
Euro Eximbank CEO’su Kaushik Punjani (1951), sosyal medyada büyük yankı uyandıran paylaşımında halis muhlis bir kapitalistin bakış açısıyla bisikleti eleştirdi. Ama bir bakıma da ‘bisikletin, kapitalizm karşıtı bir obje olarak analizini ve övgüsünü’ yaptı. İstemeden…
Dolayısıyla Hint asıllı Birleşik Krallık vatandaşı Punjani, her ne kadar kapitalden beslenen küresel bir kurumun en tepesinde bulunuyor olsa da açıkladığı tarizlerle yüklü manifestodan ötürü onu neredeyse ‘çevreci-aktivist’ olarak nitelendirmemiz bile mümkün.
Punjani metnini özetleyerek paylaşan sosyal medya sayfalarından biri, 90_larda_cocukluk, oluşturduğu postun başlığında küresel kirliliğin yavaşlatılmasına vurgu yaparak ‘Bisiklet, gezegenin yavaş ölümüdür!’ diyordu ve sonrasında Punjani’nin öne sürdüğü görüşleri şöyle özetliyordu:
“Bisikletçi, ülke ekonomisi için tam bir felakettir!
Bakın bunlar (yani bisiklet kullananlar);
1: Araba satın almazlar.
2: Onun için gelip bankalarımızdan borç para da almazlar.
3: Araç sigorta poliçesi ödemezler.
4: Eh, yakıt da almazlar ve dolayısıyla egzoz gazına dönüşen bir şey için her gün avuç dolusu para ödemezler.
5: Kullandıkları şeyin periyodik bakımı yoktur; yine para ödemezler.
6: Ücretli otoparkları kullanmazlar.
7: Büyük kazalara ve sarfedilecek büyük masraflara neden olmazlar.
8: Çok şeritli, yap-işlet-devret modeli otoyollar istemezler.
9: Kolay kolay obez olmazlar. Dolayısıyla sağlık harcaması yapmaya da pek gereksinim duymazlar.
…
Özetle; bisiklet kullanan sağlıklı insanların ekonomiye bir faydaları yoktur. İlaç satın almazlar mesela! Öyleyse yıllık 11 milyar dolar ciro yapan dünyanın en büyük ilaç firması Johnson&Johnson onları niye sevsin ki?
Onlar, ülkelerinin gayrisafi milli hasılasına (GSMH) fazladan bir şey katmazlar. Halbuki her yeni küresel hamburger mağazası, en az 20-30 yeni istihdam yaratır. Bütün dünyayı hesaba katarak bir düşünsenize. Hamburger mağazaları bununla da kalmaz tabii; 10 kardiyologa, 10 diş hekimine, 10 da diyetisyene veya beslenme uzmanına iş imkânı oluştururlar…
Kapitalistler, ‘kendilerinden başka’ sağlıklı insanı asla sevmezler! Çünkü öylelerini, kendi yüksek kazançlarının önündeki en büyük engel olarak görürler. Öyleleri, hastalıklılar kadar büyük harcamalar yapmazlar!
Ve öyleleri ‘bisikletin, küresel ekonomi açısından en büyük tehlike olduğunu’ her fırsatta dile getirirler…”
★★
Başlarda bir yerde, öyle her gün rastlayamayacağınız türden bir sözcük geçti, belki takılmışsınızdır. Bir edebiyat terimi, bir söz sanatı: Tariz…
Tariz, bir duygu veya düşünceyi dile getirmek için onun tam tersini söylemekmiş. Bir korkağı kahraman gibi övmek, batık bir düzeni göklere çıkarmak mesela. Böylelikle gerçeği biraz daha mizahi ve tabii çok daha dikkat çekici biçimde ifade etmiş oluyoruz. Öyleyse Punjani’nin ‘bisiklet tarizi’ ile bir yandan kapitalistlerin bir rahatsızlığını daha öğrenmiş oluyoruz ve diğer yandan da neden daha fazla bisiklet kullanıcısına gereksinim duyduğumuzun farkına varıyoruz.
Daha fazla... Kesinlikle!
Evet, hayatlarımızda çok daha fazla yer açmalıyız bisiklete!
Hatta ben, çemberi azıcık büyüterek buna ‘iki tekerlek’ demek istiyorum ve o haliyle bir kez daha yineliyorum:
Hayatlarımızda iki tekerlekli taşıtlara çok daha fazla yer açmalıyız.
