
Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA) ‘Senaryo Bazlı İl Gelişim Stratejileri ve Eylem Planı’ hazırladı. Raporda Erzurum, Erzincan ve Bayburt’un en yüksek göç hızına sahip üçüncü bölgeyi oluşturduğunun altı çizildi.
Resmi olarak bir kez daha belgelendi ki yükünü alan bu şehirden gidiyor. En fazla eğitimli insanların göç ettiğinin gözler önüne serildiği raporda kan kaybının 2000 yılında başladığı gerçeği gözler önüne serildi.
Raporda yer alan bilgiler ve rakamlar bir kez daha gösterdi ki kan kaybı devam ediyor ve bu kaybın önüne geçilemiyor.
Depremle yerle bir olan, neredeyse ayakta kalan binası kalmayan Van bile Erzurum kadar göç vermemiş. O gün geçici olarak başka illerin yolunu tutan Vanlılar, kısa süre sonra tekrar topraklarına geri dönmüş ve nüfuslarını korumuşlar.
Erzurum ise ekonomik afetle boğuşarak her geçen yıl erimişte erimiş ve erimeye de devam ediyor.
Siyasilere sorsanız Erzurum da göç durmuş, aksine geriye göç başlamış!
Kent, marka şehir olma yolunda hızla ilerlemiş. İki üniversitesi, devasa hastaneleri ile Doğu’nun incisi konumuna gelmiş. Sağlık turizmi ve kış sporları alanında söz sahibi olmuş. Belediyecilik hizmetlerinde çağ atlamış.
Tüm bu başlıklara bakınca insan sormadan edemiyor. Sahi Erzurumluların zoru ne? Bu kadar ilerleme var ise neden yükünü alan gidiyor, doğduğu topraklara veda ediyor?
Çünkü anlatılanla yaşanılan şehir aynı değil de ondan…
Erzurumluların sorunu doğduğu topraklarda doyamamaları…
Aynı ölçekteki şehirler adeta çağ atlarken Erzurum’un her geçen gün geriye gitmesidir.
Bu şehrin gerçek bir kalkınma eylem planına ihtiyacı var. Gerçekleri görüp, ‘bu göç nasıl durdurulur?’ diyen siyasi iradeye ihtiyacı var. Yoldan geçen araçları sayıp bir milyon turist hesabı yapan değil, bilakis bu şehrin gerçek röntgenini çeken yöneticilere ihtiyacı var. Ve bu şehrin ne istediğini bilen, devlete, hükümete derdini net anlatan, verdiği verginin karşılığını istemesini bilen Erzurumlulara ihtiyacı var.
Belediyelerin göstermelik yatırımları ile geriye göç sağlanmaz, sağlanamaz. Gerçekçi olalım, her üç insandan biri bu şehirden gitmek istiyor. Ağır vergiler kalanı canından bezdiriyor. İstihdam sağlayan müteşebbisler adeta cezalandırılıyor. Hamasetle laf gemisi ancak bu kadar yürüyor.
Mutsuzluk şehirde kol geziyor. Kötü hava soluyor, huzursuzluk ekiyoruz. Ve kabul edelim ki adımız her ne kadar büyük olsa da biz avuç kadar bir iliz ve iflas ediyoruz...
Resmi olarak bir kez daha belgelendi ki yükünü alan bu şehirden gidiyor. En fazla eğitimli insanların göç ettiğinin gözler önüne serildiği raporda kan kaybının 2000 yılında başladığı gerçeği gözler önüne serildi.
Raporda yer alan bilgiler ve rakamlar bir kez daha gösterdi ki kan kaybı devam ediyor ve bu kaybın önüne geçilemiyor.
Depremle yerle bir olan, neredeyse ayakta kalan binası kalmayan Van bile Erzurum kadar göç vermemiş. O gün geçici olarak başka illerin yolunu tutan Vanlılar, kısa süre sonra tekrar topraklarına geri dönmüş ve nüfuslarını korumuşlar.
Erzurum ise ekonomik afetle boğuşarak her geçen yıl erimişte erimiş ve erimeye de devam ediyor.
Siyasilere sorsanız Erzurum da göç durmuş, aksine geriye göç başlamış!
Kent, marka şehir olma yolunda hızla ilerlemiş. İki üniversitesi, devasa hastaneleri ile Doğu’nun incisi konumuna gelmiş. Sağlık turizmi ve kış sporları alanında söz sahibi olmuş. Belediyecilik hizmetlerinde çağ atlamış.
Tüm bu başlıklara bakınca insan sormadan edemiyor. Sahi Erzurumluların zoru ne? Bu kadar ilerleme var ise neden yükünü alan gidiyor, doğduğu topraklara veda ediyor?
Çünkü anlatılanla yaşanılan şehir aynı değil de ondan…
Erzurumluların sorunu doğduğu topraklarda doyamamaları…
Aynı ölçekteki şehirler adeta çağ atlarken Erzurum’un her geçen gün geriye gitmesidir.
Bu şehrin gerçek bir kalkınma eylem planına ihtiyacı var. Gerçekleri görüp, ‘bu göç nasıl durdurulur?’ diyen siyasi iradeye ihtiyacı var. Yoldan geçen araçları sayıp bir milyon turist hesabı yapan değil, bilakis bu şehrin gerçek röntgenini çeken yöneticilere ihtiyacı var. Ve bu şehrin ne istediğini bilen, devlete, hükümete derdini net anlatan, verdiği verginin karşılığını istemesini bilen Erzurumlulara ihtiyacı var.
Belediyelerin göstermelik yatırımları ile geriye göç sağlanmaz, sağlanamaz. Gerçekçi olalım, her üç insandan biri bu şehirden gitmek istiyor. Ağır vergiler kalanı canından bezdiriyor. İstihdam sağlayan müteşebbisler adeta cezalandırılıyor. Hamasetle laf gemisi ancak bu kadar yürüyor.
Mutsuzluk şehirde kol geziyor. Kötü hava soluyor, huzursuzluk ekiyoruz. Ve kabul edelim ki adımız her ne kadar büyük olsa da biz avuç kadar bir iliz ve iflas ediyoruz...