
FATİH HALİS BAĞDİKEN
Erzurum’un çocuk yazarları yazı dizimize bir haftalık aradan sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tatil sürecini iyi değerlendiren çocuklarımız yeni yazılar ve kitap projeleriyle yeni döneme hızlı bir giriş yaptılar. İnşallah ilerleyen süreçlerde yeni kitap ve yazarlarımız da olacaktır. Bu gün Erzurum’un çocuk yazarları köşemize Fatih Halis Bağdiken adlı yazarımı konuk edeceğim. Fatih derslerinde başarılı ve sorumluluk bilinci fazla olan isimlerden biridir. Kıvırcık saçları, hayata umut dolu bakışlarıyla gelecek vaat eden öğrencilerim den biridir Fatih. Çocuk Akademisi ve Yazarlık dersimizin aktif çalışanlarından biri olan Fatih Halis kısa süre içerisinde eserini basıma hazır hale getirmiştir. İfade etme becerisi yüksek olan Fatih Halis bunu yazılı metine aktarmada da başarılı olmuştur. İkizler Büyük Çete Peşinde adını verdiği eserinde macera dolu bir yolculuğa bizleri çıkaran Fatih Halis ilerleyen yıllarda edebiyat dünyasında adında sıkça söz ettirecektir. Bizlerde onun bu başarısıyla gurur duyacağız inşallah. Yazarımıza verdiği desteklerden dolayı anne ve babamıza buradan teşekkürlerimi sunarım. Kitabın basım aşamasında özellikle de kapak tasarımı sırasında bizleri yönlendiren ise yine Fatih Halis olmuştur. Kitabın içi kadar dışına da önem veren Fatih Halis eserini okuyucularıyla geçen ay buluşturmuştur. Bizlerde sizlere şimdi kitabın bazı bölümlerini sunuyor, keyifli okumalar diliyorum.
Ertesi gün trenin kafeterya bölümüne gittiler. Yanda oturan yaşlı kadın içecek almak için kasaya yönelmişti. Çantasını açıp parasını vermek istedi. Maalesef çantası yanına almadığını anladı. Çantayı koltuğa bırakmıştı. Kadın çantasını koltuktan almaya yöneldiğinde birden içeriye 3 adam girdi ve çantayı aldıkları gibi koşmaya başladılar. Bunlar Mehmet’in gördüğü adamlardı. Hızlıca yaşlı kadının alıp kaçmışlardı. Çantanın içinde değerli şeyler olacak ki yaşlı kadın: “Treni durdurun! Treni durdurun!” diyerek avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Trendeki güvenlik hemen duruma müdahale etti. Tren durmuştu. Herkesi arayıp taradılar ama bir sonuca varamadılar. Ahmet ise o sırada trenin camından dışarıyı izliyordu. Camdan atlayan 3 adam gördü. Hemen güvenlik görevlilerine haber verdi. Güvenlik görevlileri de trenden atlayarak kaçan bu üç hırsızı kovalamaya başladılar. Hırsızlar çok hızlı koşuyorlardı onları yakalamak mümkün olmadı. Yaşlı kadın ise ağlıyordu. Ahmet ve Mehmet bu olaydan çok etkilenmişlerdi. Trende odalarına gittiklerinde Mehmet: “Baba bu adamlar muhtemelen senin gazeteden okuduğu bahsi geçen çete üyeleriydi.”
