
Memleketten uzakta, gurbette yaşamanın bin bir türlü zorluğu var, saymakla bitmez; ama hiç şüphesiz sılada yaşayan eşin dostun iyi gününde-kötü gününde yanlarında olamamak, gurbetteki insan için katlanılması en zor şey.
Hele de sevdiklerimizin fani dünyaya vedasında bulunamamak...
Cenaze namazlarında saf tutup onlardan helallik alamamak...
Bu duyguyu yaşayan insan, aslında biraz da kendi sonunun gurbette geleceğini hissederek ve dünyaya sevdiklerinden uzakta, yalnızlık içinde veda edeceğini düşünerek müteessir oluyor.
Kader bu, ne diyelim?
★★
Dün, 21 Şubat Pazartesi günü, çocukluğumun en özel, en önemli şahsiyetlerinden biri, bir aile büyüğüm, 1935 yılında Hamas’ta başlayan ve 87 yıl süren dünya hayatını tamamlayıp yine Oltu’da son yolculuğuna uğurlandı.
Cenaze namazında saf tutup helallik alamadan, uzaktan dualarımla rahmet-i Rahman’a uğurladım sevgili ‘Zemine Annemi’.
Hakkını helal eder inşallah. Yoktur ama varsa bile benim de hakkım helal olsun. Helal olsun. Helal olsun...
Kabri pür nur, mekânı cennet olsun...
Rahim abim ve Baki abim başta olmak üzere ailemize ve tüm dostlara sabır diliyorum...
Oltu’muzun başı sağ olsun.
★★
Hani bazı zamanlarda ‘hayat, gözümün önünden film şeridi gibi geçti’ deriz ya; işte bu tam da öyle bir an benim için. Oltu’da ağaçlar arasındaki o serin ve huzur dolu, cıvıl cıvıl ev; evin içinde de her zor anımda bana Hızır gibi yetişen benim baba yarım, idolüm, sevgili Rahim abim ile gözünü budaktan sakınmaz cesuryürek Bâki abim ve sonra Rabia ablam, Nahide ablam ve sevgili Leyla...
Rahmetli Abdulkadir Karaca amcamın kanatları altında yeşermiş bir huzur vahası...
Hiçbir ayrıntısını unutamam.
Her şeyiyle, her anıyla tarifi mümkün olamayacak kadar güzel zamanlardı; 70’lerin, 80’lerin Oltu’sunda. 90’lardan sonra sanki her şey usul usul değişmeye, soğumaya, bozulmaya başladı.
Ama bugün de o güzel günlerin bir yadigârı olarak ve rahmetli amcamı gururlandıracak biçimde sevgili Rahim abim Oltu Kömür Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı ve sevgili Bâki abim de Oltu Ticaret Odası Başkanı olarak çevrelerine örnek oluyorlar, öylelikle de Oltu’da sosyo-ekonomik hayata ve sivil topluma önderlik ediyorlar...
Abdulkadir-Zemine çiftinin on beş torunu da keza, eriştikleri mevkilerle, hatta o mevkilerden daha çok taşıdıkları ‘şahsiyet değerleriyle’ hem Kadir amcamı hem Zemine annemi şereflendiriyorlar.
★★
İlelnihaye...
Etkili, sıradışı, çok değerli bir anne oluşundan kaynaklanan özelliklerini ve bizim hayatlarımıza etkisini kolay kolay tarif edemeyeceğim aile büyüğümüz Zemine Karaca, 19 Şubat günü hayata veda etti. Dün de Oltu’da, Cankurtaran kabristanında toprağıyla buluştu. Geride birbirinden güzel anılarla birlikte saygın, hoşgörülü, muhteşem bir annelik öğretisi; çocuklarının terbiyesine ve ahlakına yüzde yüz sirayet etmiş çok değerli bir manevi miras bıraktı:
Merhamet ve şefkat...
Adalet...
Cömertlik ve tevazu...
Bir de her koşulda, her ortamda sükûnet...
Onun süsten, gösterişten, kibirden ve riyadan uzak gerçek, samimi inançla ve imanla bütünleşen mirası işte bunlardı.
★★
Bizim inancımızın, itikatımızın en güzel özelliklerinden biri de şüphesiz ki ‘ölümün sonrasındaki hayata ve sevdiklerimizle orada, bir başka boyutta tecelli edecek vuslata (ebedi kavuşmaya)’ inanmamızdır.
Bu bakımdan; Zemine annemizin hasreti bitti ve 25 Ekim 2012’de kaybettiğimiz değerli amcam Abdulkadir Karaca ile bir başka alemdeki vuslatı böylece tecelli etmiş oldu.
Çocukları, gelinleri, damatları, on beş torunu ve sayısız seveni, bizler Zemine annemizi kaybederken; hayat arkadaşı şimdi ona yeniden kavuşmuş oldu. Hayatın sırlarla dolu büyük trajedisi bu. Vazgeçilmezlerimiz bir bir hatıra oluyor...
Oltu’nun kültürel hayatında derin izler bırakan Kadir amcam da Zemine annem de biz yaşadıkça kalbimizin en derininde, bizimle birlikte yaşayacaklar ve unutulmayacaklar.
