
Aslı: “-İşte abdest almanın önemi burada bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Günde 5 vakit namaz ve her namazdan önce 3’er kez yıkanan el, yüz, dirsek ve ayaklarımız. Ne büyük bir ödüldür. İnsan şimdi şimdi bunu farkına varıyor. Hâlbuki rabbimiz bizi her daim koruyor ve temiz olmamızı sağlıyormuş.” Sevgi Hanım: “İşte kızlarım, bizleri yoktan var eden yüce rabbimizin sırlarından biri abdest ve ardından gelen temizlik.” Nazlı: “-Şimdi gelelim ikinci altın kural nedir? İsmet Bey: -“Soğuk algınlığı olan kişilerle olan temasımızı keselim. CORONAVİRÜS belirtilerinden ilk başta geleni soğuk algınlığı olmaktadır. Bu yüzden bu tarz belirtileri olan kişilerle temasımızı uzaklaştıralım.”
Aslı: -“Üçüncü kuralımızı babacım nedir? İsmet Bey: -“Virüs hapşırma ve öksürük ile bulaştığından dolayı, öksürme ve hapşırmamız varsa tek kullanımlık mendiller kullanmalıyız. Eğer o an mendilimiz yoksa dirseğimizin iç kısmını kullanmalıyız. Hapşırma ve öksürmeyi kesinlikle kişilere doğru yapmamalıyız. “ İsmet Bey, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan 14 kuralı teker teker açıklıyor, kızlarda dikkatlice babalarını dinliyorlardı. Sevgi Hanım: “-Dördüncü kuralımız nedir?” İsmet Bey: “-Dördüncü kuralımız ise tokalaşma ve sarılmadan vazgeçmeliyiz. En azından bir süreliğine bizim toplumumuza özgü bu tarz sevgi göstermelerimize son vermeliyiz. En zoru da bizler için bu kural olsa gerek. Olsun ama sonunda virüsü yenersek toplu sarılma ve kucaklaşma için önümüzde Ramazan bayramı var.” Aslı, bu duruma çok üzüldü. Ben şimdi okula gittiğim de Ayfer Öğretmenime sarılmayacak mıyım? Arkadaşlarımla tokalaşıp, onları kucaklamayacak mıyım? İsmet Bey: “-Kızım inşallah bu süreç hayırlısı ile sona ersin, bu dediklerin hepsini yaparsın.” Nazlı: “-Hadi bakalım beşinci kuralı açıklayalım?” İsmet Bey: “-Tabi ki güzel kızım anlatmaya devam ediyorum. Beşinci kuralımız ellerimizi gözümüze, burnumuza ve ağzımıza götürmüyoruz. Mikropların böylece vücudumuza girmesine engel oluyoruz.” Altıncı kural ise yurt dışı ile ilgili olan idi. Yurt dışına zorunlu olmadıkça gitmiyoruz. Yurt dışından ülkemize virüs geldiği bilinen bir gerçekti. Bu yüzden yurt dışı belli süreliğine gitmek yoktu ve THY zaten 17 Nisan 2020 tarihine kadar belli yerler hariç tüm yurt dışı uçuşlarını iptal ettiğini duyurmuştu. Kurallar içerisinde en önemlisi ise yedinci kural idi. Bu kural aslında sadece CORONAVİRÜS için değil, tüm hayatımız içim geçerli olması gereken bir kuraldı. Dengeli beslenme ve uyku düzenine riayet etmemiz isteniyordu. Bol sıvı tüketmek de yedinci kural içinde yer alıyordu. Tek yönlü beslenmenin zararları zaten her daim bilinen bir gerçekti. Virüs bunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Sabah erken kalkmanın ve akşam erken uyumanın faydası bir kez daha ispatlanmış oluyordu. Aslı: -“Sekizinci kural bakalım ne olacak, baba dedi. İsmet Bey: “-Sekizinci kural yurt dışından gelenler içindi. Yurt dışından gelenlerin mutlaka 14 gün boyunca kendilerini karantina altında tutmaları ve dışarıya çıkmamaları ile ilgili idi. Bu konuda görev yurt dışından gelenlere düşüyordu. Hem kendi sağlıklarını hem de toplum sağlığını korumaları gerekli idi. Bu aynı zamanda kul hakkına girmekti. Tedbir almaz ve o halde