Üçüncü hikâye:
Madem hayvanlara yardım etmek istemiyorsunuz o halde hiç olmazsa yardım etmek isteyenlere gölge etmeyin!
…
Apartmana giren kedilerden rahatsız olan yönetici, binanın ilan panosuna astığı kâğıda aynen şunları yazar:
‘Apartman sakinlerinin giriş-çıkışta kapıyı kapatması ve kedilerin içeri girmesine engel olunması rica olunur…’
Fakat yöneticinin hesaba katmadığı bir şey vardır: Aynı apartmanda veterinerlik fakültesinde öğrenim gören kedisever bir öğrenci oturmaktadır.
Bina girişindeki ‘keskin ikaz’ notunu gören öğrenci, bu notun hemen altına hem ahlaki açıdan hem de bilimsel açıdan manifesto niteliğindeki şu itiraz notunu iliştirir:
“Apartmanı paylaştığım sevgili ‘insanlar’,
biliyor musunuz, köpek türü günümüzden tam 15 bin yıl önce, kedi türü ise 5 bin yıl önce insan tarafından, sırf kendi çıkarları için evcilleştirilmiştir.
Köpeği avda kendisine yardım etsin, evi ve sürüyü korusun diye; kediyi ise iyi bir haşere ve fare avcısı olduğu için evcilleştirmişiz. Bu nedenler, söz konusu iki hayvan türünün kendi yemeğini bulması ve zorlu hava şartlarına dayanması gibi yeteneklerini bin yıllar içinde köreltmiştir. Şimdi kedilerin ya da köpeklerin o ilkel davranışlarını sergileyerek hayatta kalabilmeleri çok düşük bir ihtimaldir. O iş artık insanlığın görevidir…
Bu nedenle, siz beğenseniz de beğenmeseniz de bu türden hayvanları korumak ve beslemek bize düşüyor. Bir kedinin veya köpeğin tekrar ormana dönüp eski vahşi yaşamındaki gibi avlanmasını bekleyemeyiz. Zaten insanoğlu orman bıraktı ne de kedilerin köpeklerin o ormanda avlayacağı başka hayvanlar...
Bilmelisiniz ki bir kedinin günlük mama ihtiyacı 75 gramdır ve hava soğudukça bu miktar daha da artmaktadır. Çünkü kediler vücutlarını ısıtabilmek için çok fazla kalori harcarlar. Eğer yeterli besin alamazlarsa kendi vücutlarını ısıtamaz ve donarak ölürler. Bu nedenle üşüyen bir hayvanın apartmana girmesi ve çıkmak istememesi son derece normaldir.
Aynı şekilde kediler araba motorlarına da ısınmak için girerler.
Lütfen motoru çalıştırmadan önce bunu kontrol edin. Ancak bu durumları hayvana yeterli besin vererek ve kötü havalarda içinde saklanabileceği kutular yaparak çözebiliriz.
Sitemizin bahçesinde çok fazla kedi bulunmaktadır. İnsanoğlunun sebep olduklarını düzeltmek de yine insanların borcudur.
Lütfen bu konularda hassas davranalım.
Madem hayvanlara yardım etmek istemiyorsunuz o halde hiç olmazsa yardım etmek isteyen gönüllülere gölge etmeyin!
Dünya sadece insan için yaratılmamıştır, unutmayınız.
İmza: Veteriner hekimlik öğrencisi T.B.
Daire: 3”
***
Yeni ve ne yazık ki ‘çarpık’ yaşam düzenimizde köylerin hızla boşalması ve şehirlerin aksine kontrolden çıkmış biçimde büyüyüp beton labirentlere dönüşmesi, sadece insanı kendi biyolojik ve psikolojik kimliğinden uzaklaştırmıyor, sadece insanın yaşamını daha zor, daha sağlıksız ve daha tatsız hale getirmiyor.
Bozulan ekolojik düzen içinde hayvanlar da en az insan kadar mağdur oluyor. Hatta hayvanlar, bu duruma neden olmadıkları halde asıl neden olanlardan, insanlardan çok daha fazla zorlanıyor, daha fazla açlık-susuzluk yaşıyor ve her açıdan daha fazla mağdur oluyor…
Az önce aktardığım gerçek hikâyeye konu olan hayat dersi, işte bu durum ışığında önemsenmeli:
Gerçek hayvanseverlerin bugün yapmaya çalıştığı şey aslında bir çeşit lütuf sunma veya ‘insanı yüceltme amaçlı bir aktivizm’ değildir. Hayvanları gerçekten seven insanların bu şekilde bir maskeye ihtiyaçları yok; onlar, tamamen gönüllülükten doğan harikulade çabalarıyla bir çeşit ‘af dileği’ oluşturuyorlar, insanın hayvana tazminat borcunu ödüyorlar.
15 bin yıl önce birikmeye başlamış ama özellikle köyden kente göç patlamasıyla bizim çağımızda ve bizim dünyamızda son elli yıldır katlanarak büyümüş bir borç bu.
İnkâr edemeyiz.
Duyarsız kalamayız, ‘Bana ne!’ diyemeyiz.
Ve eğer bu yazının ana fikrini kavradıysak ‘İnsanlar bin bir türlü sıkıntılar yaşarken hayvanların sorunlarına vakit ayırmak saçmadır’ da diyemeyiz.
