
Bana hep nedense öyle gelir. Özellikle belediyelerde oluşturulan komisyonlar genelde göstermelik olur. Hele meclislerin oluşturduğu komisyonlar, sırf komisyon oluşsun diye oluşturulan, laf olsun torba dolsun komisyonlarıdır! Açıkçası o gün o komisyonu görmesem, Gafur Yeniay başkanım sayesinde o komisyonun toplantısına katılmasam Büyükşehir Belediyesi’nin UKOME’sine de aynı gözle bakmaya devam ediyor olacaktım! Kısa adı UKOME olan Ulaşım Koordinasyon Merkezi, bayağı bir merkez. Şube Müdürlüğü’nün yanı sıra sekreteryası da olan ciddi bir kurum! Son günlerde adını BB Erzurumspor’dan tanıdığımız Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ünsal Kıraç’ın başkanlığını yaptığı UKOME’nin komisyonunda 9.Kolordu’dan bir temsilci albay da var Şoförler Odası Başkanı da. İlçe belediyelerden temsilciler de var, trafik polisleri de. Üç-beş kişi ile yapıldığını sandığım, muhtemelen sizlerin de öyle düşündüğü bu komisyon, şehrin ulaşımda ne gibi sıkıntıları var, hepsini masaya yatırıyor, konuşuyor.. Herkes de işine vakıf. Sadece öneren değil, kabul görülürse önerileri gerçeğe dönüştürmesini de bilen bir yapı. Ancak, onca etkin ve yetkin üyelerden oluşan komisyon üyeleri varken halen daha bu şehirde ulaşımda sıkıntılar niye çok, işte insanın ona aklı almıyor.. Dilerim artık bir kurum haline gelen bu komisyon sayesinde ulaşımda yaşanan sıkıntılar sona erer, bu komisyon bundan böyle ayda bir yarenlik için biraraya gelir..

--
Nusret’in camisi bitti bitiyor!
Erzurumlu meşhur etçi Nusret Gökçe’nin köyünde yaptırdığı cami bitti bitecek! Temeli geçtiğimiz yaz atılan Şenkaya’nın Paşalı köyündeki cami inşaatının fiziki gerçekleşme oranının yüzde 80’lere ulaştığı bilgisini aldım. AK Parti Milletvekili Mustafa Ilıcalı’nın özellikle yapımı ile yakından ilgilendiği caminin son görüntüsünü harita mühendisi arkadaşım Volkan Ateş gönderdi. Kış aylarında olmamıza rağmen cami inşaatının devam ettiğini söyleyen Volkan Ateş, özellikle modern bir anlayışla gerçekleşen minareler ile farklı bir tarz oluştuğuna dikkat çekti, ‘’İbadete açıldığında herkes bu caminin mimarisinden bahsedecek. İç yapımda kullanılan mermerlerden başka yerde yok’’ dedi. 11 Haziran tarihinde temeli düzenlenen törenle atılan külliyeden oluşan caminin inşaatı ile bizzat ilgilenenlerden biri de Nusret’in babası Faik Gökçe. İnşaat aşamasında bir işçi gibi çalışan baba Faik Gökçe, oğlu Nusret ile bu yatırımından dolayı gurur duyduğunu söylüyor. Kısa sürede yapımı gerçekleşen 2 bin cemaat kapasiteli caminin önümüzdeki yaz sonlarında ibadete açılacağı ifade ediliyor..

--
Yanarım da o törenler artık yok, ona yanarım!
12 Mart Erzurum için önemli, ama çok önemli bir tarih. Bu tarih şehr-i mübarekenin düşman işgaline son verilen tarihtir. 1918 yılında işgalden kurtulan Erzurum’da her yıl o gün hep şenlik havasında kutlanagelmiştir.. Her 12 Mart Erzurum gerçekten bayram havası yaşardı o günü. Çoluk-çocuk bu şehirde yaşayan herkeste ayrı bir coşku ayrı bir heyecan oluşurdu. Şehir o gün bayraklarla donatılır, cadde ve sokaklar karlı günler olmasına rağmen elinde balonları olduğu halde baba veya annelerinin elinden tutan çocuklardan geçilmezdi. Askeri birlikler tören alanından geçer, kurtuluş anı temsili olarak onca insanın içinde canlandırılırdı, izleyenler bundan büyük keyif alırdı. Ortalık davul zurna sesinden geçilmez, Büyükşehir Belediyesi halka yemek verir, gece de fener alayı filan olurdu. Kutlamaların amacı gerçekten de tarihin derinliklerine gidebilmek, o yıllarda yaşanan acıları anlayabilmek ve bu acılardan ders çıkarabilmektir. Ne varki son yıllarda o eski kurtuluş törenlerinden eser yok. Yine üzülerek söylüyorum, ya da gerçekten Hasankaleli olduğum için göremiyorum, neredeyse sıradan bir gün halini alır oldugünler o . Kuşkusuz Büyükşehir Belediyesi o günün anlamına bir takım etkinlikler ve proğramlar yapıyor ama yeterli mi, hayır.. Ya da alıştığımız, alıştırıldığımız törenler artık yok diye bizde karşılığı olmuyor, yaşlandık ondan mı, bilemiyorum.. Hele ki bu yıl çok daha önemli bir tarih. Kurtuluşun 100’ncü yılı ve bir daha bu neslin yakalayamayacağı bir yıl! Öyle bir kurtuluş proğramı hazırlanmalı ki her yıl konuşulsun, gelecek nesiller yaşasın, yaşatsın.. Bunu yaparken de ciddi, çocuklarımızda iz bırakacak, onlara büyüdüklerinde hatırlatacak ve yaptıracak şeyler ama!

