Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde HIV virüsünün yayılması ve AIDS’in artmasına karşın bilincin yükseltilmesi adına panel düzenlendi. Panelde konuşan Doç. Dr. Emine Parlak, AIDS hastalığının Türkiye’de gün geçtikçe arttığına dikkat çekti.
Manolya Bulut-Ömer Şener/ PUSULA
Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi konferans salonunda gerçekleşen panele Tıp Fakültesi öğrencileri ve doktorlar katıldı. Doç. Dr. Emine Parlak’ın hazırladığı sunumda verdiği oranlar AIDS gerçeğini gözler önüne serdi.
Hastalık belli bir grubun değil
HIV virüsü ile AIDS hastalığının farklı şeyler olduğu ve bu konuda toplumun bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Emine Parlak, “Bu hastalık ilk defa homoseksüeller arasında görüldüğü için sadece bir grubun hastalığı olduğu düşünülmüş ama sonradan farklı gruplarda da olduğu görülmüştür. Önemli olan tarafı 1968’de bulunan bir serumla bu virüs izole edilebilmiş. Bütün HIV pozitif kişiler AIDS demek değildir aslında. Biz bunu erken dönemde yakalayıp bu hastalığın AIDS’e ilerlemeden de tedavi edebiliriz. Aynı kelimeler gibi kullanılsa da bunlar aynı hastalıklar değil. Her cinsiyetten, her dinden, her yapıdan insan bu hastalığa yakalanabilir” dedi.
Yüzde 465 artış var!
Dünya’da AIDS yüzünden hayatını kaybedenlerin oranlarına da dikkat çeken Doç. Dr. Emine Parlak, Türkiye’de HIV virüsünün hızla yayıldığı bölgeler hakkında da bilgi verdi. Parlak, “Türkiye’nin de içinde bulunduğu özellikle Ortadoğu’da bir artış söz konusu. Bizim de içinde olduğumuz bu bölgede ki artış, toplum olarak bilinçlenmemizi gerektiriyor. 2017 yılında dünya nüfusunun 36,9’u AIDS aşamasında ilerlemiş durumda. Her yıl da yaklaşık 2 milyon insan hayatını kaybediyor, 2 milyon insan da enfekte oluyor. Türkiye’de özellikle İstanbul, Antalya, Ankara, Mersin ve Adana’da HIV virüsü hızla yayılıyor. 2004-2014 yılları arasında bakıldığında son 10 yılda yüzde 465 kat bir artış var” diye konuştu.
AIDS 40 milyon insanın ölümüne sebep olmuş
Hastalık riskinin en yüksek olduğu gruplara da yer veren Parlak, “Dikkat çektiğimiz bir konu yaşın daha genç yaşlara doğru inmesi. Bunun sebepleri arasında cinsel ilişkinin erken yaşa kayması v eğitim verilmemesi gibi sebepler olabilir. Bugüne kadar 40 milyona yakın insan AIDS veya bunun getirdiği hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiş. Erkeklerle birlikte olan erkeklerde bu hastalık 27 kat daha fazla, uyuşturucu bağımlılarında 23 kat daha sık, kayıtlı seks işçilerinde daha az, transseksüel kadınlarda ise 12 kat daha fazla görülmüş. Bir haftada yaklaşık 20 binin üzerinde insan kaybediliyor. Her gün 14 bin kişi enfekte oluyor” ifadelerini kullandı.
Cinsel birliktelik ve kan ürünlerine dikkat!
