
Başlığı görür görmez ‘Yazım hatası var, aralarına virgül konmalıydı’ diye koltuğundan fırlayan sevgili okurum: ‘Kitabın adı öyle’ diyeceğim, yazımın bu cümleden sonrasının bir kitap eleştirisine dönüşeceğini anlayacaksınız, sürpriz bozulacak .
Ama olsun. Sağlık olsun !
Evet, sözcükler arasına virgül konmadan adlandırılan bu kitap -eğer o özelliğini tek kusur sayarsak ki orada otizmle ilgili bir gizli mesaj aramak da mümkün- harika bir kitap. Henüz kırklı yaşlarının başındaki İngiliz yazar Keith Stuart’ın kaleme aldığı ve yazarın otistik oğluyla sürdürdüğü keşiflerle dolu yaşamı bize aktaran bu anlatı, içimi öyle ısıttı ki tarifi çok zor.
Beni bu kitapla tanıştıran sevgili Züleyha Erdoğan öğretmenime bir kez daha teşekkür etmeliyim.
Önce bir bakalım; onun ‘Hocam bu romanı çok seveceğinizi tahmin ediyorum, bir okuyun’ dediği kitap, dünyada nasıl yankılar uyandırmış:
İngiltere’nin yaşayan en ünlü yazarlarından Cathy Rentzenbrink, bu kitap için hiç kıskançlık etmeden ‘Hayat ve bilgelik dolu bir roman. Gözyaşı döktüm ama kitabı bitirdiğimde yüreğim umut doluydu’ demiş.
Mail on Sunday gazetesi, Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt için ‘Yazarın kendi otistik oğluyla yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı bu etkileyici hikâye, taş kesilmiş kalpleri bile ısıtacak’ diyor.
Buna ben de yürekten katlıyorum.
The Guardian’ın sanat editörü kitap için ‘Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt, yalnızca güzel kurgulanmış bir roman değil, aynı zamanda ender rastlanan bir dürüstlük ve gözlemle de yazılmış bir roman’ yorumunu yapmış.
Şansa bakın ki Keith Stuart, bir yıl geçmeden bu yorumu yapan editörün yerine çalışma daveti almış.
Ve o işi kabul etmiş.
İngiltere’nin basılı yayınlar tiraj şampiyonlarından Heat Magazine dergisi, ‘Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt, sizi daha ilk satırıyla cezbeden o benzersiz romanlardan. Dürüst, dokunaklı ve etkileyici. Harika bir hikâye’ cümleleriyle tanıttığı romanı Birleşik Krallık’ta 2017’nin en sevilen edebiyat yapıtı olarak ilan etmiş.
‘Stuart, üzerimize döktüğü gül yapraklarına dikenleri de eklemiş ki bu sayede roman, tenimizin derinlerine kadar işlesin. Gözyaşlarınızı tutamayacaksınız…’ yorumunu yapan Amerikan Metro dergisi Keith ve oğlunu 2017 yazında derginin kapağına da taşımıştı.
Forbes dergisi de kitap için ‘Sınırları yalnızca hayal gücünüz kadar olan bir dünyaya doğru harika bir kaçış’ yorumunu yapmış.
Küresel ilgi gören bir başka dergi, beş farklı dilde basılan Kirkus B-Reviews, ‘Yarattığı karakterler güzel kurgulanmış, savunmasız ve engellerle dolu hayatta yollarını bulmayı öğrenen insanlar. Dijital çağda yeniden iletişim kurmayı öğrenmekle ilgili etkileyici bir hikâye’ yorumunu yapmış kitap için.
Benim derlememdeki son isim, yazar ve eleştirmen Graeme Simsion.
Sadece bir kitabını okumuş olmama rağmen çok severim bu yazarı. ‘Kadınları bir türlü anlamayan erkekleri ve erkeklerin duygularını tamamen aldırdığını düşünen kadınları’ anlatan o muhteşem Rosie Projesi romanının yazarıdır Graeme Simsion (Pegasus Yayınları-2015, Çeviren: Solina Silahlı, 352 sayfa).
İşte o yazar da Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt için ‘Eğlenceli, başarılı bir yazarın elinden ve kocaman bir yürekten çıkmış harika bir roman. Rosie Projesi’ni sevenler kesinlikle buna da bayılacaklar’ demiş…
Adı geçen iki kitabı da okumuş biri olarak Simsion’ın haklı çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim.
***
Demek ki dünya da tıpkı Züleyha öğretmenim gibi düşünüyor: Bu, gerçekten çok çarpıcı bir kitap.
Az önce sıraladığım kısa ve tamamı olumlu eleştirilerin birkaçının zaten kitabın arka kapağını süslediğini de söylemeliyim.
Peki, bütün bu güzel yorumları doğuran etken ne?
Roman niye bu kadar başarılı bulunuyor?
Hikâyenin gerçekliği ve çarpıcılığı elbette.