gezerlerse diğer insanlara da bu hastalığı bulaştırma oranları yüksekti.” Dokuzuncu kural evlerimizin belli saatlerde ve aralıklarda havalandırılması idi. Böylelikle evimize temiz hava dolmuş olacak ve biriken kirli hava evimizi terk edecekti. Onuncu kural giysilerimizin yıkanmasıdır. Özellikle de dışarıdan geldiğimiz elbiseler 60 ile 90 derece arasında yıkanmalıydı. Sevgi Hanım: “-On birinci kural hakkında ben sizlere bilgi vereyim kızlarım. Sık kullandığımız lavabo ve diğer yüzeylerimizi deterjanlı su ile yıkamamız gerekliğidir. Bu çok dikkat etmeliyiz, çünkü virüs kendisine uygun bir ortam bulursa hemen orada canlanıyor ve vücudumuza giriyor. Girdiği yerde ise hasar oluşturuyor.” İsmet Bey: -“Anneniz çok doğru bir yere temas etti. Sık kullandığımız yerleri mutlaka temizleyelim. Kişisel temizliğimize dikkat edelim.” Nazlı: “-Bende on ikinci kuralı yani soğuk algınlığımız varsa, yaşlılarımız ve kronik hastalıkları olanlardan uzak kalmamız gerektiğini. Özellikle de kronik hastalarda uzak durup, onları yanına gitmemiz gerekiyorsa maske takmamız lazım. Yoksa onlara büyük zararlar verebilir, hatta ölümlerine dair sebep olabiliriz.” Aslı: “-On üçüncü kuralıda ben söylemiş olayım. Hepimizin kişisel eşyası olması ve bunların ortak kullanmaktan artık vazgeçmemizdir. Havlu, tarak, tırnak makası ve diğer eşyalarımızı artık ayırmalıyız.”
İsmet Bey:
“-On dördüncü ve en önemli kural ise düşmeyen ateş, sürekli öksürük ve nefes darlığımız varsa, hemen maskemizi takıp en yakın sağlık kuruluşuna gitmemiz olacaktır. “
Evde ki CORONAVİRÜS zirvesi de bitmişti. Nazlı ve Aslı, baba ve annelerinden aldıkları bilgilerle rahatlamışlardı. Artık bu virüsle ilgili birçok bilgiye sahip idiler. Virüsün 14 altın kurala uyulması sonucunda atlatılacağına inanmışlardı. Temizliklerine bundan sonra daha fazla dikkat etmeye karar vermişlerdi. Okullarının bir an önce açılması ise en büyük duaları idi. Duanın gücüne inanıyorlardı. Yaptıkları dualarında tüm dünya âlemi vardı.
Aslı: -“Üçüncü kuralımızı babacım nedir? İsmet Bey: -“Virüs hapşırma ve öksürük ile bulaştığından dolayı, öksürme ve hapşırmamız varsa tek kullanımlık mendiller kullanmalıyız. Eğer o an mendilimiz yoksa dirseğimizin iç kısmını kullanmalıyız. Hapşırma ve öksürmeyi kesinlikle kişilere doğru yapmamalıyız. “ İsmet Bey, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan 14 kuralı teker teker açıklıyor, kızlarda dikkatlice babalarını dinliyorlardı. Sevgi Hanım: “-Dördüncü kuralımız nedir?” İsmet Bey: “-Dördüncü kuralımız ise tokalaşma ve sarılmadan vazgeçmeliyiz. En azından bir süreliğine bizim toplumumuza özgü bu tarz sevgi göstermelerimize son vermeliyiz. En zoru da bizler için bu kural olsa gerek. Olsun ama sonunda virüsü yenersek toplu sarılma ve kucaklaşma için önümüzde Ramazan bayramı var.” Aslı, bu duruma çok üzüldü. Ben şimdi okula gittiğim de Ayfer Öğretmenime sarılmayacak mıyım? Arkadaşlarımla tokalaşıp, onları kucaklamayacak mıyım? İsmet Bey: “-Kızım inşallah bu süreç hayırlısı ile sona ersin, bu dediklerin hepsini yaparsın.” Nazlı: “-Hadi bakalım beşinci kuralı açıklayalım?” İsmet Bey: “-Tabi ki güzel kızım anlatmaya devam ediyorum. Beşinci kuralımız ellerimizi gözümüze, burnumuza ve ağzımıza götürmüyoruz. Mikropların böylece vücudumuza