
Bundan 42 yıl evvel dünyamızın en halkçı ayaklanması ve halkın özverisi ile İran tarihinin en büyük insanı Hz. Ayeyullah Khomeini (ra) liderliği sayesinde İran İslam Devrimi11 Şubat 1979 yılında zafere ulaştı.
Halkımızın en temel üç isteği sayılan bağımsızlık, özgürlük ve İslam Cumhuriyeti, geride bıraktığımız kırk yılı aşkın zaman içinde, Milletimiz ve Devletimizin fedakarlıkları sayesinde gerçekleşmiştir.
İran İslam Devrimi’nin en temel isteği; bağımsızlık ve yabancı hakimiyetinin reddi olmuştur. İslam devriminin zaferinden önce, Pehlevi monarşi sisteminin hükümeti ile kralın alacağı kararlar, her zaman yabancı güçler tarafından dikte edilirdi. Halkçı bir devlet kurulışu; yüce dini öğreti ve değerler ile İran kültürünün yüce varlıklara dayandırması konusu İran halkının bir diğer amacı idi, ki bu da halk oylaması ile İslam Cumhuriyetinin kuruluşuna gidilmiş olup ve halkımız kendi geleceğine kurmuştur.
Hiç şüphe yok'ki İslam devriminin en etkili tezahürlerinden birisi, dış siyaset alanında "Onur, bilgelik ve maslahat" esaslarına dayalı bağımsız, aktif ve yaratıcı bir siyasetin yaradılışıdır. Söz konusu dış siyaset; başkalarının işine karışmamak ve başkalarının iç işlerimize karışmaması gibi iki sağlam ve dokunulmaz sütun üzerinede kurulmuştur.
İranın dış siyasetinde, mazlum halkların (özellikle Müslümanların) haklarını, uluslararası alanlarda savunumayı esas almıştır. Bu doğrultuda cani, işgalci siyonist rejiminin şer ve cinayetleri karşısında mazlum Filistin halkının haklı davasını sürekli himayesi altına almıştır. Ve bu bağlamda yapılacak bir refrandom ile işgal altında bulunan Filistin topraklarının geleceğinin tüm Filistin halkının (din ve kavmiyetleri ayıt etmeden) katılımıyla yapılacak bir halk oylamasıyla geleceğinin belirlenmesi ve Filistinli mültecilerin baba topraklara geri dönebilmeleri için gerekli ortamın hazırlanması istemektedir.
İran İslam Cumhuriyetinin barışçıl dış siyasetinin devamında Sayın Rouhani'nin geride bıraktığı 8 yıllık Hükümetinde, dış ilişkilerini geliştirerek, gerilimlerin düşürülmesi, alanında pek çok girişimleri olmuştur. Aynı dönemde; Nükleer dosyasının çözümü, Amerikanın hırslı ve bitmeyen isteklerine karşı çıkması, bölgesel sorunlara çözümü üretilmesi ,bölgesel ve bölge ötesi ilişkilerin perçinleştirilmesi, tekfir-i teröristlerin büyük tehditlerine karşı koyulması ve bu alanda işbirliğine gidilmesi, uluslararası alanlarda büyük İran halkının hak ve hukukunu savunulması amacıyla etkin bir rol oynanması bu girişimlerin belli başlı noktalarından sayılmaktadır.
Diğer ülkelerle ilişkilerinde, karşılıklı saygı, ortak çıkar, eşitlik ve yapıcı etkileşim esasını benimseyen İran İslam Cumhuriyeti; Bölgesel etkileşim ile terorizim ve aşırılığa karşı koymak, bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması,bölge ülkelerinin bütünlüğü esas alarak, korunması için işbirliğinin geliştirilmesi, gerekli girişimlerin yoğunlaştırılması, bölgesel işbirliği sağlanması dış siyasetinine oturtmuştur.
