
Bir daha olmasın!
Geçtiğimiz hafta sonu Erzurum’da birinci gündem maddesiydi davul zurna ile karşıladığımız Ukraynalı turistlere kayağı yasaklamamız. Özellikle Erzurum Ajans’tan arkadaşımız Onur Sağsöz’ün haber ve yorumları ile edindiğimiz bilgiler eşliğinde kış turizminde adeta kaş yaparken göz çıkarıverdik. Pandemi dönemi gerekçe gösterilerek gelen turistlerin kayak yapmaktan alıkonulması ve bu konuda katı tedbirlerin alınması doğrusu hiç hoş olmadı. Çok sayıda eleman da istihdam eden otellerin de durumu dikkate alınmamış olması inanılmaz moral bozukluğuna yolaçtı.

Antalya’da ki turistlerin denize girebildiği bir dönemde hem de daha yoğun ve ciddi mesafenin korunabildiği kayağa böyle mesafe gösterilmesi, sadece biz kamuoyunu değil, elbette ki turistlerin de dikkatini çekti. Kaldı ki kış turizmi diyor, başka bir şey demiyorken oluyor bu işler. Hele de Büyükşehir Belediyesi’nin bile Konaklı’da trilyona varan bir otel yaptırdığı ve hizmete soktuğu bir dönemde bu yaşananlar hiç olmadı. Turizme böyle bakılacaksa onca masrafa ne gerek var, değil mi? Dileriz geçen hafta sonu yaşanan olumsuzluklar tekerrür etmez, böylesine bir mevzu bir şekilde hal çaresine bakılır da turistlere daha fazla ayıp olmaz!


Nurettin Topçu yaz, Abdullah Nehir oku!
Erzurum’da bazı isimler vardır, birileri ile anılır. Adeta içselleştirmiştir onu. Nasıl işadamı Cafer Burucu denildi mi bir şekilde direkt Sağlık eski Bakanımız Prof.Dr Recep Akdağ aklımıza geliyorsa, Erzurum Öğretmenevi Müdürü Abdullah Nehir de artık Nurettin Topçu denildiği zaman ilk akla gelen isim. Öyle ki 20 yıla yakın zamandır baba tarafı Erzurumlu olan yazar, akademisyen ve fikir adamı Nurettin Topçu ile ilgili en çok bilgiye Abdullah Nehir sahiptir. O tam bir Topçu hayranıdır. Topçu’nun bugüne kadar yayınlanmış bütün kitap ve eserlerini hıfzetmiş olan Nehir, neredeyse Topçu ile yatıyor, topçu ile kalkıyor. Zaten kendisi ile ne zaman sohbet etsek illa ki konu döner dolaşır, Nurettin Topçu’un bir özlü sözüne gelir. Sosyal medya hesabındaki profilinde de sadece kendisi yoktur, Topçu’nun bir fotoğrafı da vardır. O kadar yani! Elbette ki birini içselleştiren sadece Nehir değil. Mesela Erzurum’da eski vekil Mustafa Ilıcalı’nın ne zaman ismi geçse AK Partili yönetici, gazeteci arkadaşımız İsmail Çakır’ın ismi hatırlanır. Bir şekilde Erzurum’da bu iki isim aynı cümle içinde anılır hale gelmiş durumda. Bu konuda elbette örnekler çok. Muhyettin Aksak denilince Atıf Genç’in, Teyo Pehlivan denilince Cumhur Seval’in akla gelmesi gibi..

