Konumuz aslında bu değil ama gelişmeler yazmağa mecbur etti…
Hemşehrimiz Atatürk’ün ölümünün üzerinden 80 yıl geçti… Bu sürede hakkında çok şey yazıldı, çizildi ve söylendi. Dünyada bir çok kişi ve dahi savaş meydanlarında karşı karşıya gelen birçok milletin liderleri ve fertleri bile onun için fevkalade övücü görüşleri dile getirdiler.
***
1918 yılının sonları… Son Türk devleti işgal edilmiş, memleket ufukları karanlık. İşte bu umutsuzluk içinde 1919 yılının Mayıs ayında , İngiliz kontrolündeki Anadolu’ya doğru bir vapur hareket ediyor. Yolcuları umutlu ve kıpır kıpır…
Samsun’a varış, Erzurum’a hareket, kongre hazırlıkları ve kongre toplanması; tüm dünyaya Milli İradenin haykırılması…
Sonra Sivas ve Ankara…
İsyanlar, milli ordunun kurulması, Millet Egemenliğinin ilanı ; Sakarya,Başkomutanlık Zaferi ve İzmir’e giriş…
Ve bize en yakışan yönetim şekli, Cumhuriyetin ilanı…
***
Şimdi birileri kalkmış diyor ki ‘Keşke Yunan galip gelseydi, ne hilafet yıkılırdı, ne şeriat kaldırılırdı, ne medrese kapatılırdı, ne hocalar asılırdı…’
Bilmiyor ki, Yunan işgal ederken de kaçarken de Anadolu’yu, yakıp yıktı, camilerimizi de depo yaptı…
Bilmiyor ki, koca Anadolu’da okuma yazma Çanakkale ve diğer savaşlarda kaybetmiştik. Anadolu sahipsiz,fukara, kimsesiz ve öksüzdü…bilen sayılı birkaç kişiydi ve okuyan, düşünen aydınlarımızın tamamına yakınını
Biz özgürlüğümüzü kazanmak için çocuğumuzun üzerine örttüğümüz örtüyü merminin üstüne, kağnıya bağladığımız öküzün yanına kadınımızı bağlamıştık…
Düşman Polatlı’yı geçip Ankara’ya yaklaştığında sayılı iş insanlarımızdan Nafiz Kotan çıkıp kendi parasıyla aldığı iki uçağı,düşmana darbe indirsin diye ordumuza bağışlamıştı…
Yine bilmiyor ki,biz istiklalimizi kazanma mücadelesinde Kara Fatmaları, Halide, Nezahat onbaşıları,Şerife Bacıları, Halime Çavuşları, Hafız Selman Hanımları, Gördesli Makbuleleri, Çete Emir Ayşeleri,Tayyar Rahmiye ve daha yüzlerce kadın kahramanı çıkarmışız…
***
Diyanet İşleri Reisi, bu Yunan özlemcisini ziyaret sonrasında diyor ki, "Yapmış olduğumuz her sohbetimizde, konuşmamızda değinmeden geçemediğimiz en önemli hususlardan birisi 'aman ha kul hakkında dikkat edelim' ifadesidir. Bu meyanda farklı mülahazalarla ve beklentilerle kişileri itibarsızlaştırmak kul hakkını ihlal etmektir. Baştan bunu ifade etmiş olayım. Kişisel ihtiraslarla bireylerin ve toplumun geleceğine zarar vermek kul hakkını ihlal etmektir. “
Diyanet İşleri Reisi çok doğru söylüyor… Kendine tarihçi yaftasını asan kişi, ‘Kul Hakkı’ yediğini de bilmiyor…
Atatürk bu milletim ortak değeridir… Onun üzerinden politika yapmak toplumu kutuplaştırmaktan öteye gitmez…
Bilmem ki böyle birini ziyaret etmek insana nasıl bir fayda sağlar…
ŞEHİTLERİMİZİ EBEDİYETE UĞURLADIK
Bu kez mühimmat deposunun patlaması ocaklara ateş düşürdü. Türkiye’nin birçok köşesinde Süngütepe ve Gabar şehitlerini binlerin katılımı ile ebediyete uğurladık.
