Eğitim ile ilgili her yerde benzer serzeniş veya eleştirilerle karşılaşabilirsiniz; öncelikle eski müsteşar Yusuf Tekin ile yer bulan normal müfredatlı okulların İmam Hatip'e çevrilmesi, bir diğeri ise eğitim ile yönetim işinden yalnızca Ak Parti iktidarını desteklediği öne sürülen sendikanın anlıyor olmalarıdır.
Milli Eğitim içerisinde son yıllarda yalnızca bir sendika üyeliği yöneticilik için geçer akçe olmuştur. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile bu furyanın son bulacağına inanılıyor. Örneğin Erzurum'un çiçeği burnunda Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz'a soru yöneltsek; okullarda görev alan müdür ve müdür yardımcıları içerisinde Eğitim Birsen üyesi olmayan bir örnek var mıdır?
Bakan Selçuk'un ifadesiyle öğretmenin gözünün içine bakan, kendisini sendikaya sırtını vermiş ağa değil takım lideri olarak görebilen kaç müdür çıkar, hak yemeyelim ki, bilemiyorum.
Gelinen son nokta bu anlayışın sürdürülebilir olmadığı noktasıdır. Yoksa, yeterli, yetenekli ve kapasiteli yöneticiler yalnızca bu sendikadan çıkar mantığıyla varılacak nokta başarı basamaklarının sürekli aşağı gitmesidir.
Özellikle eğitimde bilgi, beceri, yani işin ehlini aramak, sendikalı aramaktan çok önemlidir. Tesadüflere de bırakılamaz.
Kabul etmek gerekiyor ki, çiçeği burnunda Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz'un da işi zor. Yanlış anlaşılmasın, işini yapan, düzgün yapan, ancak dayatılan şartlar nedeniyle bir sendikaya üye olma zorunluluğu etiketi üzerinde olan yöneticileri kast etmiyoruz. Eleştirdiğimiz, eğitimin bir nedikanın umuduna, o sendikayı etkileyen birkaç kişinin umuduna bırakılamayacak kadar önemlidir.
Eğitim ve Cumhur ittifakına gelince; siyasetin zirvesinde Ak Parti ve MHP ittifakı ülkeye kazanımlar getirmiş ve birçok badireden kolayca kurtuluşu sağlamıştır. Eğitimde de bir alan açılması doğru sonuçların alınmasına katkı sağlayacağı gibi, rekabeti ve ehil yöneticilerin gelmesi açısından katkı verecektir.
Bütün sorunların üstesinden gelecek olan Milli Eğitim Müdürlüğü görevine getirilen Salih Kaygusuz'dur. Avantajı kurum içerisinden gelmesinin yanı sıra farklı kurumlarda da görev yapmış olmasıdır. Dezavantajı ise karşısına çıkarılacak dağları aşmakta, engelleri geçebilmekte zorlanmasının açık bir ihtimal olmasıdır.
İşinin çok zor olduğunun altını çizerken, eğitimin iyileşmesi için çaba harcaması gereken bir eğitim yetkilisinin, yeni açılan okula kendi evladını müdür olarak görevlendirmek istemesinden de gerek açıklıkla ortaya çıkmıştır.
Bence Salih Kaygusuz'a önce üstten başlamak üzere, yeni bir ekip, yeni bir ruh gerektiği çok açıktır.
Milli Eğitim içerisinde son yıllarda yalnızca bir sendika üyeliği yöneticilik için geçer akçe olmuştur. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile bu furyanın son bulacağına inanılıyor. Örneğin Erzurum'un çiçeği burnunda Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz'a soru yöneltsek; okullarda görev alan müdür ve müdür yardımcıları içerisinde Eğitim Birsen üyesi olmayan bir örnek var mıdır?
Bakan Selçuk'un ifadesiyle öğretmenin gözünün içine bakan, kendisini sendikaya sırtını vermiş ağa değil takım lideri olarak görebilen kaç müdür çıkar, hak yemeyelim ki, bilemiyorum.
Gelinen son nokta bu anlayışın sürdürülebilir olmadığı noktasıdır. Yoksa, yeterli, yetenekli ve kapasiteli yöneticiler yalnızca bu sendikadan çıkar mantığıyla varılacak nokta başarı basamaklarının sürekli aşağı gitmesidir.
Özellikle eğitimde bilgi, beceri, yani işin ehlini aramak, sendikalı aramaktan çok önemlidir. Tesadüflere de bırakılamaz.
Kabul etmek gerekiyor ki, çiçeği burnunda Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz'un da işi zor. Yanlış anlaşılmasın, işini yapan, düzgün yapan, ancak dayatılan şartlar nedeniyle bir sendikaya üye olma zorunluluğu etiketi üzerinde olan yöneticileri kast etmiyoruz. Eleştirdiğimiz, eğitimin bir nedikanın umuduna, o sendikayı etkileyen birkaç kişinin umuduna bırakılamayacak kadar önemlidir.
Eğitim ve Cumhur ittifakına gelince; siyasetin zirvesinde Ak Parti ve MHP ittifakı ülkeye kazanımlar getirmiş ve birçok badireden kolayca kurtuluşu sağlamıştır. Eğitimde de bir alan açılması doğru sonuçların alınmasına katkı sağlayacağı gibi, rekabeti ve ehil yöneticilerin gelmesi açısından katkı verecektir.
Bütün sorunların üstesinden gelecek olan Milli Eğitim Müdürlüğü görevine getirilen Salih Kaygusuz'dur. Avantajı kurum içerisinden gelmesinin yanı sıra farklı kurumlarda da görev yapmış olmasıdır. Dezavantajı ise karşısına çıkarılacak dağları aşmakta, engelleri geçebilmekte zorlanmasının açık bir ihtimal olmasıdır.
İşinin çok zor olduğunun altını çizerken, eğitimin iyileşmesi için çaba harcaması gereken bir eğitim yetkilisinin, yeni açılan okula kendi evladını müdür olarak görevlendirmek istemesinden de gerek açıklıkla ortaya çıkmıştır.
Bence Salih Kaygusuz'a önce üstten başlamak üzere, yeni bir ekip, yeni bir ruh gerektiği çok açıktır.