girmesine engel oluyoruz.” Altıncı kural ise yurt dışı ile ilgili olan idi. Yurt dışına zorunlu olmadıkça gitmiyoruz. Yurt dışından ülkemize virüs geldiği bilinen bir gerçekti. Bu yüzden yurt dışı belli süreliğine gitmek yoktu ve THY zaten 17 Nisan 2020 tarihine kadar belli yerler hariç tüm yurt dışı uçuşlarını iptal ettiğini duyurmuştu. Kurallar içerisinde en önemlisi ise yedinci kural idi. Bu kural aslında sadece CORONAVİRÜS için değil, tüm hayatımız içim geçerli olması gereken bir kuraldı. Dengeli beslenme ve uyku düzenine riayet etmemiz isteniyordu. Bol sıvı tüketmek de yedinci kural içinde yer alıyordu. Tek yönlü beslenmenin zararları zaten her daim bilinen bir gerçekti. Virüs bunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Sabah erken kalkmanın ve akşam erken uyumanın faydası bir kez daha ispatlanmış oluyordu. Aslı: -“Sekizinci kural bakalım ne olacak, baba dedi. İsmet Bey: “-Sekizinci kural yurt dışından gelenler içindi. Yurt dışından gelenlerin mutlaka 14 gün boyunca kendilerini karantina altında tutmaları ve dışarıya çıkmamaları ile ilgili idi. Bu konuda görev yurt dışından gelenlere düşüyordu. Hem kendi sağlıklarını hem de toplum sağlığını korumaları gerekli idi. Bu aynı zamanda kul hakkına girmekti. Tedbir almaz ve o halde gezerlerse diğer insanlara da bu hastalığı bulaştırma oranları yüksekti.” Dokuzuncu kural evlerimizin belli saatlerde ve aralıklarda havalandırılması idi. Böylelikle evimize temiz hava dolmuş olacak ve biriken kirli hava evimizi terk edecekti. Onuncu kural giysilerimizin yıkanmasıdır. Özellikle de dışarıdan geldiğimiz elbiseler 60 ile 90 derece arasında yıkanmalıydı. Sevgi Hanım: “-On birinci kural hakkında ben sizlere bilgi vereyim kızlarım. Sık kullandığımız lavabo ve diğer yüzeylerimizi deterjanlı su ile yıkamamız gerekliğidir. Bu çok dikkat etmeliyiz, çünkü virüs kendisine uygun bir ortam bulursa hemen orada canlanıyor ve vücudumuza giriyor. Girdiği yerde ise hasar oluşturuyor.” İsmet Bey: -“Anneniz çok doğru bir yere temas etti. Sık kullandığımız yerleri mutlaka temizleyelim. Kişisel temizliğimize dikkat edelim.” Nazlı: “-Bende on ikinci kuralı yani soğuk algınlığımız varsa, yaşlılarımız ve kronik hastalıkları olanlardan uzak kalmamız gerektiğini. Özellikle de kronik hastalarda uzak durup, onları yanına gitmemiz gerekiyorsa maske takmamız lazım. Yoksa onlara büyük zararlar verebilir, hatta ölümlerine dair sebep olabiliriz.” Aslı: “-On üçüncü kuralıda ben söylemiş olayım. Hepimizin kişisel eşyası olması ve bunların ortak kullanmaktan artık vazgeçmemizdir. Havlu, tarak, tırnak makası ve diğer eşyalarımızı artık ayırmalıyız.”
İsmet Bey:
“-On dördüncü ve en önemli kural ise düşmeyen ateş, sürekli öksürük ve nefes darlığımız varsa, hemen maskemizi takıp en yakın sağlık kuruluşuna gitmemiz olacaktır. “
Evde ki CORONAVİRÜS zirvesi de bitmişti. Nazlı ve Aslı, baba ve annelerinden aldıkları bilgilerle rahatlamışlardı. Artık bu virüsle ilgili birçok bilgiye sahip idiler. Virüsün 14 altın kurala uyulması sonucunda atlatılacağına inanmışlardı. Temizliklerine bundan sonra daha fazla dikkat etmeye karar vermişlerdi. Okullarının bir an önce açılması ise en büyük duaları idi. Duanın gücüne inanıyorlardı. Yaptıkları dualarında tüm dünya âlemi vardı.