
Pandemi, iklim değişikliği, enerji krizi ve savaş… Ukrayna - Rusya savaşı nedeniyle bozulan ekonomik ve siyasi dengeler, birçok sektörde krize sebep oldu. Dünya genelinde gelişmiş ülkeler dahil gıda ve enerji darboğazına girdi. Birleşmiş Milletler (BM), dünyanın şimdiye kadarki en ciddi gıda, enerji ve ekonomik krizin eşiğinde olduğu uyarısında bulundu.
Gıdaya ulaşmada yaşanan sıkıntılara birde yüksek enflasyon eklenince her ülke kendi kendine yeten gıda ve enerji arayışına girdi. Artan gıda ve enerji fiyatları tüm dünyada enflasyonu yükseltirken gündemimize de yeni bir kavram ekledi; “Gıda milliyetçiliği”
Gıda milliyetçiliği kavramı, gıda üretiminde kendi kendine yetmenin yanı sıra, üretilen gıdanın zor zamanlar için muhafaza edilmesi olarak ifade ediliyor. Bu gelişmeler ışığında Aziziye Belediyesi’nin kurduğu Termal Destekli Domates Seraları ve Güneş Enerji Santralleri ülkeye örnek olacak nitelikte stratejik yatırımlar olarak dikkat çekiyor. Akılcı yatırımların mimarı Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan ile her iki yatırımı birlikte gezdik.

Nereden aklınıza geldi Jeotermal Sera kurup domates üretmek?
Pandemi sonrası dünya genelinde gıdaya erişimde yaşanan sıkıntılar, ileriye dönük projeleri uygulamaya sokmamıza neden oldu. Bizim ülkemizde böyle sorunlar yaşanmadı ama hiç etkilenmedik de diyemeyiz. Yola çıkışımızın ana temelini bu oluşturdu.
Biz termal potansiyelimizi hep turizm odaklı kullandık. Bunu başka türlü nasıl kullanabiliriz diye araştırdığımızda ülkemizde ve dünyada termal destekli seralar olduğunu gördük. Fizibilite yaptık ve kendimizi bu işe uygun gördük, ürün olarak da piyasada kabul gören domates olduğunu anlayınca düğmeye bastık. Burada Erzurum’un potansiyeli de çok önemli. Geneline baktığınızda bu büyüklükte bir sera yok. Tüm detayları bir araya getirip fizibilite raporlarında Aziziye’nin bu işe ne kadar uygun olduğunu gördük. Biokütle enerji ile Jeotermal enerjiyi birleştirip bu serayı kurduk. Sera KUDAKA ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın destekleriyle projelendirildi.
[caption id="attachment_300774" align="aligncenter" width="800"]
Pandemi sonrası dünya genelinde gıdaya erişimde yaşanan sıkıntılar, ileriye dönük projeleri uygulamaya sokmamıza neden oldu.[/caption]
Jeotermal enerjiyi biliyoruz da bize Biokütle enerjiyi anlatır mısınız?
Biokütle jeotermal enerjiye destek veren diğer bir enerji birimi, burada biokütle enerji ile çalışan bir kazanımız var. Bu kazanda da biz atık yakıyoruz. Aslında baktığınızda bu sera tamamen yeşil bir döngü ile çalışan bir sera. Çünkü jeotermal enerji temiz bir enerji. Jeotermal enerjinin yetmediği durumlarda özellikle kışın hava sıcaklığını eksi 35 derecelere düştüğü dönemlerde biokütle kazanlarını yakıyoruz. Biokütle kazanında ilçemizden topladığımız geri dönüşümü mümkün olmayan, kalori değeri yüksek olan atıkları yakıyoruz. İlçemiz bu atıklardan kurtulduğu gibi külleri de ayrıca değerlendiriliyor.

