
Öyle bir zamandayız ki "terör örgütünün siyasi uzantısı olan partiyle ittifak yapıyorsunuz", diye eleştiride bulunsan, hemen Habur, Dolmabahçe, Oslo, megri gibi masalları ısıtıp önünüze koyarlar. Ama o günler yaşanan hainliklerden, örgütlerden bahsetmezler. Uçaklarımız kalkmadan önce teröristlere haber verildiği ve teröristlerin yerlerini değiştirdiğinden, İsrail'in İHA'larıyla teröristlerle mücadele ettiğimizden kimse bahsetmez. Bir zamanların etkin statükosu Ergenekoncuların, FETÖ gibi terör örgütlerinin her yapılan girişimde ayak bağı olduğundan kimse bahsetmez.
Zaten son günlerde FETÖ Terör Örgütü ile mücadeleyi sulandırma girişiminden sonra Ergenekon severler yine gün yüzüne çıkmaya başladılar. Kimse bana masal anlatmasın. FETÖ Terör Örgütü'nden ülke şu anda nasıl temizleniyorsa, bir zamanların etkili statükosu Ergenekon da temizlenmesi gereken bir yapıydı.
Evet, öyle bir zamandayız ki herkes birilerini koruma telâşı içerisinde. Birisi çıkıp Danıştay üyesinin petrol istasyonunda çalışmasından şikayet ediyor. İyi de sormazlar mı adama; O kişinin Danıştay üyeliğine nasıl atandığı hakkında neden bilgi vermiyorsun? Acaba o makama hangi sınav sorularını çalarak, kaç kişinin hakkına tecavüz ederek geldiği hakkında bilgin var mı? Eski Danıştay üyesinin elinde ki pompadan önce yargı kararını göstermen gerekir. KHK ile görevinden alınarak ve yargılandıktan sonra hiç bir suçu olmayıp beraat edenler tabi ki görevlerine iade edilmelidir. Bu zaten olması gerekendir. Ancak milat kabul edilen 17-25 Aralıktan sonra terör örgütünün bankasına para yatırıp, hala toplantılarına katılan olduysa kimse kusura bakmasın. Ülkenin Cumhurbaşkanı her platformda "bu yapıdan uzak durun" diye uyaracak, sonra "benim suçum yoktu", diyeceksiniz. FETÖ terör Örgütü ile mücadeleyi sulandırma çabası, 17-25 Aralıkta mağdur, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit ve gazi olanlara yapılacak en büyük ihanet olur.
Başka birisi çıkıp Fransız Parlamentosu'nda teröristleri savunup ülkesini eleştirerek, sırf seçilmiş diye devletin imkanlarının teröristlerin hizmetine sunulmasını normal karşılıyor. Neymiş "seçimle gelen, seçimle gidermiş". Yani "5 yıl boyunca devletin parasının, arabasının, iş makinesinin teröristlerin hizmetine sunulmasında, vatansever insanları işten çıkartıp, teröristlerin belediyelerde işe alınmasında hiç bir sakınca yoktur", diyor. Allah aşkına böyle bir olayı hangi ülke, hangi devlet, hangi hükümet kabul eder. "Fransız Parlamentosu'nda, "teröristlerce tünel ve mevzi yapımında kullanılan beton blokların üretildiği fabrikayı neden kurdunuz", deseydin ya! Bu ülkenin tüm vatan evlatlarının seni nasıl ayakta alkışladığını görürdün. Teröristlerle aynı safta yer alan bir siyasetçinin bu ülkede siyasi hayatı fazla uzun sürmez.
Başka birileri Türkan Saylan'dan Veli Küçük'e kadar Ergenekon sanıklarının suçsuz olduklarını ispatlama peşinde. Hayatı islamiyetle mücadele etmekle, başörtülü bayanları karalamakla geçen Türkan Saylan'ı birileri masum göstermeye çalışıyor. Türkan Saylan masum değildir. Cumhuriyet mitinglerini hatırlayın. AK Parti Hükümeti'nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmasını engellemek için darbe çağrıları yapmış, "Biz asılız, bu ülkede biz ne dersek o olur" diyerek milletin seçtiklerini hor gördüğü günler, hafızalarımızda yerini hala koruyor. Eğer TSE damgalı değilsen, yani Tunceli-Sivas-Erzincan üçgeninden değilsen, askeriyede ve yargıda yükselmenin imkansız olduğu günleri, kapatma davasını, 411 el kaosa kalktı manşetini ve muhtırayı bu ülke yaşamadı mı? Başı örtülü bir annenin asker oğlunun yemin törenine gidememesini, Nur Serter'in ikna odalarını, gümüş yüzük takanın görevine son verildiğini, eşinin başının açık mı kapalı mı olduğunu öğrenmek için kokteyllerin düzenlendiği günleri unutmadık.
