
Öyküsüne detaylı girmeyeceğim. Bu devasa proje Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın rektörlüğü döneminde Atatürk Üniversitesi’nce ‘Bilim, Kültür, Doğa, Tarih ve Eğitim Parkı projesi’ adıyla hazırlandı. Tematik müzelerin yanı sıra bir otelin de yer alacağı proje, bizzat Rektör Koçak tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a takdim edildi ve onayı alındı. Sayın Cumhurbaşkanımız, projeye, bir-iki kilometre boyunda bir tarih duvarı ilave edilmesini ve Türk tarihinin bu duvarda yer alacak rölyeflerle anlatılması talimatını da vermişti.
Bu gelişmeleri müteakip Erzurum Büyük Şehir Belediyesi, Şehircilik Bakanlığı ile Orman Su İşleri Bakanlığı projeyi sahiplendiler. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun talimatlarıyla ‘Erzurum denizinin’ göl inşaatı, 19 Temmuz 2016 yılında, 19 Milyon 117 bin TL bir bedelle, Arsel En. Çev. Tel. İnş. San. ve Tic. A.Ş’ye ihale edildi.
670 dönümlük bir arazi üzerinde kurulmasına başlanılan projenin göl uzunluğu bin 115 metre. Göl alanı 85 bin metre kare. Tutacağı su rezervi 90 bin metreküp olacak. Tabanı geomembran (tecrit malzemesi) ile kaplanan biyolojik mahiyetteki göl, yüzey alanı ve depolama yönüyle, ülkemizin ilk eğlen-dinlen amaçlı gölü unvanına sahip olacak.
Girişte yer alan tabelada gölün 2018 yılı itibariyle bitirilmesi öngörülüyor; fakat ödeneksizlik yüzünden iş 2020 yılına sarktı. Sezon bitiyor ancak işler bu yıl da tamamlanamadı.
Gidip gölün son durumunu yerinde gördüm; DSİ’nin ve Erzurum Büyükşehir’in ihalelerini yürüten şirketlerin şantiye yetkilileriyle görüştüm.

Denizimizin çevre duvarları ve alt yapısı büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Büyükşehir, projenin orijinalinde olmamasına rağmen, gölün içine çok sayıda iskele ile buz pateni havuzu gibi ilaveler yapıp işi öyle ihale etmiş. Bu iskeleler, tabi, gemi seyr-ü seferine hizmet etmeyecekler; üzerlerinde sosyal tesisler yer alacak. Yani yiyip içip Erzurum denizini seyredeceğiz! Oysa sosyal mekânlar, orijinal planda olduğu gibi, kıyılara yayılabilirdi, gölün içine yapılmalarına ve gölün görselliğinin mahvedilmesine gerek yoktu. Bu anlamsız ilavelerle proje iyice sulandırılmış; fakat bu haline de razıyız.
Sorun denizimize ne zaman kavuşacağız?
DSİ şantiyesinin şefi, ‘işin yüzde 40’ı bitti. Bu yılkı ödeneği kullandık. Ödenek verilmediği için geçen iki yıl çalışılamamıştı,” bilgisini verdi. “Peki, buradaki işler tam olarak ne zaman biter; göl ne zaman suyuna kavuşur?” diye yeni bir soru soruyorum. “Paraya bağlı,” diyor. “para verirlerse 3–4 seneye tamamlanır.”
DSİ şantiyesinden aşağı inip Büyükşehir Belediyesi’nin göl içindeki sosyal donatı işlerini yürüten firmanın yetkilileriyle konuşuyorum. Onlar da, gölün içinde çalışan beton çırpıcıyı göstererek, ‘Şu an son betonumuzu döküyoruz. Bir iki güne kadar işimiz bitecek. Ama burası çok büyük bir alan; yapılacak daha çok iş var!” diyor. Haklılar, yapılacak çok iş var, fakat umutlanabiliriz, çünkü bu yıl epey iş yapıldı. İnşallah önümüzdeki yıl da bu tempoyla gider ve kısa zamanda proje ortaya çıkar.