★★
Bahar geliyor, ne güzel…
Bisikletlerimizle, motorsikletlerimizle yeniden buluşma zamanı…
Ve yani Mr. Punjani duysa ne der, bilemem ama ben de buradan avazım çıktığı kadar bağırıyorum:
Yaşasın bisikletler ve bisikletliler!
Yaşasın motorsikletler ve motorsikletliler!
Yaşasın iki tekerlekli taşıtları dikkatli, kurallara uygun ve tam donanımlı kullananlar!
Yaşasın trafikte bisikletlileri, motorsikletlileri dikkate alanlar; onların hayatlarına saygı duyan diğer yüksek kaliteli sürücüler!
Ve yaşasın bu konuya duyarlılık gösteren, bisikletlilere özel yollar oluşturan yerel yöneticiler, belediyeler, ilerigörüşlü başkanlar, bürokratlar!
Hani biraz ütopik de olsa bu çok güzel, belki de bizler, yani iki teker hakkında olumlu düşünenler, dünyayı fosil yakıt bataklığından kurtaracağız. Hem de vahşi kapitalizmi hiç olmazsa bir cephede acayip yenilgiye uğratarak başaracağız bunu. Hem de esaslı bir anti-kapitalistin, Charlie Chaplin’in 1925-ABD yapımı muhteşem sessiz filmi Altına Hücum’a sağlam bir gönderme yaparak...
★★
Bir dipnot:
Ben bu yazıyı kaleme aldığım gün, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’da (ortalama) kurşunsuz benzinin litre fiyatı 20 TL 51 kuruş; euro-diesel motorinin fiyatı 23 TL 3 kuruş; otogazın litre fiyatı ise 11 TL 23 kuruş idi...
Bugün -yazı yayımlandığında- bu fiyatlar ucuzlamış mıdır, yoksa zamlanmış mıdır -pardon ‘ayarlanmış’ mıdır-, bunu öngöremiyorum. Belki de hiç kimse öngöremiyordur...
Bisiklet kullanmak -ve olur ya hani kapitalizmi yenilgiye uğratmak- konusunda eğer kafanız hâlâ karışıksa Punjani’nin metaforu dışında bu dipnotu da dikkate almanızı öneririm.
Dolayısıyla Hint asıllı Birleşik Krallık vatandaşı Punjani, her ne kadar kapitalden beslenen küresel bir kurumun en tepesinde bulunuyor olsa da açıkladığı tarizlerle yüklü manifestodan ötürü onu neredeyse ‘çevreci-aktivist’ olarak nitelendirmemiz bile mümkün.
Punjani metnini özetleyerek paylaşan sosyal medya sayfalarından biri, 90_larda_cocukluk, oluşturduğu postun başlığında küresel kirliliğin yavaşlatılmasına vurgu yaparak ‘Bisiklet, gezegenin yavaş ölümüdür!’ diyordu ve sonrasında Punjani’nin öne sürdüğü görüşleri şöyle özetliyordu:
“Bisikletçi, ülke ekonomisi için tam bir felakettir!
Bakın bunlar (yani bisiklet kullananlar);
1: Araba satın almazlar.
2: Onun için gelip bankalarımızdan borç para da almazlar.
3: Araç sigorta poliçesi ödemezler.
4: Eh, yakıt da almazlar ve dolayısıyla egzoz gazına dönüşen bir şey için her gün avuç dolusu para ödemezler.
5: Kullandıkları şeyin periyodik bakımı yoktur; yine para ödemezler.
6: Ücretli otoparkları kullanmazlar.
7: Büyük kazalara ve sarfedilecek büyük masraflara neden olmazlar.
8: Çok şeritli, yap-işlet-devret modeli otoyollar istemezler.
9: Kolay kolay obez olmazlar. Dolayısıyla sağlık harcaması yapmaya da pek gereksinim duymazlar.
…
Özetle; bisiklet kullanan sağlıklı insanların ekonomiye bir faydaları yoktur. İlaç satın almazlar mesela! Öyleyse yıllık 11 milyar dolar ciro yapan dünyanın en büyük ilaç firması Johnson&Johnson onları niye sevsin ki?