Kulağımız sende Cengiz hocam!
Prof.Dr. Cengiz Şengül, Erzurumlu değerli bir akademisyen ve nefesli saz ustasıdır. TRT Erzurum Radyosu’nda sözleşmeli olarak uzun yıllar ağabey Bayram Şengül ile birlikte proğrama çıkan ve kavalıyla özellikle türküseverlerin gönüllerinde taht kuran bir isimdir. ..Ve bilhassa onu daha çok Erzurum’dan Nurullah Akçayır’ın Yare Söyle proğramlarından tanıyorduk. 2017 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’ndeki görevinden ayrılarak Antalya Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne geçiş yapan Şengül, çok kısa süre içerisinde burada da farkındalığını ortaya koydu. Bölüm Başkanlığına da getirilen Şengül usta, TRT Antalya Radyosu ile de hayırlı bir sözleşmeye imza attı. Ancak kıymetli sanatçı hocamız bu defa sadece enstrümanı ile değil, proğram yapımcılığı ve sunuculuğunu da ortaya koydu, bu alanda da ‘varım’ dedi. Evet. Çarşamba günleri 17.00-18.00 saatleri arasında TRT Türkü’de yayınlanan ‘Genç Türkü’ proğramına başlayan ve Ağustos ayında 3’ncü yılına girecek olan Cengiz hoca, sanatçı Sevilay Gök ile çok kısa süre içerisinde türküseverlerin müdavimi olmayı başardı, o günü, o saati iple çektirmeyi başardı. Halk kültürünün gelişmesini sağlamayı amaçlayan, unutulmaya yüz tutan türkü söyleme ve saz çalma geleneğini yaşatmayı hedefleyen proğramı ile özellikle genç ses ve saz sanatçılarına proğramlarında kapıları ardına kadar açan Cengiz hoca, maşallah diyelim, bir gidiyor, pir gidiyor. TRT Türkü dinleyen ve her fırsatta Cengiz hocanın proğramını izleyen biri olarak bu hemşehrimle gurur duyuyorum. Çok iyi gidiyorsun Cengiz hocam, görmesek, görüşmüyor olsak da unutma. Kulağımız sende!

Çok uzattınız, çok!
Bölge Eğitim ve Şehir Hastanesi’ne giden Çat yolunu genişleten Karayolları Bölge Müdürlüğü ısrafa adeta davetiye çıkardı. Bu ısraf yol yapımında harcanan para ile değil, vatandaşa uğrattığı zararla ilgili. SSK kavşağı ile bilinen güzergahtan Çat yoluna giden direkt yolun yapımını gerçekleştiren Karayolları Bölge Müdürlüğü, araç sürücülerini unuttu. 112 Acil’den Palandöken’e gidecek olan araç sürücüleri büyük sıkıntı yaşıyor. Bölge Eğitim Hastanesi’ne kadar araçlarını sürmek zorunda kalan sürücüler, bu duruma oldukça tepkili. Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün bu meseleye el atması gerektiğini söyleyen sürücüler, hem zaman hem de yakıt masrafı olduğunu belirtirken, konunun aslında Büyükşehir Belediyesi kanalıyla çözülmesini istiyorlar.

Gerçekten de burada durum kötü. Konu ile ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı’ya konuyu açtığımızda, ‘’Burada işi yapması gereken kurum Karayolları. Bizimle ilgisi yok’’ cevabını verirken, gerekirse konuyu Karayolları’na kendilerinin de aktarabilecekleri bilgisini verdi. Doğrusu da o olacaktır. Bir şekilde Büyükşehir bu işe el atmalı. Karayolları Bölge Müdürlüğü, yol ve trafik güvenliğini gerekçe göstererek geçici de olsa yan yolları kışa rağmen yapabilir. Belediye de bir şekilde kavşak düzenlemesi yapar, ışıklandırmayı sağlayabilir. Böylelikle vatandaşın hem zaman hem de yakıt ısrafı da ortadan kalkar. Kestane kebap, acele cevap..

