
ARDEB 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında TÜBİTAK tarafından desteklenen projeler arasında Erzurum Teknik Üniversitesi(ETÜ)’nde görev yapan Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Karataş’ın çalışması da yer aldı. Genç akademisyenin çalışması sonucunda gırtlak kanserini anlamada bir adım daha atılmış olacak. Karataş, “Projenin desteklenmesi, Erzurum Teknik Üniversitesi’nden çıkmış olması önemli. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu şeylerden bir tanesi de kalifiye akademisyen yetiştirilmesi. Biz ne kadar iyi akademisyen yetiştirebilirsek onların gelecekte ülke bilimine yapacakları katkı o denli iyi olacak” diye konuştu.
Manolya BULUT-PUSULA
ETÜ Fen Fakültesi’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Karataş’ın “İnsan Larenks Skuamöz Hücreli Karsinomunda POFUT1 ve miR-1825'in Rollerinin Belirlenmesi” projesi TÜBİTAK tarafından desteklendi. Üç yıl sürecek olan projede gırtlak kanserine sebep olabileceği düşünülen iki gen üzerinde çalışılacak.
Görülme sıklığında azalma yok
Projenin çıkış noktasını anlatan Karataş şöyle konuştu; “Koca binanın küçük bir yapı taşı nasıl oluşuyor onu çözümlemeye çalışıyoruz. Aslında dünya üzerindeki bütün bilim insanlarının ortak çalışmasının sonucunda ortaya bir şeyler çıkıyor. Ben doktorada da doktora sonrasında da hep kanser çalıştım. Özellikle prostat ve larenks(gırtlak) kanseri üzerine. Larenks soluk alıp vermede ve sesin oluşmasında önemli bir organ. Özellikle sigara tüketimi ile ortaya çıkabilen bir rahatsızlık. Ülkemizde yaygın olan bir kanser türü. En yaygın görülen sekizinci kanser. Dünya genelinde baktığınızda da boyun bölgesinde görülen ikinci en yaygın ve agresif bir tür. Bu kanserde sağ kalım yüzde 60 civarında. Son 30 yılda tedavi, tanı yöntemlerinde gelişme olmasına rağmen bu yüzde 60’da hiçbir gelişme olmamış. Ülkemizde de son 10 yıllık verilere göre gırtlak kanserine yakalanma oranı da hiçbir şekilde değişiklik göstermemiş. Bizim beklentimiz azalması yönünde. Çünkü yeni nesil ilaçlar, tedavi yöntemleri geliştiriliyor. Daha erken tanı yapılabilmesi için yöntemler geliştirilmeye çalışılıyor. Ama bir ilerleme yok. Demek ki bu kanser türüyle alakalı olarak daha bilmediğimiz çok şey var. Başarılı bir şekilde tedavi etmek istiyorsak bu kanserin oluşum mekanizmalarını öğrenmemiz gerekli. Bu proje bizim daha önce yapmış olduğumuz bir kısım çalışmaları kendisine temel alıyor.”
‘Yapbozu tamamlamaya çalışacağız’
Karataş projenin gırtlak kanserini anlamada yapılacak bir çalışma olacağını belirterek, “Daha önceki bir çalışmamızda gırtlak kanseri hastalarından hem kanserli dokudan hem de normal dokudan örnekler aldık. Kanser dokusu içerisindeki kanser kök hücrelerinin olduğunu biliyoruz. Bu hücreler kanserin oluşmasından, metastaz(başka organlara sıçraması) yapmasından, kemoterapiye karşı direnç göstermesinden sorumlu olan kanser dokusu içerisindeki az sayıda bulunan hücreler. Biz o hücreleri ayrıştırdık ve o hücrelerde bir kısım analizler yaptık. Bu analizler sonucunda tümörün içerisindeki bazı hücrelerin kendilerine özgü bir takım özellikleri olduğunu bulduk. Şimdiki projede de o özellikleri biraz daha ayrıntılandırarak çalışacağız. Bu özellikler gırtlak kanserinin oluşumuna nasıl katkı sağlıyor, hangi aşamalarda etki gösteriyor, hücrelerin hareket etme kabiliyetini arttırıyor mu gibi. Kanser bir tane gendeki sorundan kaynaklanmaz. Hemen bir yılda bir günde ortaya çıkan bir şey de değil. Proje kapsamında üç yılın sonunda gırtlak kanserinin oluşumu ile ilgili mekanizmalardan bir tanesini aydınlatmış olacağız. Yapbozun parçalarından bir tanesini yerine koymaya çalışacağız” dedi.
Bilimsel araştırmalar ciddi alt yapı istiyor
Çalışmanın TÜBİTAK tarafından desteklenmesinin önemine vurgu yapan Karataş, “Laboratuvarlarda araştırma yapabilmemiz için ya üniversitelerden ya da diğer kamu kuruluşlarından destek almamız gerekiyor. Bilimsel araştırma çok ciddi alt yapı, aynı zamanda da ciddi maliyet istiyor. Erzurum Teknik Üniversitesi’nin Yüksek teknoloji Araştırma Merkezi(YÜTAM) alt yapı olarak oldukça iyi. Özellikle moleküler biyoloji ve genetik alanında çalışmalar yapmak için. Bu projeyi yürütmek için ihtiyaç duyduğumuz tüm cihazlarımız mevcut. İhtiyacımız olan mali desteği de TÜBİTAK’tan karşıladık.” ifadelerinde bulundu.