Ozan Bey’de onu başıyla onaylamıştı. İki gün süren yolculuğun ardından Erzurum’a varmışlardı. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Valizlerini trenden aldıktan sonra aşağıya indiler. Hava soğukta onlarda sıkı giyindiler. İndiler inmesine ama ortada bir sorun vardı. Çocukların botları ortada yoktu. Bu sırada nineleri de onları istasyonda almaya gelmişti. Nineleri hemen bir bot alınması gerektiğini anladı. Kucaklaştıktan sonra eve doğru yöneldiler. Eve vardıklarında çok acıktıklarının farkına vardılar. Ninelerinin yapmış olduğu yemekleri yediler. Biraz uyuduktan sonra akşamüzeri AVM’ de alışverişe çıktılar. Bot alacaklardı. Bir mağazadan alışveriş yaparken birden içeriye eli silahlı 6 kişi girmişti. Mehmet adamlardan 3 tanesini trende ki adamlara benzetmişti. Hırsızlar hemen kasada ne var ne yok alıp oradan kaçmışlardı. Babaanneleri çok korkmuştu. Oracıkta bayıldı. Ahmet hemen ambülans çağırın diye feryat figan etti. Polis ve sağlık ekipleri dakikalar içinde olay yerine geldiler. Mehmet ise hırsızları takip etmişti. Hırsızların dışarıda bindikleri aracın plakasını almıştı. Plakayı daha sonra polislere verdi. Nineleri ayılmıştı. Çok heyecanlı bir bot alışverişi olmuştu. Nine ayağı kalktı, çocuklar bot aldıktan sonra hep birlikte eve geri döndüler. O gün yorgun idiler hemen uyudular. Sabah erkenden kalkıp, kahvaltı yaptıktan sonra pazara gitmek istediler. Pazar arabasını da alıp yola koyuldular. Pazar yolunda Mehmet bir araç gördü. O aracın plakası aldığı dünkü araçla aynı idi. Önünde bulundukları binanın girişinde “Kalkanlar Ticaret” yazan bir işletme vardı. İkiz kardeş hemen buraya girdiler. İlerde paslı bir demir kapı vardı. Birden iki adam belirdi ve ikizleri içeriye hızlıca aldı. İçerde 20-30 kişi daha vardı. İkizleri ayrı bir odaya kapattılar. Odanın duvarları ve oda nemliydi. Eski iki yatak vardı. Bir lavabo ve musluk vardı. Demirli pencereden hafif bir ışık sızıyordu. İkizler 24 saat kadar bu odada kaldılar. Nineleri onları bulmayınca deliye dönmüştü.
Erzurum’un çocuk yazarları yazı dizimize bir haftalık aradan sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tatil sürecini iyi değerlendiren çocuklarımız yeni yazılar ve kitap projeleriyle yeni döneme hızlı bir giriş yaptılar. İnşallah ilerleyen süreçlerde yeni kitap ve yazarlarımız da olacaktır. Bu gün Erzurum’un çocuk yazarları köşemize Fatih Halis Bağdiken adlı yazarımı konuk edeceğim. Fatih derslerinde başarılı ve sorumluluk bilinci fazla olan isimlerden biridir. Kıvırcık saçları, hayata umut dolu bakışlarıyla gelecek vaat eden öğrencilerim den biridir Fatih. Çocuk Akademisi ve Yazarlık dersimizin aktif çalışanlarından biri olan Fatih Halis kısa süre içerisinde eserini basıma hazır hale getirmiştir. İfade etme becerisi yüksek olan Fatih Halis bunu yazılı metine aktarmada da başarılı olmuştur. İkizler Büyük Çete Peşinde adını verdiği eserinde macera dolu bir yolculuğa bizleri çıkaran Fatih Halis ilerleyen yıllarda edebiyat dünyasında adında sıkça söz ettirecektir. Bizlerde onun bu başarısıyla gurur duyacağız inşallah. Yazarımıza verdiği desteklerden dolayı anne ve babamıza buradan teşekkürlerimi sunarım. Kitabın basım aşamasında özellikle de kapak tasarımı sırasında bizleri yönlendiren ise yine Fatih Halis olmuştur. Kitabın içi kadar dışına da önem veren Fatih Halis eserini okuyucularıyla geçen ay buluşturmuştur. Bizlerde sizlere şimdi kitabın bazı bölümlerini sunuyor, keyifli okumalar diliyorum.