Virüsün özellikle hangi şartlar ve yollar ile bulaştığını da anlatan Parlak, “Dayanıksız bir virüs dış ortamda uzun süre yaşayamıyor, açık hava şartlarında hemen yok oluyor. Bulaştırıcılık; alınan virüsün dirençli olup olmamasına, sayısına, hangi yolla alınmış olmasına göre değişebiliyor. Bulaştırıcılığının en yüksek olduğu alan ise cinsel yolla olanı. İkinci nokta kan ve kan ürünleri. Bizim ve daha gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kan ürünleri taranmakta. Bu yolla teorik olarak bir bulaşma olmaz. Ama pratikte çok düşük bir oran olsa dahi görülebilir. Bu hastaların iğnesinin elimize batması, kullanılan aletlerin yeterince dezenfekte edilmemesi, gittiğiniz yerde dövme veya piercing yaptırırken aletlerin dezenfekte edilmemiş olmaması, ortak kullanılan her türlü cerrahi alet bu anlamda kan ve kan ürünü olarak bahsedebiliriz” dedi.
Nasıl bulaşmaz?
HIV virüsünün sosyal ortamlardaki aktivitelerden kesinlikle bulaşmayacağını söyleyen Parlak bu hastalığa sahip kişilere yaklaşımda özen gösterilmesinin mühim olduğunu vurgulayarak , “Bu virüs aynı saunayı, banyoyu, tuvaleti kullanmak, aynı sofrada yemek yemek, aynı havuzu kullanmak, kapı kolunu tutmak gibi şeylerle bulaşmaz. Herhangi bir günlük aktivite ile de bulaşmaz. Bu insanlar ötekileştirilecek ya da başka hastalığa sahip insanlardan farklı davranılacak kişiler değildir” ifadelerinde bulundu.
Erken tanı hayat kurtarır
Hastalığın belirlenmesi için uygulanan testlerin sadece belli kişilere yapılmasının yasal olduğunu da sözlerine ekleyen Parlak, “Erken tanı önemli, kişilere bulaştırmasını engelleyebiliriz. Evlenmeden önce veya ameliyattan önce bunun tanısı için yapılan testler yasal değil. Gönüllü test yaptırmak isteyen insanlar bazı belediyelerin ücretsiz test merkezleri var, oraya gidebilirler. Bu konuda kişi hazırlıklı olduğu için tanı konduğunda büyük sorunlar yaşamıyoruz. Yasal olarak bu testin yapılacağı iki grup var. Biri kan nakli veya organ nakli yaptıracak insanlar diğeri de kayıtlı seks işçileri” diye konuştu.
Manolya Bulut-Ömer Şener/ PUSULA
Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi konferans salonunda gerçekleşen panele Tıp Fakültesi öğrencileri ve doktorlar katıldı. Doç. Dr. Emine Parlak’ın hazırladığı sunumda verdiği oranlar AIDS gerçeğini gözler önüne serdi.
Hastalık belli bir grubun değil
HIV virüsü ile AIDS hastalığının farklı şeyler olduğu ve bu konuda toplumun bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Emine Parlak, “Bu hastalık ilk defa homoseksüeller arasında görüldüğü için sadece bir grubun hastalığı olduğu düşünülmüş ama sonradan farklı gruplarda da olduğu görülmüştür. Önemli olan tarafı 1968’de bulunan bir serumla bu virüs izole edilebilmiş. Bütün HIV pozitif kişiler AIDS demek değildir aslında. Biz bunu erken dönemde yakalayıp bu hastalığın AIDS’e ilerlemeden de tedavi edebiliriz. Aynı kelimeler gibi kullanılsa da bunlar aynı hastalıklar değil. Her cinsiyetten, her dinden, her yapıdan insan bu hastalığa yakalanabilir” dedi.
Yüzde 465 artış var!
Dünya’da AIDS yüzünden hayatını kaybedenlerin oranlarına da dikkat çeken Doç. Dr. Emine Parlak, Türkiye’de HIV virüsünün hızla yayıldığı bölgeler hakkında da bilgi verdi. Parlak, “Türkiye’nin de içinde bulunduğu özellikle Ortadoğu’da bir artış söz konusu. Bizim de içinde olduğumuz bu bölgede ki artış, toplum olarak bilinçlenmemizi gerektiriyor. 2017 yılında dünya nüfusunun 36,9’u AIDS aşamasında ilerlemiş durumda. Her yıl da yaklaşık 2 milyon insan hayatını kaybediyor, 2 milyon insan da enfekte oluyor. Türkiye’de özellikle İstanbul, Antalya, Ankara, Mersin ve Adana’da HIV virüsü hızla yayılıyor. 2004-2014 yılları arasında bakıldığında son 10 yılda yüzde 465 kat bir artış var” diye konuştu.
