
Mehmet Akif Ersoy, Ürdün ve Şam arasında bir istasyonda görevlidir. Görevi bölgede ki casusluk yapan İngiliz ajanlarına karşı mücadele edebilmektedir. Teşkilatı Mahsusa'nın bir elemanıdır ve Kuşçubaşı Eşref ile birlikte görev yapmaktadır. Her gün karargâha gelmekte ve Eşref Beyden savaşın gidişatı hakkında bilgiler almaktadır. Çanakkale Cephesinde düşmanın yoğun top atışı altında olan askerlerimizin hali Akif'i derinden etkilemektedir. Yemeden içmeden kesilmiş bir halde görevine de devam eder. Mehmet Akif Ersoy, Berlin de görev yaptığı sırada kendisine ayrılan özel odayı kabul etmemiştir. Benim evlatlarım cephede yatacak yer bulamazken, bir tas hoşafla idare ederken bana sunulan bu lüksü kabul edemem demiştir. Hemen odasının değiştirilmesini istemiş ve kendisine boş farklı bir oda vermişlerdir. Çanakkale Zaferinin müjdeleyici telgrafı Enver Paşa tarafından tüm karargâhlara gönderilmiştir. Eşref Bey'de bu haberi alan kişilerden biridir. Akif o gün yine karargâha gelmiş ve haber var mı diye sormuştu. Müjde zafer yine inananların oldu deyince Eşref Bey, Akif heyecanlanır ve telgrafı okur. Oda da bulunan ibrik de ki su ile abdest alır ve karargâh binasından dışarıya çıkar. Eşref Bey, Akif'i takip eder. Akif'in çölde şükür namazına durduğunu görür. Bir süre bekler sonra geri döner. İki saat geçmesine rağmen Akif geri dönmemiştir. Eşref Bey merak eder ve Akif'in namaz kıldığı yere gider. Akif halen daha secdeye kapanmış haldedir. Yanına varır, Akif'in onu o an duyacağı ve göreceği hali yoktur. Eşref Bey der ki: " Yanına vardığımda başı secdede idi. İyice yaklaştım. Kum yaştı ve Akif hıçkırarak ağlıyordu. Yüzü gözü toz içinde idi. Sakalının bir bölümünde ise yaşta dolayı çamurumsu bir durum vardı. Beni gördü ve o dua halinden çıktı. Hiç bir şey söylemedi. Kalktı, üstünü ve başını silkeledikten sonra karargâha doğru yöneldi. Bende arkasından gittim. Ne olacak diye merakla bekledim. Karargâha girer girmez kâğıt ve kalem aradığını gördüm. Sonunda buldu ve yine benimle konuşmadan bir şeyler yazmaya başladı. Kalem, kâğıt ve Akif adeta bütünleşmişti. Belli bir süre sonra tamam dedi. Kâğıt ve kalemi bıraktı. Elime yazdığı kâğıdı verdi. Şiir yazmıştı. Heyecanlandım. Başlığı okumaya başladığım an o secde halinde neler olduğunu anladım."
Kuşcubaşı Eşref'in okumaya başladığı şiir Akif'in Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri idi. İstiklal Marşı gibi Çanakkale Şehitleri de bir milletin var olma mücadelesinin hangi şartlar altında yapıldığının ispatıdır. Eşref Bey, Mehmet Akif'in Çanakkale Şehitlerine adlı şiirini okuduğunda Akif'in şiirlerinde ve Akif’teki dünyevi hayatın dışında bir şeyler aranması gerektiğini söylemiştir.
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
-Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
2021 İSTİKLAL MARŞI YILI
İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilmiştir. Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan şiir 724 şiirin katıldığı yarışmada birinci olmuştur. Şiir kabul edilmeden önce bir süre Erzurum Milli Marşı, marşımız olarak okunmuştur. Maarif Vekâletinin düzenlediği para ödüllü yarışmaya Akif ödülden dolayı ilk önce katılmak istemez. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver, Akif'in katılmasını çok istemektedir. Sonunda Akif arkadaşı Hasan Basri'nin ricasıyla yarışmaya katılır. Tek şartı ödülün başka bir yere bağışlanmasıdır. Yarışmada Akif birinci olur. İstiklal Marşımızı Mehmet Akif Ersoy, Tacettin Dergâhında yazar. Marş ilk defa Kastamonu Açıksöz Gazetesi ve Sebilürreşat Dergisinde yayınlanmıştır. Marşın ilk okunduğu savaş II. İnönü Savaşıdır. Akif, İstiklal Marşını Kahraman Ordumuza ithaf etmiştir. Bir daha yazar mısın sorusuna ise Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazmayı nasip etmesin diyerek kapatmıştır. Bu şiirin gerçek sahipleri millettir diyerek İstiklal Marşı şiirini Safahata da almamıştır. Kazandığı ödülü ise Birinci Dünya Savaşında mücadele eden askerlerin elbiselerini diken bir yere bağışlamıştır. İstiklal Marşını ilk besteleyen ise Ali Rıfat Çağatay olurken bu gün ki beste ise Zeki Üngör'e aittir. 2021 yılı TBMM tarafından marşın kabulünün 100. yılı nedeniyle İstiklal Marşı yılı ilan edilmiştir.
Kuşcubaşı Eşref'in okumaya başladığı şiir Akif'in Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri idi. İstiklal Marşı gibi Çanakkale Şehitleri de bir milletin var olma mücadelesinin hangi şartlar altında yapıldığının ispatıdır. Eşref Bey, Mehmet Akif'in Çanakkale Şehitlerine adlı şiirini okuduğunda Akif'in şiirlerinde ve Akif’teki dünyevi hayatın dışında bir şeyler aranması gerektiğini söylemiştir.
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
-Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
2021 İSTİKLAL MARŞI YILI
İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilmiştir. Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan şiir 724 şiirin katıldığı yarışmada birinci olmuştur. Şiir kabul edilmeden önce bir süre Erzurum Milli Marşı, marşımız olarak okunmuştur. Maarif Vekâletinin düzenlediği para ödüllü yarışmaya Akif ödülden dolayı ilk önce katılmak istemez. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver, Akif'in katılmasını çok istemektedir. Sonunda Akif arkadaşı Hasan Basri'nin ricasıyla yarışmaya katılır. Tek şartı ödülün başka bir yere bağışlanmasıdır. Yarışmada Akif birinci olur. İstiklal Marşımızı Mehmet Akif Ersoy, Tacettin Dergâhında yazar. Marş ilk defa Kastamonu Açıksöz Gazetesi ve Sebilürreşat Dergisinde yayınlanmıştır. Marşın ilk okunduğu savaş II. İnönü Savaşıdır. Akif, İstiklal Marşını Kahraman Ordumuza ithaf etmiştir. Bir daha yazar mısın sorusuna ise Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazmayı nasip etmesin diyerek kapatmıştır. Bu şiirin gerçek sahipleri millettir diyerek İstiklal Marşı şiirini Safahata da almamıştır. Kazandığı ödülü ise Birinci Dünya Savaşında mücadele eden askerlerin elbiselerini diken bir yere bağışlamıştır. İstiklal Marşını ilk besteleyen ise Ali Rıfat Çağatay olurken bu gün ki beste ise Zeki Üngör'e aittir. 2021 yılı TBMM tarafından marşın kabulünün 100. yılı nedeniyle İstiklal Marşı yılı ilan edilmiştir.