
Hafta içi Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı KUDAKA'nın stratejik öncelikler bölge planı vardı. Katılımın yoğun olduğu çalıştayda bölge kalkınmasına etki edecek öneri ve projelerle fizibilite çalışmaları konuşuldu. Katılımcılar bölgede ilk defa, çevrimiçi uygulama ile anketlere erişim sağladı. Turizm, tarım, üretim, sağlık, ARGE, spor ve organizasyon gibi genel olarak hepimizin yıllarca bildiği ve dillendirdiği konular ele alındı.
Kudaka 2009'dan beri aktif çalışma yürütüyor. Ancak geçen 13 yıl içerisinde her ne kadar bazı faydalı projelerin desteklendiği ve pek çok fizibilite çalıştayı yapıldığı belirtilse de Erzurum'un Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasına göre konumlandığı noktanın değişmediği ortadadır.
Artık şu gerçeği kabul etmek gerekiyor. İklim şartları, ulaşım, nitelikli işçi, ham madde ve lojistik nedeniyle iş insanları Erzurum'a yatırım yapmıyor ve devletin doğrudan yatırımları olmadan istihdam sağlanamıyor. Şehir hastanesi, ikinci üniversite veya bazı kurumsal firmaların müşteri hizmetleri ve otel gibi hizmet sektörü ile göç önlenmeye çalışılıyor. Erzurum’da üretim yapan firmalar tabi ki var. Ancak çok yetersiz olduğunu bir türlü önlenemeyen göçler nedeniyle gözlemliyoruz ki artık sadece söylemler yerine kalıcı ve kesin çözümlerin masaya yatırılması gerekiyor.
Erzurum, uluslararası enerji hatları üzerinde bulunuyor. İran-Türkiye Doğalgaz Hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan Pompa İstasyonu (BTC), Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hatlarının (TANAP) Erzurum'a büyük avantaj sağlaması gerekirken ek yatırımların yapılmamasından dolayı sadece stratejik konumdan öteye gidilmiyor. Bir kaç yıl inşaat sürecinde istihdam sağlanması sonrasında geçiş güzergahı olarak Erzurum ekonomisine katkısı olmuyor.
Bu enerji hatları sayesinde Erzurum'da kurulacak bir rafineri ile hem dolaylı ve doğrudan binlerce kişiye iş kapısı açılabilir, hem de sadece Erzurum'a değil bölgenin kalkınmasına önemli katkı sağlanabilir. KUDAKA yetkilileri dahil görüştüğümüz pek çok siyasi ve bürokrat, rafinerinin maliyeti noktasında endişelerini dile getirdiler. Konu hakkında görüştüğüm uzmanlar ise kurulacak beşinci rafinerinin üçüncü havaalanı veya üçüncü köprüden daha maliyetli olmayacağını belirtiyorlar. Bu nedenle Erzurum'un kalkınması noktasında değerlendirme ve çalıştay yapılacaksa öncelikle rafinerinin ele alınarak bölge için ne kadar önemli olduğu vurgulanmalıdır.
Son olarak parçalı tarım arazilerinin bölge ekonomisine katkısı çok düşük seyrediyor. Konuyu pek çok kez dile getirmiş biri olarak artık sorunun önüne geçilmelidir. Aile çiftçisinin 10, 20 dönüm veya 50 dönüm arazi ile sigortasız bir şekilde aldığı mahsulün ne kendine ne de bölge ekonomisine bir katkısı yoktur. Son bir haftadır görüştüğüm pek çok çiftçi, verimli ürün elde edemediğini, bazıları ise zarar ettiklerini söylüyorlar. Bu nedenledir ki çok parçalı arazileri profesyonel şirketleşe devrederek daha fazla verim elde edilebilir. Böylelikle kurumsal şirketlere devredilen arazilerin sahipleri hem kendi arazisinden yıllık kira alır, hem de sigortalı olarak sosyal güvenceli çalışır.