Erzurum’da sosyal hayatı değiştirecek proje
Erzurum tarihsel olarak doğunun başkentidir. Büyüyen şehrin, tabiri caize, artık göbeğinde kalan bu göl projesi, Erzurum’da sosyal hayatı canlandıracak ve yeniden kurgulayacak özelliklere sahiptir. Gölün Erzurum turizminin odak noktalarından biri olacağı kesin; ayrıca ciddi bir istihdam imkânı da sağlayacak.

Peyzajını üniversite yapmalı
Projenin fikir babası Atatürk Üniversitesi; fakat bu değerli yatırımla ilgili pek sesi çıkmıyor. Oysa ilk başta projenin güçlü ortağı idi. Rektörümüz Prof. Dr. Ömer Çomaklı Hocamızın konuyla ilgili hiçbir demecini hatırlamıyorum. Bu yaklaşım doğru değil. Maddi katkı sağlanamıyorsa bile bu dev projenin, tematik müzeler kısmından vaz geçilmemeli ve gerçekleştirilmesine azmedilmeli. ATA BOTANİK bahçesi gibi, gölün peyzajını da Mimarlık ve Tasarım Fakültesi gerçekleştirmelidir. Önümüzdeki yıl gölün çevresinde ağaçlandırma faaliyetleri rahatlıkla başlatılabilir, çünkü alt yapı tamamlanmış durumda. Çok özel bir çalışma yapılmalı ve örnek bahçeler tanzim edilmeli. Partner kuruluşlarla bir araya gelinerek projenin değerlendirilmesi de sık sık yapılmalıdır. Şu unutulmamalı; bir şeyi başlatmak önemli değildir asıl önemli olan onu sonuçlandırmaktır. (Sadece Dadaşkent’te ana cadde kaldırımlarında yer alan, görselini yayınladığımız, geniş yapraklarıyla dikkat çeken, soğuğa dayanıklı Katalpa ağacı, hem bu gölün çevresine dikilebilir hem de şehirde yaygınlaştırılabilir.)
Hükûmet himmetini artırmalı!
Bu projenin vücut bulmasında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı asıl lokomotiftir. Sayın Cumhurbaşkanımızın işin bu derece uzamasına razı olacağını sanmıyoruz. Hükûmetimizden, bu muazzam projenin bir an önce tamamlanabilmesi için, kaybedilen yılları telafi edecek müspet bir ayrımcılığı şehrimize göstermesini ve Erzurumluları denizleriyle buluşturmasını bekliyoruz.
Bu gelişmeleri müteakip Erzurum Büyük Şehir Belediyesi, Şehircilik Bakanlığı ile Orman Su İşleri Bakanlığı projeyi sahiplendiler. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun talimatlarıyla ‘Erzurum denizinin’ göl inşaatı, 19 Temmuz 2016 yılında, 19 Milyon 117 bin TL bir bedelle, Arsel En. Çev. Tel. İnş. San. ve Tic. A.Ş’ye ihale edildi.
670 dönümlük bir arazi üzerinde kurulmasına başlanılan projenin göl uzunluğu bin 115 metre. Göl alanı 85 bin metre kare. Tutacağı su rezervi 90 bin metreküp olacak. Tabanı geomembran (tecrit malzemesi) ile kaplanan biyolojik mahiyetteki göl, yüzey alanı ve depolama yönüyle, ülkemizin ilk eğlen-dinlen amaçlı gölü unvanına sahip olacak.
Girişte yer alan tabelada gölün 2018 yılı itibariyle bitirilmesi öngörülüyor; fakat ödeneksizlik yüzünden iş 2020 yılına sarktı. Sezon bitiyor ancak işler bu yıl da tamamlanamadı.
Gidip gölün son durumunu yerinde gördüm; DSİ’nin ve Erzurum Büyükşehir’in ihalelerini yürüten şirketlerin şantiye yetkilileriyle görüştüm.

