
Rum mezalimi altındaki adayı özgürleştirmek için ‘Ayşe tatile çıksın’ parolasıyla başlatılan Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ıncı yıl dönümünde anılar hala taze. O günlerin canlı tanığı Erzurumlu gaziler, anılarını Pusula Gazetesi’ne anlattı.
Manolya BULUT-PUSULA

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 498 şehit verdiği harekatın izlerini bedenlerinde taşıyan gazilerden kimisi silah arkadaşını unutamıyor, kimisi ise adada Türk halkına yapılan zulmü.
Kıbrıs Türk tarafından ise 70'i mücahit, 270 kişinin şehit olduğu Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ıncı yılı, tüm yurtta hem acı hem gururla hatırlanmaya devam ediyor. Erzurumlu 663 Mehmetçiğin katıldığı harekatta 7 şehit verilirken onlarcası da gazi oldu. Harekatın yıl dönümünde bir araya gelen Erzurumlu gaziler, o günleri anlattılar.

O şehidi unutamıyor…

Ayasofya tek hayali
Kıbrıs Gazisi Salih Temur, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı bir mektupla Ayasofya’da kılınacak ilk Cuma Namazı’na katılmak istediğini söyledi. Temur, mektubunda şu ifadelere yer verdi; “Harekata bir fiil katılmış vatan evladı ve gazisi olarak, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ıncı yıl dönümünde Kıbrıs Barış Harekatı şehit ve gazilerini, Kıbrıslı mücahitleri, Türklük uğruna can veren soydaşlarımızı saygı ile anıyorum. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımızın gazilere vermiş olduğu önem ve desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Vatan sevdalısı bir Kıbrıs gazisi olarak 24 Temmuz’da Ayasofya Camii’deki ilk namazda Cumhurbaşkanımızla bir arada olabilmeyi çok isterdim. Temennim yakın zamanda liderimiz Erdoğan ile muhabbet meclisinde müşerref olup, istişare edebilmek.”

Yunan bayrağını Erzurumlu Osman indirdi
Gazi Necati Bayraktaroğulları (68) ise Osman adında Erzurumlu bir askerin canı pahasına Yunan bayrağını indirdiği anları şöyle anlatıyor; “Biz mücadelemizi verdik, vatanımız için canımızı ortaya koyduk. Yanımızda şehit düşen, kolu, bacağı parçalanan arkadaşlarımız da oldu. Beşparmak Dağları’ndan aşağı gelirken iki birlik çatışmaya girdik. Piyade ile komando birlikleri. Tam 5 saat çatıştık. Gecenin bir vakti, komutanımız yanımızda yok. Onlar bizi Rum sanıyor, biz de onları Rum sanıyoruz. Türkçe konuştuklarını anlayınca durduk. Bunu aklımdan çıkaramıyorum. Erzurumlu Osman diye bir arkadaşımız vardı. Yunan bayrağını direkten indirmek isterken açılan ateşle şehit düştü. Komutanlar yapma dediler ama dinlemedi. O an gözümün önünden gitmiyor. Ben oraya kanımı döküp gazi olmuşum, orası alınmasaydı biz Akdeniz’e ulaşamazdık. İsmimiz tarihlere yazıldı ama hak ettiğimiz değeri gördüğümüzü düşünmüyorum”

Destan yazdık
Komando olarak görev yapan gazi Ahmet Gündoğdu (72), “O zaman 1949’un telsizlerini vermişler. Eski telsizler arada çekmiyordu. Muharebede problem yaşadık. Belki o olmasaydı bu kadar zayiat vermezdik. Bizi resmen Allah korudu, o şartlarda adeta destan yazdık. Savaş öyle bir şey ki aklınıza ne açlık geliyor ne başka bir şey. Oradaki halk da bize çok yardımcı oldu. Rumlardan çok eziyet çekmişler. Evlerine girmişler, aklınıza gelecek her şeyi yapmışlar” ifadelerini kullandı.

Ailemize son kez yazdık
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in komutasında görev yapmanın onurunu yaşadığını söyleyen Gazi Vedat Gezmiş (66), “Ben Kıbrıs’ta askerdim o sırada. Bir gün komutan geldi, hepimize birer pusula verdi, yazmamızı istedi. ‘Ailenize belki de son kez yazıyorsunuz, durum bozuk, herkes söyleyeceğini yazsın adreslerine göndereceğiz’ dedi. Biz de yazıp verdik. Bir sözü vardı hiç unutmuyorum ‘Bir ordu askerini 40 yıl besler, hiçbir şey istemez ama 1 saat görev ister, işte o görev geldi’ dedi. 19 Temmuz akşamında hazırlıklar tamamladık, harp başladı. Alay komutanımız da Eşref Bitlis’ti” dedi.
Manolya BULUT-PUSULA

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 498 şehit verdiği harekatın izlerini bedenlerinde taşıyan gazilerden kimisi silah arkadaşını unutamıyor, kimisi ise adada Türk halkına yapılan zulmü.
Kıbrıs Türk tarafından ise 70'i mücahit, 270 kişinin şehit olduğu Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ıncı yılı, tüm yurtta hem acı hem gururla hatırlanmaya devam ediyor. Erzurumlu 663 Mehmetçiğin katıldığı harekatta 7 şehit verilirken onlarcası da gazi oldu. Harekatın yıl dönümünde bir araya gelen Erzurumlu gaziler, o günleri anlattılar.

