
Şaka gibi!
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de eğer uçak bulamıyor, Ankara’ya gitmek için Erzincan ve Iğdır havaalanlarını kullanıyorsa, vay geldi başımıza! Açıkçası ilk duyduğumda inanamamıştım. Sekmen başkan bu yıl içinde birkaç kez Iğdır ve Erzincan uçağını kullanmış. Sebebi de Erzurum uçaklarında yer olmaması.

Şaka gibi değil mi? Gerek yolcu kapasitesinin fazla ve gerekse bilet fiyatlarının aşırı olmasından dolayı Sekmen’in çevre illerin havaalanlarını kullanması yaşanan hadisenin ulaştığı boyutu gözler önüne sermesi açısından çok önemli. Büyükşehir Belediyesi’nde Sekmen’e yakın kaynaklara teyit ettirmesem, ‘’Hadi canım sen de! Sekmen mi Erzurum’dan uçamayacak? Buna kargalar bile güler’’ der, katiyen inanmazdım. Ama durum maalesef böyle. Bu benim son kararımdır.
--

Atatürk evi de modaya uydu
1919 yılında geldiği Erzurum’da kongre hazırlıklarını yaptığı Atatürk’ün adını taşıyan ev de doğalgaza dönüştü. Yine ‘’Bu da haber mi?’’ diyeceklerin bolca olduğu günümüzde ben bu dönüşümü önemli buluyor ve böylesine bir gelişmeyi haber ettiğim için eleştirenlere Erzurumspor eski Başkanı Cemal Polat’ın ifadesiyle ‘’Yatağınızı ayrı sarın’’ diyorum. 250 milyon lira harcanarak kapsamlı bir restorasyondan geçen Atatürk Evinde fuel-oilden vazgeçildi, doğalgaza geçildi, süper bir icraata imza atılmış oldu. Kalorifer tesisatının da yenilendiği müze olarak kullanılan Atatürk evinin ısınması önemliydi. Biliyorum ki orası uzun bir dönemdir mahsundu. Zira içerisinde o dönemden kalma Atatürk’e ait de eşyalar vardı ve bir şekilde korunmaları gerekiyordu. Cumhuriyet sevdalıları olarak onların hepimiz için manevi değerleri var ve bunları hep manevi varlık olarak kabul ederiz. Turizm İl Müdürü Cemal Almaz’ı hiç de hesapta olmayan böylesine özgün bir faaliyet için kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum..
--
Bu okul başka okul..
Eğitimci, yazar, Türk Dili ve Edebiyat Derneği Şube Başkanı Murat Ertaş, Müdür Ayhan Akbulut ile tanıştırmasa vallahi de Yıldızkent’te ki Nafız Kotan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin ‘özellikli okul’ olduğunu bilmeyecektim. Öylesine farkındalık ortaya koyan bir okul ki, kendi adıma söyleyeyim, görmesem, burada yazmasam ziyan olacaktı! Milli Eğitim Müdürü sevgili Salih Kaygusuz’a da bahsettim bu okul ziyaretimi, o da ‘çalışmalarından memnuniyet duyduğu ve her zaman destek verdikleri bir okul’ diye bahsetti bu okuldan. Müfredatında teknik çoğu dersi olan okulda, alanlara göre bölümler oluşturulmuş. Mesela öğrenciler eğitim gördükleri alanlarına adapte olsunlar diye meslek sokakları oluşturulmuş koridorlarda. İlk kim bulmuşsa kutlamak lazım, süper bir yaklaşım. Halkla İlişkiler, Adalet, Sigortacılar ve Muhasebeciler Sokağı gibi koridorlar var okulda ve ambians mükemmel. Öğrenciler bu sayede kendi alanlarına daha motive oluyorlar. Tenefüslerde öğrenciler koridorlarda sanki sokaktaymış gibiler..
***

