
“Hatırla ki Rabbin meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım,’ dedi…” (Bakara 30)
“Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği nimetler hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur…” (En’am 165)
“Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur…” (Fatır 39)
İnsan, Allah nazarında en değerli varlık. Ayetlerden de anlaşıldığı üzere Allah, insanı yeryüzünde kendine halife kıldı.
İnsana yüklenen halifelik görevi nedir? Halifelik görevi Allah tarafından emredilen Kur’an’daki kulluk görevlerini yerine getirmektir.
Nefis mertebelerinde ilerlemiş ruhun öğrendiği manevi gerçeklerden biri işte bu halifelik görevi. Uyanmış ruh, anlar ki kendisi bir şeyin maliki değil, Mâlik Allah.
Kendi varlığı da evrenle birlikte Allah’ın bir mülkü. Halife olarak görevi Allah’ın mülklerinde O’nun istediği gibi tasarruf etmek.
Rabbimiz madem insanı kendine halife olarak yarattı o halde insan en makbul bir varlık. Halife, temsil ettiği Yaratıcıyı unutup aklını, gönlünü yönettiği şeylere kaptırırsa nesneleri kendine ilah yapar. Halife, ama görev bilinci kazanamamış… Böylesi ruhun mertebesi hayvanlarla aynı seviyede hatta hayvanlardan daha düşük seviyede olabilir.
Baskın duygu, düşünce, tutum ve davranış ne ise insan değeri odur.
O halde halife sıfatını taşıyan bir varlık olarak yaratılan insan ancak kendine yüklenen sorumluluğu yerine getirdiği zaman halifedir.
Demek halife sıfatıyla doğuluyor, fakat halife olunuyor.
Bunun daha açık bir ifadesi şu olabilir: Halifelik, düşünce, söz ve eylemden ibarettir: İnsandan geriye kalan nedir? Düşünceleri! Eğer düşünceleri olumlu ise insanın eylemleri de olumlu; o bir halife. Değilse, halife değil, o bir nefs-i emmare adamı; şeytanın oyuncağı!
Herkes düşüncesine bakmalı: Yüreğinde ve lisanında hangi düşünceler baskındır? Bilsin ki o anda o düşüncesinden ibaret bir varlıktır.
Uyanmış ruh halifelik bilincine sahiptir. Kalbinde doğup batan düşüncelere azami dikkat gösterir. Düşüncesinin merkezi olan kalbini Kur’an programına (emir ve yasaklar) göre yönetir. Böylece istikametini korur ve halifeliğin geçerli olduğu manevî çevreye dâhil müspet bir insan değeri kazanır.
Hani bir amacı gerçekleştirecek muhatabı motive etmek gayesiyle, ‘takatin tükenene kadar çalış!’ gibi sözler söylenir. Kalbi Allah’a bağlamak, halifeliğe uygun düşüncelerle doldurmak, Allah’ın isim ve sıfatlarını tefekkür gayesiyle taktı tüketecek noktaya kadar gayret göstermek gerekir.
Zaten ikinci doğumu yapmış ruhun gayreti de bu hedefe doğru ilerlemek ve emr-i hak nerede gelirse o noktada ruhu sahibine halife sıfatıyla teslim etmektir.
“Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği nimetler hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur…” (En’am 165)
“Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur…” (Fatır 39)
İnsan, Allah nazarında en değerli varlık. Ayetlerden de anlaşıldığı üzere Allah, insanı yeryüzünde kendine halife kıldı.
İnsana yüklenen halifelik görevi nedir? Halifelik görevi Allah tarafından emredilen Kur’an’daki kulluk görevlerini yerine getirmektir.
Nefis mertebelerinde ilerlemiş ruhun öğrendiği manevi gerçeklerden biri işte bu halifelik görevi. Uyanmış ruh, anlar ki kendisi bir şeyin maliki değil, Mâlik Allah.
Kendi varlığı da evrenle birlikte Allah’ın bir mülkü. Halife olarak görevi Allah’ın mülklerinde O’nun istediği gibi tasarruf etmek.
Rabbimiz madem insanı kendine halife olarak yarattı o halde insan en makbul bir varlık. Halife, temsil ettiği Yaratıcıyı unutup aklını, gönlünü yönettiği şeylere kaptırırsa nesneleri kendine ilah yapar. Halife, ama görev bilinci kazanamamış… Böylesi ruhun mertebesi hayvanlarla aynı seviyede hatta hayvanlardan daha düşük seviyede olabilir.
Baskın duygu, düşünce, tutum ve davranış ne ise insan değeri odur.
O halde halife sıfatını taşıyan bir varlık olarak yaratılan insan ancak kendine yüklenen sorumluluğu yerine getirdiği zaman halifedir.
Demek halife sıfatıyla doğuluyor, fakat halife olunuyor.
Bunun daha açık bir ifadesi şu olabilir: Halifelik, düşünce, söz ve eylemden ibarettir: İnsandan geriye kalan nedir? Düşünceleri! Eğer düşünceleri olumlu ise insanın eylemleri de olumlu; o bir halife. Değilse, halife değil, o bir nefs-i emmare adamı; şeytanın oyuncağı!
Herkes düşüncesine bakmalı: Yüreğinde ve lisanında hangi düşünceler baskındır? Bilsin ki o anda o düşüncesinden ibaret bir varlıktır.
Uyanmış ruh halifelik bilincine sahiptir. Kalbinde doğup batan düşüncelere azami dikkat gösterir. Düşüncesinin merkezi olan kalbini Kur’an programına (emir ve yasaklar) göre yönetir. Böylece istikametini korur ve halifeliğin geçerli olduğu manevî çevreye dâhil müspet bir insan değeri kazanır.
Hani bir amacı gerçekleştirecek muhatabı motive etmek gayesiyle, ‘takatin tükenene kadar çalış!’ gibi sözler söylenir. Kalbi Allah’a bağlamak, halifeliğe uygun düşüncelerle doldurmak, Allah’ın isim ve sıfatlarını tefekkür gayesiyle taktı tüketecek noktaya kadar gayret göstermek gerekir.
Zaten ikinci doğumu yapmış ruhun gayreti de bu hedefe doğru ilerlemek ve emr-i hak nerede gelirse o noktada ruhu sahibine halife sıfatıyla teslim etmektir.