Denizimizin çevre duvarları ve alt yapısı büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Büyükşehir, projenin orijinalinde olmamasına rağmen, gölün içine çok sayıda iskele ile buz pateni havuzu gibi ilaveler yapıp işi öyle ihale etmiş. Bu iskeleler, tabi, gemi seyr-ü seferine hizmet etmeyecekler; üzerlerinde sosyal tesisler yer alacak. Yani yiyip içip Erzurum denizini seyredeceğiz! Oysa sosyal mekânlar, orijinal planda olduğu gibi, kıyılara yayılabilirdi, gölün içine yapılmalarına ve gölün görselliğinin mahvedilmesine gerek yoktu. Bu anlamsız ilavelerle proje iyice sulandırılmış; fakat bu haline de razıyız.
Sorun denizimize ne zaman kavuşacağız?
DSİ şantiyesinin şefi, ‘işin yüzde 40’ı bitti. Bu yılkı ödeneği kullandık. Ödenek verilmediği için geçen iki yıl çalışılamamıştı,” bilgisini verdi. “Peki, buradaki işler tam olarak ne zaman biter; göl ne zaman suyuna kavuşur?” diye yeni bir soru soruyorum. “Paraya bağlı,” diyor. “para verirlerse 3–4 seneye tamamlanır.”
DSİ şantiyesinden aşağı inip Büyükşehir Belediyesi’nin göl içindeki sosyal donatı işlerini yürüten firmanın yetkilileriyle konuşuyorum. Onlar da, gölün içinde çalışan beton çırpıcıyı göstererek, ‘Şu an son betonumuzu döküyoruz. Bir iki güne kadar işimiz bitecek. Ama burası çok büyük bir alan; yapılacak daha çok iş var!” diyor. Haklılar, yapılacak çok iş var, fakat umutlanabiliriz, çünkü bu yıl epey iş yapıldı. İnşallah önümüzdeki yıl da bu tempoyla gider ve kısa zamanda proje ortaya çıkar.

Erzurum’da sosyal hayatı değiştirecek proje
Erzurum tarihsel olarak doğunun başkentidir. Büyüyen şehrin, tabiri caize, artık göbeğinde kalan bu göl projesi, Erzurum’da sosyal hayatı canlandıracak ve yeniden kurgulayacak özelliklere sahiptir. Gölün Erzurum turizminin odak noktalarından biri olacağı kesin; ayrıca ciddi bir istihdam imkânı da sağlayacak.

Peyzajını üniversite yapmalı
Projenin fikir babası Atatürk Üniversitesi; fakat bu değerli yatırımla ilgili pek sesi çıkmıyor. Oysa ilk başta projenin güçlü ortağı idi. Rektörümüz Prof. Dr. Ömer Çomaklı Hocamızın konuyla ilgili hiçbir demecini hatırlamıyorum. Bu yaklaşım doğru değil. Maddi katkı sağlanamıyorsa bile bu dev projenin, tematik müzeler kısmından vaz geçilmemeli ve gerçekleştirilmesine azmedilmeli. ATA BOTANİK bahçesi gibi, gölün peyzajını da Mimarlık ve Tasarım Fakültesi gerçekleştirmelidir. Önümüzdeki yıl gölün çevresinde ağaçlandırma faaliyetleri rahatlıkla başlatılabilir, çünkü alt yapı tamamlanmış durumda. Çok özel bir çalışma yapılmalı ve örnek bahçeler tanzim edilmeli. Partner kuruluşlarla bir araya gelinerek projenin değerlendirilmesi de sık sık yapılmalıdır. Şu unutulmamalı; bir şeyi başlatmak önemli değildir asıl önemli olan onu sonuçlandırmaktır. (Sadece Dadaşkent’te ana cadde kaldırımlarında yer alan, görselini yayınladığımız, geniş yapraklarıyla dikkat çeken, soğuğa dayanıklı Katalpa ağacı, hem bu gölün çevresine dikilebilir hem de şehirde yaygınlaştırılabilir.)
Hükûmet himmetini artırmalı!
Bu projenin vücut bulmasında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı asıl lokomotiftir. Sayın Cumhurbaşkanımızın işin bu derece uzamasına razı olacağını sanmıyoruz. Hükûmetimizden, bu muazzam projenin bir an önce tamamlanabilmesi için, kaybedilen yılları telafi edecek müspet bir ayrımcılığı şehrimize göstermesini ve Erzurumluları denizleriyle buluşturmasını bekliyoruz.