
Tarihi romanlarıyla gizli kalmış kahramanları gün yüzüne çıkaran Gazeteci-Yazar İbrahim Karahan, Türkiye’de ilk kez kaleme alınan Çanakkale’nin kadın kahramanlarından Erica Ana’yı anlattığı romanıyla Erzurum Kitap Fuarı’nda.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Tarihi romanlara imza atan Gazeteci-Yazar İbrahim Karahan, C Planı Yayınlarından çıkan beşinci romanı ile Erzurum Kitap Fuarı’nda. Tarihi romanlarıyla gizli kalmış kahramanların, gözden uzak mücadelelerine ışık tutan yazar, ‘Erica Ana; Çanakkale’nin Beyaz Meleği’ adlı kitabıyla Erzurumlu kitapseverlerle buluşuyor.
Karahan, daha önceki romanları ‘Atilla; Galya Fatihi’, ‘Hasan Sabbah’ın Fedaileri’, ‘Sarı Gelin’, ‘İhtilal Yetimleri’nde olduğu gibi ‘EricaAna’da da okuyucusuna geçmiş ile gelecek arasında bulunan bağlantıları düşündürüyor.Tarihi her olayın sebebini derinlemesine irdeleyen yazar, kahramanlarını sosyal statüleri ve kişilikleri üzerinden değerlendirerek bir tablo ortaya koymaya çalışıyor. Okuyucusunun geçmişte yaşanan hadiseleri günümüz siyasi, edebi ve askeri kişilikleri başta olmak üzere etkili isimler üzerinden değerlendirmesine çaba gösteren Karahan, “Tarih insanlığın geleceğidir” diyor.
Kitaplarıyla okurlarını tarihi yolculuğa çıkaran Karahan, son romanı ‘Erica Ana’ ile bir kadın kahramanın hazin hayatını kaleme aldı. Gerçek bir hayat hikayesinin konu edindiği kitapta onlarca gizemi içerisinde barındıran Çanakkale Savaşı’nın çok farklı bir detayını daha aydınlatıyor. Roman, Almanya’dan eşi Dr. Ragıp Bey’in peşinden gelerek savaşın ortasında kalan bir kadın kahramanın hayatını anlatıyor. O kadın kahraman, Alman Hemşire Madam Erica. Yani, Yalova, köylülerine dikiş, nakış ve askerler için kıyafet dikmeyi öğreten Erica Hatun.
Türkiye’de ilk kez ben yazdım
Erica Ana’nın hikayesini Türkiye’de ilk kez kendisinin yazdığını ifade eden Karahan, savaşlarda arka planda kalmış özellikle kadın olan bir çok kahramanın olduğunu söyledi. Savaş anında savaşın kader çizgisini döndüren kadın kahramanların hikayesini yazan Karahan, “Her olayda bir kişi öne çıkarılıyor. Halbuki arka planda binlerce kahraman var. Özellikle kadın kahramanlar var. Savaşı galibiyete ulaştıran bu insanların zaferde büyük payı var. Niçin ön plana çıkarmayalım. Ben Çanakkale’nin deprem fay hattına girmeye çalıştım. Erica Ana’yı Türkiye de ilk kez ben kaleme aldım” diye konuştu.
Çanakkale Savaşı büyük aşklara da mezar oldu
“Çanakkale Savaşı büyük aşklara da mezar oldu” diyen Karahan, kitabını anlattı. Doktor Ragıp Bey ile Alman kızı Erica’nın Çanakkale’de hicran dolu aşk hikayesini tarihi gerçeklerle gün yüzüne koyan Karahan romanını, “Almanya’ya görevli olarak gönderilen Doktor Ragıp Bey, bu şirin ve güzel Alman kızına aşık olmuştu. Ancak, Erica’nın babası Alman ırkçısı ve Türk düşmanıydı. Ragıp Bey de ailesi de evlatlarının bir Alman kadınla evlenmesini istememişti. Ancak tüm bunlara rağmen Dr.Ragıp Bey, Erica ile hayatını birleştirecekti.
