
BAHAR RANA KÜÇÜK-SELİN NİLAY YAVUZ
İki farklı karaktere sahip yazarın kaleme aldığı eser olan Elmas Soygunu adlı kitap okuyucularıyla geçen hafta içerisinde buluştu. Kitap yazarlardan Bahar Rana Küçük yerinde duramayan, ders dışı veya ders esnasında devamlı sorular soran ve mutlaka kendisinin sınıfta olduğu öğretmene hatırlatan bir öğrencidir. Bahar Rana Küçük, konuşmayı seven, sorumluluk alabilen ve bunu yerine getirebilen bir öğrencidir. Bahar, Çocuk Akademisi ve yazarlık dersinin ilk günlerinden itibaren aktif olarak derslere katılan bir isim olmuştur. Okulda ilk kitaplar çıkmaya başladığında Bahar Rana içinde yeni bir süreç başlamıştı. O da bu adı bir kitaba konulan isimlerden biri olmak için çoktan kolları sıvamıştı. Sürekli bana Selin ile bir kitap yazmaya başladığını söylüyor ve her hafta mutlaka bana yazdıkları hakkında bilgi veriyordu. Bende süreci takip ediyor yapılanları kontrol ediyor ve ona geri dönütler veriyordum. Bahar mutlaka her perşembe günleri benim yanıma gelir ve yazdıklarını kontrol ettirirdi. Selin ise sevecen, sevgi dolu ve aynı zamanda narin bir o kadar da kendinden emin başarılı bir öğrencidir. Resim yapmayı seven, konuşmaktan çekinmeyen ve sorumluluk alabilen bir isimdir. O da Bahar gibi yazı yazmayı seviyor ve bu yazma işinin gelişimine katkı sağlayacağının biliyordu. Bahar’la birlikte her dersin başında veya sonunda yazdıkları kitaplarıyla alakalı sorular sorar, bende kitapla ilgili cevapları aldığında ise hemen dersinin başına dönerdi. Elmas Soygunu adlı kitapta yer alan resimleri Selin çizmiş ve bu alanda ki becerisini de ortaya koymuştur. Şu aralar iki yazar yine iş başındalar. Bahar Rana ve Selin Nilay’ın bir araya gelip bu tarz bir iş yapmaları takdire şayandır. Aralarında ki iş bölümlerini, kitapta yer alan kısımların yazılımını kendileri ayarlıyor ve ona göre kitaplarına şekil veriyor olmaları onlardaki cevherin ne olduğunu da ortaya koymaktadır. Biz onlardan çok daha başarılı kitaplar ortaya koymalarını bekliyoruz. Zira onlar bize bunu başarabileceklerini daha 10 yaşındayken göstermiş oldular. Bahar Rana Küçük ve Selin Nilay Yavuz’un bunu başaracağına canı gönülden inanıyorum. İşte Elmas Soygunundan bazı bölümler.

Doğa Prensesi ve Buz Prensesi zamanın birinde mışıl mışıl uyurlarken yanlarına iki yüzük birden çıkagelir. Gelen bu iki yüzük sihirli yüzüklerdir. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi uykudan uyanırlar ve yüzükleri görürler. İkisi de hiç beklemeden ve sihirli olduklarını bilmedikleri yüzükleri parmaklarına takarlar. O an şaşkın şaşkın etraflarına bakındıkları bir anda yanlarına iki hayvan çıkagelir. Bu gelen hayvanlardan biri tilki diğeri ise kedidir. Hayvanlardan kedi olan hemen kendisini tanıtmaya çalışır. Hayvanların konuşması Doğa Prensesi ve Buz Prensesinin ilgisini çeker. Kedi adını yüksek sesle söyler. Benim adım Mona der. Kedi konuşur da tilki hiç geri durur mu? Tabii ki hayır, oda isminin Lisa olduğunu söyler. Tilki ve kedinin neden orada olduğuna anlam veremedikleri için Doğa Prensesi ve Buz Prensesi hayvanların yanında daha fazla durmak istemezler. Kedi Mona ve tilki Lisa onların kendi yanlarında durmak istemediklerini anlamışlardır. Çok fazla zaman kaybetmeme adına ikisi de prenseslerin yanında uzaklaşırlar. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi kedi ve tilki gittikten sonra akşamüzeri daha önce gördükleri elmasa bakmaya giderler. Elması görmeye gittiklerinden gördükleri şey karşısında şaşkına dönerler. Elmas yerinde yoktur. Ellerindeki sihirli yüzükle elmasın kim tarafından çalındığını anlamaya çalışırlar. Ve elmasın vampirin çaldığını fark ederler. Vampirin yardımcılarının ise cadılar olduğunu sihirli yüzük sayesinde anlamışlardı. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi bu duruma bir anlam verememişlerdi. Şimdi ne yapacaklardı? İşte macera burada başlıyordu. Hazır mıyız? Elmasın çalındığını anlayan Doğa Prensesi ve Buz Prensesi onu geri almaya karar verirler. İlk önce cadıların ülkesine gitmeye ve elması aldıktan sonra da Vampirin yaşadığı yere gitmeye çalışırlar. Kısa süre sonra cadıların yaşadığı yere varırlar ve cadıları kısa sürede esir almayı başarırlar. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi elmasın burada olmadığını anlayınca çok üzülürler. Hemen vampirin yaşadığı yere gitmek için cadılardan bilgi almaya çalışırlar. Vampirin yaşadığı yer ise dünya dışında bir yerdir. Cadıların verdiği bilgi buydu ve Doğa Prensesi ve Buz Prensesi kararlarından vazgeçmeye hiçte niyetleri yoktu.
