
Dünyanın en önemli petrol kaynaklarına sahip olan Irak ve Kuveyt’in karşı karşıya geldiği Körfez Savaşları daha çok Amerika Birleşik Devletlerin işine gelmiştir.1980-1988 yılları arasında meydana gelen Iran-Irak Savaşı devletlerin ekonomisini bozmuş, halkta huzursuzluklar baş göstermiştir. BAAS Partisinin denetiminde olan ve Arap dünyasının liderliğine oynayan Irak bozulan ekonomisini düzletmek amacıyla 2 Ağustos 1990 yılında Kuveyt işgal etmiştir. Peki, Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinin temel nedenleri nelerdir? İran ile yapılan savaşta ortaya çıkan ekonomik sıkıntıları çözme, Kuveyt ve batılı ülkelerden istenilen kredilerin verilmemesi ve Kuveyt’ten günlük petrol üretimin aşıldığına dair istenilen paranın verilmemesidir. Kuveyt, Osmanlı döneminde Irak’a bağlı bir yerleşim yeridir. Saddam Hüseyin de bunu bahane ederek Kuveyt’i işgal etmiştir. Irak’ın Kuveyt’i işgal ederek Basra Körfezine egemen olmaya başlaması ve petrol sevkiyatını kontrol edebilmesi batılı devletleri rahatsız etmiştir. Kuveyt’in işgali dünya kamuoyunun da nasıl tepkilere neden olmuştur? Amerika Ortadoğu da kurduğu dengenin bozulacağından Irak’a tepki bulunmuş, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri işgali kınamışlardır. Birleşmiş Milletler Irak’ın hemen Kuveyt’i terk ederek işgale son verilmesini bildirerek, ekonomik ambargo uyguladı. Avrupa Birliği Iraktan petrol alımına ambargo koydu ve Irak’a silah satışı durduruldu. Birleşmiş Milletler Irak’a güç kullanma kararı aldı.
Koalisyon güçlerine Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan Mısır ve Bahreyn gibi Arap devletleri de katılmıştır. Irak’ın verilen süre zarfında Kuveyt’te çekilmeyince 1991 yılının ocak ayında Birleşmiş Milletler bünyesinde hava ve kara operasyonu düzenlenmiştir. Irak pes ederek barış yapmak zorunda kalmıştır. Irak ile koalisyon güçleri arasında imzalanan antlaşmanın hükümleri nelerdir? Irak 36.paralelin kuzeyi ile 32.paralelin güneyine uçak ve ağır silah geçirmemeyi kabul edecek, Kuveyt’ten çekilerek işgal öncesi sınırlara geri dönecektir. Irak, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlardan arınmayı kabul edecek.
Irak’ın belirlenen sınırın dışına uçak ve ağır silah geçirip geçirmediğini tespit edebilmek için Çekiş Güç kurulmuştur. Çekiş gücün merkezi İncirlik üssüdür. Irak’ın nükleer silahların denetimini yapılması konusunda Birleşmiş Milletler temsilcilerine zorluk çıkarması üzerine koalisyon güçleri Irak’ı tekrar bombalamıştır. Zaman içerisinde Irak’ın nükleer silahların denetimlerine sıcak bakmasına rağmen İngiltere, İspanya ve Amerika’nın aldığı karar ile Irak’a 2003 yılında tekrar saldırıya geçmiştir. Irak’a saldırı sonunda ülke işgal edilmiş ve Irak’ın bütünlüğü bozulmuştur. Ülke liderleri daha sonra yakalanarak suçlu bulunanlar idam edilmiştir. Irak sınırları içerisinde yaşayan milyonlarca Türkmen için de zor günler başlamış ve Türkmenler öldürülmüştür. Saddam Hüseyin ise yakalandıktan sonra yargılanmış ve ardından da idam edilmiştir. Irak o dönemden başlayan huzursuzluk ve belirsizlik bu gün dahi devam etmektedir. Bu güven ortamının bozulması ise en fazlada komşu Türkiye’yi etkilemektedir.
