
Yaşayan en dikkate değer füturistlerden Raymond Kurzweil (1948, New York-ABD), TED-x konuşmalarının belki de en çarpıcı olanlarından birinde, Mart-2014’te kaydedilmiş ‘Hibrit düşünmeye hazır olun’ başlıklı konuşmasında, ‘insan beyni hakkında yapılan yeni keşiflerle düşünme becerimizin neredeyse eşzamanlı biçimde geliştiğini’ söylüyordu.
Bu, ‘keşfettikçe büyüdüğümüz, büyüdükçe de keşfettiğimiz’ anlamına geliyordu. Kısır döngünün karşıtı ne olurdu? Doğurgan döngü mü?
Her neyse, o konuşmayı mutlaka dinlemelisiniz!
50 yıl ya da 100 yıl sonra insanın kendi antropolojik gelişiminde hangi evreyi yaşıyor olacağını anlayabilmek için dinlemelisiniz…
Ben, 2015 yazında Kurzweil’ın konuşmasını dinledikten hemen sonra Amerikalı füturistin Türkçeye ‘Bir Zihin Yaratmak: İnsan Düşüncesinin Esrarı’ (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları-2012) adıyla ve Dilara Gostolüpçe’nin çevirisiyle aktarılan kitabının sayfaları arasında ve tamamen afallamış biçimde gezinirken bulmuştum kendimi. Yapay zeka konusunda kaleme alınmış tartışmasız en değerli kitaplardan biri olan Bir Zihin Yaratmak’ta Kurzweil, biz henüz 2012’yi yaşarken hayatımıza 2016’dan sonra girecek teknolojik yeniliklerden söz ediyordu. Metinleri okuyabilen, yorumlayabilen, müzik ve konuşma üretebilen, otomobil kullanabilen, yapay zekanın ete kemiğe büründüğü sistemlerden…
Bu, bizim için yeni bir Jules Verne ya da Isaac Asimov vakasıydı.
Geçmişle değil, gelecekle ilgili bir dejavu…
Elbette kitap bir tek beni değil, ‘Gelecek nasıl olacak?’ sorusunu kafasında her gün defalarca yineleyen ve türlü yanıt varyasyonları arasında salınan milyonlarca insanı çok derinden etkiledi. Öyle ki Massachusetts Institute of Technology (MIT) Beyin ve Bilişsel Bilimler Bölümü Başkanı Tomaso Poggio, bu kitabı Amerika’da ‘Kurzweil'ın bu eseri, bu gelişmelerin özellikle bu zekâ teknolojilerinin devrimine fırsat veren öğrenmenin, açık ve merak uyandıran bir özetidir. Ayrıca bugün bilim ve teknolojideki en büyük problem olduğuna inandığım şeye dair önemli görüşler sunuyor ki bu da beynin nasıl çalıştığı ve zekâyı nasıl ürettiği sorusudur.’ cümleleriyle taktim etti.
Kurzweil’ın TED-x konuşmasını mutlaka dinlemelisiniz demiştim; bu kitabını da mutlaka okumalısınız!
***
Bir konuşmanın ortaya serdiği fikirlerden bir kitaba sıçradık.
O ilginç kitaptan da bir sivil toplum kuruluşuna, aynı zamanda Türkiye’nin ulusal nitelikli en eski, en köklü özel öğretim kurumu olan Türk Eğitim Derneği’ne (TED’e) geçelim:
Türkiye’nin 7 bölgesine dağılmış 38 yüksek kaliteli okuluyla TED Kolejleri, bugün dünya bilim ve eğitim çevrelerinin üzerine yeni yeni eğilmeye başladığı müthiş bir potansiyele, dolayısıyla Raymond Kurzweil’ın az önce değindiğim gelecek öngörüsüne de, çok dikkate değer bir vurgu yapıyor:
‘Hibrit İnsan’ diyor TED…
Başka bir deyişle ‘Melez İnsan’…
‘Hibrit’ sözcüğü, eğitimin dışında teknolojik bir terim olarak da çıkıyor karşımıza: İki farklı -ya da birden fazla- güç kaynağının bir arada bulunması, birbirine entegre edilmesi…
Ve yani karşılaştığımız sorunlara yaratıcı çözümler üretmek elbette iyi ama artık bununla da yetinmeyip üzerine empatiyi ve re-jeneratif yaklaşımı eklemek…
İşte bu sözcük, tanım ya da bu vurgu, TED antetli olarak karşımıza ilk defa TED Genel Müdürü Sayın Sevinç Atabay’ın Hürriyet’te yayımlanan 15 Ocak 2018 tarihli makalesi ile çıkmıştı.
