
Vedat REFAYELi'nin izlenimleri
HALI SAHA MAÇI!
Amed maçını il dışında olduğu için izleyememiş, hem yeni takımı hem de saha ambiyansını merak eden biri için Konya Anadolu Selçuk maçı kaçırılacak bir maç değildi. Hele de PUSULA’da ilk maç değerlendirmem olacağı için de bu maçı kaçırma lüksüm olamazdı. Nasıl bir skor ile stattan ayrılmaktan çok nasıl bir kadroyu izleyeceğimi merak ediyordum. Girişte yaşadığımız bazı zorlukların sonrasında yeşil sahayı tam da İstiklal Marşı okunurken yakalayabildim! Bir defa bakımlı sahaya daha ilk görüşte aşık oldum. Paha biçilmeyen Isparta halıları gibiydi. Tamamen yüzde yüz yün olan Isparta halısının bir özelliği boş alanlarının nadir olması yanında elle dokunuluşudur. Sanki elle o saha bir halı gibi işlenmiş gibiydi. Sanki halıda oynanan bir maçtı. Orada sadece maç yapmak değil, kır düğünü havasında kızın, oğlanın düğününü de yapmak ister adam! Herşeyden önce böylesine güzel bir sahayı hazırlayan Fuat Taşkesenligil yönetimindeki Spor Müdürlüğü’ne teşekkür etmek gerekiyor diye düşünüyorum..
O PANİK NEDEN?
Maça damgasını vuran bir başka faktör de seyirci ve stadın yeterince ışıklandırılmasıydı. Bir önceki maçlara oranla biraz daha ışığı cömertti stadın! Hele 35’nci dakikalarda üstten ısıtmanın da çalışmasıyla maç daha da keyifli seyredilir hale geldi! Hiç kuşkusuz bu maçta bakışların en fazla üzerinde olduğu isim Mert Nobre’ydi. Ben de ilk defa canlı olarak mavi-beyazlı bir forma ile Nobre’yi izledim ve formanın ona, onun da o formaya pek bir yakıştığını gördüm. 90 dakika boyunca kıpır kıpır bir Nobre, en azından kendisini transfer eden yönetime ne kadar teşekkür edilse az olunacağını gösterdi. Daha maçın üçüncü dakikasında Nobre’nin ayağından gelen gol, seyirciyi havaya soktu ama beklenen o ikinci gol hemen de gelmeyince hem tribünde hem de sahada bir tedirginlik baş gösterdi. Hele öteden beri de beğendiğim de bir oyuncu lan Konyalı Seddar’ın yakın mesafeden kalecinin kornere çeldiği kafa vuruşu ve Ufukhan’ın direkte patlayan vuruşları yürekleri ağızlara getirdi. Bereket versin ki biraz da şans Erzurum’un yanındaydı ve rakibin her an muhtemelen gelmesi beklenen o gol gelmedi de rahat bir nefes alındı. Hele o direkten dönen top gol olsaydı mavi-beyazlılar onun atından kalkarmıydı, onu benden çok teknik patronun düşünmesi ve ona göre cevap vermesi gerekir diye düşünüyorum.

BAŞKA ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM CANCAĞIZIM!
Konya Anadolu Selçuk maçında izlediğim Erzurum’u balı kıt arıya benzettim. Gördüğüm artılar arasında, oyuncuların kariyer anlamında iyi yerlerde olmaları ve savunmayı da sürekli ön planda tutan anlayışlarıydı. Bir başka artı da orta saha oyuncularının verimliliklerinin fazlalığı ve de mücadele ruhlarının yüksekliğiydi. Rakibin de öyle hafife alınır bir rakip olmadığını da gözönünde bulundurursak savaşan bir takım görüntüsü verdi Erzurum. Ama eksik olarak gördüğün ne diye soracak olursanız o da kanatların yeterince kullanılmamış olmasıydı. Kenar orta bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olması beni şaşırttı. Bazı oyuncuların maç süresince hem hakemle hem de rakiple oynaması da gereksiz geldi bana. Orta sahadan dikine atılan uzun toplarla rakip ceza sahası içerisinde etkili olunduysa da ne oyun ne de pozisyon zenginliği konusunda ben çok da tat almadım. Zaten maçta da Erzurum’un iki golünün dışında 67’de Engin Baytar’ın kaleciyle karşı karşıya kaldığı net pozisyon dışında çok da pozisyon göremedik. İlk maç itibariyle teknik heyete iletilmek üzere yollayacağım mesaj şu olacaktır: Evet ama yetmez! Seyirci için de Hz.Mevlana’nın sözüne atıfta bulunarak söyleyeceğim bir şey var. Başka şeyler söylemek lazım cancığazım. Yeni, o güzelim ortamınıza ait daha çarpıcı sloganlar bulun, tekrardan vazgeçin.