Evliliklerinden kısa süre sonra savaşın patlak vermesiyle vatan ve millet aşkıyla tutuşan Doktor Ragıp Bey kendisini Çanakkale cephesinde bulurken, eşi de onun peşine takılıp ateş çemberine dalmıştı. Dr.Ragıp Bey, Gelibolu’daki sağlık hizmeti veren hastanelerden sorumlu bir subay olarak görev yaparken, Erica da Eceabat’ın Yalova köyündeki sıhhiye çadırında hizmet vermeye başlamıştı. Her gün gözünün önünde genç dimağlar sönüyor, çocuk yaşta kınalı kuzular can veriyor, gözler kapanıyordu. “Annemi görecek miyim?” diyerek gözünden yaş döken ve elini sımsıkı tutan ağır yaralı Mehmetçiğin kulağına, “ölmeyeceksin, iyi olacaksın. Anneni göreceksin.” diyerek teselli ediyordu. Askerin yaşama tutunamayacağını biliyordu. Onlarcası gibi onu da sükunetiçinde ölümsüzlüğe uğurlarken, askerin göğüs cebinden çıkan annesinin diktiği oyalı mendille kendi gözyaşını siliyor, bir eliyle de göz kapaklarını kapatıyordu. Yalova köylülerine dikiş yapmayı öğretti. Askerlerin yarasını iyi etmek için gece-gündüz dinlenmeden canhıraş hizmet verdi. Köylü kadınlarla birlikte askerlere kıyafet dikiyordu. Sempatik yüzü ve sıcak canlılığıyla askerin ve köylülerin Erica Anası olmuştu” şeklinde özetledi.
Osmanlı arşivlerini hallaç pamuğu gibi tarayın
Osmanlı arşivlerinden yeterince faydalanılmadığını söyleyen Karahan, tarihi boş bırakmadan her detayının en ince ayrıntısına kadar bilinmesini gerektiğini belirtti. “Osmanlı İmparatorluğu olmadan tarih yazılamaz” diyen Karahan, “Buradan üniversitelere sesleniyorum. Tarihimiz başlı başına bir zenginlik. Osmanlı arşivlerini boş bırakmasınlar hallaç pamuğu gibi tarasınlar o arşivleri” dedi.
İnsanımız kitaba açmış
Fuarda kitabına ilgilinin yoğun olduğunu belirten Karahan, romanın gerçek bir hayat hikayesini konu edindiği için oldukça dikkat çektiğini söyledi. Tarihin en iyi romanlardan öğrenilebileceğini bildiren Karahan, “Burada insanımız kitaba açmış bunu gördüm. Gerçekten yoğun bir ilgi var. Özellikle gençleri burada görmek beni çok mutlu ediyor. Erzurumlu bir yazar olarak fuarda kitapseverlerle buluşmaktan çok memnunum. Bu arada beni burada yalnız bırakmayan öğrencilerle beraber beni ziyarete gelerek onurlandıran Pasinler Belediye Başkanı Ünsan Sertoğlu’na teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Tarihi romanlara imza atan Gazeteci-Yazar İbrahim Karahan, C Planı Yayınlarından çıkan beşinci romanı ile Erzurum Kitap Fuarı’nda. Tarihi romanlarıyla gizli kalmış kahramanların, gözden uzak mücadelelerine ışık tutan yazar, ‘Erica Ana; Çanakkale’nin Beyaz Meleği’ adlı kitabıyla Erzurumlu kitapseverlerle buluşuyor.
Karahan, daha önceki romanları ‘Atilla; Galya Fatihi’, ‘Hasan Sabbah’ın Fedaileri’, ‘Sarı Gelin’, ‘İhtilal Yetimleri’nde olduğu gibi ‘EricaAna’da da okuyucusuna geçmiş ile gelecek arasında bulunan bağlantıları düşündürüyor.Tarihi her olayın sebebini derinlemesine irdeleyen yazar, kahramanlarını sosyal statüleri ve kişilikleri üzerinden değerlendirerek bir tablo ortaya koymaya çalışıyor. Okuyucusunun geçmişte yaşanan hadiseleri günümüz siyasi, edebi ve askeri kişilikleri başta olmak üzere etkili isimler üzerinden değerlendirmesine çaba gösteren Karahan, “Tarih insanlığın geleceğidir” diyor.
Kitaplarıyla okurlarını tarihi yolculuğa çıkaran Karahan, son romanı ‘Erica Ana’ ile bir kadın kahramanın hazin hayatını kaleme aldı. Gerçek bir hayat hikayesinin konu edindiği kitapta onlarca gizemi içerisinde barındıran Çanakkale Savaşı’nın çok farklı bir detayını daha aydınlatıyor. Roman, Almanya’dan eşi Dr. Ragıp Bey’in peşinden gelerek savaşın ortasında kalan bir kadın kahramanın hayatını anlatıyor. O kadın kahraman, Alman Hemşire Madam Erica. Yani, Yalova, köylülerine dikiş, nakış ve askerler için kıyafet dikmeyi öğreten Erica Hatun.