Bu küfür edenleri var ya!
Aklında fikir olmayanın dilinde küfür, kalbinde muhabbet olmayanın elinde şiddet olur derler. Özellikle Malatya galibiyetinden önce BB Erzurumspor ile ilgili sosyal medyada yapılan yorumlarda yapılan küfürler, gerçekten iğrenç ötesiydi. İnsanı insanlığından utandıran derecedeydi. Her karşılaştığımda gözlerime inanamıyor, adeta futboldan soğuyor, kendimden utanıyordum. İğrenç ötesi bir şeydi. Gerek kulüp yöneticilerine ve futbolcularına, gerekse protokol üyelerine edilen küfürlerin sahiplerinin belirlenmesi ve haklarında yasal işlem yapılacağı açıklaması bana göre geç de alınmış bir karar. Bu nasıl bir kafadır anlamakta güçlük çekiyorum. Normal yoldan eleştiri varken küfür yolunun tercih edilmesi insanlık dışı bir şeydir. Söyleyeceği mantıklı sözler varken küfür yolunu tercih edenler elbette ki engellenmeli ve gerekli cezaya çarptırılmalıdırlar. Meydanı boş bulup önüne gelene küfür, hakaret etmeyi kendinde hak bulanlar, sadece yasal yollardan cezalandırılmamalı, bana göre teşhir de edilmelidir. Mutlaka bunun bir şekilde hal çaresine bakılmalıdır ki bataklık kökten kurutulsun. Bir süreden beridir devam eden bu kötü alışkanlığın da ancak bu şekilde önüne geçilir. Kaldı ki eleştiri ayrı, küfür ayrı şeylerdir. Çoğu bundan habersiz. Sosyal medya, önüne gelene küfreden bir mecra, boş meydan olmamalı. Zaman zaman biz de buradan eleştirilerimizi yapıyor, diyeceklerimizi uygun bir dille dile getiriyoruz. Bundan sonra da öveceğimiz zaman övecek, yereceğimiz zaman da yine aynı usulde yergilerimizi yapacağız. Bu benim son kararımdır.
(NOT: Malatya maçının galibiyetle kazanılması elbette ki moral oldu. Takıma ligi tanıyan tecrübeli bir hoca elinin değdiği belli. ..Ve fakat! İnanıyorum ki asıl hafta sonu Gaziantep ile yapılacak olan maçta alınacak bir galibiyet Malatya galibiyetine daha bir anlam kazandıracaktır)

En nizami röportaj!
Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) ile mücadelede bugünün bilimsel verileri sosyal (fiziksel) mesafeye uyumun en önemli davranış kalıplarından birisi olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak, sosyal mesafenin korunması ile ilgili toplumda istenilen düzeyde bir başarı sağlanamadığı da gözlenmektedir. Hastalıktan korunmak için önerilen mesafe yaklaşık 1,8 metredir. Erzurum Post yazarı Orhan Bozkurt’un Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Çomaklı ile yaptığı röportajda yansıyan ve benim de çok hoşuma giden bu fotoğraf, en nizami röportaj olarak kayıtlara geçsin lütfen..
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Yanlış düşün, bu sorun değil. Ama her zaman kendin düşün!( Gotthold Ephraim Lessing)
DUVARIN DİLİ : Elbette borç yiğidin borcudur. Kamçısı deyip kandırma!
Geçtiğimiz hafta sonu Erzurum’da birinci gündem maddesiydi davul zurna ile karşıladığımız Ukraynalı turistlere kayağı yasaklamamız. Özellikle Erzurum Ajans’tan arkadaşımız Onur Sağsöz’ün haber ve yorumları ile edindiğimiz bilgiler eşliğinde kış turizminde adeta kaş yaparken göz çıkarıverdik. Pandemi dönemi gerekçe gösterilerek gelen turistlerin kayak yapmaktan alıkonulması ve bu konuda katı tedbirlerin alınması doğrusu hiç hoş olmadı. Çok sayıda eleman da istihdam eden otellerin de durumu dikkate alınmamış olması inanılmaz moral bozukluğuna yolaçtı.

Antalya’da ki turistlerin denize girebildiği bir dönemde hem de daha yoğun ve ciddi mesafenin korunabildiği kayağa böyle mesafe gösterilmesi, sadece biz kamuoyunu değil, elbette ki turistlerin de dikkatini çekti. Kaldı ki kış turizmi diyor, başka bir şey demiyorken oluyor bu işler. Hele de Büyükşehir Belediyesi’nin bile Konaklı’da trilyona varan bir otel yaptırdığı ve hizmete soktuğu bir dönemde bu yaşananlar hiç olmadı. Turizme böyle bakılacaksa onca masrafa ne gerek var, değil mi? Dileriz geçen hafta sonu yaşanan olumsuzluklar tekerrür etmez, böylesine bir mevzu bir şekilde hal çaresine bakılır da turistlere daha fazla ayıp olmaz!