İslam devrimi 40 yıllık hayatında elde ettiği kazanımları hakkında bazı örnekler;
Bilim, Sanayı, Tıp, Üniversite, Kimya ve Telekomünikasyon kazanımları, ayrıca günümüz İranın elde ettiği kazanımlarla gelişmiş ülkeler arasında yer almıştır. Bu alanda sayabileceğimi bazı örnekler ise;
Havacılık, Nükleer, Nanoteknolojı, Biyoteknoloj, Savunma sanayii, Quantom(Kuantom), Simülasiyon, Genetik, Tıp, İlaç, Organ nakillei ve Covid-19 hastalığının teşhisinde gerekli Kit'lerin ve Aşı üretimini sayılabilir.
Edinilen kazanımlar İran halkının 40 yıllık hayatında bağımsızlığını elde etmek için ve sultacılığa karşı verdiği mücadele emperyalist güçler ile özellikle Amerika ve müttefikleri tarafından her türlü baskıya maruz kalarak, onların düşmanlıkları ile karşı karşıya kalmıştır. Sözü geçen 40 yıllık dönemde Amerikanın siysi ve ekonomik baskı faktörleri olarak İran halkına üzerinde kullandıkları bazılarını şöyle sıralayabiliriz;
Darbe girişimleri, İran'a yüklenen 8 yıllık saddam savaşı, kimyasal silahların kullanılması , Amerikanın desteklediği şehirler savaşı, Fars Körfezinde Petrol Tankerleri ve petrol platformlarına yapılan Saldırılar, Fars Körfezi semalarında İran Yolcu Uçağının Amerika tarafından düşürülmesi, teröristler ile ayrılıkçı unsurların silahlandırılması, sonu olmayan ambargoların uygulanması, ekonomik terörizmi, devlet terörizmi , vahşice terör uygulayarak askeri komutanlarımızın ve İranlı bilim adamlarımızınn fiziksel olarak ortadan kaldırılması, Covid – 19 pandemi döneminde ambargoların arttırılması ve dolayısıyla gerekli ilaçlar ve tibbi malzemelerin halkın eline ulaşmasını engellemek, ve... bunlar İran halkı uygulanan siyasi ve ekonomik baskılardan sadece küçük bir kaç örnektir.
İran İslam Cumhuriyeti bütün her kesimin ve her ülkenin yararına olan;
yerel projelerin kurumsallaştırılmasından ve içe dönük güvenlik sisteminden yanadır, bu doğrultuda tüm komşular ve bölge ülkeleri ile sıkı ve ciddi bir işbirliği ve iletişimin kurulmasından yana olup, çaba harcamaktadır.
Biz bölge güvenliğinin bölge ülkeleri tarafından temin edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yabancı ülkelerin bölgedeki varlığı ise; bölgenin güvenliği, barışı ve istikrarının yıkıcısı olduğuna inanmaktayız.
Bu doğrultuda, İran İslam devriminin başından beri dost ve kardeş ülke Türkiye Cumhuriyeti ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleştirilmesini İran İslam Cumhuriyeti dış siyasetinin önceliği sayılmış ve tanımlanmıştır. İran ve Türkiye gibi iki güçlü bölge ülkesi sahip oldukları Allah vergisi muazzam nüfus kapasiteleri, geniş coğrafi konumları ve sinerjik güçleri sayaesinde sadece kendi nüfuslarına değil tüm bölge ve özellikle dünya Müslümanları yararlanabilir. Geçmişte iki ülkenin Irak ve Suriye’de geliştirdiği işbirliği sayasinde bölge ülkeleri için barış ve istikrarın çok iyi sonuçları olduğunu gördük. Bu işbirliğinin Kafkasya gibi bölgelerdede tekrarı ve derinleştirilmesi, bölgemiz ve halklarına daha büyük hayırlara vesile olacağını düşünmekteyim.
İran ve Türkiye halkları ile tüm İslam alemine, refahlı ve gurur verici günler dilerim.
