Bu hafta Erzurum’un çocuk yazarlarını sizlere tanıtmaya devam ediyoruz.
TAVŞAN VE TİLKİ-BERAY ELİÇ ARAS
O gün tavşan yürürken kurnaz tilki tavşanın karşısına çıktı. Tavşan sordu: “Ne işin var senin burada?” Tilki tavşana: “Tavşan kardeş ben artık uslandım.” demiş. Saf tavşanda buna inanmış. Tilki arkadan, “Madem öyle gel beraber yemek yiyelim.” demiş ve sinsice gülmüş. Tavşanla birlikte eve gitmişler. Tilki hemen sofraya oturmuş. Tavşan tam yemeği koyacakken tilki hemen üstüne atlamış. Tavşan direnmiş ama olmamış. Tilki hemen sıcak su hazırlamış. Tavşanı kaynatıp yemiş. Yani herkese inanmamalıyız.
KÖPEKLERİN BİZİ KOVALAMASI- BURÇİN SARA PİRİM
Bir gün ben arkadaşlarımla birlikte dışarıda dolaşırken bazı sahipsiz köpeklerin olduğu yere gelmişiz ama bunu bilmiyorduk. Sonra köpekler bizi kovalamaya başladı. Sonra Elif adındaki arkadaşım su şişesiyle köpeği oyalamaya çalışıyordu. Sonra biz lojmanın iç sitelerine doğru geldik. Köpeklerde bizi kovalamaktan yoruldukları için yerlerine geri dönmüşlerdi. Biz de koşmaktan çok yorulmuştuk ve parka gidip dinlendik. Sonrasında bir daha köpeklerin olduğu yere gitmedik ve dersimizi almış olduk. Daha sonra köpeklere hiç yaklaşmadım.
TARÇIN- EMİR KAĞAN KÜÇÜKOĞLU
Bir gün amcamı aradım ve doğum günümde köpek istedim. Bir hafta sonra amcamın sesini bahçede duydum ve yanında bir köpek sesi vardı. Bahçeye çıktığımda şok oldum. “Bir Köpek” o günden sonra artık hayatımın en güzel yazını yaşıyordum fakat iyi yanları olduğu gibi kötü yanları da vardı köpeğin. Mesela günde 3 defa gezdirmem gerekiyordu. Ailemde köpeği fazla gezdiremiyordu çünkü köpek çok hareketliydi. Bir gün köpeği sahiplendirme kararı aldım. Bu hem benim için hem de ailem için en sağlıklısıydı. Ertesi gün amcam köpeği tekrar aldığı barınağa götürdü ve orada bir doktor o köpeği sahiplendi. O doktorun Tarçın’a benden daha iyi baktığını biliyorum.
HAYVANAT BAHÇESİ EV-BERRANUR PEHLİVANOĞLU
Biz (ailem ve ben) hayvanları çok seviyoruz. Ben küçükken tavşanlara bayılırdım. Bir gün babam bana sürpriz yapmak için beni bir yere götürdü. Sonra elime bir kutu verdi. İçini açtım tavşan çıktı. Onu eve götürdüm. Evde besledik. Bir gün babam eve bir koli getirdi. İçini açtık civcivler çıktı. Doğrusu çok şaşırdık. Bir biraz büyüyünce tavşan ve civcivleri vermek zorunda kaldık ama babam üzülmeyelim diye eve balık aldı. Çok şaşırtıcı olduğunu biliyorum ama aldı işte. Ben 4. sınıfa gelince muhabbet kuşu aldık ama onlara da fazla süre vakit ayıramadık ve babam bir gün eve sevgi papağanı getirdi ve ona biraz baktıktan sonra bir gün babam onu kafesten çıkardı. Kuş birden terasa çıkıp dışarı kaçtı. Yani en sonunda annem hayvan almaya karşı oldu. Bir gün odanın içinde kuşları özgür bıraktık, biraz uçtular. Sonra kuşlar duvardaki koca saati yere atıp kırmasınlar mı? Annem en sonunda küplere bindi.