Nurettin Topçu yaz, Abdullah Nehir oku!
Erzurum’da bazı isimler vardır, birileri ile anılır. Adeta içselleştirmiştir onu. Nasıl işadamı Cafer Burucu denildi mi bir şekilde direkt Sağlık eski Bakanımız Prof.Dr Recep Akdağ aklımıza geliyorsa, Erzurum Öğretmenevi Müdürü Abdullah Nehir de artık Nurettin Topçu denildiği zaman ilk akla gelen isim. Öyle ki 20 yıla yakın zamandır baba tarafı Erzurumlu olan yazar, akademisyen ve fikir adamı Nurettin Topçu ile ilgili en çok bilgiye Abdullah Nehir sahiptir. O tam bir Topçu hayranıdır. Topçu’nun bugüne kadar yayınlanmış bütün kitap ve eserlerini hıfzetmiş olan Nehir, neredeyse Topçu ile yatıyor, topçu ile kalkıyor. Zaten kendisi ile ne zaman sohbet etsek illa ki konu döner dolaşır, Nurettin Topçu’un bir özlü sözüne gelir. Sosyal medya hesabındaki profilinde de sadece kendisi yoktur, Topçu’nun bir fotoğrafı da vardır. O kadar yani! Elbette ki birini içselleştiren sadece Nehir değil. Mesela Erzurum’da eski vekil Mustafa Ilıcalı’nın ne zaman ismi geçse AK Partili yönetici, gazeteci arkadaşımız İsmail Çakır’ın ismi hatırlanır. Bir şekilde Erzurum’da bu iki isim aynı cümle içinde anılır hale gelmiş durumda. Bu konuda elbette örnekler çok. Muhyettin Aksak denilince Atıf Genç’in, Teyo Pehlivan denilince Cumhur Seval’in akla gelmesi gibi..


Prof.Dr. Cengiz Şengül, Erzurumlu değerli bir akademisyen ve nefesli saz ustasıdır. TRT Erzurum Radyosu’nda sözleşmeli olarak uzun yıllar ağabey Bayram Şengül ile birlikte proğrama çıkan ve kavalıyla özellikle türküseverlerin gönüllerinde taht kuran bir isimdir. ..Ve bilhassa onu daha çok Erzurum’dan Nurullah Akçayır’ın Yare Söyle proğramlarından tanıyorduk. 2017 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’ndeki görevinden ayrılarak Antalya Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne geçiş yapan Şengül, çok kısa süre içerisinde burada da farkındalığını ortaya koydu. Bölüm Başkanlığına da getirilen Şengül usta, TRT Antalya Radyosu ile de hayırlı bir sözleşmeye imza attı. Ancak kıymetli sanatçı hocamız bu defa sadece enstrümanı ile değil, proğram yapımcılığı ve sunuculuğunu da ortaya koydu, bu alanda da ‘varım’ dedi. Evet. Çarşamba günleri 17.00-18.00 saatleri arasında TRT Türkü’de yayınlanan ‘Genç Türkü’ proğramına başlayan ve Ağustos ayında 3’ncü yılına girecek olan Cengiz hoca, sanatçı Sevilay Gök ile çok kısa süre içerisinde türküseverlerin müdavimi olmayı başardı, o günü, o saati iple çektirmeyi başardı. Halk kültürünün gelişmesini sağlamayı amaçlayan, unutulmaya yüz tutan türkü söyleme ve saz çalma geleneğini yaşatmayı hedefleyen proğramı ile özellikle genç ses ve saz sanatçılarına proğramlarında kapıları ardına kadar açan Cengiz hoca, maşallah diyelim, bir gidiyor, pir gidiyor. TRT Türkü dinleyen ve her fırsatta Cengiz hocanın proğramını izleyen biri olarak bu hemşehrimle gurur duyuyorum. Çok iyi gidiyorsun Cengiz hocam, görmesek, görüşmüyor olsak da unutma. Kulağımız sende!

Çok uzattınız, çok!
Bölge Eğitim ve Şehir Hastanesi’ne giden Çat yolunu genişleten Karayolları Bölge Müdürlüğü ısrafa adeta davetiye çıkardı. Bu ısraf yol yapımında harcanan para ile değil, vatandaşa uğrattığı zararla ilgili. SSK kavşağı ile bilinen güzergahtan Çat yoluna giden direkt yolun yapımını gerçekleştiren Karayolları Bölge Müdürlüğü, araç sürücülerini unuttu. 112 Acil’den Palandöken’e gidecek olan araç sürücüleri büyük sıkıntı yaşıyor. Bölge Eğitim Hastanesi’ne kadar araçlarını sürmek zorunda kalan sürücüler, bu duruma oldukça tepkili. Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün bu meseleye el atması gerektiğini söyleyen sürücüler, hem zaman hem de yakıt masrafı olduğunu belirtirken, konunun aslında Büyükşehir Belediyesi kanalıyla çözülmesini istiyorlar.

