
Erzurum’da kış aylarında çatılardan düşen buz kütleleri ciddi tehlike oluşturuyor. Her yıl birçok kişi bu nedenle yaralanırken, geçmişte bazı vakalarda ölümle sonuçlanan kazalar yaşandı. Kentteki bu tehlike, vatandaşların hem günlük yaşamını hem de güvenliğini tehdit ediyor. Durum böyleyken mahkemeden çıkan karar dikkat çekti.

Erzurum’da 2016 yılında bir apartmanın çatısından düşen dev buz kütlesinin başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan üniversite öğrencisi İ.E. (29) için açılan tazminat davasında karar çıktı. Mahkeme, 20 bağımsız bölümün bulunduğu apartmanın yönetimi ve ev sahiplerini kusurlu bularak toplamda 20 milyon 500 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. Bu rakam faizlerle birlikte 40 milyon TL’yi aştı. Karar, arsa pay oranları da dikkate alınarak bazı dairelerin 2,5 milyon TL' ye yaklaşan tazminat sorumluluğuyla Türkiye’de buz düşmesi nedeniyle verilen en yüksek tazminat kararları arasında yer aldı.
Kış aylarında hemen her gün çatıdan düşen buz ve kar kütleleriyle ilgili uyarılar yapılırken, bu karar bina sahipleri ve yöneticilerine “ihmalin bedeli ağır olur” mesajı verdi.

Öğrencilik hayali buz kütlesinin altında kaldı
Olay, 16 Şubat 2016’da Erzurum’un Yakutiye ilçesi Muratpaşa Mahallesi’nde bulunan bir apartmanın önünde meydana geldi. O dönem üniversite öğrencisi olan İ.E., apartmanın altında bulunan bir iş yerinden çıkarken, çatıda biriken kar ve buz kütlesi büyük bir gürültüyle koparak başına düştü. Genç kız bir anda kanlar içinde yere yığıldı. Yoğun bakıma alınan İ.E.’in hayati tehlikesi günlerce sürdü.
Ağır kafa travması yaşayan genç kız, uzun süren tedavi ve operasyonların ardından tekerlekli sandalyeye bağımlı kaldı. Eğitim hayatı ve gelecek planları tamamen değişti.

