İstiklal Marşı
Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş olmasına rağmen, ülkenin büyük bir kısmı halen işgal altındaydı. Bir taraftan çökmüş bir imparatorluğun enkazından yeni bir ülke kuruluyor, diğer taraftan da düşmanı temizlemek için cepheden cepheye koşuluyordu.
TBMM Orduları, Yunan, Fransız ve işgal birlikleriyle çetin mücadeleler sonunda zafere ulaşılırken, siyasi anlaşmalarla da Türkiye Cumhuriyeti uluslararası arenada kabul görüyordu. İnönü savaşları, Sakarya Meydan Muharebesi 1921 yılının önemli olayları arasındaydı. Bunlardan önemlisi yokluk ve halen savaşta bulunan bir ülkede yazıldı İstiklal Marşı.
1921 yılında eski ismi Maarif Vekaleti olan Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı, kurtuluş savaşının ilk yıllarında bir güfte yarışması düzenledi. 724 adet şiirin katıldığı bu yarışmada tanınmış bazı isimlerde vardı. Bu isimler: Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu. Bu güfte yarışmasını kazanana para ödülü verilecekti. Buna karşı olan Mehmet Âkif Ersoy, bu yarışmaya katılmama kararı aldı.
Şiir başvurusunun tarihi 23 Aralık 1920 idi ve bu tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tüm güfteleri inceledi ve İstiklâl Marşı olmayı hak edecek bir güfteyle karşılaşmadı. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, 5 Şubat 1921 yılında Mehmet Âkif Ersoy’a bir mektup gönderdi ve bu mektuptan sonra fikri değişen Mehmet Âkif Ersoy, yazdığı şiiri bakanlığa teslim etti. Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl, Marşı’nı 1921 yılının Şubat ayında, Ankara’da bulunan Taceddin Dergahı’nda yazmıştı. Mehmet Âkif, yazdığı şiirde Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancından, Türk ordusundaki askerlere olan güveninden, onların korkusuz olduklarından ve yürekli olduklarından bahsetmişti. Hamdullah Suphi Bey, bu şiiri Batı Cephesi Komutanlığına gönderdi ve orada okuyan komutanlar ve askerler şiiri çok beğendi. Daha sonra İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlandı, on iki gün sonra ise Konya’da Öğüt gazetesinde yer aldı.
Sona 7 adet şiir kaldı ve bu şiirler 12 Mart 1921’de Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. İlk olarak Mehmet Âkif Ersoy’un şiiri Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Milletvekillerinin hayranlıkla dinlediği bu şiir hiç tartışılmadan kabul edildi ve diğer hiç bir şiir okunmadı.
12 Mart 1921 yılında İstiklâl Marşı olarak kabul edildi.
Kazım Karabekir bu şiiri en çok eleştiren kişi oldu. Bakanlar Kurulu Başkanı’na itiraz mektupları gönderse de karar değişmedi. Mehmet Âkif Ersoy bu yarışmadan 500 lira ödül kazandı ve bu ödülü Darülmesai yardım vakfına bağışladı. 12 Mayıs 1921 İstiklal Marşı, milli marş olarak, Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi.
O dönemde ülke savaş içerisinde olduğu için, Mehmet Âkif’in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 12 Şubat 1923 yılında İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne beste yarışması açma görevi verildi. 24 bestecinin katıldığı bu yarışmada savaş koşullarından dolayı kazanacak bir aday seçilemedi. İstiklâl Marşı, ülkenin farklı bölgelerinde farklı bestelerle okunmaya başladı. Edirne’de Ahmet Yekata Bey’in, İzmir’de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara’da Osman Zeki Bey’in, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey’in besteleri okunmaktaydı.
Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul tarafından kabul edilmiştir. Daha sonra 1930 yılında bu bestenin değiştirilmesi kararı alındı ve Osman Zeki Üngör’ün 1922’de hazırladığı beste kabul görülmüştür. Osman Zeki Üngör’ün bestesi halen daha günümüzde kullanılıyor. Dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesi Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer tarafından yapıldı. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklâl Marşı olarak söyleniyor.
Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş olmasına rağmen, ülkenin büyük bir kısmı halen işgal altındaydı. Bir taraftan çökmüş bir imparatorluğun enkazından yeni bir ülke kuruluyor, diğer taraftan da düşmanı temizlemek için cepheden cepheye koşuluyordu.
TBMM Orduları, Yunan, Fransız ve işgal birlikleriyle çetin mücadeleler sonunda zafere ulaşılırken, siyasi anlaşmalarla da Türkiye Cumhuriyeti uluslararası arenada kabul görüyordu. İnönü savaşları, Sakarya Meydan Muharebesi 1921 yılının önemli olayları arasındaydı. Bunlardan önemlisi yokluk ve halen savaşta bulunan bir ülkede yazıldı İstiklal Marşı.
1921 yılında eski ismi Maarif Vekaleti olan Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı, kurtuluş savaşının ilk yıllarında bir güfte yarışması düzenledi. 724 adet şiirin katıldığı bu yarışmada tanınmış bazı isimlerde vardı. Bu isimler: Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu. Bu güfte yarışmasını kazanana para ödülü verilecekti. Buna karşı olan Mehmet Âkif Ersoy, bu yarışmaya katılmama kararı aldı.
Şiir başvurusunun tarihi 23 Aralık 1920 idi ve bu tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tüm güfteleri inceledi ve İstiklâl Marşı olmayı hak edecek bir güfteyle karşılaşmadı. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, 5 Şubat 1921 yılında Mehmet Âkif Ersoy’a bir mektup gönderdi ve bu mektuptan sonra fikri değişen Mehmet Âkif Ersoy, yazdığı şiiri bakanlığa teslim etti. Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl, Marşı’nı 1921 yılının Şubat ayında, Ankara’da bulunan Taceddin Dergahı’nda yazmıştı. Mehmet Âkif, yazdığı şiirde Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancından, Türk ordusundaki askerlere olan güveninden, onların korkusuz olduklarından ve yürekli olduklarından bahsetmişti. Hamdullah Suphi Bey, bu şiiri Batı Cephesi Komutanlığına gönderdi ve orada okuyan komutanlar ve askerler şiiri çok beğendi. Daha sonra İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlandı, on iki gün sonra ise Konya’da Öğüt gazetesinde yer aldı.
Sona 7 adet şiir kaldı ve bu şiirler 12 Mart 1921’de Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. İlk olarak Mehmet Âkif Ersoy’un şiiri Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Milletvekillerinin hayranlıkla dinlediği bu şiir hiç tartışılmadan kabul edildi ve diğer hiç bir şiir okunmadı.
12 Mart 1921 yılında İstiklâl Marşı olarak kabul edildi.
Kazım Karabekir bu şiiri en çok eleştiren kişi oldu. Bakanlar Kurulu Başkanı’na itiraz mektupları gönderse de karar değişmedi. Mehmet Âkif Ersoy bu yarışmadan 500 lira ödül kazandı ve bu ödülü Darülmesai yardım vakfına bağışladı. 12 Mayıs 1921 İstiklal Marşı, milli marş olarak, Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi.
O dönemde ülke savaş içerisinde olduğu için, Mehmet Âkif’in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 12 Şubat 1923 yılında İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne beste yarışması açma görevi verildi. 24 bestecinin katıldığı bu yarışmada savaş koşullarından dolayı kazanacak bir aday seçilemedi. İstiklâl Marşı, ülkenin farklı bölgelerinde farklı bestelerle okunmaya başladı. Edirne’de Ahmet Yekata Bey’in, İzmir’de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara’da Osman Zeki Bey’in, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey’in besteleri okunmaktaydı.
Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul tarafından kabul edilmiştir. Daha sonra 1930 yılında bu bestenin değiştirilmesi kararı alındı ve Osman Zeki Üngör’ün 1922’de hazırladığı beste kabul görülmüştür. Osman Zeki Üngör’ün bestesi halen daha günümüzde kullanılıyor. Dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesi Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer tarafından yapıldı. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklâl Marşı olarak söyleniyor.