KAMP GÜNÜ-EMİR KAAN YILDIZ
Merhaba benim adım Emir Kaan Yıldız. Bugün ailece kampa gideceğiz. Benim çadırımı biraz uzağa kurdum. Fark etmedim ama arkamda bir mağara vardı ve mağaranın içinde bir sürü kobra yılanı vardı ve hepsi de zehirliydi. Çadırımda uyurken bir yılan çadırıma girdi ve benim kolumu ısırdı. Ben çok yüksek bir sesle çığlık attım annem hemen benim yanıma geldi ve beni kucağına alıp arabaya koydu. Beni hastaneye götürdü. Beni ameliyata aldılar ve iyileşince eve gittim. Babam Ankara’dan dönmüştü ve olan biteni annem anlattı. Sonra babam beni öpüp: “Geçmiş olsun oğlum.” dedi.
İRİ KÖPEKLER-IŞIK BERİL YILMAZ
Ben Nehir adındaki arkadaşımla beraberdim. Yürüyorduk, ben terlikliydim o ise ayakkabılıydı. Karşıda köpek gördük ve köpekler çok büyüktü. Ben “Gitsek mi kan kardeşim bize doğru geliyorlar.” dedim. Nehir “Bir şey olmaz gel gidelim.” dedi. Ben “Tamam.” dedim. Köpekler bize doğru koşmaya başladılar. Nehir kaçmıştı ben ise kaçamamıştım. Ayağımdaki terlikler ayağımdan fırladı. Ben “Nehir beni bekle.” diye bağırıyordum ve koşmaya devam ediyordum. Kırık dökük bir bahçeye girdim içeriden televizyon sesi geliyordu. Ben “Bana yardım edin!” diye bağırıyorken bir yandan da ağlıyordum. Sonra Nehir’in babası geldi ve köpekleri kovdu ama ben 1 hafta yürüyemedim. Çünkü çok hızlı ve çıplak ayaklı koştuğum için ayağım bitik bir hal almıştı.
TAVŞAN VE TİLKİ-BERAY ELİÇ ARAS
O gün tavşan yürürken kurnaz tilki tavşanın karşısına çıktı. Tavşan sordu: “Ne işin var senin burada?” Tilki tavşana: “Tavşan kardeş ben artık uslandım.” demiş. Saf tavşanda buna inanmış. Tilki arkadan, “Madem öyle gel beraber yemek yiyelim.” demiş ve sinsice gülmüş. Tavşanla birlikte eve gitmişler. Tilki hemen sofraya oturmuş. Tavşan tam yemeği koyacakken tilki hemen üstüne atlamış. Tavşan direnmiş ama olmamış. Tilki hemen sıcak su hazırlamış. Tavşanı kaynatıp yemiş. Yani herkese inanmamalıyız.
KÖPEKLERİN BİZİ KOVALAMASI- BURÇİN SARA PİRİM
Bir gün ben arkadaşlarımla birlikte dışarıda dolaşırken bazı sahipsiz köpeklerin olduğu yere gelmişiz ama bunu bilmiyorduk. Sonra köpekler bizi kovalamaya başladı. Sonra Elif adındaki arkadaşım su şişesiyle köpeği oyalamaya çalışıyordu. Sonra biz lojmanın iç sitelerine doğru geldik. Köpeklerde bizi kovalamaktan yoruldukları için yerlerine geri dönmüşlerdi. Biz de koşmaktan çok yorulmuştuk ve parka gidip dinlendik. Sonrasında bir daha köpeklerin olduğu yere gitmedik ve dersimizi almış olduk. Daha sonra köpeklere hiç yaklaşmadım.