Sajad SOLTANZADEH
İran İslam Cumhuriyeti Başkonsolosu- Erzurum
Halkımızın en temel üç isteği sayılan bağımsızlık, özgürlük ve İslam Cumhuriyeti, geride bıraktığımız kırk yılı aşkın zaman içinde, Milletimiz ve Devletimizin fedakarlıkları sayesinde gerçekleşmiştir.
İran İslam Devrimi’nin en temel isteği; bağımsızlık ve yabancı hakimiyetinin reddi olmuştur. İslam devriminin zaferinden önce, Pehlevi monarşi sisteminin hükümeti ile kralın alacağı kararlar, her zaman yabancı güçler tarafından dikte edilirdi. Halkçı bir devlet kurulışu; yüce dini öğreti ve değerler ile İran kültürünün yüce varlıklara dayandırması konusu İran halkının bir diğer amacı idi, ki bu da halk oylaması ile İslam Cumhuriyetinin kuruluşuna gidilmiş olup ve halkımız kendi geleceğine kurmuştur.
Hiç şüphe yok'ki İslam devriminin en etkili tezahürlerinden birisi, dış siyaset alanında "Onur, bilgelik ve maslahat" esaslarına dayalı bağımsız, aktif ve yaratıcı bir siyasetin yaradılışıdır. Söz konusu dış siyaset; başkalarının işine karışmamak ve başkalarının iç işlerimize karışmaması gibi iki sağlam ve dokunulmaz sütun üzerinede kurulmuştur.
İranın dış siyasetinde, mazlum halkların (özellikle Müslümanların) haklarını, uluslararası alanlarda savunumayı esas almıştır. Bu doğrultuda cani, işgalci siyonist rejiminin şer ve cinayetleri karşısında mazlum Filistin halkının haklı davasını sürekli himayesi altına almıştır. Ve bu bağlamda yapılacak bir refrandom ile işgal altında bulunan Filistin topraklarının geleceğinin tüm Filistin halkının (din ve kavmiyetleri ayıt etmeden) katılımıyla yapılacak bir halk oylamasıyla geleceğinin belirlenmesi ve Filistinli mültecilerin baba topraklara geri dönebilmeleri için gerekli ortamın hazırlanması istemektedir.
İran İslam Cumhuriyetinin barışçıl dış siyasetinin devamında Sayın Rouhani'nin geride bıraktığı 8 yıllık Hükümetinde, dış ilişkilerini geliştirerek, gerilimlerin düşürülmesi, alanında pek çok girişimleri olmuştur. Aynı dönemde; Nükleer dosyasının çözümü, Amerikanın hırslı ve bitmeyen isteklerine karşı çıkması, bölgesel sorunlara çözümü üretilmesi ,bölgesel ve bölge ötesi ilişkilerin perçinleştirilmesi, tekfir-i teröristlerin büyük tehditlerine karşı koyulması ve bu alanda işbirliğine gidilmesi, uluslararası alanlarda büyük İran halkının hak ve hukukunu savunulması amacıyla etkin bir rol oynanması bu girişimlerin belli başlı noktalarından sayılmaktadır.
Diğer ülkelerle ilişkilerinde, karşılıklı saygı, ortak çıkar, eşitlik ve yapıcı etkileşim esasını benimseyen İran İslam Cumhuriyeti; Bölgesel etkileşim ile terorizim ve aşırılığa karşı koymak, bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması,bölge ülkelerinin bütünlüğü esas alarak, korunması için işbirliğinin geliştirilmesi, gerekli girişimlerin yoğunlaştırılması, bölgesel işbirliği sağlanması dış siyasetinine oturtmuştur.