İki farklı karaktere sahip yazarın kaleme aldığı eser olan Elmas Soygunu adlı kitap okuyucularıyla geçen hafta içerisinde buluştu. Kitap yazarlardan Bahar Rana Küçük yerinde duramayan, ders dışı veya ders esnasında devamlı sorular soran ve mutlaka kendisinin sınıfta olduğu öğretmene hatırlatan bir öğrencidir. Bahar Rana Küçük, konuşmayı seven, sorumluluk alabilen ve bunu yerine getirebilen bir öğrencidir. Bahar, Çocuk Akademisi ve yazarlık dersinin ilk günlerinden itibaren aktif olarak derslere katılan bir isim olmuştur. Okulda ilk kitaplar çıkmaya başladığında Bahar Rana içinde yeni bir süreç başlamıştı. O da bu adı bir kitaba konulan isimlerden biri olmak için çoktan kolları sıvamıştı. Sürekli bana Selin ile bir kitap yazmaya başladığını söylüyor ve her hafta mutlaka bana yazdıkları hakkında bilgi veriyordu. Bende süreci takip ediyor yapılanları kontrol ediyor ve ona geri dönütler veriyordum. Bahar mutlaka her perşembe günleri benim yanıma gelir ve yazdıklarını kontrol ettirirdi. Selin ise sevecen, sevgi dolu ve aynı zamanda narin bir o kadar da kendinden emin başarılı bir öğrencidir. Resim yapmayı seven, konuşmaktan çekinmeyen ve sorumluluk alabilen bir isimdir. O da Bahar gibi yazı yazmayı seviyor ve bu yazma işinin gelişimine katkı sağlayacağının biliyordu. Bahar’la birlikte her dersin başında veya sonunda yazdıkları kitaplarıyla alakalı sorular sorar, bende kitapla ilgili cevapları aldığında ise hemen dersinin başına dönerdi. Elmas Soygunu adlı kitapta yer alan resimleri Selin çizmiş ve bu alanda ki becerisini de ortaya koymuştur. Şu aralar iki yazar yine iş başındalar. Bahar Rana ve Selin Nilay’ın bir araya gelip bu tarz bir iş yapmaları takdire şayandır. Aralarında ki iş bölümlerini, kitapta yer alan kısımların yazılımını kendileri ayarlıyor ve ona göre kitaplarına şekil veriyor olmaları onlardaki cevherin ne olduğunu da ortaya koymaktadır. Biz onlardan çok daha başarılı kitaplar ortaya koymalarını bekliyoruz. Zira onlar bize bunu başarabileceklerini daha 10 yaşındayken göstermiş oldular. Bahar Rana Küçük ve Selin Nilay Yavuz’un bunu başaracağına canı gönülden inanıyorum. İşte Elmas Soygunundan bazı bölümler.

Doğa Prensesi ve Buz Prensesi zamanın birinde mışıl mışıl uyurlarken yanlarına iki yüzük birden çıkagelir. Gelen bu iki yüzük sihirli yüzüklerdir. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi uykudan uyanırlar ve yüzükleri görürler. İkisi de hiç beklemeden ve sihirli olduklarını bilmedikleri yüzükleri parmaklarına takarlar. O an şaşkın şaşkın etraflarına bakındıkları bir anda yanlarına iki hayvan çıkagelir. Bu gelen hayvanlardan biri tilki diğeri ise kedidir. Hayvanlardan kedi olan hemen kendisini tanıtmaya çalışır. Hayvanların konuşması Doğa Prensesi ve Buz Prensesinin ilgisini çeker. Kedi adını yüksek sesle söyler. Benim adım Mona der. Kedi konuşur da tilki hiç geri durur mu? Tabii ki hayır, oda isminin Lisa olduğunu söyler. Tilki ve kedinin neden orada olduğuna anlam veremedikleri için Doğa Prensesi ve Buz Prensesi hayvanların yanında daha fazla durmak istemezler. Kedi Mona ve tilki Lisa onların kendi yanlarında durmak istemediklerini anlamışlardır. Çok fazla zaman kaybetmeme adına ikisi de prenseslerin yanında uzaklaşırlar. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi kedi ve tilki gittikten sonra akşamüzeri daha önce gördükleri elmasa bakmaya giderler. Elması görmeye gittiklerinden gördükleri şey karşısında şaşkına dönerler. Elmas yerinde yoktur. Ellerindeki sihirli yüzükle elmasın kim tarafından çalındığını anlamaya çalışırlar. Ve elmasın vampirin çaldığını fark ederler. Vampirin yardımcılarının ise cadılar olduğunu sihirli yüzük sayesinde anlamışlardı. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi bu duruma bir anlam verememişlerdi. Şimdi ne yapacaklardı? İşte macera burada başlıyordu. Hazır mıyız? Elmasın çalındığını anlayan Doğa Prensesi ve Buz Prensesi onu geri almaya karar verirler. İlk önce cadıların ülkesine gitmeye ve elması aldıktan sonra da Vampirin yaşadığı yere gitmeye çalışırlar. Kısa süre sonra cadıların yaşadığı yere varırlar ve cadıları kısa sürede esir almayı başarırlar. Doğa Prensesi ve Buz Prensesi elmasın burada olmadığını anlayınca çok üzülürler. Hemen vampirin yaşadığı yere gitmek için cadılardan bilgi almaya çalışırlar. Vampirin yaşadığı yer ise dünya dışında bir yerdir. Cadıların verdiği bilgi buydu ve Doğa Prensesi ve Buz Prensesi kararlarından vazgeçmeye hiçte niyetleri yoktu.