
“Hoşçakalın...
Akın akın balık sürüleriyle dalgalanan deniz
Ve Hopalı balıkçı Rüstem'in kızı martı, hoşçakalın (…)”
Kısa ama muhteşem bir şiirin girişi bu…
Tamamını okutmadan bir hayat hikâyesi paylaşacağım sizinle:
Bu yaz, 17 Temmuz günü Sabah gazetesinde küçücük puntolarla fotoğrafsız verilen bir haberin başlığında ‘Manavgat’ın Vatandaş Abdi’si yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor’ deniyordu.
Ve altında şu ifadelere yer veriliyordu:
“Antalya’nın Manavgat ilçesinde herkesin ’Vatandaş Abdi’ olarak tanıdığı gazeteci Abdi Işık, dün akşam yalnız yaşadığı evde kendinden geçmiş halde bulunup Manavgat Devlet Hastanesi Yoğun Bakım servisinde tedavi altına alındı. 3 yıldır gırtlak ve akciğer kanseriyle mücadele eden 66 yaşındaki Abdi Işık’ın yapılan kontrollerinde kanserli hücrelerin beyin dahil tüm organlara yayıldığı ve Işık’ın yaşam destek ünitesine bağlı olarak uyutulduğu bildirildi. Abdi Işık, kendisine ait haber sitesinde yine kendisine özgü haberlerle adından söz ettiren bir gazeteciydi.
(…)
Doktorlar, Abdi Işık’ın hastalığının son aşamasında olduğunu açıklarken ailesinden bir yakınına ulaşma çabalarının sonuç vermediğini belirttiler…”
★★
O adam, Bağımsız Gazeteci Abdi Işık, hayatta tanıdığım en ilginç insanlardan biriydi. Onunla 2014 yılında, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında tanışmıştım. Bir konuda yanlış anlaşılmıştı, tören alanındaki bir polis memuruyla ve fakat alışık olmadığımız ölçüde saygılı bir üslupla tartışıyordu. Dikkatimi çekti, oturduğum yerden kalkıp polisle gazetecinin arasına girdim. O dönem velimiz olan bir ekip amirinin hoşgörülü müdahalesiyle de olay hemencecik tatlıya bağlandı.
Tören bitiminde Abdi abiyle kaymakamlığın hemen yanında, Manavgat Irmağı’na nazır çay bahçesinde oturup çay içtik. Benim de gazetecilik yaptığımı öğrenince içini döktü uzun uzun. Her cümlesinden mesleki deneyim ve hayat mücadelesi sızıyordu.
Saygıyla dinledim anlattıklarını…
Ondan sonra da okulumun (Manavgat Başarı Koleji’nin) düzenleyeceği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlamalarına katılma sözü aldım ondan. Geldi, davetimi kırmadı. Çocuklarımızı basın emekçileriyle buluşturmak, söyleştirmek harika bir etkinlikti.
Ve Abdi abi de deneyimli gazeteci sevgili Arif Kaplan ve rahmetli Hakan Tankaya ile birlikte o etkinliği güzelleştiren gazetecilerden biriydi.
★★
Geçtiğimiz bahar, 4 Mayıs günü, Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Boztaş’ın vefatını duyuran internet haberini şiir biçiminde yapmıştı Abdi abi. Boztaş, yörede çok sevilen bir yöneticiydi, Allah rahmet etsin. Sosyal medya mesajıyla hem ortak dostumuz merhum Ahmet bey için Vatandaş Abdi’ye taziyemi iletmiştim hem de paylaştığı şiirin kime ait olduğunu sormuştum.
Sadece ‘Sağ ol Savaş’ dedi yanıt olarak. Kısacık. Bir de üzgün yüz emojisi ekledi yanına…
O kadar…
Şiirin izini sürdüm uzun süre. Fakat hiçbir yerde, hiçbir kayıt bulamadım. Yılların gazetecisinin, o aykırı kişilikli ama çok romantik dostumun bana yanıt olarak gönderdiği üzgün yüzü de ‘Üzülerek yazdım’ biçiminde yorumladım.