İslam devrimi 40 yıllık hayatında elde ettiği kazanımları hakkında bazı örnekler;
Bilim, Sanayı, Tıp, Üniversite, Kimya ve Telekomünikasyon kazanımları, ayrıca günümüz İranın elde ettiği kazanımlarla gelişmiş ülkeler arasında yer almıştır. Bu alanda sayabileceğimi bazı örnekler ise;
Havacılık, Nükleer, Nanoteknolojı, Biyoteknoloj, Savunma sanayii, Quantom(Kuantom), Simülasiyon, Genetik, Tıp, İlaç, Organ nakillei ve Covid-19 hastalığının teşhisinde gerekli Kit'lerin ve Aşı üretimini sayılabilir.
Edinilen kazanımlar İran halkının 40 yıllık hayatında bağımsızlığını elde etmek için ve sultacılığa karşı verdiği mücadele emperyalist güçler ile özellikle Amerika ve müttefikleri tarafından her türlü baskıya maruz kalarak, onların düşmanlıkları ile karşı karşıya kalmıştır. Sözü geçen 40 yıllık dönemde Amerikanın siysi ve ekonomik baskı faktörleri olarak İran halkına üzerinde kullandıkları bazılarını şöyle sıralayabiliriz;
Darbe girişimleri, İran'a yüklenen 8 yıllık saddam savaşı, kimyasal silahların kullanılması , Amerikanın desteklediği şehirler savaşı, Fars Körfezinde Petrol Tankerleri ve petrol platformlarına yapılan Saldırılar, Fars Körfezi semalarında İran Yolcu Uçağının Amerika tarafından düşürülmesi, teröristler ile ayrılıkçı unsurların silahlandırılması, sonu olmayan ambargoların uygulanması, ekonomik terörizmi, devlet terörizmi , vahşice terör uygulayarak askeri komutanlarımızın ve İranlı bilim adamlarımızınn fiziksel olarak ortadan kaldırılması, Covid – 19 pandemi döneminde ambargoların arttırılması ve dolayısıyla gerekli ilaçlar ve tibbi malzemelerin halkın eline ulaşmasını engellemek, ve... bunlar İran halkı uygulanan siyasi ve ekonomik baskılardan sadece küçük bir kaç örnektir.
İran İslam Cumhuriyeti bütün her kesimin ve her ülkenin yararına olan;
yerel projelerin kurumsallaştırılmasından ve içe dönük güvenlik sisteminden yanadır, bu doğrultuda tüm komşular ve bölge ülkeleri ile sıkı ve ciddi bir işbirliği ve iletişimin kurulmasından yana olup, çaba harcamaktadır.
Biz bölge güvenliğinin bölge ülkeleri tarafından temin edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yabancı ülkelerin bölgedeki varlığı ise; bölgenin güvenliği, barışı ve istikrarının yıkıcısı olduğuna inanmaktayız.
Bu doğrultuda, İran İslam devriminin başından beri dost ve kardeş ülke Türkiye Cumhuriyeti ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleştirilmesini İran İslam Cumhuriyeti dış siyasetinin önceliği sayılmış ve tanımlanmıştır. İran ve Türkiye gibi iki güçlü bölge ülkesi sahip oldukları Allah vergisi muazzam nüfus kapasiteleri, geniş coğrafi konumları ve sinerjik güçleri sayaesinde sadece kendi nüfuslarına değil tüm bölge ve özellikle dünya Müslümanları yararlanabilir. Geçmişte iki ülkenin Irak ve Suriye’de geliştirdiği işbirliği sayasinde bölge ülkeleri için barış ve istikrarın çok iyi sonuçları olduğunu gördük. Bu işbirliğinin Kafkasya gibi bölgelerdede tekrarı ve derinleştirilmesi, bölgemiz ve halklarına daha büyük hayırlara vesile olacağını düşünmekteyim.
İran ve Türkiye halkları ile tüm İslam alemine, refahlı ve gurur verici günler dilerim.
Sajad SOLTANZADEH
İran İslam Cumhuriyeti Başkonsolosu- Erzurum