
Erzurumlu hemşerimiz, sanat insanı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Aşık Veysel ustanın 47. Ölüm yıl dönümünde stüdyoya girmiş ve ‘Çırpınıp İçinde Döndüğüm Deniz’ türküsünü seslendirmiş. Keyifle dinlerken, Türkiye olarak yaşadıklarımız geçti gözümün önünden.
İbrahim Kalın diyor ki, “Yeis yok. Umutsuzluk yok. Umursamazlık yok. Akıl, tedbir ve tevekkül ile bu musibeti yeneceğiz. Aşık Veysel’in dediği gibi: Ey gönül derdinden etme şikayet Yüce dağlar gurur duyar karından. Birlikte başaracağız.”
Elbette, ben yürekten inanıyorum, ama bu zamanlarda en küçük fırsatı değerlendirenler canımızı sıkıyor. Bu zor günlerde, içimize sızanları şirin gösterenler gerçekten bizi yoruyor. Nihal Bengisu Karaca bir yazı yazdı diyor ki, KHK ile ihraç edilenlerden haklarında kesin delil sunulamayanlar göreve iade edilsin. Ardından Ahmet Davutoğlu, KHK’lıların iadesi çağrısında bulundu. CHP Lideri Kılıçdaroğlu’da yerini aldı ve derhal iade istedi.
Ahmet Zeki Üçok bir tivit atmış diyor ki; “1986 yılında SORULARI ÇALARAK ASKERİ OKULA GİREN, ama iyi niyetle kazanırız diye atılmayıp mezun edilen 450 FETÖCÜ SUBAYIN tamamı 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNE fiilen KATILDI. KHK ile FETÖ’den ihraç edilen DR.MUSTAFA ULAŞLI, bize UMUT DEĞİL ancak ZULÜM OLUR.”
Haksız mı?
Gazeteci Toygun Atilla da tiwitinde “Bir FETÖ’cü ülkenin en iyi polisi, askeri, en donanımlı hukuk adamı hatta bir numaralı doktoru, bilim adamı olabilir. Fakat en nihayetinde ipleri sahibinin elindedir. O neyi emrederse onu yapar. Bu delil yerleştirmek de olur, katliam yapmak da. İradesi sahibine zincirlidir.”
Toygun Atilla haksız mı?
Kesinlikle hayır! 15 Temmuz dehşetini yaşamış bir ülke insanının kaygısı ve endişesi yersiz olabilir mi?
Bu gerçekler ışığında KHK’lılar derhal iade edilsin diye yeni bir tartışmayı başlatanlara canınız sıkılmıyor mu?
Benim çok sıkılıyor.
Corona tehdidi bütün dünya kadar bizi de tehdit ediyor. Yalnızca sağlık açısından değil, ekonomi ve moral olarak da bizi vuruyor. Esnafından, çiftçisine, fabrikatöründen işçisine herkes payına düşeni alıyor.
Bunun yolu bellidir ve bu irade millette vardır. Bugünü fırsata çevirmek vicdansızlıktır.
Çıkış için külfetin paylaşılması tek yoldur.
Ünlü bilim insanı jordanes Getica; eserinde “Bölünme o kadar yıkıcı bir şeydir ki güç birliği içinde olduklari zaman o denli dehşet verici olan Hunlar şimdi parça parça yok edildiler.” Gerçeğini haykırıyor.
Türk milleti olarak güç birliği içerisinde olduğumuz, bölünmediğimiz müddetçe koronavirüsü dahil sorunları aşacağız.
İbrahim Kalın diyor ki, “Yeis yok. Umutsuzluk yok. Umursamazlık yok. Akıl, tedbir ve tevekkül ile bu musibeti yeneceğiz. Aşık Veysel’in dediği gibi: Ey gönül derdinden etme şikayet Yüce dağlar gurur duyar karından. Birlikte başaracağız.”
Elbette, ben yürekten inanıyorum, ama bu zamanlarda en küçük fırsatı değerlendirenler canımızı sıkıyor. Bu zor günlerde, içimize sızanları şirin gösterenler gerçekten bizi yoruyor. Nihal Bengisu Karaca bir yazı yazdı diyor ki, KHK ile ihraç edilenlerden haklarında kesin delil sunulamayanlar göreve iade edilsin. Ardından Ahmet Davutoğlu, KHK’lıların iadesi çağrısında bulundu. CHP Lideri Kılıçdaroğlu’da yerini aldı ve derhal iade istedi.
Ahmet Zeki Üçok bir tivit atmış diyor ki; “1986 yılında SORULARI ÇALARAK ASKERİ OKULA GİREN, ama iyi niyetle kazanırız diye atılmayıp mezun edilen 450 FETÖCÜ SUBAYIN tamamı 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNE fiilen KATILDI. KHK ile FETÖ’den ihraç edilen DR.MUSTAFA ULAŞLI, bize UMUT DEĞİL ancak ZULÜM OLUR.”
Haksız mı?
Gazeteci Toygun Atilla da tiwitinde “Bir FETÖ’cü ülkenin en iyi polisi, askeri, en donanımlı hukuk adamı hatta bir numaralı doktoru, bilim adamı olabilir. Fakat en nihayetinde ipleri sahibinin elindedir. O neyi emrederse onu yapar. Bu delil yerleştirmek de olur, katliam yapmak da. İradesi sahibine zincirlidir.”
Toygun Atilla haksız mı?
Kesinlikle hayır! 15 Temmuz dehşetini yaşamış bir ülke insanının kaygısı ve endişesi yersiz olabilir mi?
Bu gerçekler ışığında KHK’lılar derhal iade edilsin diye yeni bir tartışmayı başlatanlara canınız sıkılmıyor mu?
Benim çok sıkılıyor.
Corona tehdidi bütün dünya kadar bizi de tehdit ediyor. Yalnızca sağlık açısından değil, ekonomi ve moral olarak da bizi vuruyor. Esnafından, çiftçisine, fabrikatöründen işçisine herkes payına düşeni alıyor.
Bunun yolu bellidir ve bu irade millette vardır. Bugünü fırsata çevirmek vicdansızlıktır.
Çıkış için külfetin paylaşılması tek yoldur.
Ünlü bilim insanı jordanes Getica; eserinde “Bölünme o kadar yıkıcı bir şeydir ki güç birliği içinde olduklari zaman o denli dehşet verici olan Hunlar şimdi parça parça yok edildiler.” Gerçeğini haykırıyor.
Türk milleti olarak güç birliği içerisinde olduğumuz, bölünmediğimiz müddetçe koronavirüsü dahil sorunları aşacağız.