Seralarda toprak yok neden?
Burası topraksız bir sera, bitkiler toprağın içinde değil özel bir maddenin içinde büyüyor. Ham maddesi Hindistan Cevizi Kabuğu, domatesler 60 derece termal su ile ısıtılan serada yetişiyor. Seralarımız Türkiye’de bu ölçekteki en büyük sera olma özelliğini taşıyor. Topraksız tarım uygulaması yaptığımız seralarımızda, domates üretimi için Cocopeat sistemini kullandık. Bitkilerdeki tozlaşma ya da diğer tabirle döllenme ihtiyacını ise bu iş için özel olarak yetiştirilmiş arılarla gerçekleştiriyoruz. Bu arılar bal yapmıyor, sadece bitkilerin polenleşmesini sağlıyor. Türkiye’nin en yüksek rakımda yetişen ve yine Türkiye’nin en lezzetli ve besleyici domatesini Erzurum’da üretiyoruz. Çünkü yüksek rakım bitki gelişiminde ve yüksek verim elde etmede çok büyük avantajlar sağlıyor. Biz de işte bu avantajı fırsata dönüştürdük.
[caption id="attachment_300777" align="alignright" width="485"]
Rutin belediyeciliğin yanı sıra halkın ihtiyacı ve ülkenin refahına yönelik çalışmalara imza attık.[/caption]
Ne kadara mal oldu?
Bu sera yaklaşık 11 bin metre kare alana sahip, bitkinin yetiştiği alan ise 10 bin metre kare. Bizim geçen yıl bunu ihale ettiğimiz miktar yaklaşık 10 milyon TL civarında. Bu yatırım ilimiz ve ilçemiz için sadece ekonomik fayda üretmekle kalmayıp, aynı zamanda tarımsal üretimde çeşitliliği sağlayarak çevreyi de koruma altına alıyor.
Üretilen domatesler şehrin ihtiyacının ne kadarını karşılayacak?
Tamamen organik olan domates üretimimiz yılda yaklaşık 330 ton civarında olacak. Bugün serada hasat günü, şu ana kadar da 75 ton aldık. Yani haftada 15 ton ile 25 ton arasında güneşin durumuna göre alabiliyoruz. Bu kadar tonaj Erzurum’un tüketimine oranla fazla. Malum sebze ve meyve çabuk bozulan gıda ürünü, bu nedenle domateslerimiz sadece Erzurum’da değil civar illerde de satışa sunuldu.
Kışın Erzurumlu taze domates yiyebilecek mi?
Bence bu en önemli konu, biz bu üretimimize aynı hızıyla kışın da devam edeceğiz. Kent taze ve organik domatese yaz-kış ulaşacak. Seralarda en önemli gider kalemi; enerji kalemi ısıtma gideridir. Biz Biokütle ve Jeotermal enerji ile bunu sıfıra indirdik. Bu nedenle üretim hiç durmayacak.
Fiyatlandırma ve domatese erişim nasıl olacak?
Yerel marketler dahil şu an birkaç noktada satışı yapılıyor. Ancak biz Tarım Kredi Kooperatifleriyle sözleşme imzaladık. Tarım kredinin bütün şubelerinde meyve sebze reyonlarında bizim domatesimiz yer aldı. Şu an tüm Türkiye’ye gitmiyor ama bütün bölge illerine gidiyor. Salkım domatesin şu an piyasa fiyatı yaklaşık 14 ila 18 arasında değişiyor. Oda şu mevsim de, biz inşallah ürünümüzü 10 liranın altında bir fiyatla halkımızla buluşturacağız.
[caption id="attachment_300773" align="alignnone" width="800"]
GES sayesinde yılda 4 milyon kilovat saat elektrik üretiyoruz, 2 bin hanemiz bizim ürettiğimiz elektrikten faydalanıyor.[/caption]
GES Kapasitesi Artırıldı
Dünya şu an enerji krizi ile boğuşuyor. Türkiye olarak bizi bekleyen bu anlamda henüz bir sıkıntı yok. Ancak enerjide dışa bağımlı olduğumuz gerçeği de değişmiyor. Bir ilçe belediyesi olarak ikinci önemli stratejik yatırımız da Güneş Enerji Santrali oldu. Birazda bu yatırıdan bahsedelim.
Enerji ne yazık ki bu dönemin en önemli sorunu, dünya ciddi bir kriz içinde. Salgın hastalıklar, ardından Rusya Ukrayna savaşı, gıda kadar enerjiyi de vurdu. Biz Aziziye Belediyesi olarak Güneş Enerji Santralini pandemi öncesi planladık. Yaptığımız araştırmalar neticesinde Erzurum’un günlük ve yıllık güneşlenme süresi bakımından Türkiye’de çok önemli bir avantajı elinde bulundurduğunu gördük. Bunun yanında güneş ışınlarının Erzurum’da yere düşme açısı da, elektrik üretimi için fevkalade bir imkân sağlıyor. Biz de Aziziye Belediyesi olarak, böylesine önemli bir potansiyele kayıtsız kalmadık. Yatırımımızı gerçekleştirdik ve elektrik üretimi için bir süre önce de düğmeye bastık. Bu yatırımımız kısa bir sürede kendi kendini amorti etmekle kalmadı aynı zamanda Aziziye Belediyemiz için yeni bir gelir kapısı oldu.