3’TE 3 YAPAN YOK!
Büyükşehir Belediye Erzurumspor’un istikrarsız bir grupta mücadele ettiğine şahit oluyoruz.. Henüz ilk 3 hafta geçmesine rağmen herhangi bir takım 3’de 3 yapmadı. İlk 3 hafta sonrasında puan cetveline baktığımızda 3 takımın 7 ve 5 takımın da 5’er puanla sıralandığını görüyoruz. Ligin dibine demir atan ve henüz puanla tanışamayan Kahramanmaraş hariç, bu da gösteriyor ki grupta herkes herkeste puan alabilir. Bana göre bu hafta Erzurum’un grubunda en dikkat çeken skor Fethiye-Of maçında çıktı. Bana göre de ligin sonuna kadar zirve yarışında olacak olan Fethiye, kolay lokma sanılan Ofspor karşısında 1 puanı son dakikalarda attı golle kurtarırken evinde kaybettiği 2 puanı çok arayacak. Bu arada, açık açık söyleyeyim ki, bu grupta bana göre Erzurum’un rakipleri İstanbul, Fethiye, Nazilli ve güçlü yönetime sahip Kocaeli Birlik olacak. İlerleyen haftalarda ligin dibindeki Kahramanmaraş’ın da silkineceğine ve kafasını çıkartacağına inanıyorum.
GÜZEL İKİLİ!
Mehmet Albayrak ile Mert Nobre ikilisini birbirlerine çok yakışmış gördüm. Birlikte olmaz diye düşünenleri yanıltan bir fotoğraf verdiler maçta. Nobre markaj altında olmasına rağmen lk başta özellikle Mehmet Albayrak’ın verimliğinin düştüğü gözlendi ama ilerleyen daikalarda da görüldü ki aynı oyuncu sahada sağlı sollu deplaseler ile en azından rakibin hücum yapmasına engel oldu. Ne varki bir çok hava topunu alamayan Mehmet Albayrak, belki de Erzurum’da oynadığı maçlar itibariyle ilk defa bu maçta pozisyona girmedi. Üçüncü dakikada Nobre ile gelen gol aslında Albayrak’ın da işine geldi. Böylesine kendi adına kısır bir maçta kayıplarda olması göze çok batmadı, kendisi için çok da sorun teşkil etmedi. Nobre ise attığı golün yanısıra son derece istekli, arzulu ve de coşkulu futboluyla gelecek için iyi sinyaller verdi.
ADI KONULMAYAN SEVİNÇ!
Bunca yıldır, eski adıyla Cemal Gürsel, yeni adıyla Kazım Karabekir stadında maç seyrederim, ilk defa böyle bir gole bu kadar sevinildiğine şahit oluyorum. Haydi, son iki maçta 5 puan kaybetmiş bir takım olarak Nobre’nin golüne sevinilir onu anlarım ama 87’nci dakikada gelen ikinci gole o kadar sevinilmesini anlamadım gitti. Gören de diyecek Erzurum Juventus’u konuk etmiş, bu golle şampiyonlar ligi kupasını kazanıyor! Hoş gole sevinilir, sevinilmez demiyorum. Sevinilir ama böyle alayla, valayla hiç görememişler gibi sevinmek nerden çıktı? Haydi oyuncuları anlarım, rakibin de her an skoru eşitliğe getirme çabasından dolayı bir stres içinde olabilirler, o yöneticilerin o sevinç yumağına katılmaları ne oluyor? Çok da severim. Fen İşleri Daire Başkanı sevgili Tuncay Atasever’in ikinci golden sonraki hareketleri bana tele-vole proğramlarını hatırlattı. Sevgili Murat Aslan’ı daha saymıyorum bile..
RELAKS LÜTFEN!