Zaten son günlerde FETÖ Terör Örgütü ile mücadeleyi sulandırma girişiminden sonra Ergenekon severler yine gün yüzüne çıkmaya başladılar. Kimse bana masal anlatmasın. FETÖ Terör Örgütü'nden ülke şu anda nasıl temizleniyorsa, bir zamanların etkili statükosu Ergenekon da temizlenmesi gereken bir yapıydı.
Evet, öyle bir zamandayız ki herkes birilerini koruma telâşı içerisinde. Birisi çıkıp Danıştay üyesinin petrol istasyonunda çalışmasından şikayet ediyor. İyi de sormazlar mı adama; O kişinin Danıştay üyeliğine nasıl atandığı hakkında neden bilgi vermiyorsun? Acaba o makama hangi sınav sorularını çalarak, kaç kişinin hakkına tecavüz ederek geldiği hakkında bilgin var mı? Eski Danıştay üyesinin elinde ki pompadan önce yargı kararını göstermen gerekir. KHK ile görevinden alınarak ve yargılandıktan sonra hiç bir suçu olmayıp beraat edenler tabi ki görevlerine iade edilmelidir. Bu zaten olması gerekendir. Ancak milat kabul edilen 17-25 Aralıktan sonra terör örgütünün bankasına para yatırıp, hala toplantılarına katılan olduysa kimse kusura bakmasın. Ülkenin Cumhurbaşkanı her platformda "bu yapıdan uzak durun" diye uyaracak, sonra "benim suçum yoktu", diyeceksiniz. FETÖ terör Örgütü ile mücadeleyi sulandırma çabası, 17-25 Aralıkta mağdur, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit ve gazi olanlara yapılacak en büyük ihanet olur.
Başka birisi çıkıp Fransız Parlamentosu'nda teröristleri savunup ülkesini eleştirerek, sırf seçilmiş diye devletin imkanlarının teröristlerin hizmetine sunulmasını normal karşılıyor. Neymiş "seçimle gelen, seçimle gidermiş". Yani "5 yıl boyunca devletin parasının, arabasının, iş makinesinin teröristlerin hizmetine sunulmasında, vatansever insanları işten çıkartıp, teröristlerin belediyelerde işe alınmasında hiç bir sakınca yoktur", diyor. Allah aşkına böyle bir olayı hangi ülke, hangi devlet, hangi hükümet kabul eder. "Fransız Parlamentosu'nda, "teröristlerce tünel ve mevzi yapımında kullanılan beton blokların üretildiği fabrikayı neden kurdunuz", deseydin ya! Bu ülkenin tüm vatan evlatlarının seni nasıl ayakta alkışladığını görürdün. Teröristlerle aynı safta yer alan bir siyasetçinin bu ülkede siyasi hayatı fazla uzun sürmez.
Başka birileri Türkan Saylan'dan Veli Küçük'e kadar Ergenekon sanıklarının suçsuz olduklarını ispatlama peşinde. Hayatı islamiyetle mücadele etmekle, başörtülü bayanları karalamakla geçen Türkan Saylan'ı birileri masum göstermeye çalışıyor. Türkan Saylan masum değildir. Cumhuriyet mitinglerini hatırlayın. AK Parti Hükümeti'nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmasını engellemek için darbe çağrıları yapmış, "Biz asılız, bu ülkede biz ne dersek o olur" diyerek milletin seçtiklerini hor gördüğü günler, hafızalarımızda yerini hala koruyor. Eğer TSE damgalı değilsen, yani Tunceli-Sivas-Erzincan üçgeninden değilsen, askeriyede ve yargıda yükselmenin imkansız olduğu günleri, kapatma davasını, 411 el kaosa kalktı manşetini ve muhtırayı bu ülke yaşamadı mı? Başı örtülü bir annenin asker oğlunun yemin törenine gidememesini, Nur Serter'in ikna odalarını, gümüş yüzük takanın görevine son verildiğini, eşinin başının açık mı kapalı mı olduğunu öğrenmek için kokteyllerin düzenlendiği günleri unutmadık.