Ertesi gün trenin kafeterya bölümüne gittiler. Yanda oturan yaşlı kadın içecek almak için kasaya yönelmişti. Çantasını açıp parasını vermek istedi. Maalesef çantası yanına almadığını anladı. Çantayı koltuğa bırakmıştı. Kadın çantasını koltuktan almaya yöneldiğinde birden içeriye 3 adam girdi ve çantayı aldıkları gibi koşmaya başladılar. Bunlar Mehmet’in gördüğü adamlardı. Hızlıca yaşlı kadının alıp kaçmışlardı. Çantanın içinde değerli şeyler olacak ki yaşlı kadın: “Treni durdurun! Treni durdurun!” diyerek avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Trendeki güvenlik hemen duruma müdahale etti. Tren durmuştu. Herkesi arayıp taradılar ama bir sonuca varamadılar. Ahmet ise o sırada trenin camından dışarıyı izliyordu. Camdan atlayan 3 adam gördü. Hemen güvenlik görevlilerine haber verdi. Güvenlik görevlileri de trenden atlayarak kaçan bu üç hırsızı kovalamaya başladılar. Hırsızlar çok hızlı koşuyorlardı onları yakalamak mümkün olmadı. Yaşlı kadın ise ağlıyordu. Ahmet ve Mehmet bu olaydan çok etkilenmişlerdi. Trende odalarına gittiklerinde Mehmet: “Baba bu adamlar muhtemelen senin gazeteden okuduğu bahsi geçen çete üyeleriydi.”
Ozan Bey’de onu başıyla onaylamıştı. İki gün süren yolculuğun ardından Erzurum’a varmışlardı. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Valizlerini trenden aldıktan sonra aşağıya indiler. Hava soğukta onlarda sıkı giyindiler. İndiler inmesine ama ortada bir sorun vardı. Çocukların botları ortada yoktu. Bu sırada nineleri de onları istasyonda almaya gelmişti. Nineleri hemen bir bot alınması gerektiğini anladı. Kucaklaştıktan sonra eve doğru yöneldiler. Eve vardıklarında çok acıktıklarının farkına vardılar. Ninelerinin yapmış olduğu yemekleri yediler. Biraz uyuduktan sonra akşamüzeri AVM’ de alışverişe çıktılar. Bot alacaklardı. Bir mağazadan alışveriş yaparken birden içeriye eli silahlı 6 kişi girmişti. Mehmet adamlardan 3 tanesini trende ki adamlara benzetmişti. Hırsızlar hemen kasada ne var ne yok alıp oradan kaçmışlardı. Babaanneleri çok korkmuştu. Oracıkta bayıldı. Ahmet hemen ambülans çağırın diye feryat figan etti. Polis ve sağlık ekipleri dakikalar içinde olay yerine geldiler. Mehmet ise hırsızları takip etmişti. Hırsızların dışarıda bindikleri aracın plakasını almıştı. Plakayı daha sonra polislere verdi. Nineleri ayılmıştı. Çok heyecanlı bir bot alışverişi olmuştu. Nine ayağı kalktı, çocuklar bot aldıktan sonra hep birlikte eve geri döndüler. O gün yorgun idiler hemen uyudular. Sabah erkenden kalkıp, kahvaltı yaptıktan sonra pazara gitmek istediler. Pazar arabasını da alıp yola koyuldular. Pazar yolunda Mehmet bir araç gördü. O aracın plakası aldığı dünkü araçla aynı idi. Önünde bulundukları binanın girişinde “Kalkanlar Ticaret” yazan bir işletme vardı. İkiz kardeş hemen buraya girdiler. İlerde paslı bir demir kapı vardı. Birden iki adam belirdi ve ikizleri içeriye hızlıca aldı. İçerde 20-30 kişi daha vardı. İkizleri ayrı bir odaya kapattılar. Odanın duvarları ve oda nemliydi. Eski iki yatak vardı. Bir lavabo ve musluk vardı. Demirli pencereden hafif bir ışık sızıyordu. İkizler 24 saat kadar bu odada kaldılar. Nineleri onları bulmayınca deliye dönmüştü.