
Bir grup, üniversiteye ‘Devlet’ rektör atayamaz, biz istemezük edasında. Neden?! İstemezük! Türkiye’de rektör atamasıyla ilgili prosedür ortada. Önceki dönem seçim yapılır, seçime katılan isimler YÖK’e gider, burada yapılan değerlendirmenin ardından 6 isim Cumhurbaşkanın önüne giderdi. Cumhurbaşkanı sunulan isimlerden birini tercih ederdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardından atama biçiminde değişiklik yapıldı. Adaylar YÖK’e müracaat ediyor, Cumhurbaşkanı müracaatlar içerisinden bir ismi seçiyor.
Ancak Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan atama muhalefetin ve destekçilerinin “Kayyum” atama iddiası ile paralel olarak gösterilere dönüşen süreci yaşıyoruz. Son Rektörlük binasının adeta muhasaraya alınması üzerine Polis müdahalesi geldi. 150 civarındaki grubun içeriği ilginçti.
Boğaziçi Üniversitesi olayları nedeniyle gözaltına alınanlardan; 19'unun DHKP-C, 23'ünün MLKP, 9'unun PKK terör örgütüyle alakalı haklarında daha önceden adli işlem yapıldığı öğrenildi. 79'unun ise terör örgütleriyle iltisakı çıktı. EGM ve İçişleri Bakanlığı tarafından paylaşılan bilgi bu yönde.
Boğaziçi üniversitei öğrenci sayısı :15.918. Boğaziçi ünv. sözde öğrenci olaylarına karışan sayısı : 511. Boğaziçi’li öğrenci sayısı ise yalnızca 55. Olaylara karışan DHKP-C , PKK , MLKP sayısı : 456 !! Meselenin rektör ataması olduğunu söylemek için bu gerçeği görmemek gerekiyor.
Dezenformasyon!
Oxford Üniversitesi tarafından 37 ülkede yapılan araştırmaya göre, dezenformasyon ve yanıltıcı haber konularında Türkiye yüzde 49 ile en çok dezenformasyona maruz kalan ülke olduğu tespiti yapıldı.
Yani, Türkiye’de gerçekleşen olaylar ile medyaya yansıyanlar arasında gerçeklik olarak ilişki bulunmuyor. Bir güç Türkiye ile ilgili ciddi dezenformasyon gerçekleştiriyor. FETÖ, PKK, PYD ve benzeri terör örgütleri ile batılı güçlerin bu noktada çabaları dikkate değer olduğu kadar içeride bu değirmene su taşıyanlarda dikkatlice incelenmeye değer.
Boğaziçi Üniversitesi’nde sözde öğrenci protestosu gibi, her gün duyduğunuz haberlerin ne kadar gerçekle ilgili, ilişkili olduğunu dikkatle irdelemeniz gerekiyor.
Ancak Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan atama muhalefetin ve destekçilerinin “Kayyum” atama iddiası ile paralel olarak gösterilere dönüşen süreci yaşıyoruz. Son Rektörlük binasının adeta muhasaraya alınması üzerine Polis müdahalesi geldi. 150 civarındaki grubun içeriği ilginçti.
Boğaziçi Üniversitesi olayları nedeniyle gözaltına alınanlardan; 19'unun DHKP-C, 23'ünün MLKP, 9'unun PKK terör örgütüyle alakalı haklarında daha önceden adli işlem yapıldığı öğrenildi. 79'unun ise terör örgütleriyle iltisakı çıktı. EGM ve İçişleri Bakanlığı tarafından paylaşılan bilgi bu yönde.
Boğaziçi üniversitei öğrenci sayısı :15.918. Boğaziçi ünv. sözde öğrenci olaylarına karışan sayısı : 511. Boğaziçi’li öğrenci sayısı ise yalnızca 55. Olaylara karışan DHKP-C , PKK , MLKP sayısı : 456 !! Meselenin rektör ataması olduğunu söylemek için bu gerçeği görmemek gerekiyor.
Dezenformasyon!
Oxford Üniversitesi tarafından 37 ülkede yapılan araştırmaya göre, dezenformasyon ve yanıltıcı haber konularında Türkiye yüzde 49 ile en çok dezenformasyona maruz kalan ülke olduğu tespiti yapıldı.
Yani, Türkiye’de gerçekleşen olaylar ile medyaya yansıyanlar arasında gerçeklik olarak ilişki bulunmuyor. Bir güç Türkiye ile ilgili ciddi dezenformasyon gerçekleştiriyor. FETÖ, PKK, PYD ve benzeri terör örgütleri ile batılı güçlerin bu noktada çabaları dikkate değer olduğu kadar içeride bu değirmene su taşıyanlarda dikkatlice incelenmeye değer.
Boğaziçi Üniversitesi’nde sözde öğrenci protestosu gibi, her gün duyduğunuz haberlerin ne kadar gerçekle ilgili, ilişkili olduğunu dikkatle irdelemeniz gerekiyor.