
Rahmetli Süleyman Demirel’in beylik sözlerinden biriydi sanırım, “Adriyatik’ten Çin seddine kadar Türk Dünyası” ifadesi. Türkiye’nin hala uzaktan kumanda dönemi bitmemiş, iç siyaset söylemleri söylem kalıyordu. Gladyo’nun, zinde kuvvetlerin rüzgârlarının sert estiği, FETÖ’nün sessiz ama her olayı muhtemeldir ki kontrol edip yönlendirdiği yıllar. Demirel’in sözü söz olarak kalmıştı.
Ermenistan’ın haksız Karabağ işgalleri, katliam ve soykırım vahşeti başlamıştı. Rahmetli Ebulfez Elçibey, yaralıların nakli için 4 sivil helikopter istemişti. Ver(e)mediler. Modern çağda, yanı başımızda kardeşlerimiz katlediliyor, toprakları işgal ediliyordu. El uzatamamıştık.
Suriye’den terör ihraç ediliyor, Irak Türkmen kardeşlerimize her baskıyı reva görüyordu. Balkanlarda yoktuk, Kafkaslar, Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu’da yoktuk. Olma gibi bir çaba veya politikada yoktu. Zaman hızla ilerliyor, köprünün altından çok sular akıyordu.
Bir zamanlar atılacak adımda Washington, Moskova ve Brüksel’e bakan siyaset gitmiş, yerine gücünün üstünde kararlar alan, milli menfaatleri önceleyen Ankara gelmişti. Karabağ savaşına Türkiye adeta gövdesini koymuştu. Karabağ zaferi Türkiye’yi sadece Kafkaslar ’da değil, Türkistan coğrafyasındaki Türk kardeşlerimizin zihin dünyasını değiştirmişti.
Çok değiştik, hızlı değiştik ve yakın uzak coğrafyada etki gücümüz yükseldi. Yükselmeye devam ediyor. Afrika, bizim için bir hayat alanı oldu. Libya operasyonu, Irak ve Suriye politikaları, Balkan ve Kafkaslar, Doğu Akdeniz, Türk Devletleri Teşkilatı! Velhasıl artık Türk Devleti, bütün başkentlerden yakinen izleniyor.
YALEBOOKS isimli strateji kurumu bir analiz yayınladı. Diyor ki, "Erdoğan döneminde Türkiye; etkisini Sahra Altı Afrika'dan Balkanlar'a, Orta Doğu'dan Güney Kafkasya'ya kadar uzanan geniş bir alana yaymaya; ABD ve Avrupa'dan bağımsız hareket etmeye ve Rusya ile Çin'i de içine alarak bir dış politika hamlesine girişti."
Niyetleri farklı olsa da işin doğrusu öyledir.
İşte böyle!
Bir zamanlar Türkiye, bugün çok farklı bir görüntü veriyor.
Bu görüntünün altında BATI ve Küresel Güçlere yaslanma yok!
Milli çıkarlar var!
Güç var.
Türkiye bugün silah ihtiyacının yüzde 80’ini kendisi üretiyor. İnsansız hava araçları, helikopter, Hür Jet ve doğum aşamasında 5. Nesil Milli Muharip uçağı, milli deniz araçları, deniz insansız araçları, füzeler, roketler, milli motorlar üretiyor.
Biliyorum son 1.5 yıldır hayat pahalılığı ile ilgili sorunlarımız var.
Çözeceğiz, çözecek güç ve dinamiğe sahibiz.
Milli ve yeni nesil elektrikli araç üretiyoruz.
Hani bir toplu iğne üretemeyen Türkiye vardı ya, artık yok!
Şükür, Türkiye bugün her alanda gümbür gümbür geliyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Erdoğan’a hitaben, AB’nin gaz alabilmesi ve dünya tahıl krizi çözümünü kast ederek “Avrupa’daki tüketiciler, Rus gazını Türkiye’den alabildikleri için Türkiye’ye minnettar olmalılar. BM ve Türkiye aracılığıyla Ukrayna tahıllarının Karadeniz limanlarından sevkiyatını başlatma konusunda başarılar elde edildi. Burada alınan tedbirler için de size teşekkür etmek istiyorum.”