Şu an ne kadar enerji üretiyorsunuz?
Yatırım iki etap da şekillendi. İlk etapta 2 milyon kilovatsaat elektrik üretiliyordu. Yaklaşık bin hanemizin elektrik ihtiyacı karşılanıyordu. İkinci yatırım devreye girince bu oran ikiye katlandı. Şu an yılda 4 milyon kilovat saat elektrik üretiyoruz, 2 bin hanemiz bizim ürettiğimiz elektrikten faydalanıyor.
GES’lerin çevreye katkısı var mı?
Olmaz mı, Güneş Enerji Santrali ile sadece ekonomik katma değer üretmiyoruz aynı zamanda ekosistemi de koruma altına almış oluyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımları, doğayı koruma misyonlarıyla da ön plana çıkar. Dolayısıyla ilçemize kazandırdığımız bu yatırım ile yıllık 1850 ton karbondioksitin atmosfere salınımını önlemiş oluyoruz. İlaveten bu yolla elde edeceğimiz enerji sayesinde yılda 160 bin ağacın kesilmesinin de önüne geçmiş oluyoruz.
Gıdaya ulaşmada yaşanan sıkıntılara birde yüksek enflasyon eklenince her ülke kendi kendine yeten gıda ve enerji arayışına girdi. Artan gıda ve enerji fiyatları tüm dünyada enflasyonu yükseltirken gündemimize de yeni bir kavram ekledi; “Gıda milliyetçiliği”
Gıda milliyetçiliği kavramı, gıda üretiminde kendi kendine yetmenin yanı sıra, üretilen gıdanın zor zamanlar için muhafaza edilmesi olarak ifade ediliyor. Bu gelişmeler ışığında Aziziye Belediyesi’nin kurduğu Termal Destekli Domates Seraları ve Güneş Enerji Santralleri ülkeye örnek olacak nitelikte stratejik yatırımlar olarak dikkat çekiyor. Akılcı yatırımların mimarı Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan ile her iki yatırımı birlikte gezdik.

