
Azerbaycan ordusunda kadın komutan olarak Dağlık Karabağ'da Ermenistan'a karşı savaşan, askerlikten sonra yaklaşık 28 yıl polislik yapıp emekli olan Aida Shirinova, Erzurum'da Nene Hatun'un kabrini ziyaret etti. Kendisinin de Karabağ’da baltayla savaştığını belirten Shirinova, “Nene Hatun'un elindeki baltayla heykelini gördüm. İnsan şerefi, namusu ve vatanı için baltayla da savaşmalı. Biz de baltayla yabayla savaşa gittik” dedi
Cihat İncesu/Pusula

İnsanlık tarihinin en korkunç olaylarından Karabağ katliamlarının canlı şahitlerinden Azerbaycan Milli Ordusunun İlk Kadın Komutanı, Karabag Gazisi Aida Shirinova, Osmanlı tarihinin önemli savaşlarından "93 Harbi" diye adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlık sonrasında gönüllerde tahta kuran Nene Hatun'un kabrini ziyaret etmek için Erzurum'a geldi. Aziziye Tabyaları'nda bulunan Nene Hatun'un kabrine gelerek dua eden Şirinova, mezar başında temizlik yaptı, Türk bayrağını öptü.

Karabağ Ovası'nda yer alan Berde kasabasında 1959 yılında dünyaya gelen Aida Shirinova, Ermenilerin 1992'de Hocalı'da 613 Azerbaycan Türkünü şehit etmesiyle asker olmaya karar verdi. 1998'e kadar Azerbaycan ordusunda yarbay olarak görev yapan Shirinova, Ermenistan'ın işgaliyle sonuçlanan Dağlık Karabağ savaşında da cephenin en önünde mücadele etti. Yarbay rütbesiyle Azerbaycan Ordusu'nda yaklaşık 6 yıl görev yapan Shirinova, İçişleri Bakanlığı'nın kararıyla polis memuru olarak görevlendirildi. Shirinova, yaklaşık 28 yıl polisliğin ardından emekli oldu.
Nene Hatun'un Mezarında
Aida Shirinova, Kayseri'de davetli olduğu programın ardından Erzurum'a geldi. Hakkında kitaplar okuduğu Nene Hatun'un Aziziye Tabyası'ndaki kabrinde dua eden Shirinova, bölge halkıyla sohbet etti.
"Bizim vatanımız, halklarımız, milletlerimiz için savaşan insanlar bizim gözümüzün nurudur" diyen Shirinova, "Nene Hatun ve Kara Fatma hakkında yazılanları okudum. Yıllardır kalbimle istediğim Nene Hatun'un kabrini ziyareti gerçekleştirmekten mutluyum. Okuduğum dergilerde yazıyor, Nene Hatun savaşa giderken demişler ki '3 aylık çocuğun var, sen savaşa gitme. O da 'Benim çocuğum annesiz büyüyebilir, annesiz yaşayabilir ama vatansız ne büyüyebilir ne de yaşayabilir' demiş. Hiçbirimiz vatansız yaşayamayız. Türk halkları olarak her gün şehit veriyoruz ama bize diyorlar ki, 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak uğrunda ölen varsa vatandır'. Biz öyle güzel bir milletimiz ki şehit olurken bizim kanımız öz toprağımıza dökülüyor, başka ülkelerin toprağına değil. Biz öz bayrağımıza sarılarak dünyayı terk edip, şehit oluyoruz. Biz hiçbir zaman hiçbir devletin toprağına göz dikmemişiz. Biz huzur içinde yaşamak istiyoruz. İlmimizi, tıbbımızı geliştirmek istiyoruz. Çocuklarımızın geleceği iyi olsun, özgür olsun istiyoruz. Nene Hatun, tabii ki ben onun devamıyım. Bana savaş ve kadın konusunda çok soruyorlar. Savaş, kadınlar için zor ve çetindir' diyorlar. Ben de diyorum ki, savaşta kadın erkek olmaz. Savaşta milletin, halkın, vatanın evladı olur. Onun için ben savaşa girdim" dedi.

