
Bir ilki gerçekleştiren Genelkurmay Başkanlığı Hakkarili Şehit Teğmen Abdulselam Özatak’ın hikayesini paylaştı. Genelkurmay Başkanlığı, Teğmen Özatak’ın Ankara’da kiraladığı evde baktığı 9 kardeşine sahip çıkılacağını açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında ‘Hakkâriliydi. Ne fark eder ki nereli olduğu? Yüreği bu Vatan için, ay yıldızlı bayrak için çarpıyordu, bu her şeyin üstündeydi. Yüreğinde bu sevdayı taşıyabilen herkes bu milletin has evladıdır zaten…’ açıklaması duygulandırdı
Haber merkezi
‘Hakkâriliydi. Ne fark eder ki nereli olduğu? Yüreği bu Vatan için, ay yıldızlı bayrak için çarpıyordu, bu her şeyin üstündeydi. Yüreğinde bu sevdayı taşıyabilen herkes bu milletin has evladıdır zaten...’
Bu ifadeler Genelkurmay Başkanlığı’nın Sur’da şehit olan Hakkarili Teğmen Abdulselam Özatak’ın ardından paylaştığı sözler. Hakkarili bir korucunun oğlu olan ve Ankara'da kiraladığı evde 9 kardeşine birden bakan şehit teğmene Genelkurmay'ın sözü, "Merak etme bu aziz millet kardeşlerini yalnız bırakmayacak, onları senin hedeflediğin yolda yetişmeleri için her türlü desteği verecektir. Rahat uyu gözün arkada kalmasın" oldu.
Genelkurmay tarafından paylaşılan Şehit Abdulselam Teğmen'in yürek burkan hikayesinde en anlamlı cümle ‘Hakkâriliydi. Ne fark eder ki nereli olduğu?"
Hakkari'de bir korucunun çocuğu olarak doğdu Abdulselam Özatak. Korucu olan bir babası, onbir de kardeşi vardı. Çalıştı, azmetti ve Kara Harp Okuluna girmeyi başardı. Artık bir teğmen olan Abdulselam Özatak ailesinin de gurur kaynağıydı.
Baktı ki Hakkari'de en küçüğü 5, en büyüğü 23 yaşındaki 9 kardeşine rahat vermeyecekler, aldı dokuzunu da Ankara'ya getirdi. Bir ev kiraladı kardeşlerine. Biri hariç hepsi okudu. 23 yaşındaki ablaya ise evde annelik yapıp tüm kardeşlerine bakmak düştü.
20 yaşındaki erkek kardeşi YGS’ye hazırlanıyor; aynı zamanda diğer kardeşlerine de bakıyordu. Öyle ya, gönüllü köy korucusu olan Baba Salih ve Anne Zübeyde çocuklarının geleceği kararmasın diye Hakkari'de kalmış, bağırlarına taş basmıştı. Teğmenin abisi Kazakistan’da öğretmen, kardeşi de Hakkari’de devlet memuru.
Arkadaşı şehit olunca dilekçe verdi
Abdulselam Teğmen'in kaderini değiştiren ise Diyarbakır'da aldığı şehit haberiydi. İki teğmen arkadaşının Sur'da şehit düşmesi, normalde Diyarbakır Cezaevinde görevli olan Abdulselam Teğmen'i derinden yaraladı. Dilekçe vererek Jandarma Özel Harekat’ta (JÖH) görev alan Abdulselam Öztak, "Onlar şehit olurken burada ne işim var demişti. Teröristlerle mücadelede ben de varım" dercesine...
"Nereli olduğu ne fark eder?"
Ama çatışmalar esnasında kahramanca mücadele ederken şehit oldu.
Genelkurmay, şehidin öyküsünü paylaştığı açıklamasında "Hakkâriliydi. Ne fark eder ki nereli olduğu? Yüreği bu Vatan için, ay yıldızlı bayrak için çarpıyordu, bu her şeyin üstündeydi. Yüreğinde bu sevdayı taşıyabilen herkes bu milletin has evladıdır zaten. Babası da kahraman bir korucumuz, yüreği bu vatan için çarpanlardan. Çok iyi bir evlat yetiştirip vatana, Peygamber Ocağına bağışlamıştı. Diğerlerini de Abdulselam yetiştirecekti" dedi.
