Basında yer alan bazı haberlerin düşündürdükleri:
“Türk kadını siyasette etkin olacak, Türk kadını ekonomide etkin olacak, Türk kadını sosyal hayatta etkin olacak!” vb. derken, şükür, evde etkin Türk kadını 'kelaynak' kategorisine doğru gidiyor... Mahalle bitti, sokak bitti, aile de bitmek üzere!..
…
Bir gazetemiz, "Bekçiler geldi hırsızlıklar azaldı!" diye bir başlık atmış. Evet, son zamanların en iyi işlerinden biri bu. Devlet, 24 saat sokağa hâkim olmalıdır. Caydırıcılık olmadan suçlar azalmaz. Bekçilik sistemi daha da geliştirilmelidir.
…
Demokrasi sokakta hak aramaya izin veriyorsa o zaman bazen hak aramak için sokağa çıkmak da bir hakkı kullanmak oluyor ve Fransa'daki gibi, sonuç veriyor! Ülkeler, demokrasiyle değil, adaletle yönetilse sokak hareketleri olmaz. Ama kapitalizm kuvvete inanır hakka değil.
…
Cumhuriyet Gazetesi güya bir fikir oluşturmuş: "Bilim reddedilerek imam hatip ve ilahiyatçılara 'rehber' olma yolu açıldı." Bu, pozitivist ve Marksist bir söylemdir. Bilimsel kılıklı, en yoz ve pespaye bir ideolojik dil. Cumhuriyet'in başlığı arkaik bir mağaradan gelen böğürtü gibi...
…
Biraz da mahalli gazetelerimizden:
PUSULA’da yer alan bir haberin başlığı şöyle: “Rektör Karabulut Atayurt’ta.” Haberin içeriğinde şunlar var: “Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, Özbekistan ve Kırgızistan’da bulunan 5 üniversiteyi ziyaret ederek temaslarda bulundu.” Son zamanlarda başta Atatürk Üniversitesi olmak üzere çevre üniversitelerin soydaş, dindaş ve komşu ülke üniversitelerini ziyaret ederek çeşitli protokoller yaptıklarını görüyor, okuyoruz. Fakat bunların neticeleri hakkında bir şey yazılıp çizilmiyor. Neden? Çünkü cesaret edip söylemek istiyorum, yüzde doksanı neticesizdir. Aksi düşünülüyorsa neticelerinin gösterilmesi gerekir.
…
Haberi ve yazıyı gazetegüncel’de okudum. Sayın Mehmet Şener yazmış. Yazının başlığı “Sağlıkta büyük vurgun, doktor bu ne!” Yazının giriş paragrafı şöyle: “Şu sıralar Ak Parti Yakutiye Belediye Başkanlığı için aday adayı olan Mahmut Uçar'ın başında bulunduğu kurumda ortaya çıkarılan yolsuzluğun çapı yaklaşık 4 milyon lirayı buluyor. Edinilen bilgiye göre bu kurumda çalışan İ.A, A.K ve İ.K adlarındaki ikisi mutemet, üç görevli yaklaşık beş yıl boyunca yetkilerini kötüye kullanarak sahte evrak düzenleyip, zimmetlerine para geçirmiş…” Böyle bir haberin failleri CHP’li olsaydı acaba medyanın kahir ekseriyetinin yaptığı gibi, haber yine görmezlikten mi gelinirdi? Adalet duygumuz politik görüşümüzün en dibine çökmüş durumda. Zülfüyâre dokunuyorsa ‘adaleti’ hiç yerinden kıpırdatmalı, öyle mi?’ Vicdanlar politikanın etkisinden kurtulmadıkça adalet hiçbir işte zuhur etmez.
“Türk kadını siyasette etkin olacak, Türk kadını ekonomide etkin olacak, Türk kadını sosyal hayatta etkin olacak!” vb. derken, şükür, evde etkin Türk kadını 'kelaynak' kategorisine doğru gidiyor... Mahalle bitti, sokak bitti, aile de bitmek üzere!..
…
Bir gazetemiz, "Bekçiler geldi hırsızlıklar azaldı!" diye bir başlık atmış. Evet, son zamanların en iyi işlerinden biri bu. Devlet, 24 saat sokağa hâkim olmalıdır. Caydırıcılık olmadan suçlar azalmaz. Bekçilik sistemi daha da geliştirilmelidir.
…
Demokrasi sokakta hak aramaya izin veriyorsa o zaman bazen hak aramak için sokağa çıkmak da bir hakkı kullanmak oluyor ve Fransa'daki gibi, sonuç veriyor! Ülkeler, demokrasiyle değil, adaletle yönetilse sokak hareketleri olmaz. Ama kapitalizm kuvvete inanır hakka değil.
…
Cumhuriyet Gazetesi güya bir fikir oluşturmuş: "Bilim reddedilerek imam hatip ve ilahiyatçılara 'rehber' olma yolu açıldı." Bu, pozitivist ve Marksist bir söylemdir. Bilimsel kılıklı, en yoz ve pespaye bir ideolojik dil. Cumhuriyet'in başlığı arkaik bir mağaradan gelen böğürtü gibi...
…
Biraz da mahalli gazetelerimizden:
PUSULA’da yer alan bir haberin başlığı şöyle: “Rektör Karabulut Atayurt’ta.” Haberin içeriğinde şunlar var: “Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, Özbekistan ve Kırgızistan’da bulunan 5 üniversiteyi ziyaret ederek temaslarda bulundu.” Son zamanlarda başta Atatürk Üniversitesi olmak üzere çevre üniversitelerin soydaş, dindaş ve komşu ülke üniversitelerini ziyaret ederek çeşitli protokoller yaptıklarını görüyor, okuyoruz. Fakat bunların neticeleri hakkında bir şey yazılıp çizilmiyor. Neden? Çünkü cesaret edip söylemek istiyorum, yüzde doksanı neticesizdir. Aksi düşünülüyorsa neticelerinin gösterilmesi gerekir.
…
Haberi ve yazıyı gazetegüncel’de okudum. Sayın Mehmet Şener yazmış. Yazının başlığı “Sağlıkta büyük vurgun, doktor bu ne!” Yazının giriş paragrafı şöyle: “Şu sıralar Ak Parti Yakutiye Belediye Başkanlığı için aday adayı olan Mahmut Uçar'ın başında bulunduğu kurumda ortaya çıkarılan yolsuzluğun çapı yaklaşık 4 milyon lirayı buluyor. Edinilen bilgiye göre bu kurumda çalışan İ.A, A.K ve İ.K adlarındaki ikisi mutemet, üç görevli yaklaşık beş yıl boyunca yetkilerini kötüye kullanarak sahte evrak düzenleyip, zimmetlerine para geçirmiş…” Böyle bir haberin failleri CHP’li olsaydı acaba medyanın kahir ekseriyetinin yaptığı gibi, haber yine görmezlikten mi gelinirdi? Adalet duygumuz politik görüşümüzün en dibine çökmüş durumda. Zülfüyâre dokunuyorsa ‘adaleti’ hiç yerinden kıpırdatmalı, öyle mi?’ Vicdanlar politikanın etkisinden kurtulmadıkça adalet hiçbir işte zuhur etmez.