
Peygamberimiz (asv), insanların en cömerdi ve en iyilikseveri idi. Hayatı boyunca hiçbir isteği geri çevirmedi. Kendisinde yoksa dahi ihtiyaçlıları geri çevirmemek için borç alır, isteği yerine getirirdi.
Bir gün yanına fakir bir göçebe Arap gelir. Kendisine bir şeyler vermesini ister. Fakat o gün Hz. Muhammed (asv)'in mal ve para cinsinden hiçbir şeyi yoktur.
"Şu an sana verecek bir şeyim yok. İhtiyacın ne ise onu benim adıma satın al. Sonra ben o borcu öderim" der.
Fakir sevinerek çıkar, gider. Fakat yanındaki arkadaşları kendisini bu kadar zorlamasına üzülmüşlerdir. Bir tanesi, ayağa kalkar:
"Ey Allah'ın Elçisi! Bu şahıs daha önce de iki-üç kez geldi, senden bir şeyler istedi verdin. Şimdi ise elinde hiçbir şey yok. Gücünüzün yetmediği bir sorumluluğu herhalde Allah size yüklemez!"
Duydukları kendisini hoşnutsuz etmiştir. Sonra başka bir arkadaşı da ayağa kalkıp, konuşur:
"Ey Allah'ın Elçisi! Dilediğin kadar ver! Arş'ın sahibi olan Allah beni fakir eder diye de korkma!"
Yüzünde bir tebessüm yayılır. Sözünü herkese duyurur:
"İşte ben de bununla emrolundum."
Saadet Asrından
Tirmizî kendi senediyle Ebu Hureyre (r.a.)’tan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Kim Cuma gecesi Hâ, Mîm (ed-Duhân) suresini okursa ona mağfiret olunur.”[Tirmizî, V, 163]
Taberânî de senedini kaydederek Ebu Ümame (r.a.)’ten şöyle dediğini rivayet etmektedir.
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Cuma gecesi ya da Cuma günü Hâ, Mîm (ed-Duhân) suresini okuyan kimseye Allah, bu sebeple cennette bir köşk bina eder.” [Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VIII, 316 ]