Şehit Abdulselam da babasının kendilerini yetiştirdiği gibi kardeşlerini aynı yolda yetiştirmek için Ankara’ya getirmiş, onlara ev tutmuş, her türlü ihtiyaçlarını teğmen maaşıyla karşılamaya çalışmıştı. Belki yetmedi ama ama mutluydular. Terörden uzaktılar, yaşı gelenler okuyordu. Burada o çocuk yaşlarına rağmen başka bir aile kurmuşlardı. En küçüğünü bile getirmişti Ankara’ya; 3 yaşındaki kardeşine en büyüğü 18 ve 19 yaşındaki abla ve abisi bakıyorlardı.
"Diğerleri de çok küçüklerdi" diyor Genelkurmay; "5, 7 9 yaşlarında? En azından geleceğe yönelik umutları vardı. Okuyup abileri Abdulselam gibi Devlete yaralı bireyler olacaklardı. Yine de olacaklar, ama yüreklerinde o sızıyı hayatları boyunca hissederek büyüyecekler?"
"Bir türlü kapıyı çalamıyordu"
Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında Teğmen Abdulselam Özatak’ın şehit olduğu haberinin ardından yaşananlar da yeralıyor.
İşte o ifadeler
"Dün annesine, babasına, Kazakistan’daki ve Hakkari’deki abilerine acı haber verildi bir heyet eşliğinde; ama Ankara’dakilere bir türlü gidilemedi. Baba Salih; 'Ne olur, Ankara’daki çocuklarım duymasın, buraya gelsinler, yanımızda iken paylaşalım bu acıyı” dedi TSK yetkililerine.
Aslında çoktan büyük bir heyet Keçiören’deki evlerinin önünde bekliyordu ama bir türlü kapıyı çalamıyorlardı. Ankara’daki 9 kardeşten en büyük olan altısına acı haber bir şekilde ulaştırıldı uygun bir şekilde ve diğerlerine “Yarın sizi sömestr tatiline, Annemize, babamıza götüreceğiz” dedi abla ve abileri, çok küçüktüler ve sevindiler, inandılar. Bilmiyorlardı ki kendilerini koruyup kollayan, Hakkari’den Ankara’ya getirip onlara yuva açan abilerinin cenazesine gittiklerini. Ama bu sabah bunu öğrenecekler maalesef."
Genelkurmay şehit ailesinin bu isteğini hemen yerine getirdi. Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait özel bir askeri uçak ayarlandı Abdulselam Teğmen'in kardeşleri için. Diyarbakır’a hareket ettiler. Oradan şehit abilerini de alıp askeri uçakla Van’a geçecekler. Hakkari’de onları bekleyen helikopterlerle abilerini son yolculuğuna uğurlamaya gidecekler...
Haber merkezi
‘Hakkâriliydi. Ne fark eder ki nereli olduğu? Yüreği bu Vatan için, ay yıldızlı bayrak için çarpıyordu, bu her şeyin üstündeydi. Yüreğinde bu sevdayı taşıyabilen herkes bu milletin has evladıdır zaten...’
Bu ifadeler Genelkurmay Başkanlığı’nın Sur’da şehit olan Hakkarili Teğmen Abdulselam Özatak’ın ardından paylaştığı sözler. Hakkarili bir korucunun oğlu olan ve Ankara'da kiraladığı evde 9 kardeşine birden bakan şehit teğmene Genelkurmay'ın sözü, "Merak etme bu aziz millet kardeşlerini yalnız bırakmayacak, onları senin hedeflediğin yolda yetişmeleri için her türlü desteği verecektir. Rahat uyu gözün arkada kalmasın" oldu.
Genelkurmay tarafından paylaşılan Şehit Abdulselam Teğmen'in yürek burkan hikayesinde en anlamlı cümle ‘Hakkâriliydi. Ne fark eder ki nereli olduğu?"
Hakkari'de bir korucunun çocuğu olarak doğdu Abdulselam Özatak. Korucu olan bir babası, onbir de kardeşi vardı. Çalıştı, azmetti ve Kara Harp Okuluna girmeyi başardı. Artık bir teğmen olan Abdulselam Özatak ailesinin de gurur kaynağıydı.
Baktı ki Hakkari'de en küçüğü 5, en büyüğü 23 yaşındaki 9 kardeşine rahat vermeyecekler, aldı dokuzunu da Ankara'ya getirdi. Bir ev kiraladı kardeşlerine. Biri hariç hepsi okudu. 23 yaşındaki ablaya ise evde annelik yapıp tüm kardeşlerine bakmak düştü.
