
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarladan sofraya güvenilir gıda anlayışıyla tüketici sağlığını en üst düzeyde korumaya yönelik çalışmaların devam ettiğini belirterek şu bilgileri verdi: ” Gıda Güvenliği ve Kontrol Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ile ülkemizde gıda analizi yapan laboratuvarların hızla gelişen gıda sektörüne karşı güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Son olarak ülke genelinde denetimlerimizi ürün bazlı olarak sürdürüyoruz. Eş zamanlı olarak her gün bir ürün grubuna yönelik ekiplerimiz, denetimlerine devam ediyorlar. Caydırıcılığın artırılması yönünde yakın zamanda cezaların artırılmasına yönelik yasal çalışmalarımızın da sonuna geldik.”
Tarımda yeni uygulamalar, peyder pey devreye giriyor. Ancak yaşanan salgın nedeniyle tarım ve hayvancılık alanında geliştirilen uygulamalar, faydaları çok fark edilemedi.
Erzurum’un konuya ne kadar hazırlıklı olacağı, gelişmelerden ne kadar yararlanacağı bilinmiyor. Erzurum kırsalında köy ve hayvancılık kooperatifleri kurulabilir mi? Köylünün bu gelişime ne kadar açık olduğunu gösterir kriter yok.
Tarımın gelişimi ve köylünün ürettiğinin değerlenebilmesi için öncelikli olarak Pazar sorunu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda yerel yönetimlerin köylünün ürettiğini tüketiciye direkt ulaştırabileceği Pazar konusunda yardımcı olması şart görünüyor. Hala Erzurum’da köylünü ürettiğini tüketiciye birinci elden ulaştırabileceği köy pazarları bulunmuyor.
Köylünün köylüye kız vermediği, köy yaşamının horlandığı bir dönemde köy pazarlarının büyük önem arz ettiğini düşünüyorum. İlçenin büyüklüğü dikkate alınınca Aziziye, Palandöken ve Yakutiye Merkez İlçe Belediyelerinin en az bir veya iki köy pazarı kurulması için harekete geçmesi gerekiyor.
Köylünün ürün ve ekim bakımından bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve teşviklerden faydalanması, teşvikler konusunda bilgi sahibi olması ise şüphesiz Tarım Bakanlığı birimlerine yani İlçe Tarım Müdürlüklerine düşüyor. Köylülerin teşvikler, tarım politikası konusunda yeni uygulamalar bağlamında yeteri kadar bilgilendirilmedikleri gözleniyor.
İlçe Tarım Müdürlüklerinin bu bağlamda daha aktif olması, köylerin gezilerek köy odalarında halkın bir arada toplanmasının sağlanması ve bir koordinasyonun sağlanması önemli bir eksiği giderecek gibi görünüyor.
Köy ürünleri satışı yapan birkaç dükkanın gezilerek “marka” yönetmeliğine uyulmadığı gerekçesiyle cezalar kesilmesi İlçe Tarım Müdürlükleri açısından bir iş olmasa gerekir. Köylünün ürünlerini bir aracıyla tüketiciye ulaştırmasının bu türlü cezalar ile engellenmesi köylüye yapılabilecek kötülükten başka bir anlam ifade etmiyor.
Tarımda yeni uygulamalar, peyder pey devreye giriyor. Ancak yaşanan salgın nedeniyle tarım ve hayvancılık alanında geliştirilen uygulamalar, faydaları çok fark edilemedi.
Erzurum’un konuya ne kadar hazırlıklı olacağı, gelişmelerden ne kadar yararlanacağı bilinmiyor. Erzurum kırsalında köy ve hayvancılık kooperatifleri kurulabilir mi? Köylünün bu gelişime ne kadar açık olduğunu gösterir kriter yok.
Tarımın gelişimi ve köylünün ürettiğinin değerlenebilmesi için öncelikli olarak Pazar sorunu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda yerel yönetimlerin köylünün ürettiğini tüketiciye direkt ulaştırabileceği Pazar konusunda yardımcı olması şart görünüyor. Hala Erzurum’da köylünü ürettiğini tüketiciye birinci elden ulaştırabileceği köy pazarları bulunmuyor.
Köylünün köylüye kız vermediği, köy yaşamının horlandığı bir dönemde köy pazarlarının büyük önem arz ettiğini düşünüyorum. İlçenin büyüklüğü dikkate alınınca Aziziye, Palandöken ve Yakutiye Merkez İlçe Belediyelerinin en az bir veya iki köy pazarı kurulması için harekete geçmesi gerekiyor.
Köylünün ürün ve ekim bakımından bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve teşviklerden faydalanması, teşvikler konusunda bilgi sahibi olması ise şüphesiz Tarım Bakanlığı birimlerine yani İlçe Tarım Müdürlüklerine düşüyor. Köylülerin teşvikler, tarım politikası konusunda yeni uygulamalar bağlamında yeteri kadar bilgilendirilmedikleri gözleniyor.
İlçe Tarım Müdürlüklerinin bu bağlamda daha aktif olması, köylerin gezilerek köy odalarında halkın bir arada toplanmasının sağlanması ve bir koordinasyonun sağlanması önemli bir eksiği giderecek gibi görünüyor.
Köy ürünleri satışı yapan birkaç dükkanın gezilerek “marka” yönetmeliğine uyulmadığı gerekçesiyle cezalar kesilmesi İlçe Tarım Müdürlükleri açısından bir iş olmasa gerekir. Köylünün ürünlerini bir aracıyla tüketiciye ulaştırmasının bu türlü cezalar ile engellenmesi köylüye yapılabilecek kötülükten başka bir anlam ifade etmiyor.