
TRT’nin reyting rekorları kıran ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinin başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan, başarılarının altındaki gerçeği açıkladı. Başrol oyuncusu “Arkadaşlar, benim Ertuğrul Gazi olduğuma inandı, oyuncular olarak hepimizin birbirimize ve oynadığımız rollere inanmış olmamız başarıyı getirdi” dedi. Söyleşinin yapıldığı salonda adeta izdiham yaşandı.

Halime DURMUŞ / ERZURUM
‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinin başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan, başarılarının rollerine inanmaktan kaynaklandığını söyledi. Ertuğrul Gazi’yle ilgili 10 ayrı kaynaktan inceleme yaptıklarını anlatan başarılı sanatçı, “Ertuğrul Gazi’yi şekillendirmek biraz da bize düştü” derken en çok etkilendiği sahneyi ise Süleyman Şah’in öldüğü bölüm olarak açıkladı.
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi, 12’inci Uluslararası Kar Film Festivali kapsamında izlenme rekorları kıran, ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinin yapımcısını, yönetmenini ve oyuncu kadrosunu Erzurumlularla buluşturdu. Üniversitesinin Oditoryum Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşide dizinin yapımcısı Mehmet Bozdağ, yönetmeni Metin Günay, başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan, diğer oyuncular Cengiz Coşkun, Cavit Çetingüner, Nurettin Sönmez ve Didem Balçın öğrencilerin sorularını yanıtladı. Erzurumlular tarafından yoğun ilgiyle karşılanan dizi ekibi tüm sorulara samimiyetle cevap verdi.

İlk soru dizinin senaristi ve de yapımcısı olan Mehmet Bozdağ’a yöneltildi. Diriliş fikrinin nerden çıktığı sorulan Bozdağ, yola çıkma gayelerinin sözde gizli olduğunu söyledi. Türklerin Anadolu coğrafyasına geldiği vakit dünya tarihini yeniden yazmak için geldiklerini ifade eden Bozdağ, “Diriliş fikri, TRT yönetiminde İbrahim Eren Bey’le yaptığımız sohbetler neticesinde çıktı. Zaten tarihte 13. yüzyıl benim alanım. Bu coğrafyaya Türkler, Moğollar ve Haçlılar geldi. Ama neden Haçlılar, Moğollar değil de bu coğrafyada dünyanın en büyük medeniyetlerden biri Osmanlı oldu. Bu dizinin yapımında bunlar beni etkileyen faktörlerdir. Bu medeniyetin başlangıç noktasına ortak olmadığımız sürece bence Osmanlı Devleti’nin kuruluş hikayesini de algılayamayacaktık. O yüzden Kayı’nın, yolculuk hikayesinde gizli olduğunu düşündüm. Ertuğrul Gazi’nin yer aldığı bu süreç, 6 asırlık hikayenin neden bu kadar güçlü, neden bu kadar ihtişamlı, neden bu kadar kudretli olduğunu da çok iyi anlatıyordu” diye konuştu.
‘Ertuğrul Bey’ olmak ne demek, bunu dizide yaşamak ne demek bize anlatır mısınız? sorusunu yanıtlayan başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan, ‘Ertuğrul Gazi’yi oynamanın her oyuncunun başına gelebilecek bir şey olmadığını belirtti. “Bu rolü oynamaktan gurur duyuyorum” diyen Düzyatan soruyu, “Sizin Ertuğrul Gazi olduğunuza halkın inanabilmesi için, aslında bütün oyuncu arkadaşlarınızın da sizin Ertuğrul Gazi olduğunuza inanması lazım. Bizim aslında bu işte böyle bir başarıyı gösterebilmemizin asal nedenlerinden bir tanesi, oyuncu arkadaşlar olarak hepimizin birbirimize ve oynadığımız rollere inanmış olması. Bu da, bu başarıyı sağlamamızda önemli bir etmen oldu. 13. yüzyıldan bir karakter oynamak, ecdadımızdan bir kahraman oynamak oldukça gurur verici. Her şeyden önce bu rolü oynarken günümüzde kullanmadığımız birçok etmen kullanıyoruz. Kılıç, ok, yay gibi bunların çalışma süreçleri ve sonucunda olduğumuz nokta bizi o döneme daha da yaklaştırdı. Bu hisle oynamaya devam ediyoruz” şeklinde cevapladı.