Anlatabildim mi?
Ermenistan’ın haksız Karabağ işgalleri, katliam ve soykırım vahşeti başlamıştı. Rahmetli Ebulfez Elçibey, yaralıların nakli için 4 sivil helikopter istemişti. Ver(e)mediler. Modern çağda, yanı başımızda kardeşlerimiz katlediliyor, toprakları işgal ediliyordu. El uzatamamıştık.
Suriye’den terör ihraç ediliyor, Irak Türkmen kardeşlerimize her baskıyı reva görüyordu. Balkanlarda yoktuk, Kafkaslar, Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu’da yoktuk. Olma gibi bir çaba veya politikada yoktu. Zaman hızla ilerliyor, köprünün altından çok sular akıyordu.
Bir zamanlar atılacak adımda Washington, Moskova ve Brüksel’e bakan siyaset gitmiş, yerine gücünün üstünde kararlar alan, milli menfaatleri önceleyen Ankara gelmişti. Karabağ savaşına Türkiye adeta gövdesini koymuştu. Karabağ zaferi Türkiye’yi sadece Kafkaslar ’da değil, Türkistan coğrafyasındaki Türk kardeşlerimizin zihin dünyasını değiştirmişti.
Çok değiştik, hızlı değiştik ve yakın uzak coğrafyada etki gücümüz yükseldi. Yükselmeye devam ediyor. Afrika, bizim için bir hayat alanı oldu. Libya operasyonu, Irak ve Suriye politikaları, Balkan ve Kafkaslar, Doğu Akdeniz, Türk Devletleri Teşkilatı! Velhasıl artık Türk Devleti, bütün başkentlerden yakinen izleniyor.
YALEBOOKS isimli strateji kurumu bir analiz yayınladı. Diyor ki, "Erdoğan döneminde Türkiye; etkisini Sahra Altı Afrika'dan Balkanlar'a, Orta Doğu'dan Güney Kafkasya'ya kadar uzanan geniş bir alana yaymaya; ABD ve Avrupa'dan bağımsız hareket etmeye ve Rusya ile Çin'i de içine alarak bir dış politika hamlesine girişti."
Niyetleri farklı olsa da işin doğrusu öyledir.
İşte böyle!
Bir zamanlar Türkiye, bugün çok farklı bir görüntü veriyor.
Bu görüntünün altında BATI ve Küresel Güçlere yaslanma yok!
Milli çıkarlar var!
Güç var.
Türkiye bugün silah ihtiyacının yüzde 80’ini kendisi üretiyor. İnsansız hava araçları, helikopter, Hür Jet ve doğum aşamasında 5. Nesil Milli Muharip uçağı, milli deniz araçları, deniz insansız araçları, füzeler, roketler, milli motorlar üretiyor.
Biliyorum son 1.5 yıldır hayat pahalılığı ile ilgili sorunlarımız var.
Çözeceğiz, çözecek güç ve dinamiğe sahibiz.
Milli ve yeni nesil elektrikli araç üretiyoruz.
Hani bir toplu iğne üretemeyen Türkiye vardı ya, artık yok!
Şükür, Türkiye bugün her alanda gümbür gümbür geliyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Erdoğan’a hitaben, AB’nin gaz alabilmesi ve dünya tahıl krizi çözümünü kast ederek “Avrupa’daki tüketiciler, Rus gazını Türkiye’den alabildikleri için Türkiye’ye minnettar olmalılar. BM ve Türkiye aracılığıyla Ukrayna tahıllarının Karadeniz limanlarından sevkiyatını başlatma konusunda başarılar elde edildi. Burada alınan tedbirler için de size teşekkür etmek istiyorum.”
Anlatabildim mi?