ORTADOĞU DA FİLİSTİN MESELESİ
1948 yılında İsrail Devletinin kurulmasıyla birlikte Ortadoğu da dengeler bozulmuş ve Arap Devletleri ile İsrail arasında savaşlar başlamıştır. Savaşlar sonunda çevre ülkelere sığınarak mülteci konumuna düşen Filistinliler haklarını savunabilmek için örgütler kurmaya başlamışlardır. Siyasi yollarla ve Arap devletlerin desteği ile Filistin de başarılı olacağını inananlar bunun olmadığını görünce silaha sarılmıştır. Bu örgütlerin tamamı 1964 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü adı altında birleşmiştir. FKÖ 1987 yılında intifadayı (ayaklanma) başlatmıştır. Küçük çocuklar ve gençler ellerinde ki taş ve sopalarla İsrail ordusuna karşı koymaya çalışmış ve İsrail’in bu insan hakları ihlallerine karşı dünya kamuoyu harekete geçmiştir. Filistin Kurtuluş Örgütünün çabaları sonucunda Birleşmiş Milletler Filistinlilerin tek temsilcisi olarak Filistin Kurtuluş Örgütü kabul edilmiştir. 14 Kasım 1988 yılında Bağımsız Filistin devleti kurulmuş ve başkanlığına Yaser Arafat getirilmiştir. İsrail 1993 Oslo görüşmeleri ile bu yeni kurulan devleti tanımıştır. Yıllardır yapılan görüşmeler (Anna Polis) İsrail ve Filistinliler arasındaki sorunun çözümüne çare olmamıştır. Yaser Arafat ölümü ve Mahmut Abbas başkanlığında devam eden görüşmeler dahi bu sorunun çözümüne çare olmamıştır.
Koalisyon güçlerine Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan Mısır ve Bahreyn gibi Arap devletleri de katılmıştır. Irak’ın verilen süre zarfında Kuveyt’te çekilmeyince 1991 yılının ocak ayında Birleşmiş Milletler bünyesinde hava ve kara operasyonu düzenlenmiştir. Irak pes ederek barış yapmak zorunda kalmıştır. Irak ile koalisyon güçleri arasında imzalanan antlaşmanın hükümleri nelerdir? Irak 36.paralelin kuzeyi ile 32.paralelin güneyine uçak ve ağır silah geçirmemeyi kabul edecek, Kuveyt’ten çekilerek işgal öncesi sınırlara geri dönecektir. Irak, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlardan arınmayı kabul edecek.
Irak’ın belirlenen sınırın dışına uçak ve ağır silah geçirip geçirmediğini tespit edebilmek için Çekiş Güç kurulmuştur. Çekiş gücün merkezi İncirlik üssüdür. Irak’ın nükleer silahların denetimini yapılması konusunda Birleşmiş Milletler temsilcilerine zorluk çıkarması üzerine koalisyon güçleri Irak’ı tekrar bombalamıştır. Zaman içerisinde Irak’ın nükleer silahların denetimlerine sıcak bakmasına rağmen İngiltere, İspanya ve Amerika’nın aldığı karar ile Irak’a 2003 yılında tekrar saldırıya geçmiştir. Irak’a saldırı sonunda ülke işgal edilmiş ve Irak’ın bütünlüğü bozulmuştur. Ülke liderleri daha sonra yakalanarak suçlu bulunanlar idam edilmiştir. Irak sınırları içerisinde yaşayan milyonlarca Türkmen için de zor günler başlamış ve Türkmenler öldürülmüştür. Saddam Hüseyin ise yakalandıktan sonra yargılanmış ve ardından da idam edilmiştir. Irak o dönemden başlayan huzursuzluk ve belirsizlik bu gün dahi devam etmektedir. Bu güven ortamının bozulması ise en fazlada komşu Türkiye’yi etkilemektedir.
ORTADOĞU DA FİLİSTİN MESELESİ
1948 yılında İsrail Devletinin kurulmasıyla birlikte Ortadoğu da dengeler bozulmuş ve Arap Devletleri ile İsrail arasında savaşlar başlamıştır. Savaşlar sonunda çevre ülkelere sığınarak mülteci konumuna düşen Filistinliler haklarını savunabilmek için örgütler kurmaya başlamışlardır. Siyasi yollarla ve Arap devletlerin desteği ile Filistin de başarılı olacağını inananlar bunun olmadığını görünce silaha sarılmıştır. Bu örgütlerin tamamı 1964 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü adı altında birleşmiştir. FKÖ 1987 yılında intifadayı (ayaklanma) başlatmıştır. Küçük çocuklar ve gençler ellerinde ki taş ve sopalarla İsrail ordusuna karşı koymaya çalışmış ve İsrail’in bu insan hakları ihlallerine karşı dünya kamuoyu harekete geçmiştir. Filistin Kurtuluş Örgütünün çabaları sonucunda Birleşmiş Milletler Filistinlilerin tek temsilcisi olarak Filistin Kurtuluş Örgütü kabul edilmiştir. 14 Kasım 1988 yılında Bağımsız Filistin devleti kurulmuş ve başkanlığına Yaser Arafat getirilmiştir. İsrail 1993 Oslo görüşmeleri ile bu yeni kurulan devleti tanımıştır. Yıllardır yapılan görüşmeler (Anna Polis) İsrail ve Filistinliler arasındaki sorunun çözümüne çare olmamıştır. Yaser Arafat ölümü ve Mahmut Abbas başkanlığında devam eden görüşmeler dahi bu sorunun çözümüne çare olmamıştır.