Bakın bu ikinci golden sonraki sevinç, benim gibi bu sezon ilk defa BB Erzurumspor’u izleyen biri için de ‘bu takımın kazanması böyle zor mu oluyor?’sorusunu gündeme getirmiyor mu? Kadrosunda onca kaliteli oyuncuyu barındıran bir takımın normal bir takım olan Konya Anadolu Selçuk karşısında 2-0’ı bulması çok mu acayip? Tamam, puan aslanın ağzında. Ağzında ama bu abartılı sevinç çok mu olası? Ne yalan söyleyeyim, eğer Konya Anadolu Selçuk maçında ikinci gole bu kadar sevinen bir takım ile bu sezon işimiz zor! Teknik direktör Ahmet Yıldırım bu psikoloji ile de uğraşmak zorunda ve takımına güveniyorsa bu tür neticelerin normal neticeler olduğunu oyuncularına anlatması gerekiyor. Ya da bu kadar sevinmeleri ellerinde değilse bile biraz sakin olmalarını salıklamalı..
AMAN DİKKAT!
Dakikalar 83’ü gösterirken Fahri Tatan’ın sayılmayan golünden çok aynı oyuncunun gol sevinci çok dikkatimi çekti. BB Erzurumspor’a her şartta her zaman lazım olan böylesine profesyonel bir oyuncunun nizami gol de olsa sevincinden formasını çıkarması çok da doğru bir şey değil. Hoş zaten gol vuruşundan önce yan hakemin ofsayt bayrağını hepimiz gördük. Pozisyon ofsayt olsa da olmasa da nihayetinde çekilen bir bayrak vardı ve orta hakem de yardımcısına doğal olarak uydu. Hadi diyelim pozisyon temizdi, bayrak da çekilmedi, gol de sayıldı. O gol için forma çıkarmak elbette ki oyun kuralları gereği sarı kart ile cezalandırılıyor. Peki hem de skoru 2-0’a taşıyan bir gol için sarı kart gerekir mi? Ben bu hareketi doğru bulmadım ve sanırım Fahri Tatan da bir anlık heyecana kapıldı ve bir daha olsa aynı şeyi yapmazdı. Yani demem o ki zevkle izlediğimiz bir oyuncu Fahri. Böylesine önem arzeden bir oyuncunun böylesine sorumsuz davranma lüksü yoktur, olmamalı..
HALI SAHA MAÇI!
Amed maçını il dışında olduğu için izleyememiş, hem yeni takımı hem de saha ambiyansını merak eden biri için Konya Anadolu Selçuk maçı kaçırılacak bir maç değildi. Hele de PUSULA’da ilk maç değerlendirmem olacağı için de bu maçı kaçırma lüksüm olamazdı. Nasıl bir skor ile stattan ayrılmaktan çok nasıl bir kadroyu izleyeceğimi merak ediyordum. Girişte yaşadığımız bazı zorlukların sonrasında yeşil sahayı tam da İstiklal Marşı okunurken yakalayabildim! Bir defa bakımlı sahaya daha ilk görüşte aşık oldum. Paha biçilmeyen Isparta halıları gibiydi. Tamamen yüzde yüz yün olan Isparta halısının bir özelliği boş alanlarının nadir olması yanında elle dokunuluşudur. Sanki elle o saha bir halı gibi işlenmiş gibiydi. Sanki halıda oynanan bir maçtı. Orada sadece maç yapmak değil, kır düğünü havasında kızın, oğlanın düğününü de yapmak ister adam! Herşeyden önce böylesine güzel bir sahayı hazırlayan Fuat Taşkesenligil yönetimindeki Spor Müdürlüğü’ne teşekkür etmek gerekiyor diye düşünüyorum..
O PANİK NEDEN?