Onlar, ülkelerinin gayrisafi milli hasılasına (GSMH) fazladan bir şey katmazlar. Halbuki her yeni küresel hamburger mağazası, en az 20-30 yeni istihdam yaratır. Bütün dünyayı hesaba katarak bir düşünsenize. Hamburger mağazaları bununla da kalmaz tabii; 10 kardiyologa, 10 diş hekimine, 10 da diyetisyene veya beslenme uzmanına iş imkânı oluştururlar…
Kapitalistler, ‘kendilerinden başka’ sağlıklı insanı asla sevmezler! Çünkü öylelerini, kendi yüksek kazançlarının önündeki en büyük engel olarak görürler. Öyleleri, hastalıklılar kadar büyük harcamalar yapmazlar!
Ve öyleleri ‘bisikletin, küresel ekonomi açısından en büyük tehlike olduğunu’ her fırsatta dile getirirler…”
★★
Başlarda bir yerde, öyle her gün rastlayamayacağınız türden bir sözcük geçti, belki takılmışsınızdır. Bir edebiyat terimi, bir söz sanatı: Tariz…
Tariz, bir duygu veya düşünceyi dile getirmek için onun tam tersini söylemekmiş. Bir korkağı kahraman gibi övmek, batık bir düzeni göklere çıkarmak mesela. Böylelikle gerçeği biraz daha mizahi ve tabii çok daha dikkat çekici biçimde ifade etmiş oluyoruz. Öyleyse Punjani’nin ‘bisiklet tarizi’ ile bir yandan kapitalistlerin bir rahatsızlığını daha öğrenmiş oluyoruz ve diğer yandan da neden daha fazla bisiklet kullanıcısına gereksinim duyduğumuzun farkına varıyoruz.
Daha fazla... Kesinlikle!
Evet, hayatlarımızda çok daha fazla yer açmalıyız bisiklete!
Hatta ben, çemberi azıcık büyüterek buna ‘iki tekerlek’ demek istiyorum ve o haliyle bir kez daha yineliyorum:
Hayatlarımızda iki tekerlekli taşıtlara çok daha fazla yer açmalıyız.
★★
Bahar geliyor, ne güzel…
Bisikletlerimizle, motorsikletlerimizle yeniden buluşma zamanı…
Ve yani Mr. Punjani duysa ne der, bilemem ama ben de buradan avazım çıktığı kadar bağırıyorum:
Yaşasın bisikletler ve bisikletliler!
Yaşasın motorsikletler ve motorsikletliler!
Yaşasın iki tekerlekli taşıtları dikkatli, kurallara uygun ve tam donanımlı kullananlar!
Yaşasın trafikte bisikletlileri, motorsikletlileri dikkate alanlar; onların hayatlarına saygı duyan diğer yüksek kaliteli sürücüler!
Ve yaşasın bu konuya duyarlılık gösteren, bisikletlilere özel yollar oluşturan yerel yöneticiler, belediyeler, ilerigörüşlü başkanlar, bürokratlar!
Hani biraz ütopik de olsa bu çok güzel, belki de bizler, yani iki teker hakkında olumlu düşünenler, dünyayı fosil yakıt bataklığından kurtaracağız. Hem de vahşi kapitalizmi hiç olmazsa bir cephede acayip yenilgiye uğratarak başaracağız bunu. Hem de esaslı bir anti-kapitalistin, Charlie Chaplin’in 1925-ABD yapımı muhteşem sessiz filmi Altına Hücum’a sağlam bir gönderme yaparak...
★★
Bir dipnot:
Ben bu yazıyı kaleme aldığım gün, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’da (ortalama) kurşunsuz benzinin litre fiyatı 20 TL 51 kuruş; euro-diesel motorinin fiyatı 23 TL 3 kuruş; otogazın litre fiyatı ise 11 TL 23 kuruş idi...
Bugün -yazı yayımlandığında- bu fiyatlar ucuzlamış mıdır, yoksa zamlanmış mıdır -pardon ‘ayarlanmış’ mıdır-, bunu öngöremiyorum. Belki de hiç kimse öngöremiyordur...
Bisiklet kullanmak -ve olur ya hani kapitalizmi yenilgiye uğratmak- konusunda eğer kafanız hâlâ karışıksa Punjani’nin metaforu dışında bu dipnotu da dikkate almanızı öneririm.