Rabbim rahmet eyleye…
Hemşehrimiz Atatürk’ün ölümünün üzerinden 80 yıl geçti… Bu sürede hakkında çok şey yazıldı, çizildi ve söylendi. Dünyada bir çok kişi ve dahi savaş meydanlarında karşı karşıya gelen birçok milletin liderleri ve fertleri bile onun için fevkalade övücü görüşleri dile getirdiler.
***
1918 yılının sonları… Son Türk devleti işgal edilmiş, memleket ufukları karanlık. İşte bu umutsuzluk içinde 1919 yılının Mayıs ayında , İngiliz kontrolündeki Anadolu’ya doğru bir vapur hareket ediyor. Yolcuları umutlu ve kıpır kıpır…
Samsun’a varış, Erzurum’a hareket, kongre hazırlıkları ve kongre toplanması; tüm dünyaya Milli İradenin haykırılması…
Sonra Sivas ve Ankara…
İsyanlar, milli ordunun kurulması, Millet Egemenliğinin ilanı ; Sakarya,Başkomutanlık Zaferi ve İzmir’e giriş…
Ve bize en yakışan yönetim şekli, Cumhuriyetin ilanı…
***
Şimdi birileri kalkmış diyor ki ‘Keşke Yunan galip gelseydi, ne hilafet yıkılırdı, ne şeriat kaldırılırdı, ne medrese kapatılırdı, ne hocalar asılırdı…’
Bilmiyor ki, Yunan işgal ederken de kaçarken de Anadolu’yu, yakıp yıktı, camilerimizi de depo yaptı…
Bilmiyor ki, koca Anadolu’da okuma yazma Çanakkale ve diğer savaşlarda kaybetmiştik. Anadolu sahipsiz,fukara, kimsesiz ve öksüzdü…bilen sayılı birkaç kişiydi ve okuyan, düşünen aydınlarımızın tamamına yakınını
Biz özgürlüğümüzü kazanmak için çocuğumuzun üzerine örttüğümüz örtüyü merminin üstüne, kağnıya bağladığımız öküzün yanına kadınımızı bağlamıştık…
Düşman Polatlı’yı geçip Ankara’ya yaklaştığında sayılı iş insanlarımızdan Nafiz Kotan çıkıp kendi parasıyla aldığı iki uçağı,düşmana darbe indirsin diye ordumuza bağışlamıştı…
Yine bilmiyor ki,biz istiklalimizi kazanma mücadelesinde Kara Fatmaları, Halide, Nezahat onbaşıları,Şerife Bacıları, Halime Çavuşları, Hafız Selman Hanımları, Gördesli Makbuleleri, Çete Emir Ayşeleri,Tayyar Rahmiye ve daha yüzlerce kadın kahramanı çıkarmışız…
***
Diyanet İşleri Reisi, bu Yunan özlemcisini ziyaret sonrasında diyor ki, "Yapmış olduğumuz her sohbetimizde, konuşmamızda değinmeden geçemediğimiz en önemli hususlardan birisi 'aman ha kul hakkında dikkat edelim' ifadesidir. Bu meyanda farklı mülahazalarla ve beklentilerle kişileri itibarsızlaştırmak kul hakkını ihlal etmektir. Baştan bunu ifade etmiş olayım. Kişisel ihtiraslarla bireylerin ve toplumun geleceğine zarar vermek kul hakkını ihlal etmektir. “
Diyanet İşleri Reisi çok doğru söylüyor… Kendine tarihçi yaftasını asan kişi, ‘Kul Hakkı’ yediğini de bilmiyor…
Atatürk bu milletim ortak değeridir… Onun üzerinden politika yapmak toplumu kutuplaştırmaktan öteye gitmez…
Bilmem ki böyle birini ziyaret etmek insana nasıl bir fayda sağlar…
ŞEHİTLERİMİZİ EBEDİYETE UĞURLADIK
Bu kez mühimmat deposunun patlaması ocaklara ateş düşürdü. Türkiye’nin birçok köşesinde Süngütepe ve Gabar şehitlerini binlerin katılımı ile ebediyete uğurladık.
Rabbim rahmet eyleye…