Nereden aklınıza geldi Jeotermal Sera kurup domates üretmek?
Pandemi sonrası dünya genelinde gıdaya erişimde yaşanan sıkıntılar, ileriye dönük projeleri uygulamaya sokmamıza neden oldu. Bizim ülkemizde böyle sorunlar yaşanmadı ama hiç etkilenmedik de diyemeyiz. Yola çıkışımızın ana temelini bu oluşturdu.
Biz termal potansiyelimizi hep turizm odaklı kullandık. Bunu başka türlü nasıl kullanabiliriz diye araştırdığımızda ülkemizde ve dünyada termal destekli seralar olduğunu gördük. Fizibilite yaptık ve kendimizi bu işe uygun gördük, ürün olarak da piyasada kabul gören domates olduğunu anlayınca düğmeye bastık. Burada Erzurum’un potansiyeli de çok önemli. Geneline baktığınızda bu büyüklükte bir sera yok. Tüm detayları bir araya getirip fizibilite raporlarında Aziziye’nin bu işe ne kadar uygun olduğunu gördük. Biokütle enerji ile Jeotermal enerjiyi birleştirip bu serayı kurduk. Sera KUDAKA ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın destekleriyle projelendirildi.
[caption id="attachment_300774" align="aligncenter" width="800"]

Jeotermal enerjiyi biliyoruz da bize Biokütle enerjiyi anlatır mısınız?
Biokütle jeotermal enerjiye destek veren diğer bir enerji birimi, burada biokütle enerji ile çalışan bir kazanımız var. Bu kazanda da biz atık yakıyoruz. Aslında baktığınızda bu sera tamamen yeşil bir döngü ile çalışan bir sera. Çünkü jeotermal enerji temiz bir enerji. Jeotermal enerjinin yetmediği durumlarda özellikle kışın hava sıcaklığını eksi 35 derecelere düştüğü dönemlerde biokütle kazanlarını yakıyoruz. Biokütle kazanında ilçemizden topladığımız geri dönüşümü mümkün olmayan, kalori değeri yüksek olan atıkları yakıyoruz. İlçemiz bu atıklardan kurtulduğu gibi külleri de ayrıca değerlendiriliyor.

Seralarda toprak yok neden?
Burası topraksız bir sera, bitkiler toprağın içinde değil özel bir maddenin içinde büyüyor. Ham maddesi Hindistan Cevizi Kabuğu, domatesler 60 derece termal su ile ısıtılan serada yetişiyor. Seralarımız Türkiye’de bu ölçekteki en büyük sera olma özelliğini taşıyor. Topraksız tarım uygulaması yaptığımız seralarımızda, domates üretimi için Cocopeat sistemini kullandık. Bitkilerdeki tozlaşma ya da diğer tabirle döllenme ihtiyacını ise bu iş için özel olarak yetiştirilmiş arılarla gerçekleştiriyoruz. Bu arılar bal yapmıyor, sadece bitkilerin polenleşmesini sağlıyor. Türkiye’nin en yüksek rakımda yetişen ve yine Türkiye’nin en lezzetli ve besleyici domatesini Erzurum’da üretiyoruz. Çünkü yüksek rakım bitki gelişiminde ve yüksek verim elde etmede çok büyük avantajlar sağlıyor. Biz de işte bu avantajı fırsata dönüştürdük.
[caption id="attachment_300777" align="alignright" width="485"]

