Peygamber Efendimizin (asm) eğitimciliği ve öğretirken ki uygulamaları müstesnadır. Efendimizin (asm) eğitime büyük önem vermiş ve hayatının her aşamasında bizzat kendi sahabelerine ve dolayısıyla bizlere örnek olmuştur.
Allah Resulü’nün (asm) terbiyeciliği çok farklı alanlarda değerlendirilebilecek bir konudur. Efendimiz (asm) insanları manen eğitirken, maddeten de en medeni milletlere galebe çalacak bir şekilde donatmaktaydı. Sahabelerinin erkeklerini eğitirken, hanım sahabeleri de ihmal etmemekte, onlara özel eğitim vereceği bir gün tahsis etmekteydi.
Peygamberimiz (asm) kadınları insandan sayılmadığı, alınır satılır bir eşya gibi görüldüğü, kız çocukların diri diri gömdükleri bir dönemde, kadınlara özel bir önem vermiş, eğitimleri için çaba sarf etmiştir.
Allah Resulünün (asm) kadın öğretmenleri de vardı. Nitekim Şifâ (Ümmü Süleyman b. Hayseme), Hz. Peygamber'in (asm) hanımlarından Hz. Hafsa'ya (r.anha) yazı öğretmiştir. Hz. Peygamber'in (asm) hanımları, ashabın kızlarının eğitim ve öğretimi ile ilgilenirlerdi. Onlar, evlerine gelen genç kızlara bildiklerini anlatırlardı. Bu kızlar da öğrendikleri bilgileri başkalarına aktarırlardı. Hz. Aişe ve Ümmü Seleme (r.anhüma) başta olmak üzere Hz. Peygamber'in (asm) hanımlarının ve daha başka kadınların eğitim ve öğretime büyük katkıları olmuştur. Öyle ki, Allah Resulü’nün (asm) eşlerinden teşekkül eden eğitim sistemine “Ezvac-ı Tahire Okulu” denilmiştir, yani “Hazreti Peygamberin Pak Eşlerinin Okulu.”
Hz. Âişe (r.anha), öğrenme konusunda utanmayan ensar kadınlarını övmüştür. Bu noktadan hareketle, kadınların öğrenmeye büyük ilgi gösterdiği sonucunu çıkarmak mümkündür. Sahâbîler de kendi kız çocuklarının eğitimiyle ilgilenmişlerdir. Söz gelimi Sa'd b. Ebû Vakkas, kızına yazı öğretmiştir. Hz. Peygamber'in (asm) eğitim konusunda hür-köle ayırımı gözetmediği de bilinmektedir. Hadis kaynaklarında onun şu sözü çok geçmektedir:
"Kim bir câriyeyi güzel bir şekilde eğitir, terbiye eder, sonra da azat eder ve evlendirirse onun için iki mükâfat vardır."
Saadet Asrından
Amr b. Şuayb (r.a.)’tan, o babasından, onun da dedesi (r.a.)’tan rivayete göre peygamberimiz (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Kadın, kocasının evinden sadaka verdiği takdirde onun için de kocası için de ecir vardır. Onların her birisi diğerinin ecrinden hiçbir şey eksiltmez. Kocaya kazanmış olması sebebiyle, kadına da infak etmesi sebebiyle (ecir verilir.)” [Tirmizî, III, 48-49]
Allah Resulü’nün (asm) terbiyeciliği çok farklı alanlarda değerlendirilebilecek bir konudur. Efendimiz (asm) insanları manen eğitirken, maddeten de en medeni milletlere galebe çalacak bir şekilde donatmaktaydı. Sahabelerinin erkeklerini eğitirken, hanım sahabeleri de ihmal etmemekte, onlara özel eğitim vereceği bir gün tahsis etmekteydi.
Peygamberimiz (asm) kadınları insandan sayılmadığı, alınır satılır bir eşya gibi görüldüğü, kız çocukların diri diri gömdükleri bir dönemde, kadınlara özel bir önem vermiş, eğitimleri için çaba sarf etmiştir.
Allah Resulünün (asm) kadın öğretmenleri de vardı. Nitekim Şifâ (Ümmü Süleyman b. Hayseme), Hz. Peygamber'in (asm) hanımlarından Hz. Hafsa'ya (r.anha) yazı öğretmiştir. Hz. Peygamber'in (asm) hanımları, ashabın kızlarının eğitim ve öğretimi ile ilgilenirlerdi. Onlar, evlerine gelen genç kızlara bildiklerini anlatırlardı. Bu kızlar da öğrendikleri bilgileri başkalarına aktarırlardı. Hz. Aişe ve Ümmü Seleme (r.anhüma) başta olmak üzere Hz. Peygamber'in (asm) hanımlarının ve daha başka kadınların eğitim ve öğretime büyük katkıları olmuştur. Öyle ki, Allah Resulü’nün (asm) eşlerinden teşekkül eden eğitim sistemine “Ezvac-ı Tahire Okulu” denilmiştir, yani “Hazreti Peygamberin Pak Eşlerinin Okulu.”
Hz. Âişe (r.anha), öğrenme konusunda utanmayan ensar kadınlarını övmüştür. Bu noktadan hareketle, kadınların öğrenmeye büyük ilgi gösterdiği sonucunu çıkarmak mümkündür. Sahâbîler de kendi kız çocuklarının eğitimiyle ilgilenmişlerdir. Söz gelimi Sa'd b. Ebû Vakkas, kızına yazı öğretmiştir. Hz. Peygamber'in (asm) eğitim konusunda hür-köle ayırımı gözetmediği de bilinmektedir. Hadis kaynaklarında onun şu sözü çok geçmektedir:
"Kim bir câriyeyi güzel bir şekilde eğitir, terbiye eder, sonra da azat eder ve evlendirirse onun için iki mükâfat vardır."
Saadet Asrından
Amr b. Şuayb (r.a.)’tan, o babasından, onun da dedesi (r.a.)’tan rivayete göre peygamberimiz (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Kadın, kocasının evinden sadaka verdiği takdirde onun için de kocası için de ecir vardır. Onların her birisi diğerinin ecrinden hiçbir şey eksiltmez. Kocaya kazanmış olması sebebiyle, kadına da infak etmesi sebebiyle (ecir verilir.)” [Tirmizî, III, 48-49]