
Sevgili Okurlar, bu sütunda 24 – 25 ve 26 Mart 2014 tarihlerinde ‘Cemaat’ ve ‘Cemaat’in Psiko-Sosyal ve Eğitimsel Analizi, başlıklı üç yazı yazmıştım. Bugüne kadar, Pusula Gazetesi’nin internet sitesinde ve internetin diğer sitelerinde binlerce kişi bu yazıları okudu ve halen de bunlar, en çok okunan yazılarımdandır. Bu yazılarda o topluluğu bir piramite benzetip yatay üç bölüme ayırarak analiz etmiştim. Bunlar:
Birinci katta okul ve yurtlardaki öğrenci ve öğretmenler bulunmaktadır. İkinci katta, birinci kattaki gençlere maddi ve manevi her türlü desteği veren orta sınıf insanlardır. Üçüncü kattakilerin, büyük çoğunluğu ulusalcı; geçmişteki sosyalist, solcu, marksist ve masonlardır. Genelde İslam ve cemaatle ilgisi olmayan insanlardır. Az sayıda da İslami anlayışlardan birileri vardır, ancak egemenlik birincilerin elindedir. Piramitin en üst katındaki bu insanlar topluluğu yönlendirenlerdir, demiştim.
Sevgili Okurlar, Bu yazdıklarımda meğer ne kadar da haklı çıkmışım. Özellikle bu üçüncü kattakilerin yaptığı işlerin bazılarına bir göz atarsak, cemaat olmak iddiasıyla ortaya çıkmış olan bu topluluğu, hangi durumlara getirmiş olduklarını daha iyi görürüz. Bu işler:
1- İslami hassasiyet sahibi insanlar arasında, ciddi anlamda ayrılık meydana getirdiler. Rahmetli Özal’la başlayan ve Ak Parti’yle gelişen ve doruk noktaya ulaşan, değişik cemaatler arasındaki birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu, bu topluluk yüzünden bugün büyük ölçüde yara almıştır. Çünkü bunlar, kendi topluluklarını her şeyin üstünde tutmaktadırlar ve kendilerinden başka kimsenin var olmasına tahammül edememektedirler. Bu ise, o topluluğu hem cemaatler arasında, hem de bütün halkımız nezdinde itibarsızlaştırmış, tepki toplamış ve yalnızlığa itmiştir. En azından bu yılki Ramazan, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramlarıyla, öncekileri karşılaştırmak bunu görmek için yeterlidir.
2- Sırf Ak Parti’ye ve O’nun Hükümetine zarar vermek için Ülkemizi içeride ve dışarıdaki emperyalist güç odaklarına gammazlamaktadırlar. Bunların gözlerini Ak Parti düşmanlığı öylesine bürümüş ki, sırf Ak Parti’ye zarar vermek için hem Gezi eylemlerine, hem 17-25 darbe girişimine, hem Kobani ayaklanmasına gizli-açık destek verdiler. Ayrıca hem Ülkemizin sırlarını düşmanlarımıza vermekten çekinmeyecek derecede hıyanet içerisine girebilmektedirler, hem de CHP ve diğer Kemalistlerle birlikte Ülkemize iftira ederek O’nu, dış güçlere karşı, terörün destekleyicisi ve besleyicisi olarak gösterebilmektedirler. Bu öylesine ileri noktalara varmıştır ki, dış basından birçok medya kuruluşunun haber kaynağı artık bu topluluk olmaya başlamıştır. Tabii bunun karşılığında ne tür çıkarlar elde ettikleri, ihaleler aldıkları ve ne tür iş bağlantıları yaptıklarını artık herkes görmeye ve bilmeye başladı.
3- Geçmişte Müslümanlardan öğrenci okutacağız diyerek kurban, zekât, fitre ve yardım adı altında topladıkları paralarla oluşturdukları radyo, televizyon, dergi ve gazetelerde bugün, özelde İslam’a ve İslami hassasiyeti olan müslümanlara, genelde de halkımıza düşman olan bir kısım CHP’liler, eski sosyalistler, marksistler, masonlar, kemalistler vb. gibi bir sürü insana hizmet etmeye başladılar. Onların bize asla uymayan fikirlerini yayma aracı haline getirdiler. Allah aşkına soruyorum, bu sapıklıklara hizmet etmek için mi bu camia oluşturuldu; yıllarca İslami hassasiyeti olan insanlardan, milyarlarca liralar bunun için mi toplanıldı.
4- Bu topluluğa hükmeden üçüncü kattakiler, başta kendi mensupları olmak üzere, etkisi altına aldıkları insanları, kişiliksiz, şahsiyetsiz ve ikiyüzlü insanlar haline getirmişlerdir. Çünkü bunlar, cemaat olacağız diye ortaya çıktılar ve insanlara da kendilerini öyle tanıtarak milyarları topladılar. Sonunda görüldü ki, öğrenci okutma ve yurt açmanın yanında bu topluluğun asıl işi, gerçek kişiliklerini gizleyerek TSK’ya, Yargı’ya, Emniyet’e, Mit’e ve diğer kurumlara sızarak devleti içten ele geçirmekmiş. Bu sızma işi, ikiyüzlülüğü beraberinde getirir. İkiyüzlüler de güçlü olanlara hep boyun eğer, onlara yağcılık eder; zayıf olduklarına inandıklarını da ezerler. Hele de bu zayıf olanlar, onların bu sızma işlerine engel olurlarsa. Buna engel olabilecek herkesi ve her şeyi insafsızca ezmekten bir an bile geri durmazlar. Bu kişiliksizlikleriyle, bu gayri meşru tavırlarıyla devlette bir hayli yol aldıklarını gördük. Eğer Ak Parti, zamanında bu fitneyi sezmese idi, Devletimiz, ne idüğü belirsiz insanların eline geçecekti. O’nun için Sayın Erdoğan, bunlara ‘paralel yapı’, ‘devlet içinde devlet’ ve benzeri isimler veriyor ki, yerden göğe kadar haklıdır. Ancak bunun da sonuna gelmektedirler.
5- 20. Asır boyunca, Türkiye’de Devlet’in anlayışıyla halkın anlayışı; devletin yapısıyla halkın yapısı arasında birçok zıtlık ve çelişkinin olduğunu hep belirtmişizdir. 1950’de başlayan ve Ak Parti Hükümetiyle güçlenen, bu zıtlık ve çelişkileri ortadan kaldırma ve Devleti Halkın çizgisine getirme çabası, başarıyla tamamlanmak üzeredir. Devlet Başkanı Erdoğan öncülüğündeki Ak Parti, bunu büyük bir başarıyla sürdürmektedir. Şu anda sadece yargıda direnmeler vardır. O da bu topluluğun eliyle yürütülmektedir. CHP’liler, Yar-Sav çatısı altında toplanan eski solcu, sosyalist, marksist, mason ve kemalistler, şu anda cemaat postuna bürünmüş, halka ve halkın temsilcilerine ve Yeni Türkiye’ye karşı mücadele vermektedirler. Maalesef Cemaat te buna imkan vermektedir. Onlar, Eski Türkiye’yi orada yaşatmak istemektedirler. Ancak bu mümkün olmayacaktır. Çünkü her şeye rağmen Allah’ın yardımıyla bu kervan, hedefine ulaşacaktır. Milli irade karşısında hiçbir kimse duramayacaktır. Gülen topluluğuna hükmeden o bozuk ve sapık yapı da, tıpkı milli iradeye başkaldıran ötekiler gibi, tarihin çöp sepetine atılacaklardır.
Selamlar, sevgiler.