Önlem almamak taksir sayıldı
Olayın ardından apartman yöneticisi hakkında taksirle yaralamaya neden olmak suçundan ceza davası açıldı. Mahkeme, çatıda biriken kar ve buzun zamanında temizlenmemesini “öngörülebilir tehlike” olarak değerlendirerek yöneticiyi kusurlu buldu. Verilen hapis cezası adli para cezasına çevrildi.
Kararda, yöneticiye “uyarı levhası koymak değil, buz ve kar birikmesini engelleyecek aktif önlemleri almak” yükümlülüğü hatırlatıldı.
40 milyonluk tazminat, Türkiye’de emsal niteliğinde
Ailenin açtığı maddi ve manevi tazminat davası ise Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde sonuçlandı. Mahkeme, 20 bağımsız bölümden oluşan apartmandaki tüm kat maliklerini yüzde 100 kusurlu bularak toplamda faiziyle birlikte 40 milyon TL’nin üzerinde tazminat ödemelerine hükmetti. Daire başına düşen ödeme miktarı ortalama 2,5 milyon TL’ye yaklaştı.
Bu karar, Yargıtay içtihatlarını da referans alarak Türkiye’de “buz düşmesi” nedeniyle verilen en yüksek tazminatlardan biri olarak kayıtlara geçti.
‘Sorumluluk vatandaşın değil, bina sahibinindir’
Genç kızın avukatı Sadrettin Atalay, kararın özellikle kış aylarına girilirken kritik bir uyarı niteliği taşıdığını belirterek bina
sahiplerinin çatılardaki kar ve buzlanmayı “isteğe bağlı bir uygulama” olarak değil, hukuken zorunlu bir güvenlik tedbiri olarak görmesi gerektiğini söyledi. Atalay, bina maliklerinin çatılarda biriken kar ve buzun düzenli şekilde temizlenmesinin, kar tutucu ve rezistans gibi sistemlerin kurulmasının, tehlikeli alanların kapatılmasının ve emniyet şeritleri çekilmesinin herhangi bir lüks değil, hayati bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti. “Dar sokaklarda ve yüksek binaların altında yürürken elbette dikkatli olmalıyız” diyen Atalay, “Ancak altını çizmek gerekir ki sorumluluk vatandaşın değil, bina sahibinindir” ifadelerini kullandı.
Bina sahiplerine çağrı
Avukat Atalay, İ.E. davasında verilen yüksek tazminat kararının Türkiye’deki benzer olaylar için emsal nitelikte olduğunu vurgulayarak, binadaki maliklerin tek bir uyarı levhasıyla sorumluluktan kurtulamayacağını, levha asmanın pasif bir tedbir olduğunu ancak hukukun bina sahiplerinden aktif ve fiili önlemler beklediğini söyledi. Bina sahiplerine çağrı yapan Atalay, “Kış gelmeden herkes çatısına baksın. Çünkü uyarı levhaları değil, alınan gerçek önlemler hayat kurtarır” dedi.
Uyarı levhası sorumluluğu kaldırmaz!
Davaya ilişkin konuşan Avukat Muhammed Furkan Atalay ise mahkemenin gerekçesinde yer alan “uyarı levhası sorumluluğu kald
ırmaz” tespitinin tüm Türkiye için bağlayıcı bir nitelik taşıdığını ifade etti. Avukat Atalay, bina malikinin Borçlar Kanunu’na göre “kusursuz sorumluluk” altında olduğunu hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Tehlikenin kaynağı binanın kendisiyse, malik tüm tedbirleri almakla yükümlüdür. Levha, tehlikeyi ortadan kaldırmadığı sürece hukuken hiçbir değer taşımaz. Bu karar sadece bir tazminat hesabı değil; tüm Türkiye’ye verilen güçlü bir uyarıdır. Artık hiçbir malik ‘levha astım’ diyerek sorumluluktan kaçamayacak” diyerek kararın toplumsal önemine dikkat çekti.
İhmale sıfır tolerans
Avukat Atalay sözlerine şu ifadeleri ekledi; “Bu dava, yalnızca bir kişinin yaralanmasıyla ilgili değildir. Erzurum'da ve tüm Doğu Anadolu’da her kış yaşanan kar ve buz düşmesi tehlikesinin, bir insanın hayatını nasıl geri dönülmez şekilde değiştirdiğini gösteriyor. Mahkeme, bina maliklerinin sorumluluğunu çok net belirledi. Maalesef müvekkilimiz yüzde 100 oranında kalıcı sakat. Omurilik hasarı nedeniyle bir daha yürüyemeyecek. Ailesine bağımlı şekilde hayatına devam ediyor. En ağır tablo bu. Bu dava Türkiye’de yeni bir farkındalık yaratır. Çünkü karar çok net. İhmale sıfır tolerans. Aksi halde milyonlarca liralık tazminat sorumluluğu doğar. Bu karar bir uyarıdır. Kış ayları gelmeden herkes çatısındaki tehlikeyi kontrol etmeli. Hiçbir uyarı levhası, bir insanın sağlığından daha değerli değildir. Adalet, tedbir almayanı mutlaka sorumlu tutar.”
Yargıtay'ın içtihatlarına göre çatıdan düşen kar ve buz kütleleri nedeniyle meydana gelen yaralanmalarda, bina malikinin “aktif önlem” alması gerekiyor. Yüksek Mahkeme, levha asmanın, tıpkı bozuk bir asansöre “dikkat” yazısı koymak veya kaygan zemine tabela yerleştirmek gibi, yalnızca bilgilendirici bir uyarı sayıldığını; tehlikeyi ortadan kaldırmadığı için de malik lehine bir sonuç doğurmadığını vurguluyor. Yargıtay’ın birçok kararında, kar tutucu sistemlerin kurulmaması, rezistans kullanılmaması veya çatı altında tehlikeli bölgelerin kapatılmaması gibi ihmal edilen her uygulama, bina maliki açısından doğrudan kusur olarak kabul ediliyor.
Manolya Bulut