Aforizmalar (21)
Kuranla iletişim ve onun hayata intikali en önemli mesele olmak zorundadır. Müslümanlar olarak Kuran evimizdedir; İlahi Kitap evden dışarı çıkıyorsa çarşı pazarda, iktisadi, siyasi ve kültürel hayatta kişiye ve topluma ne yapıyor; ne yaşatıyor; insanlarla nasıl iletişim kuruyor? Bu soruları Kuran’a sormak ve dürüst cevaplar elde etmek gerekir ki, dünyanın nereye doğru gittiği ve kişinin ‘ahret fiyatı’ hakkında bir bilgisi olabilsin!
Allahü Teâlâ Kuran’ı hayata merkez yapmıştır; insanı da Kuran’la iş görecek bir üst varlık olarak yaratmış ve Halife tayin etmiştir. “Hani Rabbin meleklere, ben yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım demişti…” (Bakara 30) İnsan, eğer Halife ve merkezde olup olmadığını bilmeden yaşıyorsa kalbi, gözü, kulağı çalışmıyor demektir. Oysa o, gördüğünü, işittiğini ve akıl sahibi olduğunu düşünmektedir!
Kuran öğretileri demek olan Hak Din, kâinattaki tek külli gerçekliktir; vahye dayalı yegâne din Kuran dinidir. Kâinat, ilahi bir network ağı gibi, tek bir sistem olarak çalışmaktadır; kâinattaki nizam (ilahi kanunlar) bu fıtri dine tabidir. İnsan da, Kuran’la eğitilen iradesiyle, bu ağa bilinçli bir şekilde bağlı kalarak varoluşunu gerçekleştirmelidir.
Merkezde olmak, ‘Allah’la birlikte olmak’ demektir. İnsan ruhu bu merkezi kaybettiğinde elinde bilim ve teknoloji kalacaktır (insani network sistemi); fakat insan bilim ve teknolojiyle değil, ancak Kuran’la olgunlaşabilecek bir özellikte yaratılmıştır. İnsan ruhu, Kuran merkezinden koptuğunda o ruh artık ilahi ağdan kopmuş bir Araf ruhudur.
Yaratılış her an gerçekleşen, mukaddes ve muazzam ilahi bir faaliyettir. Kuran, bu faaliyetin zahiri ve batını iç yüzünü izah etmiştir. Hak Din, hayata merkez olmayınca bireylerin ve sosyal yapıların düzeni bozulmakta ve kaotik manzara derinleşmektedir.
İşin vahametiyse anlaşılmamaktadır: Kuran, artık insan faaliyetlerinin çok az bir alanında gözükmektedir; haliyle insan duracağı merkezi ve Halife sıfatını kaybetmiş sayılabilir. Kuran dışarıda tutularak ve saf dışı edilerek, insan ruhu ‘tevhid’in kuşatıcı atmosferinden nihaî bir biçimde çıktığında (kendi network sistemini kemale erdirdiğinde -ki bu, insani küfrün son haddi olacaktır) kıyamet kaçınılmaz olacaktır.
Kuranla iletişim ve onun hayata intikali en önemli mesele olmak zorundadır. Müslümanlar olarak Kuran evimizdedir; İlahi Kitap evden dışarı çıkıyorsa çarşı pazarda, iktisadi, siyasi ve kültürel hayatta kişiye ve topluma ne yapıyor; ne yaşatıyor; insanlarla nasıl iletişim kuruyor? Bu soruları Kuran’a sormak ve dürüst cevaplar elde etmek gerekir ki, dünyanın nereye doğru gittiği ve kişinin ‘ahret fiyatı’ hakkında bir bilgisi olabilsin!
Allahü Teâlâ Kuran’ı hayata merkez yapmıştır; insanı da Kuran’la iş görecek bir üst varlık olarak yaratmış ve Halife tayin etmiştir. “Hani Rabbin meleklere, ben yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım demişti…” (Bakara 30) İnsan, eğer Halife ve merkezde olup olmadığını bilmeden yaşıyorsa kalbi, gözü, kulağı çalışmıyor demektir. Oysa o, gördüğünü, işittiğini ve akıl sahibi olduğunu düşünmektedir!
Kuran öğretileri demek olan Hak Din, kâinattaki tek külli gerçekliktir; vahye dayalı yegâne din Kuran dinidir. Kâinat, ilahi bir network ağı gibi, tek bir sistem olarak çalışmaktadır; kâinattaki nizam (ilahi kanunlar) bu fıtri dine tabidir. İnsan da, Kuran’la eğitilen iradesiyle, bu ağa bilinçli bir şekilde bağlı kalarak varoluşunu gerçekleştirmelidir.
Merkezde olmak, ‘Allah’la birlikte olmak’ demektir. İnsan ruhu bu merkezi kaybettiğinde elinde bilim ve teknoloji kalacaktır (insani network sistemi); fakat insan bilim ve teknolojiyle değil, ancak Kuran’la olgunlaşabilecek bir özellikte yaratılmıştır. İnsan ruhu, Kuran merkezinden koptuğunda o ruh artık ilahi ağdan kopmuş bir Araf ruhudur.
Yaratılış her an gerçekleşen, mukaddes ve muazzam ilahi bir faaliyettir. Kuran, bu faaliyetin zahiri ve batını iç yüzünü izah etmiştir. Hak Din, hayata merkez olmayınca bireylerin ve sosyal yapıların düzeni bozulmakta ve kaotik manzara derinleşmektedir.
İşin vahametiyse anlaşılmamaktadır: Kuran, artık insan faaliyetlerinin çok az bir alanında gözükmektedir; haliyle insan duracağı merkezi ve Halife sıfatını kaybetmiş sayılabilir. Kuran dışarıda tutularak ve saf dışı edilerek, insan ruhu ‘tevhid’in kuşatıcı atmosferinden nihaî bir biçimde çıktığında (kendi network sistemini kemale erdirdiğinde -ki bu, insani küfrün son haddi olacaktır) kıyamet kaçınılmaz olacaktır.