AIDS 40 milyon insanın ölümüne sebep olmuş
Hastalık riskinin en yüksek olduğu gruplara da yer veren Parlak, “Dikkat çektiğimiz bir konu yaşın daha genç yaşlara doğru inmesi. Bunun sebepleri arasında cinsel ilişkinin erken yaşa kayması v eğitim verilmemesi gibi sebepler olabilir. Bugüne kadar 40 milyona yakın insan AIDS veya bunun getirdiği hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiş. Erkeklerle birlikte olan erkeklerde bu hastalık 27 kat daha fazla, uyuşturucu bağımlılarında 23 kat daha sık, kayıtlı seks işçilerinde daha az, transseksüel kadınlarda ise 12 kat daha fazla görülmüş. Bir haftada yaklaşık 20 binin üzerinde insan kaybediliyor. Her gün 14 bin kişi enfekte oluyor” ifadelerini kullandı.
Cinsel birliktelik ve kan ürünlerine dikkat!
Virüsün özellikle hangi şartlar ve yollar ile bulaştığını da anlatan Parlak, “Dayanıksız bir virüs dış ortamda uzun süre yaşayamıyor, açık hava şartlarında hemen yok oluyor. Bulaştırıcılık; alınan virüsün dirençli olup olmamasına, sayısına, hangi yolla alınmış olmasına göre değişebiliyor. Bulaştırıcılığının en yüksek olduğu alan ise cinsel yolla olanı. İkinci nokta kan ve kan ürünleri. Bizim ve daha gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kan ürünleri taranmakta. Bu yolla teorik olarak bir bulaşma olmaz. Ama pratikte çok düşük bir oran olsa dahi görülebilir. Bu hastaların iğnesinin elimize batması, kullanılan aletlerin yeterince dezenfekte edilmemesi, gittiğiniz yerde dövme veya piercing yaptırırken aletlerin dezenfekte edilmemiş olmaması, ortak kullanılan her türlü cerrahi alet bu anlamda kan ve kan ürünü olarak bahsedebiliriz” dedi.
Nasıl bulaşmaz?
HIV virüsünün sosyal ortamlardaki aktivitelerden kesinlikle bulaşmayacağını söyleyen Parlak bu hastalığa sahip kişilere yaklaşımda özen gösterilmesinin mühim olduğunu vurgulayarak , “Bu virüs aynı saunayı, banyoyu, tuvaleti kullanmak, aynı sofrada yemek yemek, aynı havuzu kullanmak, kapı kolunu tutmak gibi şeylerle bulaşmaz. Herhangi bir günlük aktivite ile de bulaşmaz. Bu insanlar ötekileştirilecek ya da başka hastalığa sahip insanlardan farklı davranılacak kişiler değildir” ifadelerinde bulundu.
Erken tanı hayat kurtarır
Hastalığın belirlenmesi için uygulanan testlerin sadece belli kişilere yapılmasının yasal olduğunu da sözlerine ekleyen Parlak, “Erken tanı önemli, kişilere bulaştırmasını engelleyebiliriz. Evlenmeden önce veya ameliyattan önce bunun tanısı için yapılan testler yasal değil. Gönüllü test yaptırmak isteyen insanlar bazı belediyelerin ücretsiz test merkezleri var, oraya gidebilirler. Bu konuda kişi hazırlıklı olduğu için tanı konduğunda büyük sorunlar yaşamıyoruz. Yasal olarak bu testin yapılacağı iki grup var. Biri kan nakli veya organ nakli yaptıracak insanlar diğeri de kayıtlı seks işçileri” diye konuştu.