Ne kadara mal oldu?
Bu sera yaklaşık 11 bin metre kare alana sahip, bitkinin yetiştiği alan ise 10 bin metre kare. Bizim geçen yıl bunu ihale ettiğimiz miktar yaklaşık 10 milyon TL civarında. Bu yatırım ilimiz ve ilçemiz için sadece ekonomik fayda üretmekle kalmayıp, aynı zamanda tarımsal üretimde çeşitliliği sağlayarak çevreyi de koruma altına alıyor.
Üretilen domatesler şehrin ihtiyacının ne kadarını karşılayacak?
Tamamen organik olan domates üretimimiz yılda yaklaşık 330 ton civarında olacak. Bugün serada hasat günü, şu ana kadar da 75 ton aldık. Yani haftada 15 ton ile 25 ton arasında güneşin durumuna göre alabiliyoruz. Bu kadar tonaj Erzurum’un tüketimine oranla fazla. Malum sebze ve meyve çabuk bozulan gıda ürünü, bu nedenle domateslerimiz sadece Erzurum’da değil civar illerde de satışa sunuldu.
Kışın Erzurumlu taze domates yiyebilecek mi?
Bence bu en önemli konu, biz bu üretimimize aynı hızıyla kışın da devam edeceğiz. Kent taze ve organik domatese yaz-kış ulaşacak. Seralarda en önemli gider kalemi; enerji kalemi ısıtma gideridir. Biz Biokütle ve Jeotermal enerji ile bunu sıfıra indirdik. Bu nedenle üretim hiç durmayacak.
Fiyatlandırma ve domatese erişim nasıl olacak?
Yerel marketler dahil şu an birkaç noktada satışı yapılıyor. Ancak biz Tarım Kredi Kooperatifleriyle sözleşme imzaladık. Tarım kredinin bütün şubelerinde meyve sebze reyonlarında bizim domatesimiz yer aldı. Şu an tüm Türkiye’ye gitmiyor ama bütün bölge illerine gidiyor. Salkım domatesin şu an piyasa fiyatı yaklaşık 14 ila 18 arasında değişiyor. Oda şu mevsim de, biz inşallah ürünümüzü 10 liranın altında bir fiyatla halkımızla buluşturacağız.
[caption id="attachment_300773" align="alignnone" width="800"]

GES Kapasitesi Artırıldı
Dünya şu an enerji krizi ile boğuşuyor. Türkiye olarak bizi bekleyen bu anlamda henüz bir sıkıntı yok. Ancak enerjide dışa bağımlı olduğumuz gerçeği de değişmiyor. Bir ilçe belediyesi olarak ikinci önemli stratejik yatırımız da Güneş Enerji Santrali oldu. Birazda bu yatırıdan bahsedelim.
Enerji ne yazık ki bu dönemin en önemli sorunu, dünya ciddi bir kriz içinde. Salgın hastalıklar, ardından Rusya Ukrayna savaşı, gıda kadar enerjiyi de vurdu. Biz Aziziye Belediyesi olarak Güneş Enerji Santralini pandemi öncesi planladık. Yaptığımız araştırmalar neticesinde Erzurum’un günlük ve yıllık güneşlenme süresi bakımından Türkiye’de çok önemli bir avantajı elinde bulundurduğunu gördük. Bunun yanında güneş ışınlarının Erzurum’da yere düşme açısı da, elektrik üretimi için fevkalade bir imkân sağlıyor. Biz de Aziziye Belediyesi olarak, böylesine önemli bir potansiyele kayıtsız kalmadık. Yatırımımızı gerçekleştirdik ve elektrik üretimi için bir süre önce de düğmeye bastık. Bu yatırımımız kısa bir sürede kendi kendini amorti etmekle kalmadı aynı zamanda Aziziye Belediyemiz için yeni bir gelir kapısı oldu.

Şu an ne kadar enerji üretiyorsunuz?
Yatırım iki etap da şekillendi. İlk etapta 2 milyon kilovatsaat elektrik üretiliyordu. Yaklaşık bin hanemizin elektrik ihtiyacı karşılanıyordu. İkinci yatırım devreye girince bu oran ikiye katlandı. Şu an yılda 4 milyon kilovat saat elektrik üretiyoruz, 2 bin hanemiz bizim ürettiğimiz elektrikten faydalanıyor.
GES’lerin çevreye katkısı var mı?
Olmaz mı, Güneş Enerji Santrali ile sadece ekonomik katma değer üretmiyoruz aynı zamanda ekosistemi de koruma altına almış oluyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımları, doğayı koruma misyonlarıyla da ön plana çıkar. Dolayısıyla ilçemize kazandırdığımız bu yatırım ile yıllık 1850 ton karbondioksitin atmosfere salınımını önlemiş oluyoruz. İlaveten bu yolla elde edeceğimiz enerji sayesinde yılda 160 bin ağacın kesilmesinin de önüne geçmiş oluyoruz.