Türkiye’de ilk kez ben yazdım
Erica Ana’nın hikayesini Türkiye’de ilk kez kendisinin yazdığını ifade eden Karahan, savaşlarda arka planda kalmış özellikle kadın olan bir çok kahramanın olduğunu söyledi. Savaş anında savaşın kader çizgisini döndüren kadın kahramanların hikayesini yazan Karahan, “Her olayda bir kişi öne çıkarılıyor. Halbuki arka planda binlerce kahraman var. Özellikle kadın kahramanlar var. Savaşı galibiyete ulaştıran bu insanların zaferde büyük payı var. Niçin ön plana çıkarmayalım. Ben Çanakkale’nin deprem fay hattına girmeye çalıştım. Erica Ana’yı Türkiye de ilk kez ben kaleme aldım” diye konuştu.
Çanakkale Savaşı büyük aşklara da mezar oldu
“Çanakkale Savaşı büyük aşklara da mezar oldu” diyen Karahan, kitabını anlattı. Doktor Ragıp Bey ile Alman kızı Erica’nın Çanakkale’de hicran dolu aşk hikayesini tarihi gerçeklerle gün yüzüne koyan Karahan romanını, “Almanya’ya görevli olarak gönderilen Doktor Ragıp Bey, bu şirin ve güzel Alman kızına aşık olmuştu. Ancak, Erica’nın babası Alman ırkçısı ve Türk düşmanıydı. Ragıp Bey de ailesi de evlatlarının bir Alman kadınla evlenmesini istememişti. Ancak tüm bunlara rağmen Dr.Ragıp Bey, Erica ile hayatını birleştirecekti.
Evliliklerinden kısa süre sonra savaşın patlak vermesiyle vatan ve millet aşkıyla tutuşan Doktor Ragıp Bey kendisini Çanakkale cephesinde bulurken, eşi de onun peşine takılıp ateş çemberine dalmıştı. Dr.Ragıp Bey, Gelibolu’daki sağlık hizmeti veren hastanelerden sorumlu bir subay olarak görev yaparken, Erica da Eceabat’ın Yalova köyündeki sıhhiye çadırında hizmet vermeye başlamıştı. Her gün gözünün önünde genç dimağlar sönüyor, çocuk yaşta kınalı kuzular can veriyor, gözler kapanıyordu. “Annemi görecek miyim?” diyerek gözünden yaş döken ve elini sımsıkı tutan ağır yaralı Mehmetçiğin kulağına, “ölmeyeceksin, iyi olacaksın. Anneni göreceksin.” diyerek teselli ediyordu. Askerin yaşama tutunamayacağını biliyordu. Onlarcası gibi onu da sükunetiçinde ölümsüzlüğe uğurlarken, askerin göğüs cebinden çıkan annesinin diktiği oyalı mendille kendi gözyaşını siliyor, bir eliyle de göz kapaklarını kapatıyordu. Yalova köylülerine dikiş yapmayı öğretti. Askerlerin yarasını iyi etmek için gece-gündüz dinlenmeden canhıraş hizmet verdi. Köylü kadınlarla birlikte askerlere kıyafet dikiyordu. Sempatik yüzü ve sıcak canlılığıyla askerin ve köylülerin Erica Anası olmuştu” şeklinde özetledi.
Osmanlı arşivlerini hallaç pamuğu gibi tarayın
Osmanlı arşivlerinden yeterince faydalanılmadığını söyleyen Karahan, tarihi boş bırakmadan her detayının en ince ayrıntısına kadar bilinmesini gerektiğini belirtti. “Osmanlı İmparatorluğu olmadan tarih yazılamaz” diyen Karahan, “Buradan üniversitelere sesleniyorum. Tarihimiz başlı başına bir zenginlik. Osmanlı arşivlerini boş bırakmasınlar hallaç pamuğu gibi tarasınlar o arşivleri” dedi.
İnsanımız kitaba açmış
Fuarda kitabına ilgilinin yoğun olduğunu belirten Karahan, romanın gerçek bir hayat hikayesini konu edindiği için oldukça dikkat çektiğini söyledi. Tarihin en iyi romanlardan öğrenilebileceğini bildiren Karahan, “Burada insanımız kitaba açmış bunu gördüm. Gerçekten yoğun bir ilgi var. Özellikle gençleri burada görmek beni çok mutlu ediyor. Erzurumlu bir yazar olarak fuarda kitapseverlerle buluşmaktan çok memnunum. Bu arada beni burada yalnız bırakmayan öğrencilerle beraber beni ziyarete gelerek onurlandıran Pasinler Belediye Başkanı Ünsan Sertoğlu’na teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.