Madem hayvanlara yardım etmek istemiyorsunuz o halde hiç olmazsa yardım etmek isteyenlere gölge etmeyin!
…
Apartmana giren kedilerden rahatsız olan yönetici, binanın ilan panosuna astığı kâğıda aynen şunları yazar:
‘Apartman sakinlerinin giriş-çıkışta kapıyı kapatması ve kedilerin içeri girmesine engel olunması rica olunur…’
Fakat yöneticinin hesaba katmadığı bir şey vardır: Aynı apartmanda veterinerlik fakültesinde öğrenim gören kedisever bir öğrenci oturmaktadır.
Bina girişindeki ‘keskin ikaz’ notunu gören öğrenci, bu notun hemen altına hem ahlaki açıdan hem de bilimsel açıdan manifesto niteliğindeki şu itiraz notunu iliştirir:
“Apartmanı paylaştığım sevgili ‘insanlar’,
biliyor musunuz, köpek türü günümüzden tam 15 bin yıl önce, kedi türü ise 5 bin yıl önce insan tarafından, sırf kendi çıkarları için evcilleştirilmiştir.
Köpeği avda kendisine yardım etsin, evi ve sürüyü korusun diye; kediyi ise iyi bir haşere ve fare avcısı olduğu için evcilleştirmişiz. Bu nedenler, söz konusu iki hayvan türünün kendi yemeğini bulması ve zorlu hava şartlarına dayanması gibi yeteneklerini bin yıllar içinde köreltmiştir. Şimdi kedilerin ya da köpeklerin o ilkel davranışlarını sergileyerek hayatta kalabilmeleri çok düşük bir ihtimaldir. O iş artık insanlığın görevidir…
Bu nedenle, siz beğenseniz de beğenmeseniz de bu türden hayvanları korumak ve beslemek bize düşüyor. Bir kedinin veya köpeğin tekrar ormana dönüp eski vahşi yaşamındaki gibi avlanmasını bekleyemeyiz. Zaten insanoğlu orman bıraktı ne de kedilerin köpeklerin o ormanda avlayacağı başka hayvanlar...
Bilmelisiniz ki bir kedinin günlük mama ihtiyacı 75 gramdır ve hava soğudukça bu miktar daha da artmaktadır. Çünkü kediler vücutlarını ısıtabilmek için çok fazla kalori harcarlar. Eğer yeterli besin alamazlarsa kendi vücutlarını ısıtamaz ve donarak ölürler. Bu nedenle üşüyen bir hayvanın apartmana girmesi ve çıkmak istememesi son derece normaldir.
Aynı şekilde kediler araba motorlarına da ısınmak için girerler.
Lütfen motoru çalıştırmadan önce bunu kontrol edin. Ancak bu durumları hayvana yeterli besin vererek ve kötü havalarda içinde saklanabileceği kutular yaparak çözebiliriz.
Sitemizin bahçesinde çok fazla kedi bulunmaktadır. İnsanoğlunun sebep olduklarını düzeltmek de yine insanların borcudur.
Lütfen bu konularda hassas davranalım.
Madem hayvanlara yardım etmek istemiyorsunuz o halde hiç olmazsa yardım etmek isteyen gönüllülere gölge etmeyin!
Dünya sadece insan için yaratılmamıştır, unutmayınız.
İmza: Veteriner hekimlik öğrencisi T.B.
Daire: 3”
***
Yeni ve ne yazık ki ‘çarpık’ yaşam düzenimizde köylerin hızla boşalması ve şehirlerin aksine kontrolden çıkmış biçimde büyüyüp beton labirentlere dönüşmesi, sadece insanı kendi biyolojik ve psikolojik kimliğinden uzaklaştırmıyor, sadece insanın yaşamını daha zor, daha sağlıksız ve daha tatsız hale getirmiyor.
Bozulan ekolojik düzen içinde hayvanlar da en az insan kadar mağdur oluyor. Hatta hayvanlar, bu duruma neden olmadıkları halde asıl neden olanlardan, insanlardan çok daha fazla zorlanıyor, daha fazla açlık-susuzluk yaşıyor ve her açıdan daha fazla mağdur oluyor…
Az önce aktardığım gerçek hikâyeye konu olan hayat dersi, işte bu durum ışığında önemsenmeli:
Gerçek hayvanseverlerin bugün yapmaya çalıştığı şey aslında bir çeşit lütuf sunma veya ‘insanı yüceltme amaçlı bir aktivizm’ değildir. Hayvanları gerçekten seven insanların bu şekilde bir maskeye ihtiyaçları yok; onlar, tamamen gönüllülükten doğan harikulade çabalarıyla bir çeşit ‘af dileği’ oluşturuyorlar, insanın hayvana tazminat borcunu ödüyorlar.
15 bin yıl önce birikmeye başlamış ama özellikle köyden kente göç patlamasıyla bizim çağımızda ve bizim dünyamızda son elli yıldır katlanarak büyümüş bir borç bu.
İnkâr edemeyiz.
Duyarsız kalamayız, ‘Bana ne!’ diyemeyiz.
Ve eğer bu yazının ana fikrini kavradıysak ‘İnsanlar bin bir türlü sıkıntılar yaşarken hayvanların sorunlarına vakit ayırmak saçmadır’ da diyemeyiz.