Fazıl Say, ODA TV’deki yazısında içini dökmüş. Say diyor ki; “Cumhurbaşkanının geldiği konser Ankara’da Congresium konser salonundaydı, tüm biletleri çoktan tükenmiş bir konserdi. Bunu “Fazıl Say Saray’da konser verdi” diye manipüle ettiler.
- Konserde repertuarda, kendi solo piyano eserlerim Truva Sonatı, İzmir Süiti, Kara Toprak vardı. Bunu da “Fazıl Say Dombra çaldı” diye saçma sapan çakma videolarla manipüle ettiler.”
Türkiye’nin gerçeği budur. Haysiyet cellatlığı ve karşı mahalle düşmanlığı, Say diyor ki:
“- Hayatımda verdiğim binlerce konserimde nasıl “konser selamı” veriyorsam; 18 Ocak 2019 akşamı da öyle yaptım, bu sefer “Fazıl Say diz çöktü” diye çamur attılar. “Dönek” diyeni de oldu...
Aydıncık (!) yaklaşımı!
Fazıl Say’ın karşılaştığı saldırı, Diyarbakır’da çocuklarını PKK’dan kurtarmak isteyen Anneler içinde işleniyor. Cumhur ittifakı dışındaki siyasi partiler, “FAKAT”, “AMA” cı bir ikirciklik içindeler. Sanat ve sinema dünyası bir garip duruyor.
Gerekçe ne biliyor musunuz? İktidar, özünde Recep Tayyip Erdoğan’ın yapılan her işte kötülenebilmesi, gri bir koridor oluşturup, olumsuzluk üretebilmek. Dicle’nın kuzularını çakallar kapmış umurlarında değil.
Güçlü bir lobi olduğunu söylemek gerekiyor.
Bunda FETÖ entelejansiyasının rolünü de unutmamalıyız.
Türkiye’ye inanmayan, Türk milletinin başaramayacağı düşüncesinin kıskançlık halidir bu tavırlar aslında.
Fazıl Saya geri dönelim, diyor ki; “Tüm bu olayların başlangıcı, annemin vefatından sonra Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın taziye telefonu ve benim kendisini insanca bir konserime davet etmem ile başlamıştı.
Konserin ardından gelişen tüm bu olaylardan sonra, dost zannetmiş olduğum pek çok kişinin de bu yalana, bu düşmanlığa ortak olduğunu gördüm, hayatlarına çok yardım etmiş olduklarım dahil.
Benim için çok can acıtıcıydı, yıpratıcıydı, kırıcıydı. Aylarca içime kapandım. Bu dostlarla (!) her şey bitti, yollar bir daha düzelmemek üzere ayrıldı. Pek çok sevdiğim, okuduğum insan, bu manipüle edilmiş algılarla yanlış şeyler yazdılar, sanki suç işlemişim gibi.
Fazıl Say, diyor ki; “Ne oldu? Benim 49 yıllık ideolojim mi değişti?”
Yok Fazıl Say, ideolojin değişmez ama onlar senin kimliğini kullanarak bu milletin değerlerine saldırma şansını kaybettiler.
- Konserde repertuarda, kendi solo piyano eserlerim Truva Sonatı, İzmir Süiti, Kara Toprak vardı. Bunu da “Fazıl Say Dombra çaldı” diye saçma sapan çakma videolarla manipüle ettiler.”
Türkiye’nin gerçeği budur. Haysiyet cellatlığı ve karşı mahalle düşmanlığı, Say diyor ki:
“- Hayatımda verdiğim binlerce konserimde nasıl “konser selamı” veriyorsam; 18 Ocak 2019 akşamı da öyle yaptım, bu sefer “Fazıl Say diz çöktü” diye çamur attılar. “Dönek” diyeni de oldu...
Aydıncık (!) yaklaşımı!
Fazıl Say’ın karşılaştığı saldırı, Diyarbakır’da çocuklarını PKK’dan kurtarmak isteyen Anneler içinde işleniyor. Cumhur ittifakı dışındaki siyasi partiler, “FAKAT”, “AMA” cı bir ikirciklik içindeler. Sanat ve sinema dünyası bir garip duruyor.
Gerekçe ne biliyor musunuz? İktidar, özünde Recep Tayyip Erdoğan’ın yapılan her işte kötülenebilmesi, gri bir koridor oluşturup, olumsuzluk üretebilmek. Dicle’nın kuzularını çakallar kapmış umurlarında değil.
Güçlü bir lobi olduğunu söylemek gerekiyor.
Bunda FETÖ entelejansiyasının rolünü de unutmamalıyız.
Türkiye’ye inanmayan, Türk milletinin başaramayacağı düşüncesinin kıskançlık halidir bu tavırlar aslında.
Fazıl Saya geri dönelim, diyor ki; “Tüm bu olayların başlangıcı, annemin vefatından sonra Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın taziye telefonu ve benim kendisini insanca bir konserime davet etmem ile başlamıştı.
Konserin ardından gelişen tüm bu olaylardan sonra, dost zannetmiş olduğum pek çok kişinin de bu yalana, bu düşmanlığa ortak olduğunu gördüm, hayatlarına çok yardım etmiş olduklarım dahil.
Benim için çok can acıtıcıydı, yıpratıcıydı, kırıcıydı. Aylarca içime kapandım. Bu dostlarla (!) her şey bitti, yollar bir daha düzelmemek üzere ayrıldı. Pek çok sevdiğim, okuduğum insan, bu manipüle edilmiş algılarla yanlış şeyler yazdılar, sanki suç işlemişim gibi.
Fazıl Say, diyor ki; “Ne oldu? Benim 49 yıllık ideolojim mi değişti?”
Yok Fazıl Say, ideolojin değişmez ama onlar senin kimliğini kullanarak bu milletin değerlerine saldırma şansını kaybettiler.