O şehidi unutamıyor…
- Tümen Tankçı Birliği’nde görev alan gazi Salih Temur (67), cephaneleri bittiği için yaralı arkadaşını orada bırakmanın acısını hala derinden yaşıyor. Rum mezaliminin acımasızlığını anlatan Gazi Temur, “Oradaki halkla iç içeydik. Arabalarla kadınlar ve çocuklar geliyordu, hiç erkek yoktu. Hepsini öldürmüşler. Muratağa ve Atlılar Köyü’nde şahit oldum, toplu mezarlar gördük. İnsanları daha ölmeden kuyulara doldurmuşlardı. Hatta bir tane bebek annesinin kucağında hayatta kalmış. Ölülerin arasından çıkmıştı. Büyük katliamlar yaptılar, hepsine şahit olduk. Yunan alayına karşı tank birliği olarak günlerce taarruz yaptık. Orada çok kayıp verdik. Beni etkileyen bir olay oldu. Bir askerimiz vurulmuş, göğsü parçalanmış acıyla bağırıyordu. Cephanemiz de bitmek üzere, geri çekilmek zorundayız. Komutana ‘askeri tankın üzerine alayım, götürelim’ dedim. Mermiler yağmur gibi geliyor. Aşağıya indim askeri kurtarmak için. Tankın yanına getirdim, yasladım. O sırada tank hareket etti. Onu tankın üzerine atmaya gücüm yetmedi. Ben de mecbur tankın arkasına atladım. Arkadan bakakaldım. O da ağlar halde o şekilde kaldı, bırakmak zorunda kaldım. O hali gözümün önünden gitmiyor” dedi.

Ayasofya tek hayali
Kıbrıs Gazisi Salih Temur, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı bir mektupla Ayasofya’da kılınacak ilk Cuma Namazı’na katılmak istediğini söyledi. Temur, mektubunda şu ifadelere yer verdi; “Harekata bir fiil katılmış vatan evladı ve gazisi olarak, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ıncı yıl dönümünde Kıbrıs Barış Harekatı şehit ve gazilerini, Kıbrıslı mücahitleri, Türklük uğruna can veren soydaşlarımızı saygı ile anıyorum. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımızın gazilere vermiş olduğu önem ve desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Vatan sevdalısı bir Kıbrıs gazisi olarak 24 Temmuz’da Ayasofya Camii’deki ilk namazda Cumhurbaşkanımızla bir arada olabilmeyi çok isterdim. Temennim yakın zamanda liderimiz Erdoğan ile muhabbet meclisinde müşerref olup, istişare edebilmek.”

Yunan bayrağını Erzurumlu Osman indirdi
Gazi Necati Bayraktaroğulları (68) ise Osman adında Erzurumlu bir askerin canı pahasına Yunan bayrağını indirdiği anları şöyle anlatıyor; “Biz mücadelemizi verdik, vatanımız için canımızı ortaya koyduk. Yanımızda şehit düşen, kolu, bacağı parçalanan arkadaşlarımız da oldu. Beşparmak Dağları’ndan aşağı gelirken iki birlik çatışmaya girdik. Piyade ile komando birlikleri. Tam 5 saat çatıştık. Gecenin bir vakti, komutanımız yanımızda yok. Onlar bizi Rum sanıyor, biz de onları Rum sanıyoruz. Türkçe konuştuklarını anlayınca durduk. Bunu aklımdan çıkaramıyorum. Erzurumlu Osman diye bir arkadaşımız vardı. Yunan bayrağını direkten indirmek isterken açılan ateşle şehit düştü. Komutanlar yapma dediler ama dinlemedi. O an gözümün önünden gitmiyor. Ben oraya kanımı döküp gazi olmuşum, orası alınmasaydı biz Akdeniz’e ulaşamazdık. İsmimiz tarihlere yazıldı ama hak ettiğimiz değeri gördüğümüzü düşünmüyorum”

Destan yazdık
Komando olarak görev yapan gazi Ahmet Gündoğdu (72), “O zaman 1949’un telsizlerini vermişler. Eski telsizler arada çekmiyordu. Muharebede problem yaşadık. Belki o olmasaydı bu kadar zayiat vermezdik. Bizi resmen Allah korudu, o şartlarda adeta destan yazdık. Savaş öyle bir şey ki aklınıza ne açlık geliyor ne başka bir şey. Oradaki halk da bize çok yardımcı oldu. Rumlardan çok eziyet çekmişler. Evlerine girmişler, aklınıza gelecek her şeyi yapmışlar” ifadelerini kullandı.

Ailemize son kez yazdık
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in komutasında görev yapmanın onurunu yaşadığını söyleyen Gazi Vedat Gezmiş (66), “Ben Kıbrıs’ta askerdim o sırada. Bir gün komutan geldi, hepimize birer pusula verdi, yazmamızı istedi. ‘Ailenize belki de son kez yazıyorsunuz, durum bozuk, herkes söyleyeceğini yazsın adreslerine göndereceğiz’ dedi. Biz de yazıp verdik. Bir sözü vardı hiç unutmuyorum ‘Bir ordu askerini 40 yıl besler, hiçbir şey istemez ama 1 saat görev ister, işte o görev geldi’ dedi. 19 Temmuz akşamında hazırlıklar tamamladık, harp başladı. Alay komutanımız da Eşref Bitlis’ti” dedi.