Mesela Adalet derslerinin tatbiki olarak görüldüğü bir sınıf var, bayıldım! Hakim, savcı cübbeleri var, mahkeme kürsüsü de. Sanık sandalyesi de. Tam bir adliye ortamı.. Okul Müdürü Ayhan Akbulut ile bu dersliği gezdik. Uygulamalı dersin faydalarından bahsederken, okulu bitiren öğrencilerin buradan başka mahkeme salonu görmeyebileceğine, o yüzden uygulamanın önemine ve güzelliğine dikkat çekiyor. Türkiye’de sayılıymış bu derslik. Erzurum’da da sanırım bir ilk. Şu veya bu sebeplerden dolayı kapatılan ve hep ‘keşke kapatılmasaydı’ diye ne yalan söyleyeyim, iç de geçirdiğim Köy Enstitülerini da hatırlattı bana bu derslik. Süper bir eğitim modeli. Öğrencilerin bu sayede derse motive olduğuna inanan Okul Müdürü Ayhan Akbulut, oluşturulan meslek koridorlarının ‘öğrencilerinin yaşam alanı’ haline getirildiğini sözlerine ekledi..
--
Kükürt demeyin, Ömer bey kızıyor!
Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan’un hafta sonu Ilıca’da ki termal tesislerine davetliydik. Cihat İncesu ile PUSULA adına katıldığımız bu davette kaplıca sefasından sonra yemekli toplantıya geçtik. Belediye Başkanı Orhan, burada son bir yılda yaptığı çalışmalarının bir kısa özetini yaparken sözü dönüp, dolaştırıp Termal turizmine getirdi. Başkan, Ilıca termal tesislerinin güzelliğinden ve suyundan bahsederken, suyun kükürt oranı ile ilgili bir cümle kurmaya hazırlandı ki, ilginç bir şey oldu, hemen masasının sol başındaki başkan yardımcılarından Ömer Faruk Töremen’i işaret ederek, ‘’Gerçi kükürt dediğimizde Ömer bey bize kızıyor’’ ifadesini kullandı. Gerçekten yüksek kimya mühendisi olan ve Üniversitede yüksek lisansını Kimyasal Teknolojiler üzerine yapan Ömer Faruk Töremen’le toplantı sonrasında konuştum. Gerçekten başkan veya bir başkasının bu kükürt laflarına kızıyor mu, kızıyorsa bunun sebebi ne?
***

2014 yılında ilk Aziziye’ye Belediye Meclis üyesi seçildiğinde de Ilıca kaplıcalarındaki suyu analiz ettiğini belirten Ömer Faruk Töremen, ‘’Suda bilinenin ve söylenenin aksine çok az denecek miktarda kükürt var. Bu suda olan sülfür elementidir. Ve bizim suyumuzda sülfür de önemli yoğunlukta mevcuttur. Özellikle sülfürün olduğu su da çoğu bakımdan iyidir. Belki su sıcaklık anlamında az miktarda soğuk oluyor ama mineral anlamında muhteşem bir elementtir sülfür. Kükürtlü su denilerek istenmeden aslında kötü reklam yapılıyor, ben ona kızıyorum. O açıdan kim kükürt diyorsa hemen karşısına çıkıyorum. Özellikle halktaki bu algıyı da yıkmaya çalışıyorum. Sanırım başkan da o yüzden öyle bir açıklama yapma gereği duydu.’’ diye konuştu.
--
Telhüner’in mezarı kayıp!
“Erzurum dağları görünmez oldu/Zümrüt ovaları bilinmez oldu/Hayali kalbimde görünmez oldu/Benden ıraklara kalan Erzurum/Hayali gözümde tüten Erzurum". Bu sözler, değeri henüz daha anlaşılmamış Erzurum doğumlulardan bestekar, kemane Haydar Telhüner’e ait. 1905 ile 1963 yılları arasında yaşamış olan Haydar Telhüner, TRT repertuarlarına da çok sayıda eser kazandırmış bir müzik adamıdır. Selahattin Pınar ve Sadettin Kaynak gibi iki müzik devinden esinlenmiş olan Hayder Telhüner’in bir tren kazasında öldüğü veya intihar ettiği, Yeniköy Mezarlığında toprağa verildiği bilgisi var bazı kaynaklarda. Ancak, aldığım bilgilere göre adının yeraldığı mezarlık alanında hemşehrimize ait bir mezar bulunmuyor. Telhüner’in yakın arkadaşlarından Udi Kadri Şençalar, bazı kaynaklara göre Telhüner’in cenazesini kendi ailelerine ait mezarlığa defnettiklerini bildiriyor. Ancak Şençalar ailesine ait mezarlık alanında Telhüner’in mezarı bulunmuyor. Bursa’da yaşayan oğlu olduğu ve yaşlılık sebebiyle Telhüner’in mezarının nerede olduğuna dair onun da bir bilgisinin olmaması, özellikle günümüz müzik adamlarını da meraklandırıyor.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız. Oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız. (George Edward)
DUVARIN DİLİ: Hızlısınız ama yokuş aşşağı!
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de eğer uçak bulamıyor, Ankara’ya gitmek için Erzincan ve Iğdır havaalanlarını kullanıyorsa, vay geldi başımıza! Açıkçası ilk duyduğumda inanamamıştım. Sekmen başkan bu yıl içinde birkaç kez Iğdır ve Erzincan uçağını kullanmış. Sebebi de Erzurum uçaklarında yer olmaması.