KUDAKA gibi kuruluşların daha realist, yapısal ve belirgin raporlarla asıl yukarıda belirttiğim gibi etkin araçların üzerinde yoğunlaşarak bölge ekonomisine ve kalkınmasına katkı sağlaması bizlerin beklentisidir.
Kudaka 2009'dan beri aktif çalışma yürütüyor. Ancak geçen 13 yıl içerisinde her ne kadar bazı faydalı projelerin desteklendiği ve pek çok fizibilite çalıştayı yapıldığı belirtilse de Erzurum'un Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasına göre konumlandığı noktanın değişmediği ortadadır.
Artık şu gerçeği kabul etmek gerekiyor. İklim şartları, ulaşım, nitelikli işçi, ham madde ve lojistik nedeniyle iş insanları Erzurum'a yatırım yapmıyor ve devletin doğrudan yatırımları olmadan istihdam sağlanamıyor. Şehir hastanesi, ikinci üniversite veya bazı kurumsal firmaların müşteri hizmetleri ve otel gibi hizmet sektörü ile göç önlenmeye çalışılıyor. Erzurum’da üretim yapan firmalar tabi ki var. Ancak çok yetersiz olduğunu bir türlü önlenemeyen göçler nedeniyle gözlemliyoruz ki artık sadece söylemler yerine kalıcı ve kesin çözümlerin masaya yatırılması gerekiyor.
Erzurum, uluslararası enerji hatları üzerinde bulunuyor. İran-Türkiye Doğalgaz Hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan Pompa İstasyonu (BTC), Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hatlarının (TANAP) Erzurum'a büyük avantaj sağlaması gerekirken ek yatırımların yapılmamasından dolayı sadece stratejik konumdan öteye gidilmiyor. Bir kaç yıl inşaat sürecinde istihdam sağlanması sonrasında geçiş güzergahı olarak Erzurum ekonomisine katkısı olmuyor.
Bu enerji hatları sayesinde Erzurum'da kurulacak bir rafineri ile hem dolaylı ve doğrudan binlerce kişiye iş kapısı açılabilir, hem de sadece Erzurum'a değil bölgenin kalkınmasına önemli katkı sağlanabilir. KUDAKA yetkilileri dahil görüştüğümüz pek çok siyasi ve bürokrat, rafinerinin maliyeti noktasında endişelerini dile getirdiler. Konu hakkında görüştüğüm uzmanlar ise kurulacak beşinci rafinerinin üçüncü havaalanı veya üçüncü köprüden daha maliyetli olmayacağını belirtiyorlar. Bu nedenle Erzurum'un kalkınması noktasında değerlendirme ve çalıştay yapılacaksa öncelikle rafinerinin ele alınarak bölge için ne kadar önemli olduğu vurgulanmalıdır.
Son olarak parçalı tarım arazilerinin bölge ekonomisine katkısı çok düşük seyrediyor. Konuyu pek çok kez dile getirmiş biri olarak artık sorunun önüne geçilmelidir. Aile çiftçisinin 10, 20 dönüm veya 50 dönüm arazi ile sigortasız bir şekilde aldığı mahsulün ne kendine ne de bölge ekonomisine bir katkısı yoktur. Son bir haftadır görüştüğüm pek çok çiftçi, verimli ürün elde edemediğini, bazıları ise zarar ettiklerini söylüyorlar. Bu nedenledir ki çok parçalı arazileri profesyonel şirketleşe devrederek daha fazla verim elde edilebilir. Böylelikle kurumsal şirketlere devredilen arazilerin sahipleri hem kendi arazisinden yıllık kira alır, hem de sigortalı olarak sosyal güvenceli çalışır.
KUDAKA gibi kuruluşların daha realist, yapısal ve belirgin raporlarla asıl yukarıda belirttiğim gibi etkin araçların üzerinde yoğunlaşarak bölge ekonomisine ve kalkınmasına katkı sağlaması bizlerin beklentisidir.