★★
Kadere bakın ki Abdi ağabeyinin ömrünü geçirdiği Manavgat’ın ormanları bu yaz yanıp kül olurken o, yoğun bakımda uyutuluyordu. Hastalığı maalesef son aşamadaymış; ama Tanrı’nın takdiri ya, eğer iyileşip tekrar hayata dönerse eminim ki kanserden kurtulmuş olsa bile bu defa kahrından ölür Abdi abi.
Karasevda ile bağlandığı Manavgat’ın köylerinin, ormanlarının yanmış halini görürse dayanamaz…
★★
Ve…
Şimdi hem Manavgat’ı hem de Bağımsız Gazeteci Vatandaş Abdi’yi düşünüyorum, ikisine de esenlik diliyorum ve bitirmeden de girişte bir bölümünü okuduğunuz o şiirin tamamını sizinle paylaşmak istiyorum:
“Hoşçakalın...
Akın akın balık sürüleriyle dalgalanan deniz
Ve Hopalı balıkçı Rüstem'in kızı martı, hoşçakalın...
Kıraç ve verimli topraklarda
Dudağı çatlamış ayağı burkulmuş Zehra nine
Ve onun sevimli kuzucuğu, hoşçakalın...
Bantlaşan sanayi, piyano çalarcasına çalışan eller,
Edison'un başlattığı ‘karanlığı eritme kampanyası’, hepiniz hoşçakalın...
Ben ayrılıyorum, varsın ayrılık acısı kalbimi yaksın
Yeni bir şey değil ayrılmak, bensiz de yaşanacak...
Hoşçakalın...”
(Abdi Işık, Manavgat-Mayıs 2021)
★★
En son neye ya da kime veda ettiniz, bilemeyeceğim tabii; ama bu çarpıcı şiiri sizin o son vedanız için nakletmiş etmiş olayım. ‘Ayrılığın yeni bir şey olmadığını’ atık daha iyi bilerek ve ‘her vedanın ardından bir merhabanın geldiğine’ şimdi daha çok inanarak…
Akın akın balık sürüleriyle dalgalanan deniz
Ve Hopalı balıkçı Rüstem'in kızı martı, hoşçakalın (…)”
Kısa ama muhteşem bir şiirin girişi bu…
Tamamını okutmadan bir hayat hikâyesi paylaşacağım sizinle:
Bu yaz, 17 Temmuz günü Sabah gazetesinde küçücük puntolarla fotoğrafsız verilen bir haberin başlığında ‘Manavgat’ın Vatandaş Abdi’si yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor’ deniyordu.
Ve altında şu ifadelere yer veriliyordu:
“Antalya’nın Manavgat ilçesinde herkesin ’Vatandaş Abdi’ olarak tanıdığı gazeteci Abdi Işık, dün akşam yalnız yaşadığı evde kendinden geçmiş halde bulunup Manavgat Devlet Hastanesi Yoğun Bakım servisinde tedavi altına alındı. 3 yıldır gırtlak ve akciğer kanseriyle mücadele eden 66 yaşındaki Abdi Işık’ın yapılan kontrollerinde kanserli hücrelerin beyin dahil tüm organlara yayıldığı ve Işık’ın yaşam destek ünitesine bağlı olarak uyutulduğu bildirildi. Abdi Işık, kendisine ait haber sitesinde yine kendisine özgü haberlerle adından söz ettiren bir gazeteciydi.
(…)
Doktorlar, Abdi Işık’ın hastalığının son aşamasında olduğunu açıklarken ailesinden bir yakınına ulaşma çabalarının sonuç vermediğini belirttiler…”
★★
O adam, Bağımsız Gazeteci Abdi Işık, hayatta tanıdığım en ilginç insanlardan biriydi. Onunla 2014 yılında, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında tanışmıştım. Bir konuda yanlış anlaşılmıştı, tören alanındaki bir polis memuruyla ve fakat alışık olmadığımız ölçüde saygılı bir üslupla tartışıyordu. Dikkatimi çekti, oturduğum yerden kalkıp polisle gazetecinin arasına girdim. O dönem velimiz olan bir ekip amirinin hoşgörülü müdahalesiyle de olay hemencecik tatlıya bağlandı.