Türkiye’nin eğitim-öğretim alanındaki en karizmatik ve en yetkin insanlarından biri olan Sayın Atabay, o çarpıcı makalesinde ‘Günümüz mesleklerinde iş yapma yöntemleri ve yapısı değişiyor. Hibrit bir iş, kişinin birden fazla alanda rol aldığı bir konumdur. Uzmanlıkları birbirinden ayıran değişik özellikler tek bir pozisyonda birleşiyor. Bir bilişim yöneticisinin pazarlama konusunu da bilmesi ya da bir pazarlama uzmanının sosyal medya gibi dijital pazarlama yöntemlerini de etkin bir şekilde kullanması bekleniyor.
4.0 Endüstri Devrimi ile birlikte gelişmeye başlayan bu yeni akıma iş dünyasında ‘hibrit’ yani ‘melez’ özellikler deniliyor. Bu nedenle bugünün karma işleri yarının standart işleri olarak karşımıza çıkacaktır.’ diyordu.
Ve devam ediyordu Sevinç Atabay:
‘Kurumların işe alım süreçlerinde ve kişiyle uzun vadeli birlikteliklerde, birden fazla niteliğe sahip olmak, çalışanların tercih edilmesi noktasında etkili olacak. Kurumlar, iki ayrı personel çalıştırmak yerine tek çalışana iki görev vererek ekonomik kâr elde ederken, hibrit olma özelliğine sahip olanlar daha kolay iş bulabilecek ve mevcut işlerine daha sıkı tutunabilme açısından avantaj sağlayacaklar.’
Sayın Atabay’ın ‘artık tek alanda uzmanlığın yetmediğine, karma (melez) meslekler oluştuğuna’ dikkat çeken makalesinde yeni kuşakların söz konusu işleri yapabilmeleri için deneyimlemeleri gereken ‘7 adım’ da tarif ediliyordu. Herhangi bir internet arama motoruna ‘Sevinç Atabay Hibrit İnsana Doğru’ yazarsanız Türk Eğitim Derneği okullarının vizyonuyla ilgili ipuçları içeren bu metne ulaşabilirsiniz.
Kurzweil’a Türkiye’den ilk -ve hâlâ en güçlü sayabileceğimiz- yankıyı Sayın Atabay’ın ve TED’in verdiğini gösteren harikulade bir metin ve çok çarpıcı fikirler…
Ama açıkçası bugün bile herkesin dile getirebildiği fikirler değil bunlar.
Henüz biçimleniyorlar çünkü.
Dolayısıyla, sıradışı ve anlaşılması oldukça zor gelebilir insanlara.
TED’in bugün cesaretle, yüksek öngörü kabiliyetiyle, avangart biçimde dile getirdiği ve Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarına standart yüksek kaliteyle taşıyıp tatbik ettiği bu fikirleri, eğitim-öğretim çevresinden çok fazla kurumun, eğitim liderinin ya da yöneticinin dile getirme cesareti gösterebildiğini söylemek ne yazık ki bugün için çok da kolay değil!
Bu, ‘keşfettikçe büyüdüğümüz, büyüdükçe de keşfettiğimiz’ anlamına geliyordu. Kısır döngünün karşıtı ne olurdu? Doğurgan döngü mü?
Her neyse, o konuşmayı mutlaka dinlemelisiniz!
50 yıl ya da 100 yıl sonra insanın kendi antropolojik gelişiminde hangi evreyi yaşıyor olacağını anlayabilmek için dinlemelisiniz…
Ben, 2015 yazında Kurzweil’ın konuşmasını dinledikten hemen sonra Amerikalı füturistin Türkçeye ‘Bir Zihin Yaratmak: İnsan Düşüncesinin Esrarı’ (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları-2012) adıyla ve Dilara Gostolüpçe’nin çevirisiyle aktarılan kitabının sayfaları arasında ve tamamen afallamış biçimde gezinirken bulmuştum kendimi. Yapay zeka konusunda kaleme alınmış tartışmasız en değerli kitaplardan biri olan Bir Zihin Yaratmak’ta Kurzweil, biz henüz 2012’yi yaşarken hayatımıza 2016’dan sonra girecek teknolojik yeniliklerden söz ediyordu. Metinleri okuyabilen, yorumlayabilen, müzik ve konuşma üretebilen, otomobil kullanabilen, yapay zekanın ete kemiğe büründüğü sistemlerden…
Bu, bizim için yeni bir Jules Verne ya da Isaac Asimov vakasıydı.
Geçmişle değil, gelecekle ilgili bir dejavu…
Elbette kitap bir tek beni değil, ‘Gelecek nasıl olacak?’ sorusunu kafasında her gün defalarca yineleyen ve türlü yanıt varyasyonları arasında salınan milyonlarca insanı çok derinden etkiledi. Öyle ki Massachusetts Institute of Technology (MIT) Beyin ve Bilişsel Bilimler Bölümü Başkanı Tomaso Poggio, bu kitabı Amerika’da ‘Kurzweil'ın bu eseri, bu gelişmelerin özellikle bu zekâ teknolojilerinin devrimine fırsat veren öğrenmenin, açık ve merak uyandıran bir özetidir. Ayrıca bugün bilim ve teknolojideki en büyük problem olduğuna inandığım şeye dair önemli görüşler sunuyor ki bu da beynin nasıl çalıştığı ve zekâyı nasıl ürettiği sorusudur.’ cümleleriyle taktim etti.