Kardeş üniversite ile birlikte çalışacaklar
Üç yıl sürecek olan araştırmanın akademik kariyerine devam etmek isteyen öğrenciler için de fırsat olduğunun altını çizen Karataş, şunları kaydetti; “İki tane doktora, bir tane yüksek lisans, üç tane de lisans öğrencisi burs alacak. Moleküler biyoloji bölümü mezunları iş sahibi olma noktasında zihinlerinde problem yaşayabiliyorlar. Akademik kariyerine devam etmek isteyen öğrenciler için çok güzel bir fırsat. Pratikte de kanser araştırmaları nasıl yapılır, hücrelerle nasıl çalışılır onu görecekler. Lisans öğrencilerinden de her sene biri seçilecek. Toplamda 3 sene sürecek. Atatürk Üniversitesi ile beraber çalışıyoruz. Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Ana Bilim Dalı’nda Doç. Dr. Arzu Tatar ve Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı’nda Dr. Öğr. Üyesi Betül Gündoğdu ile biz bu projeyi sunduk. İlk önce Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden 30 hastadan örnek alınacak. Bu örneklerde ön incelemeler yapılacak. Sonrasında kanseri anlamak için elimizde var olan hücreler üzerinde deneyler yapacağız.”
‘Temel araştıracağımız şey iki tane gen’
Araştırma sonucunda gırtlak kanserine sebep olan genlerden iki tanesinin kansere yol açma potansiyellerini doğrulayabileceklerini ve böylelikle tedavi yöntemlerinde yeni yollar izlenebileceğini söyleyen Karataş, “İnsanın her bir hücresinde yaklaşık olarak 20 bin tane gen var. Bu genler normal çalışmalarının dışına çıkarlarsa kanserleşmeye sebep olabiliyor. Belli bir süre sonra da içinde bulunduğu dokuyu ya da organı işlevsiz hale getiriyor. Kanser temel olarak bu. Bizim temel araştıracağımız şey iki tane gen. Bu iki genin ürettiği ürünün kanser dokularında normal dokulara göre daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Bir kısım ön veriler var elimizde. Bunu hasta örneklerinde doğrulayacağız. Sonraki süreçte de normal gırtlak hücrelerini kullanarak, bu iki genin ürünün miktarını arttıracağız. Gerçekten hücrelerin daha hızlı hareket etmesine, çoğalmasına sebep olup olmadığına bakacağız. Bunu da doğrularsak bu iki genin ürününün gırtlak kanserine sebep olduğunu söyleyebileceğiz” sözlerini ifade etti.
Manolya BULUT-PUSULA
ETÜ Fen Fakültesi’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Karataş’ın “İnsan Larenks Skuamöz Hücreli Karsinomunda POFUT1 ve miR-1825'in Rollerinin Belirlenmesi” projesi TÜBİTAK tarafından desteklendi. Üç yıl sürecek olan projede gırtlak kanserine sebep olabileceği düşünülen iki gen üzerinde çalışılacak.
Görülme sıklığında azalma yok
Projenin çıkış noktasını anlatan Karataş şöyle konuştu; “Koca binanın küçük bir yapı taşı nasıl oluşuyor onu çözümlemeye çalışıyoruz. Aslında dünya üzerindeki bütün bilim insanlarının ortak çalışmasının sonucunda ortaya bir şeyler çıkıyor. Ben doktorada da doktora sonrasında da hep kanser çalıştım. Özellikle prostat ve larenks(gırtlak) kanseri üzerine. Larenks soluk alıp vermede ve sesin oluşmasında önemli bir organ. Özellikle sigara tüketimi ile ortaya çıkabilen bir rahatsızlık. Ülkemizde yaygın olan bir kanser türü. En yaygın görülen sekizinci kanser. Dünya genelinde baktığınızda da boyun bölgesinde görülen ikinci en yaygın ve agresif bir tür. Bu kanserde sağ kalım yüzde 60 civarında. Son 30 yılda tedavi, tanı yöntemlerinde gelişme olmasına rağmen bu yüzde 60’da hiçbir gelişme olmamış. Ülkemizde de son 10 yıllık verilere göre gırtlak kanserine yakalanma oranı da hiçbir şekilde değişiklik göstermemiş. Bizim beklentimiz azalması yönünde. Çünkü yeni nesil ilaçlar, tedavi yöntemleri geliştiriliyor. Daha erken tanı yapılabilmesi için yöntemler geliştirilmeye çalışılıyor. Ama bir ilerleme yok. Demek ki bu kanser türüyle alakalı olarak daha bilmediğimiz çok şey var. Başarılı bir şekilde tedavi etmek istiyorsak bu kanserin oluşum mekanizmalarını öğrenmemiz gerekli. Bu proje bizim daha önce yapmış olduğumuz bir kısım çalışmaları kendisine temel alıyor.”