Türk Kadını Ömür Boyu Savaşçıdır
Nene Hatun'un sırtında çocuğu ve elinde baltalı heykeliyle ilgili de konuşan Shirinova, şunları söyledi:
"Bazen bir şarkı, bir şiir insanları savaşa götürür. Bir kadının öz çocuğunu koyup savaşa gitmesi. Bizde de 1992'lerde böyleydi. Biz de baltayla yabayla savaştık. O kadar silah yoktu. Bunlarla savaşa gittik. Nene Hatun'un heykelini gördüm, insan şerefi, namusu gereğinde balta ve yabayla da dövüşmelidir. Her halk, kahramanıyla tanınır. Biz de erkek kahramanlarımızla beraber kadın kahramanlarımızla fark ediliyoruz. Dünya bizi savaşçı bir Türk halkı olarak tanıyor. Çünkü Türk anneleri çocukları atın üstünde dünyaya getirmiş, toprak üstünde beslemiş ve savaşa gitmiş. Türk halkının içinde her bir kadın ve erkek bunu anlamalı. Türk kadını ömür boyu savaşçıdır. O savaşçı olmasa, dünyaya getirdiği, terbiye ettiği erkekler savaşır mı? Her şey kadınlardan gelir. Terbiye etmek, büyütmek, yetiştirmek kadın emeğidir."

Türk Kardeşlerimize Minnettarız
Karabağ'ın 44 günlük savaşın ardından yeniden Azerbaycan topraklarına katılmasından duyduğu sevinci dile getiren Gazi Shirinova, "Biz Türk kardeşlerimize ne kadar minnettarlık hislerimizi bildirsek az olur. 1992'de Ermenilerin arkasında muhtelif devletler vardı. Ona göre topraklarımızı kaybettik. O zaman bizim içimizde de çok kahraman insanlar vardı. Ama çok üzgünüm ki Ermeni’ye destek veren devletler yüzünden biz topraklarımızı kaybettik. Son 44 günlük muharebede bütün Azerbaycan halkı adına gururla söylüyorum ki Türk kardeşlerimizi, yanımızda, arkamızda, önümüzde gördük. Şimdi Azerbaycan'da Türk ve Azerbaycan bayrağı asılı olmayan ev yoktur" dedi.

Komşularımız bizi vurdu
Karabağ katliamının dehşet dolu anlarını da anlatan Aida Shirinova, “ Bizim düşmanlarımız gösterdi ki, İnsan gökteki ay gibidir görünmeyen tarafı da var. Biz Hocalı katliamında komşularımızın, evimizde misafir ettiğimiz insanların görünmeyen yüzünü de gördük.Kanlı savaş alanlarından şehitleri toplayıp ailelerine teslim ettik. Birçok savaşın canlı tanığı olarak hayatını kaybedenlerin acı hatıralarını ve acımasız savaşın tüm gerçeklerini hala içimizde yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Cihat İncesu/Pusula

İnsanlık tarihinin en korkunç olaylarından Karabağ katliamlarının canlı şahitlerinden Azerbaycan Milli Ordusunun İlk Kadın Komutanı, Karabag Gazisi Aida Shirinova, Osmanlı tarihinin önemli savaşlarından "93 Harbi" diye adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlık sonrasında gönüllerde tahta kuran Nene Hatun'un kabrini ziyaret etmek için Erzurum'a geldi. Aziziye Tabyaları'nda bulunan Nene Hatun'un kabrine gelerek dua eden Şirinova, mezar başında temizlik yaptı, Türk bayrağını öptü.