Gerçekten de burada durum kötü. Konu ile ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı’ya konuyu açtığımızda, ‘’Burada işi yapması gereken kurum Karayolları. Bizimle ilgisi yok’’ cevabını verirken, gerekirse konuyu Karayolları’na kendilerinin de aktarabilecekleri bilgisini verdi. Doğrusu da o olacaktır. Bir şekilde Büyükşehir bu işe el atmalı. Karayolları Bölge Müdürlüğü, yol ve trafik güvenliğini gerekçe göstererek geçici de olsa yan yolları kışa rağmen yapabilir. Belediye de bir şekilde kavşak düzenlemesi yapar, ışıklandırmayı sağlayabilir. Böylelikle vatandaşın hem zaman hem de yakıt ısrafı da ortadan kalkar. Kestane kebap, acele cevap..

Bu küfür edenleri var ya!
Aklında fikir olmayanın dilinde küfür, kalbinde muhabbet olmayanın elinde şiddet olur derler. Özellikle Malatya galibiyetinden önce BB Erzurumspor ile ilgili sosyal medyada yapılan yorumlarda yapılan küfürler, gerçekten iğrenç ötesiydi. İnsanı insanlığından utandıran derecedeydi. Her karşılaştığımda gözlerime inanamıyor, adeta futboldan soğuyor, kendimden utanıyordum. İğrenç ötesi bir şeydi. Gerek kulüp yöneticilerine ve futbolcularına, gerekse protokol üyelerine edilen küfürlerin sahiplerinin belirlenmesi ve haklarında yasal işlem yapılacağı açıklaması bana göre geç de alınmış bir karar. Bu nasıl bir kafadır anlamakta güçlük çekiyorum. Normal yoldan eleştiri varken küfür yolunun tercih edilmesi insanlık dışı bir şeydir. Söyleyeceği mantıklı sözler varken küfür yolunu tercih edenler elbette ki engellenmeli ve gerekli cezaya çarptırılmalıdırlar. Meydanı boş bulup önüne gelene küfür, hakaret etmeyi kendinde hak bulanlar, sadece yasal yollardan cezalandırılmamalı, bana göre teşhir de edilmelidir. Mutlaka bunun bir şekilde hal çaresine bakılmalıdır ki bataklık kökten kurutulsun. Bir süreden beridir devam eden bu kötü alışkanlığın da ancak bu şekilde önüne geçilir. Kaldı ki eleştiri ayrı, küfür ayrı şeylerdir. Çoğu bundan habersiz. Sosyal medya, önüne gelene küfreden bir mecra, boş meydan olmamalı. Zaman zaman biz de buradan eleştirilerimizi yapıyor, diyeceklerimizi uygun bir dille dile getiriyoruz. Bundan sonra da öveceğimiz zaman övecek, yereceğimiz zaman da yine aynı usulde yergilerimizi yapacağız. Bu benim son kararımdır.
(NOT: Malatya maçının galibiyetle kazanılması elbette ki moral oldu. Takıma ligi tanıyan tecrübeli bir hoca elinin değdiği belli. ..Ve fakat! İnanıyorum ki asıl hafta sonu Gaziantep ile yapılacak olan maçta alınacak bir galibiyet Malatya galibiyetine daha bir anlam kazandıracaktır)

En nizami röportaj!
Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) ile mücadelede bugünün bilimsel verileri sosyal (fiziksel) mesafeye uyumun en önemli davranış kalıplarından birisi olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak, sosyal mesafenin korunması ile ilgili toplumda istenilen düzeyde bir başarı sağlanamadığı da gözlenmektedir. Hastalıktan korunmak için önerilen mesafe yaklaşık 1,8 metredir. Erzurum Post yazarı Orhan Bozkurt’un Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Çomaklı ile yaptığı röportajda yansıyan ve benim de çok hoşuma giden bu fotoğraf, en nizami röportaj olarak kayıtlara geçsin lütfen..
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Yanlış düşün, bu sorun değil. Ama her zaman kendin düşün!( Gotthold Ephraim Lessing)
DUVARIN DİLİ : Elbette borç yiğidin borcudur. Kamçısı deyip kandırma!