konuşmak doğru olmamakla birlikte bazı futbolcuların sergilemiş oldukları tavırlar camianın gurunun incitmektedir.
Mesut Bakkal Hoca’nın hatırı için Erzurum’a geldiğini söyleyen Aatif Chahechouhe (Atıf Şeşu) kendinden beklenileni fazlasıyla vermeye çalışırken ve de iyi niyetle bunu ortaya koyarken bir şehrin itibarını zedelediğinin farkında olduğunu zannetmiyorum. Atıf’ın takıma faydalı olmak için göstermiş olduğu çabayı takdir ederken bazı tavırlarının takıma ve takımdaşlık ruhuna zarar verdiğini söylememiz gerekmektedir.
Atıf, Mesut Bakkal’ın kendisine vermiş olduğu geniş yetkiyi de kullanarak takım arkadaşlarının gururunu incitmektedir.
Bir futbolcu çok basit goller kaçırabilir, hatta boş kaleye bile gol atamayabilir. Bütün bunlar futbolun her daim içinde olan durumlardır. Ama bir futbolcu kendini takımın üstünde görür, karşıda boşta bekleyen arkadaşına pas atmayıp topu sürerek onun yanına gidip sonra tekrar içerilere girip hem arkadaşını hem de topu kaybederse bu durumun telafisi çok daha zor olmaktadır.
Atıf’ı daha önce oynamış olduğu takımlarda da seyrettik. Hiçbir takımda Erzurumspor’da yapmış olduğu hareketleri yapmıyordu, hatta birçok takımda yedek başlayıp sonradan oyuna girmekteydi.
Dünya yıldızı Mesut Özil Fenerbahçe’de sıradan futbolcu hareketlerini sergilerken Atıf’ın gereksiz hareketleri seyircilerin canını sıkmaktadır.
Atıf gol kaçırabilir, bu takım yenilebilir ve hatta bu takım küme de düşebilir, bunlar bizim camianın birçok kez yaşamış oldukları gerçeklerdir. Fakat Atıf’ın hem rakip takıma hem de kendi arkadaşlarına çalım atmasına bu taraftarın rıza göstermesi mümkün değildir. Mehmet Akif Ersoy’un Sessiz duruyorsam sanma uysal koyunum/ Kopabilir belki asla çekmeye gelmez boynum şiirinde olduğu gibi, Atıf’ın bu takım oyununda disiplin çizgilerinin dışında hareket ederek şehrin gururu ile oynamasına kimse kolay kolay rıza göstermemektedir. Atıf’ın bir köy takımında, futboldan anlamayan insanlar grubunda olduğu varsayımı ile hareket etmesi nazik bir tavır değildir.
Futbolda rakip takım futbolcularından daha fazla insanın kendi takım arkadaşına saygı göstermesi gerekmektedir. Çünkü her hafta rakip değişmektedir fakat yolculuk aynı arkadaşlarla devam etmektedir.
Mesut Bakkal Hoca’nın ayrılışından sonra Atıf’ın aynı tavırları devam ettirip ettirmeyeceği merak konusudur. Fakat şurası bir gerçek ki bu takımda Atıf kadar hatta ondan daha kariyerli futbolcular bulunmaktadır. Bu futbolcuların da Atıf gibi sahada hareket ettiğini varsayarsak facianın boyutlarını daha iyi anlamış oluruz. Sahada kariyer değil, emek ve saygı konuşmaktadır.
Taraftarlar Atıf’dan takımdaşlık ruhuna saygı göstermesini, takımı toparlamasını, eğer fedakârlık yapılacaksa Atıf’ın fedakârlık yaparak kendini değil arkadaşlarını ön plana çıkarmasını beklemektedir.
Futbolcuların bireysel hareketleri konuşmak doğru olmamakla birlikte bazı futbolcuların sergilemiş oldukları tavırlar camianın gurunun incitmektedir.
Mesut Bakkal Hoca’nın hatırı için Erzurum’a geldiğini söyleyen Aatif Chahechouhe (Atıf Şeşu) kendinden beklenileni fazlasıyla vermeye çalışırken ve de iyi niyetle bunu ortaya koyarken bir şehrin itibarını zedelediğinin farkında olduğunu zannetmiyorum. Atıf’ın takıma faydalı olmak için göstermiş olduğu çabayı takdir ederken bazı tavırlarının takıma ve takımdaşlık ruhuna zarar verdiğini söylememiz gerekmektedir.
Atıf, Mesut Bakkal’ın kendisine vermiş olduğu geniş yetkiyi de kullanarak takım arkadaşlarının gururunu incitmektedir.
Bir futbolcu çok basit goller kaçırabilir, hatta boş kaleye bile gol atamayabilir. Bütün bunlar futbolun her daim içinde olan durumlardır. Ama bir futbolcu kendini takımın üstünde görür, karşıda boşta bekleyen arkadaşına pas atmayıp topu sürerek onun yanına gidip sonra tekrar içerilere girip hem arkadaşını hem de topu kaybederse bu durumun telafisi çok daha zor olmaktadır.
Atıf’ı daha önce oynamış olduğu takımlarda da seyrettik. Hiçbir takımda Erzurumspor’da yapmış olduğu hareketleri yapmıyordu, hatta birçok takımda yedek başlayıp sonradan oyuna girmekteydi.
Dünya yıldızı Mesut Özil Fenerbahçe’de sıradan futbolcu hareketlerini sergilerken Atıf’ın gereksiz hareketleri seyircilerin canını sıkmaktadır.
Atıf gol kaçırabilir, bu takım yenilebilir ve hatta bu takım küme de düşebilir, bunlar bizim camianın birçok kez yaşamış oldukları gerçeklerdir. Fakat Atıf’ın hem rakip takıma hem de kendi arkadaşlarına çalım atmasına bu taraftarın rıza göstermesi mümkün değildir. Mehmet Akif Ersoy’un Sessiz duruyorsam sanma uysal koyunum/ Kopabilir belki asla çekmeye gelmez boynum şiirinde olduğu gibi, Atıf’ın bu takım oyununda disiplin çizgilerinin dışında hareket ederek şehrin gururu ile oynamasına kimse kolay kolay rıza göstermemektedir. Atıf’ın bir köy takımında, futboldan anlamayan insanlar grubunda olduğu varsayımı ile hareket etmesi nazik bir tavır değildir.
Futbolda rakip takım futbolcularından daha fazla insanın kendi takım arkadaşına saygı göstermesi gerekmektedir. Çünkü her hafta rakip değişmektedir fakat yolculuk aynı arkadaşlarla devam etmektedir.
Mesut Bakkal Hoca’nın ayrılışından sonra Atıf’ın aynı tavırları devam ettirip ettirmeyeceği merak konusudur. Fakat şurası bir gerçek ki bu takımda Atıf kadar hatta ondan daha kariyerli futbolcular bulunmaktadır. Bu futbolcuların da Atıf gibi sahada hareket ettiğini varsayarsak facianın boyutlarını daha iyi anlamış oluruz. Sahada kariyer değil, emek ve saygı konuşmaktadır.
Taraftarlar Atıf’dan takımdaşlık ruhuna saygı göstermesini, takımı toparlamasını, eğer fedakârlık yapılacaksa Atıf’ın fedakârlık yaparak kendini değil arkadaşlarını ön plana çıkarmasını beklemektedir.