Kurzweil’ın TED-x konuşmasını mutlaka dinlemelisiniz demiştim; bu kitabını da mutlaka okumalısınız!
***
Bir konuşmanın ortaya serdiği fikirlerden bir kitaba sıçradık.
O ilginç kitaptan da bir sivil toplum kuruluşuna, aynı zamanda Türkiye’nin ulusal nitelikli en eski, en köklü özel öğretim kurumu olan Türk Eğitim Derneği’ne (TED’e) geçelim:
Türkiye’nin 7 bölgesine dağılmış 38 yüksek kaliteli okuluyla TED Kolejleri, bugün dünya bilim ve eğitim çevrelerinin üzerine yeni yeni eğilmeye başladığı müthiş bir potansiyele, dolayısıyla Raymond Kurzweil’ın az önce değindiğim gelecek öngörüsüne de, çok dikkate değer bir vurgu yapıyor:
‘Hibrit İnsan’ diyor TED…
Başka bir deyişle ‘Melez İnsan’…
‘Hibrit’ sözcüğü, eğitimin dışında teknolojik bir terim olarak da çıkıyor karşımıza: İki farklı -ya da birden fazla- güç kaynağının bir arada bulunması, birbirine entegre edilmesi…
Ve yani karşılaştığımız sorunlara yaratıcı çözümler üretmek elbette iyi ama artık bununla da yetinmeyip üzerine empatiyi ve re-jeneratif yaklaşımı eklemek…
İşte bu sözcük, tanım ya da bu vurgu, TED antetli olarak karşımıza ilk defa TED Genel Müdürü Sayın Sevinç Atabay’ın Hürriyet’te yayımlanan 15 Ocak 2018 tarihli makalesi ile çıkmıştı.
Türkiye’nin eğitim-öğretim alanındaki en karizmatik ve en yetkin insanlarından biri olan Sayın Atabay, o çarpıcı makalesinde ‘Günümüz mesleklerinde iş yapma yöntemleri ve yapısı değişiyor. Hibrit bir iş, kişinin birden fazla alanda rol aldığı bir konumdur. Uzmanlıkları birbirinden ayıran değişik özellikler tek bir pozisyonda birleşiyor. Bir bilişim yöneticisinin pazarlama konusunu da bilmesi ya da bir pazarlama uzmanının sosyal medya gibi dijital pazarlama yöntemlerini de etkin bir şekilde kullanması bekleniyor.
4.0 Endüstri Devrimi ile birlikte gelişmeye başlayan bu yeni akıma iş dünyasında ‘hibrit’ yani ‘melez’ özellikler deniliyor. Bu nedenle bugünün karma işleri yarının standart işleri olarak karşımıza çıkacaktır.’ diyordu.
Ve devam ediyordu Sevinç Atabay:
‘Kurumların işe alım süreçlerinde ve kişiyle uzun vadeli birlikteliklerde, birden fazla niteliğe sahip olmak, çalışanların tercih edilmesi noktasında etkili olacak. Kurumlar, iki ayrı personel çalıştırmak yerine tek çalışana iki görev vererek ekonomik kâr elde ederken, hibrit olma özelliğine sahip olanlar daha kolay iş bulabilecek ve mevcut işlerine daha sıkı tutunabilme açısından avantaj sağlayacaklar.’
Sayın Atabay’ın ‘artık tek alanda uzmanlığın yetmediğine, karma (melez) meslekler oluştuğuna’ dikkat çeken makalesinde yeni kuşakların söz konusu işleri yapabilmeleri için deneyimlemeleri gereken ‘7 adım’ da tarif ediliyordu. Herhangi bir internet arama motoruna ‘Sevinç Atabay Hibrit İnsana Doğru’ yazarsanız Türk Eğitim Derneği okullarının vizyonuyla ilgili ipuçları içeren bu metne ulaşabilirsiniz.
Kurzweil’a Türkiye’den ilk -ve hâlâ en güçlü sayabileceğimiz- yankıyı Sayın Atabay’ın ve TED’in verdiğini gösteren harikulade bir metin ve çok çarpıcı fikirler…
Ama açıkçası bugün bile herkesin dile getirebildiği fikirler değil bunlar.
Henüz biçimleniyorlar çünkü.
Dolayısıyla, sıradışı ve anlaşılması oldukça zor gelebilir insanlara.
TED’in bugün cesaretle, yüksek öngörü kabiliyetiyle, avangart biçimde dile getirdiği ve Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarına standart yüksek kaliteyle taşıyıp tatbik ettiği bu fikirleri, eğitim-öğretim çevresinden çok fazla kurumun, eğitim liderinin ya da yöneticinin dile getirme cesareti gösterebildiğini söylemek ne yazık ki bugün için çok da kolay değil!