Şaka gibi değil mi? Gerek yolcu kapasitesinin fazla ve gerekse bilet fiyatlarının aşırı olmasından dolayı Sekmen’in çevre illerin havaalanlarını kullanması yaşanan hadisenin ulaştığı boyutu gözler önüne sermesi açısından çok önemli. Büyükşehir Belediyesi’nde Sekmen’e yakın kaynaklara teyit ettirmesem, ‘’Hadi canım sen de! Sekmen mi Erzurum’dan uçamayacak? Buna kargalar bile güler’’ der, katiyen inanmazdım. Ama durum maalesef böyle. Bu benim son kararımdır.
--

Atatürk evi de modaya uydu
1919 yılında geldiği Erzurum’da kongre hazırlıklarını yaptığı Atatürk’ün adını taşıyan ev de doğalgaza dönüştü. Yine ‘’Bu da haber mi?’’ diyeceklerin bolca olduğu günümüzde ben bu dönüşümü önemli buluyor ve böylesine bir gelişmeyi haber ettiğim için eleştirenlere Erzurumspor eski Başkanı Cemal Polat’ın ifadesiyle ‘’Yatağınızı ayrı sarın’’ diyorum. 250 milyon lira harcanarak kapsamlı bir restorasyondan geçen Atatürk Evinde fuel-oilden vazgeçildi, doğalgaza geçildi, süper bir icraata imza atılmış oldu. Kalorifer tesisatının da yenilendiği müze olarak kullanılan Atatürk evinin ısınması önemliydi. Biliyorum ki orası uzun bir dönemdir mahsundu. Zira içerisinde o dönemden kalma Atatürk’e ait de eşyalar vardı ve bir şekilde korunmaları gerekiyordu. Cumhuriyet sevdalıları olarak onların hepimiz için manevi değerleri var ve bunları hep manevi varlık olarak kabul ederiz. Turizm İl Müdürü Cemal Almaz’ı hiç de hesapta olmayan böylesine özgün bir faaliyet için kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum..
--

Eğitimci, yazar, Türk Dili ve Edebiyat Derneği Şube Başkanı Murat Ertaş, Müdür Ayhan Akbulut ile tanıştırmasa vallahi de Yıldızkent’te ki Nafız Kotan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin ‘özellikli okul’ olduğunu bilmeyecektim. Öylesine farkındalık ortaya koyan bir okul ki, kendi adıma söyleyeyim, görmesem, burada yazmasam ziyan olacaktı! Milli Eğitim Müdürü sevgili Salih Kaygusuz’a da bahsettim bu okul ziyaretimi, o da ‘çalışmalarından memnuniyet duyduğu ve her zaman destek verdikleri bir okul’ diye bahsetti bu okuldan. Müfredatında teknik çoğu dersi olan okulda, alanlara göre bölümler oluşturulmuş. Mesela öğrenciler eğitim gördükleri alanlarına adapte olsunlar diye meslek sokakları oluşturulmuş koridorlarda. İlk kim bulmuşsa kutlamak lazım, süper bir yaklaşım. Halkla İlişkiler, Adalet, Sigortacılar ve Muhasebeciler Sokağı gibi koridorlar var okulda ve ambians mükemmel. Öğrenciler bu sayede kendi alanlarına daha motive oluyorlar. Tenefüslerde öğrenciler koridorlarda sanki sokaktaymış gibiler..
***

