
Geçen hafta Diyarbakır HDP il binası önünde "evlat nöbeti" tutan anneleri ziyaret ettim.
Erzurum'dan HDP il binası önüne gitmek, bir 'Sivil Toplum Kuruluşu Başkanı' olarak sembolik ziyaret ve destek olsada, giden her ziyaretçiden dolayı annelerin sevinci ve kendilerine olan güveninin daha çok arttığını gözlemledim. Ve ziyaretimin ne kadar doğru bir yaklaşım olduğunu bir kez daha anladım.
Bu nedenle 'Diyarbakır'a sırf anneleri ziyaret etmek için gitmeyi vicdani sorumluluk olarak görenlerdenim'.
Oraya terör örgütlerine karşı canla, başla duran, her türlü tehdit ve riske aldırmadan çocuklarını almak için mücadele veren "annelerin yanında olduğumuzu, haklı davalarına destek verdiğimizi" kendilerine bildirmek için gittim.
Ülkenin dört bir yanından Diyarbakır'a giden annelerin, 'Hacire Akar' ile başlayan "Evladımı verin" feryadı, gün geçtikçe büyüdü ve akın akın devam ediyor. Bu eylem, anneler üzerine yoğunlaşsa da, babaların da perde arkasında sürdürdükleri samimi bir mücadeleyi de orada gözlemledim.
Bu eylem için "şimdiye kadar neden beklenildi", "terör örgütlerinden aldığı paralar mı kesildi" sorularına; Öncelikle bugüne kadar 'Hacire ana' gibi öncü olacak yürekli bir ana çıkmamıştı. Herkes çocuğunu istiyor ancak cesaret edemiyordu. İşte Hacire ana ile başlayan akım, Bugün tüm analara umut olmuş durumda. Ayrıca gece geç saatlere kadar Diyarbakır caddelerini gezdim. Halk ailece parklarda, kafelerde, caddelerde geç saatlere kadar korkusuzca eğleniyorlardı. Buda gösteriyor ki PKK terör örgütü mensuplarının bölgedeki etkileri hemen hemen bitme noktasına gelmiş. Ailelerde bu fırsatı değerlendirerek "yeter artık" diyorlar.
İkinci olarak çocuğu kaçırılan annelerin teröristler tarafından maddi yardım yapıldığına dair söylentilerin doğruluğu veya yanlışlığı üzerinden durmayacağım. Üzerinde duracağım tek konu, para karşılığı hangi anne çocuğunun tabutla gelmesini bekler ki! Hangi anne çocuğunun terör örgütü tarafından işkence yapıldığını bilipte umursamazlıktan gelir. Orada annelerin gözyaşlarını, feryatlarını görenler, çektikleri ızdırabı hiç bir meblağın dindiremeyeceğini anlarlar.
Bakın şurası çok önemli. Terörle ne kadar yoğun bir şekilde mücadele edilirse edilsin, yenileri eklendiği sürece terör sonsuza dek bitmeyecektir. İşte terörü bitirecekse Allah’ın izni ile Diyarbakır’dan yükselen annelerin feryadı bitirecektir. Ülkesini seven herkes, Siyasiler, Sivil Toplum Kuruluşları, Vakıflar, Gruplar vb kuruluşlar, geçmişte ki hataları bir kenara bırakarak "evlat nöbeti" tutan annelere siyaset üstü ve ideolojiden uzak yaklaşarak destek vermesi gerekiyor. Çünkü ülkemizin dünyada hak ettiği yeri alması için önünde ki en büyük engel terördür.
Lütfen konuya siyaset üstü yaklaşalım. A partisi gider, B partisi gelir. A başkanı gider, B başkanı gelir. Ama terör hep sırtımızdadır. Bu nedenle silahlı mücadeleyle beraber, fark oluşturacak her yolu deneyip terörün belini kırmak gerekir.
Erzurum'dan HDP il binası önüne gitmek, bir 'Sivil Toplum Kuruluşu Başkanı' olarak sembolik ziyaret ve destek olsada, giden her ziyaretçiden dolayı annelerin sevinci ve kendilerine olan güveninin daha çok arttığını gözlemledim. Ve ziyaretimin ne kadar doğru bir yaklaşım olduğunu bir kez daha anladım.
Bu nedenle 'Diyarbakır'a sırf anneleri ziyaret etmek için gitmeyi vicdani sorumluluk olarak görenlerdenim'.
Oraya terör örgütlerine karşı canla, başla duran, her türlü tehdit ve riske aldırmadan çocuklarını almak için mücadele veren "annelerin yanında olduğumuzu, haklı davalarına destek verdiğimizi" kendilerine bildirmek için gittim.
Ülkenin dört bir yanından Diyarbakır'a giden annelerin, 'Hacire Akar' ile başlayan "Evladımı verin" feryadı, gün geçtikçe büyüdü ve akın akın devam ediyor. Bu eylem, anneler üzerine yoğunlaşsa da, babaların da perde arkasında sürdürdükleri samimi bir mücadeleyi de orada gözlemledim.
Bu eylem için "şimdiye kadar neden beklenildi", "terör örgütlerinden aldığı paralar mı kesildi" sorularına; Öncelikle bugüne kadar 'Hacire ana' gibi öncü olacak yürekli bir ana çıkmamıştı. Herkes çocuğunu istiyor ancak cesaret edemiyordu. İşte Hacire ana ile başlayan akım, Bugün tüm analara umut olmuş durumda. Ayrıca gece geç saatlere kadar Diyarbakır caddelerini gezdim. Halk ailece parklarda, kafelerde, caddelerde geç saatlere kadar korkusuzca eğleniyorlardı. Buda gösteriyor ki PKK terör örgütü mensuplarının bölgedeki etkileri hemen hemen bitme noktasına gelmiş. Ailelerde bu fırsatı değerlendirerek "yeter artık" diyorlar.
İkinci olarak çocuğu kaçırılan annelerin teröristler tarafından maddi yardım yapıldığına dair söylentilerin doğruluğu veya yanlışlığı üzerinden durmayacağım. Üzerinde duracağım tek konu, para karşılığı hangi anne çocuğunun tabutla gelmesini bekler ki! Hangi anne çocuğunun terör örgütü tarafından işkence yapıldığını bilipte umursamazlıktan gelir. Orada annelerin gözyaşlarını, feryatlarını görenler, çektikleri ızdırabı hiç bir meblağın dindiremeyeceğini anlarlar.
Bakın şurası çok önemli. Terörle ne kadar yoğun bir şekilde mücadele edilirse edilsin, yenileri eklendiği sürece terör sonsuza dek bitmeyecektir. İşte terörü bitirecekse Allah’ın izni ile Diyarbakır’dan yükselen annelerin feryadı bitirecektir. Ülkesini seven herkes, Siyasiler, Sivil Toplum Kuruluşları, Vakıflar, Gruplar vb kuruluşlar, geçmişte ki hataları bir kenara bırakarak "evlat nöbeti" tutan annelere siyaset üstü ve ideolojiden uzak yaklaşarak destek vermesi gerekiyor. Çünkü ülkemizin dünyada hak ettiği yeri alması için önünde ki en büyük engel terördür.
Lütfen konuya siyaset üstü yaklaşalım. A partisi gider, B partisi gelir. A başkanı gider, B başkanı gelir. Ama terör hep sırtımızdadır. Bu nedenle silahlı mücadeleyle beraber, fark oluşturacak her yolu deneyip terörün belini kırmak gerekir.