***
Ben gibi 50 yaşını deviren adamlar için eski kurtuluş törenlerini anlamlandırmam, o günleri aramam boşa değildir. Hoş bir şey biliyoruz da öyle konuşuyoruz. Mesela yanda verdiğim fotoğraf, ne demek istediğimi anlatan en büyük örnek. Biz öyle günlerden geliyoruz. O zamanlar, söylerken üzülüyorum, bugün sadece lokal hizmeti veren Halk Oyunları Derneği’nin işte 70’li yılların başlarında bir kurtuluş gününde düzenlenen bir fotoğraf karesi! Gör de anla! Şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun canlandırıldığı tiyatro sahnesinin olduğu kare. Rahmetli büyük halk ozanımız Aşık Yaşar Reyhani de orada., O da oyunun sahnesi bittiğinde saz çalıyor, deyiş yapıyor. Barcılar da hazır kıta, ara ara izlemeye gelen seyircilere Erzurum barlarından örnek veriyor. O tiyatro sahnesi de öyle basit değil. Kostümler ve dekoru on numara. Dekorlar özel olarak hazırlanıyor. Bilmem fark ettiniz mi? Fotoğraf karesinde gördüğünüz idam sahnesi de gerçeğe yakın! Havada asılı olan genç kız, rahmet istedi, Halk Oyunları’nın efsane başkanı Sebahattin Bulut’un kızından başkası değil! Öyle adamlar vardı işte o anlamlı günlerde bizlerde iz bırakan temsiller veren, o günü coşkulu kutlamamıza vesile olan.. Şimdi gel bu sahneyi bir daha yaşat! İmkanı mı var, paran pulun olsa da daha nerede bulacaksın bir Sebahattin Bulut’u, bir Reyhani’yi, bir öyle bar ekibini? O yüzden yanarım da yanarım o günlere, o güzel günlerde hayatımıza güzellikler katan o güzel insanların artık aramızda olmayışına!
--
SEVDİĞİM BABA SÖZLER: Gözler kendilerine, kulaklar başkalarına inanırlar! (Alman atasözüdür)

--
Nusret’in camisi bitti bitiyor!
Erzurumlu meşhur etçi Nusret Gökçe’nin köyünde yaptırdığı cami bitti bitecek! Temeli geçtiğimiz yaz atılan Şenkaya’nın Paşalı köyündeki cami inşaatının fiziki gerçekleşme oranının yüzde 80’lere ulaştığı bilgisini aldım. AK Parti Milletvekili Mustafa Ilıcalı’nın özellikle yapımı ile yakından ilgilendiği caminin son görüntüsünü harita mühendisi arkadaşım Volkan Ateş gönderdi. Kış aylarında olmamıza rağmen cami inşaatının devam ettiğini söyleyen Volkan Ateş, özellikle modern bir anlayışla gerçekleşen minareler ile farklı bir tarz oluştuğuna dikkat çekti, ‘’İbadete açıldığında herkes bu caminin mimarisinden bahsedecek. İç yapımda kullanılan mermerlerden başka yerde yok’’ dedi. 11 Haziran tarihinde temeli düzenlenen törenle atılan külliyeden oluşan caminin inşaatı ile bizzat ilgilenenlerden biri de Nusret’in babası Faik Gökçe. İnşaat aşamasında bir işçi gibi çalışan baba Faik Gökçe, oğlu Nusret ile bu yatırımından dolayı gurur duyduğunu söylüyor. Kısa sürede yapımı gerçekleşen 2 bin cemaat kapasiteli caminin önümüzdeki yaz sonlarında ibadete açılacağı ifade ediliyor..