Basit bir okur olarak benim görüşüm bu. Hayatını edebiyat yaparak kazanan biri olarak da aynı görüşteyim: İşin sırrı teknikten çok içerikte, hikâyede gizli. Elbette Stuart’ın içten, yalın, bütün güzel duyguları harekete geçiren anlatımı da bu hikâyeyi ölümsüzleştiriyor.
Roman, oğlunu otizme rağmen değil, otizmle sevmeyi öğrenen bir babanın ve ona yeniden yaşama tutunmayı öğreten oğlunun gerçek hikâyesi üzerine kurulu.
Kirkus B-Reviews’ın kitabı özetleyen paragrafı şöyle:
“Alex ile Jody çok genç yaşta tanışıp evlenmiş ve Sam adında otizmli bir çocukları olmuştur. Büyük bir aşkla birbirlerine bağlı olsalar da Alex’in babalık konusundaki başarısızlığı ilişkilerini bitme noktasına getirir. Ayrı yaşamaya başladıkları sürede Alex, oğluyla aslında nasıl da birbirlerinden uzak olduklarını fark eder ve kendisini sorgulamaya başlar. Ailesini kaybetmemek için bir adım atması gerektiğine karar verdiğindeyse Sam’in Minecraft isimli bilgisayar oyununa olan ilgisi dikkatini çeker. Sekiz yaşında, otizmli bir çocuk olarak Sam’in Minecraft’ta bloklardan yarattığı dünya, âdeta bir baba oğul fırsatına dönüşür. Alex, iletişim kurmayı ve hatta tanımayı başaramadığı oğlunu bu oyun sayesinde anlamaya başlar. Hayatın ona verdiği bu ikinci şans Alex için en kıymetlisi olacaktır.”
Özetin özeti ise şu:
Yazarın oğluyla birlikte yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı bu roman, sevginin en olmadık yerde bile uç verebileceğinin, en umulmadık yerde keşfedilebileceğinin, en inanılmaz yolla dışa vurulabileceğinin duygu yüklü bir kanıtı…
***
Bir boyutu daha var bu güzel kitabın: Benim çok yabancı olduğum bir alanla, bilgisayar oyunlarıyla ilgili.
Minecraft dersem bilenler anlayacaktır.
Ve ben o oyunu öyle bir yerde, öyle bir ilişki içinde keşfettim ki…
Tıpkı Orhan Pamuk’un Yeni Hayat adlı romanının o ünlü ilk cümlesinde ‘Bir gün, bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti’ diye tarif edilen tılsımlı değişim gibi…
Gerçi benim hayatım Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt’ü okuyunca değişmedi, oyunu da hâlâ öğrenebilmiş değilim; ama hayatta nelerin-nelere yol açabileceğine dair bütün önyargılarımın yıkıldığını artık rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu da bana yetti.
Ama olsun. Sağlık olsun !
Evet, sözcükler arasına virgül konmadan adlandırılan bu kitap -eğer o özelliğini tek kusur sayarsak ki orada otizmle ilgili bir gizli mesaj aramak da mümkün- harika bir kitap. Henüz kırklı yaşlarının başındaki İngiliz yazar Keith Stuart’ın kaleme aldığı ve yazarın otistik oğluyla sürdürdüğü keşiflerle dolu yaşamı bize aktaran bu anlatı, içimi öyle ısıttı ki tarifi çok zor.
Beni bu kitapla tanıştıran sevgili Züleyha Erdoğan öğretmenime bir kez daha teşekkür etmeliyim.
Önce bir bakalım; onun ‘Hocam bu romanı çok seveceğinizi tahmin ediyorum, bir okuyun’ dediği kitap, dünyada nasıl yankılar uyandırmış:
İngiltere’nin yaşayan en ünlü yazarlarından Cathy Rentzenbrink, bu kitap için hiç kıskançlık etmeden ‘Hayat ve bilgelik dolu bir roman. Gözyaşı döktüm ama kitabı bitirdiğimde yüreğim umut doluydu’ demiş.
Mail on Sunday gazetesi, Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt için ‘Yazarın kendi otistik oğluyla yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı bu etkileyici hikâye, taş kesilmiş kalpleri bile ısıtacak’ diyor.
Buna ben de yürekten katlıyorum.
The Guardian’ın sanat editörü kitap için ‘Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt, yalnızca güzel kurgulanmış bir roman değil, aynı zamanda ender rastlanan bir dürüstlük ve gözlemle de yazılmış bir roman’ yorumunu yapmış.
Şansa bakın ki Keith Stuart, bir yıl geçmeden bu yorumu yapan editörün yerine çalışma daveti almış.
Ve o işi kabul etmiş.
İngiltere’nin basılı yayınlar tiraj şampiyonlarından Heat Magazine dergisi, ‘Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt, sizi daha ilk satırıyla cezbeden o benzersiz romanlardan. Dürüst, dokunaklı ve etkileyici. Harika bir hikâye’ cümleleriyle tanıttığı romanı Birleşik Krallık’ta 2017’nin en sevilen edebiyat yapıtı olarak ilan etmiş.