Üç Alp olmak ne demek
‘Üç Alp’ olmanın ne demek olduğunu açıklayan Cengiz Coşkun, “Üç Alp olmak, bir olmak, diri olmak tek yumrukta devirmek” diyerek Turgut Alp’i oynamanın ne hissettirdiğini açıkladı. “İnsana ister istemez bir sorumluluk ve misyon yüklüyor” diyen Coşkun, bu sorumluluğun üstesinden gelmeye çalıştığını söyledi.
Ertuğrul Gazi ile ilgili 11’inci kaynağa ulaşamadık
“Senaryo geldiğinde karakteri incelediniz mi” diye sorulan Düzyatan, “Bir rol size geldiğinde eğer tarihiyse, yani gerçekliği varsa tabi ki gerekli araştırmayı yaparsınız. Tabi ki rol geldiğinde yönetmenle ya da yapımcıyla oturup rolü şekillendiriyorsunuz. Ertuğrul Gazi hakkında mutlaka araştırma yaptık. Biz de Ertuğrul gazi ile ilgili 10 tane kaynak var 11’ inciye ulaşamadık. Doğal olarak Ertuğrul gaziyi şekillendirmek biraz da bize düştü. Tabi ki bir takım kitaplar da okudum. Devlet Ana ve Bozkurtlar bunlardan bir kaçı” ifadeleriyle soruyu yanıtladı.
Sosyal medyada Ertuğrul’dan sonra Alparslan’ı oynayacağınız söylentileri var, oynayacak mısınız, sorusuna esprili bir yanıt veren Engin Altan Düzyatan, “Ben Ertuğrul, Alparslan, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman’ı sırayla oynamayı düşünüyorum” diyerek, bunun tabi ki kendi elinde olmadığını şimdilik sadece oynadığı rolün hakkını vermeye çalıştığını belirtti. En çok Süleyman Şah’ın öldüğü sahneyi oynarken etkilendiğini ifade eden Düzyatan, o sahneyi unutamadığını ve birkaç gün etkisinde kaldığını söyledi. Daha önceki bir röportajında korku tiyatrosu yapmayı hayal ettiğini söylediği hatırlatılan Düzyatan, “İstanbul şartlarında tiyatro yapabilmek çok zor. Bir yandan da televizyon oyunculuğunu yürütmek çok zor. Bunu Türkiye’de yapabilen birkaç tane aktör, bir tane de aktris var bir tanesi de Didem Balçın. Şu an çok yoğun çalışıyorum. Bir de oğlum oldu, o yüzden bu işten çok başımı kaldıramıyorum. Ama hala aklımda” şeklinde açıkladı.

Sinema estetiğini halka anlatmamız lazım
“Oyuncular otağdan içeriye çamurlu çizmeleriyle giriyorlar, sizce bu gerçekçi mi?” şeklinde yöneltilen soruya cevap veren Mehmet Bozdağ ve “Bunlar çok büyük detaylar. Otağda zaten bir davranış biçimi var senaryo ona göre şekilleniyor. Çamurlu çizmelere yapabileceğimiz bir şey yok. Sinemasal zaman içerisinde bir oyuncunun çizme çıkarıp giymesi çok doğru değil” dedi. Sorunun bir diğer muhatabı Engin Altan Düzyatan ise, “Sinema estetiğini ve zamanını halka anlatmamız lazım. Bu gerçek zamanla aynı hızda akmaz. Sinema estetiğinde onun öyle olması gerekir. Sinemanın matematiği başkadır, gerçek hayatın matematiği başkadır” diyerek cevap verdi.
İbn-i Arabi neden canlandırıldı
Muhyiddin İbn-i Arabi’nin Ertuğrul Gazi ile hiç karşılaşmadığı halde niçin dizide kullandığı sorulan Bozdağ, “Maalesef bu ülkede herkes tarihçi kesiliyor” diyerek sözlerine başladı. Ertuğrul Gazi’nin İbn-i Arabi ile hiç bir araya gelmediğini doğrulayan Bozdağ, “Bir araya gelmediler, ama Ertuğrul Gazi ile aynı dönemde yaşadılar. Ben de aynı dönemde işlemek istedim İbn-i Arabi’nin felsefesi Osmanlı Devleti’nin temel felsefelerinden birisi ve devletin kurucu doktrini o yüzden bir araya getirdim” diye konuştu.