Maça damgasını vuran bir başka faktör de seyirci ve stadın yeterince ışıklandırılmasıydı. Bir önceki maçlara oranla biraz daha ışığı cömertti stadın! Hele 35’nci dakikalarda üstten ısıtmanın da çalışmasıyla maç daha da keyifli seyredilir hale geldi! Hiç kuşkusuz bu maçta bakışların en fazla üzerinde olduğu isim Mert Nobre’ydi. Ben de ilk defa canlı olarak mavi-beyazlı bir forma ile Nobre’yi izledim ve formanın ona, onun da o formaya pek bir yakıştığını gördüm. 90 dakika boyunca kıpır kıpır bir Nobre, en azından kendisini transfer eden yönetime ne kadar teşekkür edilse az olunacağını gösterdi. Daha maçın üçüncü dakikasında Nobre’nin ayağından gelen gol, seyirciyi havaya soktu ama beklenen o ikinci gol hemen de gelmeyince hem tribünde hem de sahada bir tedirginlik baş gösterdi. Hele öteden beri de beğendiğim de bir oyuncu lan Konyalı Seddar’ın yakın mesafeden kalecinin kornere çeldiği kafa vuruşu ve Ufukhan’ın direkte patlayan vuruşları yürekleri ağızlara getirdi. Bereket versin ki biraz da şans Erzurum’un yanındaydı ve rakibin her an muhtemelen gelmesi beklenen o gol gelmedi de rahat bir nefes alındı. Hele o direkten dönen top gol olsaydı mavi-beyazlılar onun atından kalkarmıydı, onu benden çok teknik patronun düşünmesi ve ona göre cevap vermesi gerekir diye düşünüyorum.

BAŞKA ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM CANCAĞIZIM!
Konya Anadolu Selçuk maçında izlediğim Erzurum’u balı kıt arıya benzettim. Gördüğüm artılar arasında, oyuncuların kariyer anlamında iyi yerlerde olmaları ve savunmayı da sürekli ön planda tutan anlayışlarıydı. Bir başka artı da orta saha oyuncularının verimliliklerinin fazlalığı ve de mücadele ruhlarının yüksekliğiydi. Rakibin de öyle hafife alınır bir rakip olmadığını da gözönünde bulundurursak savaşan bir takım görüntüsü verdi Erzurum. Ama eksik olarak gördüğün ne diye soracak olursanız o da kanatların yeterince kullanılmamış olmasıydı. Kenar orta bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olması beni şaşırttı. Bazı oyuncuların maç süresince hem hakemle hem de rakiple oynaması da gereksiz geldi bana. Orta sahadan dikine atılan uzun toplarla rakip ceza sahası içerisinde etkili olunduysa da ne oyun ne de pozisyon zenginliği konusunda ben çok da tat almadım. Zaten maçta da Erzurum’un iki golünün dışında 67’de Engin Baytar’ın kaleciyle karşı karşıya kaldığı net pozisyon dışında çok da pozisyon göremedik. İlk maç itibariyle teknik heyete iletilmek üzere yollayacağım mesaj şu olacaktır: Evet ama yetmez! Seyirci için de Hz.Mevlana’nın sözüne atıfta bulunarak söyleyeceğim bir şey var. Başka şeyler söylemek lazım cancığazım. Yeni, o güzelim ortamınıza ait daha çarpıcı sloganlar bulun, tekrardan vazgeçin.
3’TE 3 YAPAN YOK!
Büyükşehir Belediye Erzurumspor’un istikrarsız bir grupta mücadele ettiğine şahit oluyoruz.. Henüz ilk 3 hafta geçmesine rağmen herhangi bir takım 3’de 3 yapmadı. İlk 3 hafta sonrasında puan cetveline baktığımızda 3 takımın 7 ve 5 takımın da 5’er puanla sıralandığını görüyoruz. Ligin dibine demir atan ve henüz puanla tanışamayan Kahramanmaraş hariç, bu da gösteriyor ki grupta herkes herkeste puan alabilir. Bana göre bu hafta Erzurum’un grubunda en dikkat çeken skor Fethiye-Of maçında çıktı. Bana göre de ligin sonuna kadar zirve yarışında olacak olan Fethiye, kolay lokma sanılan Ofspor karşısında 1 puanı son dakikalarda attı golle kurtarırken evinde kaybettiği 2 puanı çok arayacak. Bu arada, açık açık söyleyeyim ki, bu grupta bana göre Erzurum’un rakipleri İstanbul, Fethiye, Nazilli ve güçlü yönetime sahip Kocaeli Birlik olacak. İlerleyen haftalarda ligin dibindeki Kahramanmaraş’ın da silkineceğine ve kafasını çıkartacağına inanıyorum.
GÜZEL İKİLİ!