20 yaşındaki erkek kardeşi YGS’ye hazırlanıyor; aynı zamanda diğer kardeşlerine de bakıyordu. Öyle ya, gönüllü köy korucusu olan Baba Salih ve Anne Zübeyde çocuklarının geleceği kararmasın diye Hakkari'de kalmış, bağırlarına taş basmıştı. Teğmenin abisi Kazakistan’da öğretmen, kardeşi de Hakkari’de devlet memuru.
Arkadaşı şehit olunca dilekçe verdi
Abdulselam Teğmen'in kaderini değiştiren ise Diyarbakır'da aldığı şehit haberiydi. İki teğmen arkadaşının Sur'da şehit düşmesi, normalde Diyarbakır Cezaevinde görevli olan Abdulselam Teğmen'i derinden yaraladı. Dilekçe vererek Jandarma Özel Harekat’ta (JÖH) görev alan Abdulselam Öztak, "Onlar şehit olurken burada ne işim var demişti. Teröristlerle mücadelede ben de varım" dercesine...
"Nereli olduğu ne fark eder?"
Ama çatışmalar esnasında kahramanca mücadele ederken şehit oldu.
Genelkurmay, şehidin öyküsünü paylaştığı açıklamasında "Hakkâriliydi. Ne fark eder ki nereli olduğu? Yüreği bu Vatan için, ay yıldızlı bayrak için çarpıyordu, bu her şeyin üstündeydi. Yüreğinde bu sevdayı taşıyabilen herkes bu milletin has evladıdır zaten. Babası da kahraman bir korucumuz, yüreği bu vatan için çarpanlardan. Çok iyi bir evlat yetiştirip vatana, Peygamber Ocağına bağışlamıştı. Diğerlerini de Abdulselam yetiştirecekti" dedi.
Şehit Abdulselam da babasının kendilerini yetiştirdiği gibi kardeşlerini aynı yolda yetiştirmek için Ankara’ya getirmiş, onlara ev tutmuş, her türlü ihtiyaçlarını teğmen maaşıyla karşılamaya çalışmıştı. Belki yetmedi ama ama mutluydular. Terörden uzaktılar, yaşı gelenler okuyordu. Burada o çocuk yaşlarına rağmen başka bir aile kurmuşlardı. En küçüğünü bile getirmişti Ankara’ya; 3 yaşındaki kardeşine en büyüğü 18 ve 19 yaşındaki abla ve abisi bakıyorlardı.
"Diğerleri de çok küçüklerdi" diyor Genelkurmay; "5, 7 9 yaşlarında? En azından geleceğe yönelik umutları vardı. Okuyup abileri Abdulselam gibi Devlete yaralı bireyler olacaklardı. Yine de olacaklar, ama yüreklerinde o sızıyı hayatları boyunca hissederek büyüyecekler?"
"Bir türlü kapıyı çalamıyordu"
Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında Teğmen Abdulselam Özatak’ın şehit olduğu haberinin ardından yaşananlar da yeralıyor.
İşte o ifadeler
"Dün annesine, babasına, Kazakistan’daki ve Hakkari’deki abilerine acı haber verildi bir heyet eşliğinde; ama Ankara’dakilere bir türlü gidilemedi. Baba Salih; 'Ne olur, Ankara’daki çocuklarım duymasın, buraya gelsinler, yanımızda iken paylaşalım bu acıyı” dedi TSK yetkililerine.
Aslında çoktan büyük bir heyet Keçiören’deki evlerinin önünde bekliyordu ama bir türlü kapıyı çalamıyorlardı. Ankara’daki 9 kardeşten en büyük olan altısına acı haber bir şekilde ulaştırıldı uygun bir şekilde ve diğerlerine “Yarın sizi sömestr tatiline, Annemize, babamıza götüreceğiz” dedi abla ve abileri, çok küçüktüler ve sevindiler, inandılar. Bilmiyorlardı ki kendilerini koruyup kollayan, Hakkari’den Ankara’ya getirip onlara yuva açan abilerinin cenazesine gittiklerini. Ama bu sabah bunu öğrenecekler maalesef."
Genelkurmay şehit ailesinin bu isteğini hemen yerine getirdi. Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait özel bir askeri uçak ayarlandı Abdulselam Teğmen'in kardeşleri için. Diyarbakır’a hareket ettiler. Oradan şehit abilerini de alıp askeri uçakla Van’a geçecekler. Hakkari’de onları bekleyen helikopterlerle abilerini son yolculuğuna uğurlamaya gidecekler...