‘Yapbozu tamamlamaya çalışacağız’
Karataş projenin gırtlak kanserini anlamada yapılacak bir çalışma olacağını belirterek, “Daha önceki bir çalışmamızda gırtlak kanseri hastalarından hem kanserli dokudan hem de normal dokudan örnekler aldık. Kanser dokusu içerisindeki kanser kök hücrelerinin olduğunu biliyoruz. Bu hücreler kanserin oluşmasından, metastaz(başka organlara sıçraması) yapmasından, kemoterapiye karşı direnç göstermesinden sorumlu olan kanser dokusu içerisindeki az sayıda bulunan hücreler. Biz o hücreleri ayrıştırdık ve o hücrelerde bir kısım analizler yaptık. Bu analizler sonucunda tümörün içerisindeki bazı hücrelerin kendilerine özgü bir takım özellikleri olduğunu bulduk. Şimdiki projede de o özellikleri biraz daha ayrıntılandırarak çalışacağız. Bu özellikler gırtlak kanserinin oluşumuna nasıl katkı sağlıyor, hangi aşamalarda etki gösteriyor, hücrelerin hareket etme kabiliyetini arttırıyor mu gibi. Kanser bir tane gendeki sorundan kaynaklanmaz. Hemen bir yılda bir günde ortaya çıkan bir şey de değil. Proje kapsamında üç yılın sonunda gırtlak kanserinin oluşumu ile ilgili mekanizmalardan bir tanesini aydınlatmış olacağız. Yapbozun parçalarından bir tanesini yerine koymaya çalışacağız” dedi.
Bilimsel araştırmalar ciddi alt yapı istiyor
Çalışmanın TÜBİTAK tarafından desteklenmesinin önemine vurgu yapan Karataş, “Laboratuvarlarda araştırma yapabilmemiz için ya üniversitelerden ya da diğer kamu kuruluşlarından destek almamız gerekiyor. Bilimsel araştırma çok ciddi alt yapı, aynı zamanda da ciddi maliyet istiyor. Erzurum Teknik Üniversitesi’nin Yüksek teknoloji Araştırma Merkezi(YÜTAM) alt yapı olarak oldukça iyi. Özellikle moleküler biyoloji ve genetik alanında çalışmalar yapmak için. Bu projeyi yürütmek için ihtiyaç duyduğumuz tüm cihazlarımız mevcut. İhtiyacımız olan mali desteği de TÜBİTAK’tan karşıladık.” ifadelerinde bulundu.
Kardeş üniversite ile birlikte çalışacaklar
Üç yıl sürecek olan araştırmanın akademik kariyerine devam etmek isteyen öğrenciler için de fırsat olduğunun altını çizen Karataş, şunları kaydetti; “İki tane doktora, bir tane yüksek lisans, üç tane de lisans öğrencisi burs alacak. Moleküler biyoloji bölümü mezunları iş sahibi olma noktasında zihinlerinde problem yaşayabiliyorlar. Akademik kariyerine devam etmek isteyen öğrenciler için çok güzel bir fırsat. Pratikte de kanser araştırmaları nasıl yapılır, hücrelerle nasıl çalışılır onu görecekler. Lisans öğrencilerinden de her sene biri seçilecek. Toplamda 3 sene sürecek. Atatürk Üniversitesi ile beraber çalışıyoruz. Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Ana Bilim Dalı’nda Doç. Dr. Arzu Tatar ve Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı’nda Dr. Öğr. Üyesi Betül Gündoğdu ile biz bu projeyi sunduk. İlk önce Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden 30 hastadan örnek alınacak. Bu örneklerde ön incelemeler yapılacak. Sonrasında kanseri anlamak için elimizde var olan hücreler üzerinde deneyler yapacağız.”
‘Temel araştıracağımız şey iki tane gen’
Araştırma sonucunda gırtlak kanserine sebep olan genlerden iki tanesinin kansere yol açma potansiyellerini doğrulayabileceklerini ve böylelikle tedavi yöntemlerinde yeni yollar izlenebileceğini söyleyen Karataş, “İnsanın her bir hücresinde yaklaşık olarak 20 bin tane gen var. Bu genler normal çalışmalarının dışına çıkarlarsa kanserleşmeye sebep olabiliyor. Belli bir süre sonra da içinde bulunduğu dokuyu ya da organı işlevsiz hale getiriyor. Kanser temel olarak bu. Bizim temel araştıracağımız şey iki tane gen. Bu iki genin ürettiği ürünün kanser dokularında normal dokulara göre daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Bir kısım ön veriler var elimizde. Bunu hasta örneklerinde doğrulayacağız. Sonraki süreçte de normal gırtlak hücrelerini kullanarak, bu iki genin ürünün miktarını arttıracağız. Gerçekten hücrelerin daha hızlı hareket etmesine, çoğalmasına sebep olup olmadığına bakacağız. Bunu da doğrularsak bu iki genin ürününün gırtlak kanserine sebep olduğunu söyleyebileceğiz” sözlerini ifade etti.