‘Stuart, üzerimize döktüğü gül yapraklarına dikenleri de eklemiş ki bu sayede roman, tenimizin derinlerine kadar işlesin. Gözyaşlarınızı tutamayacaksınız…’ yorumunu yapan Amerikan Metro dergisi Keith ve oğlunu 2017 yazında derginin kapağına da taşımıştı.
Forbes dergisi de kitap için ‘Sınırları yalnızca hayal gücünüz kadar olan bir dünyaya doğru harika bir kaçış’ yorumunu yapmış.
Küresel ilgi gören bir başka dergi, beş farklı dilde basılan Kirkus B-Reviews, ‘Yarattığı karakterler güzel kurgulanmış, savunmasız ve engellerle dolu hayatta yollarını bulmayı öğrenen insanlar. Dijital çağda yeniden iletişim kurmayı öğrenmekle ilgili etkileyici bir hikâye’ yorumunu yapmış kitap için.
Benim derlememdeki son isim, yazar ve eleştirmen Graeme Simsion.
Sadece bir kitabını okumuş olmama rağmen çok severim bu yazarı. ‘Kadınları bir türlü anlamayan erkekleri ve erkeklerin duygularını tamamen aldırdığını düşünen kadınları’ anlatan o muhteşem Rosie Projesi romanının yazarıdır Graeme Simsion (Pegasus Yayınları-2015, Çeviren: Solina Silahlı, 352 sayfa).
İşte o yazar da Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt için ‘Eğlenceli, başarılı bir yazarın elinden ve kocaman bir yürekten çıkmış harika bir roman. Rosie Projesi’ni sevenler kesinlikle buna da bayılacaklar’ demiş…
Adı geçen iki kitabı da okumuş biri olarak Simsion’ın haklı çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim.
***
Demek ki dünya da tıpkı Züleyha öğretmenim gibi düşünüyor: Bu, gerçekten çok çarpıcı bir kitap.
Az önce sıraladığım kısa ve tamamı olumlu eleştirilerin birkaçının zaten kitabın arka kapağını süslediğini de söylemeliyim.
Peki, bütün bu güzel yorumları doğuran etken ne?
Roman niye bu kadar başarılı bulunuyor?
Hikâyenin gerçekliği ve çarpıcılığı elbette.
Basit bir okur olarak benim görüşüm bu. Hayatını edebiyat yaparak kazanan biri olarak da aynı görüşteyim: İşin sırrı teknikten çok içerikte, hikâyede gizli. Elbette Stuart’ın içten, yalın, bütün güzel duyguları harekete geçiren anlatımı da bu hikâyeyi ölümsüzleştiriyor.
Roman, oğlunu otizme rağmen değil, otizmle sevmeyi öğrenen bir babanın ve ona yeniden yaşama tutunmayı öğreten oğlunun gerçek hikâyesi üzerine kurulu.
Kirkus B-Reviews’ın kitabı özetleyen paragrafı şöyle:
“Alex ile Jody çok genç yaşta tanışıp evlenmiş ve Sam adında otizmli bir çocukları olmuştur. Büyük bir aşkla birbirlerine bağlı olsalar da Alex’in babalık konusundaki başarısızlığı ilişkilerini bitme noktasına getirir. Ayrı yaşamaya başladıkları sürede Alex, oğluyla aslında nasıl da birbirlerinden uzak olduklarını fark eder ve kendisini sorgulamaya başlar. Ailesini kaybetmemek için bir adım atması gerektiğine karar verdiğindeyse Sam’in Minecraft isimli bilgisayar oyununa olan ilgisi dikkatini çeker. Sekiz yaşında, otizmli bir çocuk olarak Sam’in Minecraft’ta bloklardan yarattığı dünya, âdeta bir baba oğul fırsatına dönüşür. Alex, iletişim kurmayı ve hatta tanımayı başaramadığı oğlunu bu oyun sayesinde anlamaya başlar. Hayatın ona verdiği bu ikinci şans Alex için en kıymetlisi olacaktır.”
Özetin özeti ise şu:
Yazarın oğluyla birlikte yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı bu roman, sevginin en olmadık yerde bile uç verebileceğinin, en umulmadık yerde keşfedilebileceğinin, en inanılmaz yolla dışa vurulabileceğinin duygu yüklü bir kanıtı…
***
Bir boyutu daha var bu güzel kitabın: Benim çok yabancı olduğum bir alanla, bilgisayar oyunlarıyla ilgili.
Minecraft dersem bilenler anlayacaktır.
Ve ben o oyunu öyle bir yerde, öyle bir ilişki içinde keşfettim ki…
Tıpkı Orhan Pamuk’un Yeni Hayat adlı romanının o ünlü ilk cümlesinde ‘Bir gün, bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti’ diye tarif edilen tılsımlı değişim gibi…
Gerçi benim hayatım Kaleler Kareler Köşeler ve Sıcak Süt’ü okuyunca değişmedi, oyunu da hâlâ öğrenebilmiş değilim; ama hayatta nelerin-nelere yol açabileceğine dair bütün önyargılarımın yıkıldığını artık rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu da bana yetti.