Karabağ Ovası'nda yer alan Berde kasabasında 1959 yılında dünyaya gelen Aida Shirinova, Ermenilerin 1992'de Hocalı'da 613 Azerbaycan Türkünü şehit etmesiyle asker olmaya karar verdi. 1998'e kadar Azerbaycan ordusunda yarbay olarak görev yapan Shirinova, Ermenistan'ın işgaliyle sonuçlanan Dağlık Karabağ savaşında da cephenin en önünde mücadele etti. Yarbay rütbesiyle Azerbaycan Ordusu'nda yaklaşık 6 yıl görev yapan Shirinova, İçişleri Bakanlığı'nın kararıyla polis memuru olarak görevlendirildi. Shirinova, yaklaşık 28 yıl polisliğin ardından emekli oldu.
Nene Hatun'un Mezarında
Aida Shirinova, Kayseri'de davetli olduğu programın ardından Erzurum'a geldi. Hakkında kitaplar okuduğu Nene Hatun'un Aziziye Tabyası'ndaki kabrinde dua eden Shirinova, bölge halkıyla sohbet etti.
"Bizim vatanımız, halklarımız, milletlerimiz için savaşan insanlar bizim gözümüzün nurudur" diyen Shirinova, "Nene Hatun ve Kara Fatma hakkında yazılanları okudum. Yıllardır kalbimle istediğim Nene Hatun'un kabrini ziyareti gerçekleştirmekten mutluyum. Okuduğum dergilerde yazıyor, Nene Hatun savaşa giderken demişler ki '3 aylık çocuğun var, sen savaşa gitme. O da 'Benim çocuğum annesiz büyüyebilir, annesiz yaşayabilir ama vatansız ne büyüyebilir ne de yaşayabilir' demiş. Hiçbirimiz vatansız yaşayamayız. Türk halkları olarak her gün şehit veriyoruz ama bize diyorlar ki, 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak uğrunda ölen varsa vatandır'. Biz öyle güzel bir milletimiz ki şehit olurken bizim kanımız öz toprağımıza dökülüyor, başka ülkelerin toprağına değil. Biz öz bayrağımıza sarılarak dünyayı terk edip, şehit oluyoruz. Biz hiçbir zaman hiçbir devletin toprağına göz dikmemişiz. Biz huzur içinde yaşamak istiyoruz. İlmimizi, tıbbımızı geliştirmek istiyoruz. Çocuklarımızın geleceği iyi olsun, özgür olsun istiyoruz. Nene Hatun, tabii ki ben onun devamıyım. Bana savaş ve kadın konusunda çok soruyorlar. Savaş, kadınlar için zor ve çetindir' diyorlar. Ben de diyorum ki, savaşta kadın erkek olmaz. Savaşta milletin, halkın, vatanın evladı olur. Onun için ben savaşa girdim" dedi.

Türk Kadını Ömür Boyu Savaşçıdır
Nene Hatun'un sırtında çocuğu ve elinde baltalı heykeliyle ilgili de konuşan Shirinova, şunları söyledi:
"Bazen bir şarkı, bir şiir insanları savaşa götürür. Bir kadının öz çocuğunu koyup savaşa gitmesi. Bizde de 1992'lerde böyleydi. Biz de baltayla yabayla savaştık. O kadar silah yoktu. Bunlarla savaşa gittik. Nene Hatun'un heykelini gördüm, insan şerefi, namusu gereğinde balta ve yabayla da dövüşmelidir. Her halk, kahramanıyla tanınır. Biz de erkek kahramanlarımızla beraber kadın kahramanlarımızla fark ediliyoruz. Dünya bizi savaşçı bir Türk halkı olarak tanıyor. Çünkü Türk anneleri çocukları atın üstünde dünyaya getirmiş, toprak üstünde beslemiş ve savaşa gitmiş. Türk halkının içinde her bir kadın ve erkek bunu anlamalı. Türk kadını ömür boyu savaşçıdır. O savaşçı olmasa, dünyaya getirdiği, terbiye ettiği erkekler savaşır mı? Her şey kadınlardan gelir. Terbiye etmek, büyütmek, yetiştirmek kadın emeğidir."

Türk Kardeşlerimize Minnettarız
Karabağ'ın 44 günlük savaşın ardından yeniden Azerbaycan topraklarına katılmasından duyduğu sevinci dile getiren Gazi Shirinova, "Biz Türk kardeşlerimize ne kadar minnettarlık hislerimizi bildirsek az olur. 1992'de Ermenilerin arkasında muhtelif devletler vardı. Ona göre topraklarımızı kaybettik. O zaman bizim içimizde de çok kahraman insanlar vardı. Ama çok üzgünüm ki Ermeni’ye destek veren devletler yüzünden biz topraklarımızı kaybettik. Son 44 günlük muharebede bütün Azerbaycan halkı adına gururla söylüyorum ki Türk kardeşlerimizi, yanımızda, arkamızda, önümüzde gördük. Şimdi Azerbaycan'da Türk ve Azerbaycan bayrağı asılı olmayan ev yoktur" dedi.

Komşularımız bizi vurdu
Karabağ katliamının dehşet dolu anlarını da anlatan Aida Shirinova, “ Bizim düşmanlarımız gösterdi ki, İnsan gökteki ay gibidir görünmeyen tarafı da var. Biz Hocalı katliamında komşularımızın, evimizde misafir ettiğimiz insanların görünmeyen yüzünü de gördük.Kanlı savaş alanlarından şehitleri toplayıp ailelerine teslim ettik. Birçok savaşın canlı tanığı olarak hayatını kaybedenlerin acı hatıralarını ve acımasız savaşın tüm gerçeklerini hala içimizde yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.