
Bugün Eylül’ün 14’ü…
Demokrasiyi, özgürlükleri, insan haklarını taçlandıracağı, teröre ve anarşiye darbe indireceği ballandıra ballandıra anlatılan 12 Eylül darbesinin üzerinden 40 yıl ve iki tam gün geçmiş…
Darbeciler, idareyi ele alınca ilk işleri anayasayı feshetmek ve halkın iradesiyle seçilmiş olan siyasi partileri, dernekleri, sivil toplum örgütlerini ve sendikaları kapamak oldu…
Bütün siyasi ve insanı haklar zincirlendi…
Dokuz sene süren iktidarları boyunca her alanda kısıtlama yaptılar…
Ülkenin en büyük kentlerinin koca caddelerinde bombalı pankartlar asılıyken ve insanlar sokağa çıkamazken onlar müdahale ihtiyacı duymadan sadece seyrettiler…
İktidara geldikleri gün ise ülkedeki terör ve anarşi bıçak gibi kesildi.
*
Yargılanmağa götürülürken ve kurulan askeri mahkemelerde, insanlara hoyratlıktan öte davranıldı. Eşitliği sağlamak bahanesiyle karşıt düşüncede gençler için ‘bir onlardan, bir bunlardan’ muamelesi yapıldı.
İnsanların özel hayatlarına girildi ve kirletildi…
Bu sürede 600 binin üzerinde insan, askeri mahkemelerle yargılandı…
Birçoğu kötü şartlardan ve reva görülen işkencelerden hayatını kaybetti…
Bu ülkenin 50’nin üzerinde fidanı darağacına gönderildi…
Onlar için hangi dünya görüşüne sahip oldukları önemli değildi, o tarihte genç ve büyük çoğunluğunun üniversiteli olmak, yalnızca okumak, düşünmek, düşündüklerini ifade etmeleri ve yazmak yeterliydi…
Teröristle, entelektüeli ayırmadan, aynı sözde yargının kucağına attılar ve hüküm verdiler…
Birtakım güçlerin sözcüsü oldular, para ve bolluğun içinde saraylarda-köşklerde hüküm sürdüler…
Yıllar sonra ‘İnsanlığa karşı işledikleri suçlar’dan bağımsız yargı önüne çıktılar, mahkum odular ve rütbeleri geri alındı...
*
Aslında yaşanan o dönemin genci ve üniversitelisi olarak söylenecek çok söz var…
Geleceğe daha güvenli bakabilmek ve sahip olabilmek adına, geçmişin iyi irdelenmesi kanaatindeyim…
Bu açıdan 12 Eylül gibi günleri unutmayacağız…
İnsan onurunun ayaklar altına alındığı, gammazlığın ödüllendirildiği; masumiyetin cezalandırıldığı, darbeci ve darbe yanlılarına, o yılları yaşayan biri olarak;
‘Ben de hakkımı helâl etmiyorum…’
BİR YASTIKTA KOCAYIN…
Cumartesi akşamı mutlu bir yeniden başlangıcın şahitleri olarak biz de oradaydık… Nikahını Büyükşehir Başkanı Mehmet Sekmen’in kıydığı, şahitliğini Vali Okay Memiş’in yaptığı nikah merasimi ile Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Gazeteci arkadaşımız Onur Sağsöz ile Meleknur Badıllı dünyaevine girdi…
Çiftlere bir ömür mutluluk diliyorum…
Demokrasiyi, özgürlükleri, insan haklarını taçlandıracağı, teröre ve anarşiye darbe indireceği ballandıra ballandıra anlatılan 12 Eylül darbesinin üzerinden 40 yıl ve iki tam gün geçmiş…
Darbeciler, idareyi ele alınca ilk işleri anayasayı feshetmek ve halkın iradesiyle seçilmiş olan siyasi partileri, dernekleri, sivil toplum örgütlerini ve sendikaları kapamak oldu…
Bütün siyasi ve insanı haklar zincirlendi…
Dokuz sene süren iktidarları boyunca her alanda kısıtlama yaptılar…
Ülkenin en büyük kentlerinin koca caddelerinde bombalı pankartlar asılıyken ve insanlar sokağa çıkamazken onlar müdahale ihtiyacı duymadan sadece seyrettiler…
İktidara geldikleri gün ise ülkedeki terör ve anarşi bıçak gibi kesildi.
*
Yargılanmağa götürülürken ve kurulan askeri mahkemelerde, insanlara hoyratlıktan öte davranıldı. Eşitliği sağlamak bahanesiyle karşıt düşüncede gençler için ‘bir onlardan, bir bunlardan’ muamelesi yapıldı.
İnsanların özel hayatlarına girildi ve kirletildi…
Bu sürede 600 binin üzerinde insan, askeri mahkemelerle yargılandı…
Birçoğu kötü şartlardan ve reva görülen işkencelerden hayatını kaybetti…
Bu ülkenin 50’nin üzerinde fidanı darağacına gönderildi…
Onlar için hangi dünya görüşüne sahip oldukları önemli değildi, o tarihte genç ve büyük çoğunluğunun üniversiteli olmak, yalnızca okumak, düşünmek, düşündüklerini ifade etmeleri ve yazmak yeterliydi…
Teröristle, entelektüeli ayırmadan, aynı sözde yargının kucağına attılar ve hüküm verdiler…
Birtakım güçlerin sözcüsü oldular, para ve bolluğun içinde saraylarda-köşklerde hüküm sürdüler…
Yıllar sonra ‘İnsanlığa karşı işledikleri suçlar’dan bağımsız yargı önüne çıktılar, mahkum odular ve rütbeleri geri alındı...
*
Aslında yaşanan o dönemin genci ve üniversitelisi olarak söylenecek çok söz var…
Geleceğe daha güvenli bakabilmek ve sahip olabilmek adına, geçmişin iyi irdelenmesi kanaatindeyim…
Bu açıdan 12 Eylül gibi günleri unutmayacağız…
İnsan onurunun ayaklar altına alındığı, gammazlığın ödüllendirildiği; masumiyetin cezalandırıldığı, darbeci ve darbe yanlılarına, o yılları yaşayan biri olarak;
‘Ben de hakkımı helâl etmiyorum…’
BİR YASTIKTA KOCAYIN…
Cumartesi akşamı mutlu bir yeniden başlangıcın şahitleri olarak biz de oradaydık… Nikahını Büyükşehir Başkanı Mehmet Sekmen’in kıydığı, şahitliğini Vali Okay Memiş’in yaptığı nikah merasimi ile Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Gazeteci arkadaşımız Onur Sağsöz ile Meleknur Badıllı dünyaevine girdi…
Çiftlere bir ömür mutluluk diliyorum…