--
Yanarım da o törenler artık yok, ona yanarım!
12 Mart Erzurum için önemli, ama çok önemli bir tarih. Bu tarih şehr-i mübarekenin düşman işgaline son verilen tarihtir. 1918 yılında işgalden kurtulan Erzurum’da her yıl o gün hep şenlik havasında kutlanagelmiştir.. Her 12 Mart Erzurum gerçekten bayram havası yaşardı o günü. Çoluk-çocuk bu şehirde yaşayan herkeste ayrı bir coşku ayrı bir heyecan oluşurdu. Şehir o gün bayraklarla donatılır, cadde ve sokaklar karlı günler olmasına rağmen elinde balonları olduğu halde baba veya annelerinin elinden tutan çocuklardan geçilmezdi. Askeri birlikler tören alanından geçer, kurtuluş anı temsili olarak onca insanın içinde canlandırılırdı, izleyenler bundan büyük keyif alırdı. Ortalık davul zurna sesinden geçilmez, Büyükşehir Belediyesi halka yemek verir, gece de fener alayı filan olurdu. Kutlamaların amacı gerçekten de tarihin derinliklerine gidebilmek, o yıllarda yaşanan acıları anlayabilmek ve bu acılardan ders çıkarabilmektir. Ne varki son yıllarda o eski kurtuluş törenlerinden eser yok. Yine üzülerek söylüyorum, ya da gerçekten Hasankaleli olduğum için göremiyorum, neredeyse sıradan bir gün halini alır oldugünler o . Kuşkusuz Büyükşehir Belediyesi o günün anlamına bir takım etkinlikler ve proğramlar yapıyor ama yeterli mi, hayır.. Ya da alıştığımız, alıştırıldığımız törenler artık yok diye bizde karşılığı olmuyor, yaşlandık ondan mı, bilemiyorum.. Hele ki bu yıl çok daha önemli bir tarih. Kurtuluşun 100’ncü yılı ve bir daha bu neslin yakalayamayacağı bir yıl! Öyle bir kurtuluş proğramı hazırlanmalı ki her yıl konuşulsun, gelecek nesiller yaşasın, yaşatsın.. Bunu yaparken de ciddi, çocuklarımızda iz bırakacak, onlara büyüdüklerinde hatırlatacak ve yaptıracak şeyler ama!

***
Ben gibi 50 yaşını deviren adamlar için eski kurtuluş törenlerini anlamlandırmam, o günleri aramam boşa değildir. Hoş bir şey biliyoruz da öyle konuşuyoruz. Mesela yanda verdiğim fotoğraf, ne demek istediğimi anlatan en büyük örnek. Biz öyle günlerden geliyoruz. O zamanlar, söylerken üzülüyorum, bugün sadece lokal hizmeti veren Halk Oyunları Derneği’nin işte 70’li yılların başlarında bir kurtuluş gününde düzenlenen bir fotoğraf karesi! Gör de anla! Şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun canlandırıldığı tiyatro sahnesinin olduğu kare. Rahmetli büyük halk ozanımız Aşık Yaşar Reyhani de orada., O da oyunun sahnesi bittiğinde saz çalıyor, deyiş yapıyor. Barcılar da hazır kıta, ara ara izlemeye gelen seyircilere Erzurum barlarından örnek veriyor. O tiyatro sahnesi de öyle basit değil. Kostümler ve dekoru on numara. Dekorlar özel olarak hazırlanıyor. Bilmem fark ettiniz mi? Fotoğraf karesinde gördüğünüz idam sahnesi de gerçeğe yakın! Havada asılı olan genç kız, rahmet istedi, Halk Oyunları’nın efsane başkanı Sebahattin Bulut’un kızından başkası değil! Öyle adamlar vardı işte o anlamlı günlerde bizlerde iz bırakan temsiller veren, o günü coşkulu kutlamamıza vesile olan.. Şimdi gel bu sahneyi bir daha yaşat! İmkanı mı var, paran pulun olsa da daha nerede bulacaksın bir Sebahattin Bulut’u, bir Reyhani’yi, bir öyle bar ekibini? O yüzden yanarım da yanarım o günlere, o güzel günlerde hayatımıza güzellikler katan o güzel insanların artık aramızda olmayışına!
--
SEVDİĞİM BABA SÖZLER: Gözler kendilerine, kulaklar başkalarına inanırlar! (Alman atasözüdür)