Mesela Adalet derslerinin tatbiki olarak görüldüğü bir sınıf var, bayıldım! Hakim, savcı cübbeleri var, mahkeme kürsüsü de. Sanık sandalyesi de. Tam bir adliye ortamı.. Okul Müdürü Ayhan Akbulut ile bu dersliği gezdik. Uygulamalı dersin faydalarından bahsederken, okulu bitiren öğrencilerin buradan başka mahkeme salonu görmeyebileceğine, o yüzden uygulamanın önemine ve güzelliğine dikkat çekiyor. Türkiye’de sayılıymış bu derslik. Erzurum’da da sanırım bir ilk. Şu veya bu sebeplerden dolayı kapatılan ve hep ‘keşke kapatılmasaydı’ diye ne yalan söyleyeyim, iç de geçirdiğim Köy Enstitülerini da hatırlattı bana bu derslik. Süper bir eğitim modeli. Öğrencilerin bu sayede derse motive olduğuna inanan Okul Müdürü Ayhan Akbulut, oluşturulan meslek koridorlarının ‘öğrencilerinin yaşam alanı’ haline getirildiğini sözlerine ekledi..
--

Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan’un hafta sonu Ilıca’da ki termal tesislerine davetliydik. Cihat İncesu ile PUSULA adına katıldığımız bu davette kaplıca sefasından sonra yemekli toplantıya geçtik. Belediye Başkanı Orhan, burada son bir yılda yaptığı çalışmalarının bir kısa özetini yaparken sözü dönüp, dolaştırıp Termal turizmine getirdi. Başkan, Ilıca termal tesislerinin güzelliğinden ve suyundan bahsederken, suyun kükürt oranı ile ilgili bir cümle kurmaya hazırlandı ki, ilginç bir şey oldu, hemen masasının sol başındaki başkan yardımcılarından Ömer Faruk Töremen’i işaret ederek, ‘’Gerçi kükürt dediğimizde Ömer bey bize kızıyor’’ ifadesini kullandı. Gerçekten yüksek kimya mühendisi olan ve Üniversitede yüksek lisansını Kimyasal Teknolojiler üzerine yapan Ömer Faruk Töremen’le toplantı sonrasında konuştum. Gerçekten başkan veya bir başkasının bu kükürt laflarına kızıyor mu, kızıyorsa bunun sebebi ne?
***

2014 yılında ilk Aziziye’ye Belediye Meclis üyesi seçildiğinde de Ilıca kaplıcalarındaki suyu analiz ettiğini belirten Ömer Faruk Töremen, ‘’Suda bilinenin ve söylenenin aksine çok az denecek miktarda kükürt var. Bu suda olan sülfür elementidir. Ve bizim suyumuzda sülfür de önemli yoğunlukta mevcuttur. Özellikle sülfürün olduğu su da çoğu bakımdan iyidir. Belki su sıcaklık anlamında az miktarda soğuk oluyor ama mineral anlamında muhteşem bir elementtir sülfür. Kükürtlü su denilerek istenmeden aslında kötü reklam yapılıyor, ben ona kızıyorum. O açıdan kim kükürt diyorsa hemen karşısına çıkıyorum. Özellikle halktaki bu algıyı da yıkmaya çalışıyorum. Sanırım başkan da o yüzden öyle bir açıklama yapma gereği duydu.’’ diye konuştu.
--

“Erzurum dağları görünmez oldu/Zümrüt ovaları bilinmez oldu/Hayali kalbimde görünmez oldu/Benden ıraklara kalan Erzurum/Hayali gözümde tüten Erzurum". Bu sözler, değeri henüz daha anlaşılmamış Erzurum doğumlulardan bestekar, kemane Haydar Telhüner’e ait. 1905 ile 1963 yılları arasında yaşamış olan Haydar Telhüner, TRT repertuarlarına da çok sayıda eser kazandırmış bir müzik adamıdır. Selahattin Pınar ve Sadettin Kaynak gibi iki müzik devinden esinlenmiş olan Hayder Telhüner’in bir tren kazasında öldüğü veya intihar ettiği, Yeniköy Mezarlığında toprağa verildiği bilgisi var bazı kaynaklarda. Ancak, aldığım bilgilere göre adının yeraldığı mezarlık alanında hemşehrimize ait bir mezar bulunmuyor. Telhüner’in yakın arkadaşlarından Udi Kadri Şençalar, bazı kaynaklara göre Telhüner’in cenazesini kendi ailelerine ait mezarlığa defnettiklerini bildiriyor. Ancak Şençalar ailesine ait mezarlık alanında Telhüner’in mezarı bulunmuyor. Bursa’da yaşayan oğlu olduğu ve yaşlılık sebebiyle Telhüner’in mezarının nerede olduğuna dair onun da bir bilgisinin olmaması, özellikle günümüz müzik adamlarını da meraklandırıyor.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız. Oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız. (George Edward)
DUVARIN DİLİ: Hızlısınız ama yokuş aşşağı!