TARÇIN- EMİR KAĞAN KÜÇÜKOĞLU
Bir gün amcamı aradım ve doğum günümde köpek istedim. Bir hafta sonra amcamın sesini bahçede duydum ve yanında bir köpek sesi vardı. Bahçeye çıktığımda şok oldum. “Bir Köpek” o günden sonra artık hayatımın en güzel yazını yaşıyordum fakat iyi yanları olduğu gibi kötü yanları da vardı köpeğin. Mesela günde 3 defa gezdirmem gerekiyordu. Ailemde köpeği fazla gezdiremiyordu çünkü köpek çok hareketliydi. Bir gün köpeği sahiplendirme kararı aldım. Bu hem benim için hem de ailem için en sağlıklısıydı. Ertesi gün amcam köpeği tekrar aldığı barınağa götürdü ve orada bir doktor o köpeği sahiplendi. O doktorun Tarçın’a benden daha iyi baktığını biliyorum.
HAYVANAT BAHÇESİ EV-BERRANUR PEHLİVANOĞLU
Biz (ailem ve ben) hayvanları çok seviyoruz. Ben küçükken tavşanlara bayılırdım. Bir gün babam bana sürpriz yapmak için beni bir yere götürdü. Sonra elime bir kutu verdi. İçini açtım tavşan çıktı. Onu eve götürdüm. Evde besledik. Bir gün babam eve bir koli getirdi. İçini açtık civcivler çıktı. Doğrusu çok şaşırdık. Bir biraz büyüyünce tavşan ve civcivleri vermek zorunda kaldık ama babam üzülmeyelim diye eve balık aldı. Çok şaşırtıcı olduğunu biliyorum ama aldı işte. Ben 4. sınıfa gelince muhabbet kuşu aldık ama onlara da fazla süre vakit ayıramadık ve babam bir gün eve sevgi papağanı getirdi ve ona biraz baktıktan sonra bir gün babam onu kafesten çıkardı. Kuş birden terasa çıkıp dışarı kaçtı. Yani en sonunda annem hayvan almaya karşı oldu. Bir gün odanın içinde kuşları özgür bıraktık, biraz uçtular. Sonra kuşlar duvardaki koca saati yere atıp kırmasınlar mı? Annem en sonunda küplere bindi.
KAMP GÜNÜ-EMİR KAAN YILDIZ
Merhaba benim adım Emir Kaan Yıldız. Bugün ailece kampa gideceğiz. Benim çadırımı biraz uzağa kurdum. Fark etmedim ama arkamda bir mağara vardı ve mağaranın içinde bir sürü kobra yılanı vardı ve hepsi de zehirliydi. Çadırımda uyurken bir yılan çadırıma girdi ve benim kolumu ısırdı. Ben çok yüksek bir sesle çığlık attım annem hemen benim yanıma geldi ve beni kucağına alıp arabaya koydu. Beni hastaneye götürdü. Beni ameliyata aldılar ve iyileşince eve gittim. Babam Ankara’dan dönmüştü ve olan biteni annem anlattı. Sonra babam beni öpüp: “Geçmiş olsun oğlum.” dedi.
İRİ KÖPEKLER-IŞIK BERİL YILMAZ
Ben Nehir adındaki arkadaşımla beraberdim. Yürüyorduk, ben terlikliydim o ise ayakkabılıydı. Karşıda köpek gördük ve köpekler çok büyüktü. Ben “Gitsek mi kan kardeşim bize doğru geliyorlar.” dedim. Nehir “Bir şey olmaz gel gidelim.” dedi. Ben “Tamam.” dedim. Köpekler bize doğru koşmaya başladılar. Nehir kaçmıştı ben ise kaçamamıştım. Ayağımdaki terlikler ayağımdan fırladı. Ben “Nehir beni bekle.” diye bağırıyordum ve koşmaya devam ediyordum. Kırık dökük bir bahçeye girdim içeriden televizyon sesi geliyordu. Ben “Bana yardım edin!” diye bağırıyorken bir yandan da ağlıyordum. Sonra Nehir’in babası geldi ve köpekleri kovdu ama ben 1 hafta yürüyemedim. Çünkü çok hızlı ve çıplak ayaklı koştuğum için ayağım bitik bir hal almıştı.