Tören bitiminde Abdi abiyle kaymakamlığın hemen yanında, Manavgat Irmağı’na nazır çay bahçesinde oturup çay içtik. Benim de gazetecilik yaptığımı öğrenince içini döktü uzun uzun. Her cümlesinden mesleki deneyim ve hayat mücadelesi sızıyordu.
Saygıyla dinledim anlattıklarını…
Ondan sonra da okulumun (Manavgat Başarı Koleji’nin) düzenleyeceği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlamalarına katılma sözü aldım ondan. Geldi, davetimi kırmadı. Çocuklarımızı basın emekçileriyle buluşturmak, söyleştirmek harika bir etkinlikti.
Ve Abdi abi de deneyimli gazeteci sevgili Arif Kaplan ve rahmetli Hakan Tankaya ile birlikte o etkinliği güzelleştiren gazetecilerden biriydi.
★★
Geçtiğimiz bahar, 4 Mayıs günü, Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Boztaş’ın vefatını duyuran internet haberini şiir biçiminde yapmıştı Abdi abi. Boztaş, yörede çok sevilen bir yöneticiydi, Allah rahmet etsin. Sosyal medya mesajıyla hem ortak dostumuz merhum Ahmet bey için Vatandaş Abdi’ye taziyemi iletmiştim hem de paylaştığı şiirin kime ait olduğunu sormuştum.
Sadece ‘Sağ ol Savaş’ dedi yanıt olarak. Kısacık. Bir de üzgün yüz emojisi ekledi yanına…
O kadar…
Şiirin izini sürdüm uzun süre. Fakat hiçbir yerde, hiçbir kayıt bulamadım. Yılların gazetecisinin, o aykırı kişilikli ama çok romantik dostumun bana yanıt olarak gönderdiği üzgün yüzü de ‘Üzülerek yazdım’ biçiminde yorumladım.
★★
Kadere bakın ki Abdi ağabeyinin ömrünü geçirdiği Manavgat’ın ormanları bu yaz yanıp kül olurken o, yoğun bakımda uyutuluyordu. Hastalığı maalesef son aşamadaymış; ama Tanrı’nın takdiri ya, eğer iyileşip tekrar hayata dönerse eminim ki kanserden kurtulmuş olsa bile bu defa kahrından ölür Abdi abi.
Karasevda ile bağlandığı Manavgat’ın köylerinin, ormanlarının yanmış halini görürse dayanamaz…
★★
Ve…
Şimdi hem Manavgat’ı hem de Bağımsız Gazeteci Vatandaş Abdi’yi düşünüyorum, ikisine de esenlik diliyorum ve bitirmeden de girişte bir bölümünü okuduğunuz o şiirin tamamını sizinle paylaşmak istiyorum:
“Hoşçakalın...
Akın akın balık sürüleriyle dalgalanan deniz
Ve Hopalı balıkçı Rüstem'in kızı martı, hoşçakalın...
Kıraç ve verimli topraklarda
Dudağı çatlamış ayağı burkulmuş Zehra nine
Ve onun sevimli kuzucuğu, hoşçakalın...
Bantlaşan sanayi, piyano çalarcasına çalışan eller,
Edison'un başlattığı ‘karanlığı eritme kampanyası’, hepiniz hoşçakalın...
Ben ayrılıyorum, varsın ayrılık acısı kalbimi yaksın
Yeni bir şey değil ayrılmak, bensiz de yaşanacak...
Hoşçakalın...”
(Abdi Işık, Manavgat-Mayıs 2021)
★★
En son neye ya da kime veda ettiniz, bilemeyeceğim tabii; ama bu çarpıcı şiiri sizin o son vedanız için nakletmiş etmiş olayım. ‘Ayrılığın yeni bir şey olmadığını’ atık daha iyi bilerek ve ‘her vedanın ardından bir merhabanın geldiğine’ şimdi daha çok inanarak…