Mehmet Albayrak ile Mert Nobre ikilisini birbirlerine çok yakışmış gördüm. Birlikte olmaz diye düşünenleri yanıltan bir fotoğraf verdiler maçta. Nobre markaj altında olmasına rağmen lk başta özellikle Mehmet Albayrak’ın verimliğinin düştüğü gözlendi ama ilerleyen daikalarda da görüldü ki aynı oyuncu sahada sağlı sollu deplaseler ile en azından rakibin hücum yapmasına engel oldu. Ne varki bir çok hava topunu alamayan Mehmet Albayrak, belki de Erzurum’da oynadığı maçlar itibariyle ilk defa bu maçta pozisyona girmedi. Üçüncü dakikada Nobre ile gelen gol aslında Albayrak’ın da işine geldi. Böylesine kendi adına kısır bir maçta kayıplarda olması göze çok batmadı, kendisi için çok da sorun teşkil etmedi. Nobre ise attığı golün yanısıra son derece istekli, arzulu ve de coşkulu futboluyla gelecek için iyi sinyaller verdi.
ADI KONULMAYAN SEVİNÇ!
Bunca yıldır, eski adıyla Cemal Gürsel, yeni adıyla Kazım Karabekir stadında maç seyrederim, ilk defa böyle bir gole bu kadar sevinildiğine şahit oluyorum. Haydi, son iki maçta 5 puan kaybetmiş bir takım olarak Nobre’nin golüne sevinilir onu anlarım ama 87’nci dakikada gelen ikinci gole o kadar sevinilmesini anlamadım gitti. Gören de diyecek Erzurum Juventus’u konuk etmiş, bu golle şampiyonlar ligi kupasını kazanıyor! Hoş gole sevinilir, sevinilmez demiyorum. Sevinilir ama böyle alayla, valayla hiç görememişler gibi sevinmek nerden çıktı? Haydi oyuncuları anlarım, rakibin de her an skoru eşitliğe getirme çabasından dolayı bir stres içinde olabilirler, o yöneticilerin o sevinç yumağına katılmaları ne oluyor? Çok da severim. Fen İşleri Daire Başkanı sevgili Tuncay Atasever’in ikinci golden sonraki hareketleri bana tele-vole proğramlarını hatırlattı. Sevgili Murat Aslan’ı daha saymıyorum bile..
RELAKS LÜTFEN!
Bakın bu ikinci golden sonraki sevinç, benim gibi bu sezon ilk defa BB Erzurumspor’u izleyen biri için de ‘bu takımın kazanması böyle zor mu oluyor?’sorusunu gündeme getirmiyor mu? Kadrosunda onca kaliteli oyuncuyu barındıran bir takımın normal bir takım olan Konya Anadolu Selçuk karşısında 2-0’ı bulması çok mu acayip? Tamam, puan aslanın ağzında. Ağzında ama bu abartılı sevinç çok mu olası? Ne yalan söyleyeyim, eğer Konya Anadolu Selçuk maçında ikinci gole bu kadar sevinen bir takım ile bu sezon işimiz zor! Teknik direktör Ahmet Yıldırım bu psikoloji ile de uğraşmak zorunda ve takımına güveniyorsa bu tür neticelerin normal neticeler olduğunu oyuncularına anlatması gerekiyor. Ya da bu kadar sevinmeleri ellerinde değilse bile biraz sakin olmalarını salıklamalı..
AMAN DİKKAT!
Dakikalar 83’ü gösterirken Fahri Tatan’ın sayılmayan golünden çok aynı oyuncunun gol sevinci çok dikkatimi çekti. BB Erzurumspor’a her şartta her zaman lazım olan böylesine profesyonel bir oyuncunun nizami gol de olsa sevincinden formasını çıkarması çok da doğru bir şey değil. Hoş zaten gol vuruşundan önce yan hakemin ofsayt bayrağını hepimiz gördük. Pozisyon ofsayt olsa da olmasa da nihayetinde çekilen bir bayrak vardı ve orta hakem de yardımcısına doğal olarak uydu. Hadi diyelim pozisyon temizdi, bayrak da çekilmedi, gol de sayıldı. O gol için forma çıkarmak elbette ki oyun kuralları gereği sarı kart ile cezalandırılıyor. Peki hem de skoru 2-0’a taşıyan bir gol için sarı kart gerekir mi? Ben bu hareketi doğru bulmadım ve sanırım Fahri Tatan da bir anlık heyecana kapıldı ve bir daha olsa aynı şeyi yapmazdı. Yani demem o ki zevkle izlediğimiz bir oyuncu Fahri. Böylesine önem arzeden bir oyuncunun böylesine sorumsuz davranma lüksü yoktur, olmamalı..