İkisinin de kabirleri nur, mekanları cennet olsun.
Hele de sevdiklerimizin fani dünyaya vedasında bulunamamak...
Cenaze namazlarında saf tutup onlardan helallik alamamak...
Bu duyguyu yaşayan insan, aslında biraz da kendi sonunun gurbette geleceğini hissederek ve dünyaya sevdiklerinden uzakta, yalnızlık içinde veda edeceğini düşünerek müteessir oluyor.
Kader bu, ne diyelim?
★★
Dün, 21 Şubat Pazartesi günü, çocukluğumun en özel, en önemli şahsiyetlerinden biri, bir aile büyüğüm, 1935 yılında Hamas’ta başlayan ve 87 yıl süren dünya hayatını tamamlayıp yine Oltu’da son yolculuğuna uğurlandı.
Cenaze namazında saf tutup helallik alamadan, uzaktan dualarımla rahmet-i Rahman’a uğurladım sevgili ‘Zemine Annemi’.
Hakkını helal eder inşallah. Yoktur ama varsa bile benim de hakkım helal olsun. Helal olsun. Helal olsun...
Kabri pür nur, mekânı cennet olsun...
Rahim abim ve Baki abim başta olmak üzere ailemize ve tüm dostlara sabır diliyorum...
Oltu’muzun başı sağ olsun.
★★
Hani bazı zamanlarda ‘hayat, gözümün önünden film şeridi gibi geçti’ deriz ya; işte bu tam da öyle bir an benim için. Oltu’da ağaçlar arasındaki o serin ve huzur dolu, cıvıl cıvıl ev; evin içinde de her zor anımda bana Hızır gibi yetişen benim baba yarım, idolüm, sevgili Rahim abim ile gözünü budaktan sakınmaz cesuryürek Bâki abim ve sonra Rabia ablam, Nahide ablam ve sevgili Leyla...
Rahmetli Abdulkadir Karaca amcamın kanatları altında yeşermiş bir huzur vahası...
Hiçbir ayrıntısını unutamam.
Her şeyiyle, her anıyla tarifi mümkün olamayacak kadar güzel zamanlardı; 70’lerin, 80’lerin Oltu’sunda. 90’lardan sonra sanki her şey usul usul değişmeye, soğumaya, bozulmaya başladı.
Ama bugün de o güzel günlerin bir yadigârı olarak ve rahmetli amcamı gururlandıracak biçimde sevgili Rahim abim Oltu Kömür Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı ve sevgili Bâki abim de Oltu Ticaret Odası Başkanı olarak çevrelerine örnek oluyorlar, öylelikle de Oltu’da sosyo-ekonomik hayata ve sivil topluma önderlik ediyorlar...
Abdulkadir-Zemine çiftinin on beş torunu da keza, eriştikleri mevkilerle, hatta o mevkilerden daha çok taşıdıkları ‘şahsiyet değerleriyle’ hem Kadir amcamı hem Zemine annemi şereflendiriyorlar.
★★
İlelnihaye...
Etkili, sıradışı, çok değerli bir anne oluşundan kaynaklanan özelliklerini ve bizim hayatlarımıza etkisini kolay kolay tarif edemeyeceğim aile büyüğümüz Zemine Karaca, 19 Şubat günü hayata veda etti. Dün de Oltu’da, Cankurtaran kabristanında toprağıyla buluştu. Geride birbirinden güzel anılarla birlikte saygın, hoşgörülü, muhteşem bir annelik öğretisi; çocuklarının terbiyesine ve ahlakına yüzde yüz sirayet etmiş çok değerli bir manevi miras bıraktı:
Merhamet ve şefkat...
Adalet...
Cömertlik ve tevazu...
Bir de her koşulda, her ortamda sükûnet...
Onun süsten, gösterişten, kibirden ve riyadan uzak gerçek, samimi inançla ve imanla bütünleşen mirası işte bunlardı.
★★
Bizim inancımızın, itikatımızın en güzel özelliklerinden biri de şüphesiz ki ‘ölümün sonrasındaki hayata ve sevdiklerimizle orada, bir başka boyutta tecelli edecek vuslata (ebedi kavuşmaya)’ inanmamızdır.
Bu bakımdan; Zemine annemizin hasreti bitti ve 25 Ekim 2012’de kaybettiğimiz değerli amcam Abdulkadir Karaca ile bir başka alemdeki vuslatı böylece tecelli etmiş oldu.
Çocukları, gelinleri, damatları, on beş torunu ve sayısız seveni, bizler Zemine annemizi kaybederken; hayat arkadaşı şimdi ona yeniden kavuşmuş oldu. Hayatın sırlarla dolu büyük trajedisi bu. Vazgeçilmezlerimiz bir bir hatıra oluyor...
Oltu’nun kültürel hayatında derin izler bırakan Kadir amcam da Zemine annem de biz yaşadıkça kalbimizin en derininde, bizimle birlikte yaşayacaklar ve unutulmayacaklar.
İkisinin de kabirleri nur, mekanları cennet olsun.