
Yazı dizimizde Türk-İslam tarihine damga vurmuş isimleri kısa notlarla anlatmaya devam ediyoruz. Keyifli okumalar dilerim.
II. ABDÜLHAMİT HAN
Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi Abdülhamit anlamak bütün dünyayı anlamak demektir. 33 yıl kurtlar sofrasında ülkeyi yönetmek, üstüne eğitim seferberliği başlatıp, modern ordunun temelleri sağlamlaştırmak, iç ve dış hainlere karşı denge politikası yürütmek ancak II. Abdülhamit Han gibi siyasi bir dehanın başarısı olabilir. Yahudi ve Ermeni oyunlarına karşı dik durmak, vatan toprağından bir karış dahi vermemek, I. ve II. Meşrutiyet gibi demokrasi adımları atmak, ulu hakan cennet mekân II. Abdülhamit tarzı bir siyasetin ürünüdür. Bedenimi çiğnemeden, kanımızı dökmeden, para ile size verilecek toprağımız yoktur diye tüm dünyaya haykırmak II. Abdülhamit olmak. 10 Şubat 1918 ölmesine rağmen bugün halen daha var olmak, gündem de kalmak, hatırlanmak ve hayırla yâd edilmektir Sultan II. Abdülhamit Han kalabilmek. O 1909’da İttihatçılara söylediği şu sözüyle ne kadar da haklı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur: “ Siz bu ülkeyi 10 yıl yönetin 100 yıl yönettim diye övünün.” Ve ittihatçıların ülkeden kaçış tarih 1918 manidar değil mi?
GENÇ OSMAN
1614-1618 yılları arasında duraklama döneminde Osmanlı Devleti tahtında hüküm süren, idealist ve reformist bir padişahtır. Devletin bekasını tehdit eden Yeniçeri Ocağını kaldırmayı düşünmüş; fakat bunu canı ile ödemiştir. II. Osman veya Genç Osman, başkenti İstanbul’dan Anadolu’ya taşımayı ve şeyhülislamında yetkilerini kısmaya teşebbüs edince, şahsi menfaatlerini devlet çıkarına tercih edenler tarafından hunharca şehit edilmiştir. Genç yaşına rağmen dönemin şartlarında yenilikçi adımlara imza atmaya çalışan II. Osman’ın en büyük eksiği kendisine yol gösterecek akıl hocaların olmayışıdır. İnandığı şeyleri yapmaktan vazgeçmemiş, kendisinden gelecek olanlar için de bir yol açmıştır. Ne yazık ki yenilik yapmak isteyip de Osmanlı tarihinde şehit edilen ilk padişahta kendisi olmuştur.
ALPARSLAN
Türklere, Orta Asya’dan sonra yeni bir yurt Anadolu’yu kazandıran büyük hükümdar Sultan Alparslan, Büyük Selçuklu Devleti tahtına 1062 yılında oturmuştur. Ermenilerin elinde olan ANİ Şehrini aldığında Abbasi Halifesi kendisine EBÜ’L FETH yani Fetihlerin Babası unvanını vermiştir. Tarihler 26 Ağustos 1071 tarihini gösterdiğinde ise Malazgirt Meydan Muharebesinde Alparslan yeni bir tarih yazmış ve Anadolu kapıları ardına kadar Türklere açılmıştır. Bizans İmparatoru esir edilmiş, İslam dünyasında Türklerin saygınlığı artmış; fakat Avrupa Türkleri yeni yurt Anadolu’dan atmak amacıyla Haçlı Seferlerini başlatmıştır. Haç ve Hilal’in Savaşında her daim galip gelen vatan sevgisi imandandır hadisi şerifini idrak eden yüreklerin olmuştur. Malazgirt Zaferinin ardından komutanlarına Alparslan’ın fethedilen yerler fethedenindir emri ile Anadolu kısa süre içerisinde Türk-İslam beldesi haline gelmiş, han, hamam, cami, mescit, medreseler ile topyekûn bir kalkınma başlamıştır. Bunun mimari ise Sultan ALPARSLAN olmuştur. “Sizlere öyle bir vatan kazandırdım ki ebediyetten sizin olacaktır.”
II. ABDÜLHAMİT HAN
Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi Abdülhamit anlamak bütün dünyayı anlamak demektir. 33 yıl kurtlar sofrasında ülkeyi yönetmek, üstüne eğitim seferberliği başlatıp, modern ordunun temelleri sağlamlaştırmak, iç ve dış hainlere karşı denge politikası yürütmek ancak II. Abdülhamit Han gibi siyasi bir dehanın başarısı olabilir. Yahudi ve Ermeni oyunlarına karşı dik durmak, vatan toprağından bir karış dahi vermemek, I. ve II. Meşrutiyet gibi demokrasi adımları atmak, ulu hakan cennet mekân II. Abdülhamit tarzı bir siyasetin ürünüdür. Bedenimi çiğnemeden, kanımızı dökmeden, para ile size verilecek toprağımız yoktur diye tüm dünyaya haykırmak II. Abdülhamit olmak. 10 Şubat 1918 ölmesine rağmen bugün halen daha var olmak, gündem de kalmak, hatırlanmak ve hayırla yâd edilmektir Sultan II. Abdülhamit Han kalabilmek. O 1909’da İttihatçılara söylediği şu sözüyle ne kadar da haklı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur: “ Siz bu ülkeyi 10 yıl yönetin 100 yıl yönettim diye övünün.” Ve ittihatçıların ülkeden kaçış tarih 1918 manidar değil mi?
GENÇ OSMAN
1614-1618 yılları arasında duraklama döneminde Osmanlı Devleti tahtında hüküm süren, idealist ve reformist bir padişahtır. Devletin bekasını tehdit eden Yeniçeri Ocağını kaldırmayı düşünmüş; fakat bunu canı ile ödemiştir. II. Osman veya Genç Osman, başkenti İstanbul’dan Anadolu’ya taşımayı ve şeyhülislamında yetkilerini kısmaya teşebbüs edince, şahsi menfaatlerini devlet çıkarına tercih edenler tarafından hunharca şehit edilmiştir. Genç yaşına rağmen dönemin şartlarında yenilikçi adımlara imza atmaya çalışan II. Osman’ın en büyük eksiği kendisine yol gösterecek akıl hocaların olmayışıdır. İnandığı şeyleri yapmaktan vazgeçmemiş, kendisinden gelecek olanlar için de bir yol açmıştır. Ne yazık ki yenilik yapmak isteyip de Osmanlı tarihinde şehit edilen ilk padişahta kendisi olmuştur.
ALPARSLAN
Türklere, Orta Asya’dan sonra yeni bir yurt Anadolu’yu kazandıran büyük hükümdar Sultan Alparslan, Büyük Selçuklu Devleti tahtına 1062 yılında oturmuştur. Ermenilerin elinde olan ANİ Şehrini aldığında Abbasi Halifesi kendisine EBÜ’L FETH yani Fetihlerin Babası unvanını vermiştir. Tarihler 26 Ağustos 1071 tarihini gösterdiğinde ise Malazgirt Meydan Muharebesinde Alparslan yeni bir tarih yazmış ve Anadolu kapıları ardına kadar Türklere açılmıştır. Bizans İmparatoru esir edilmiş, İslam dünyasında Türklerin saygınlığı artmış; fakat Avrupa Türkleri yeni yurt Anadolu’dan atmak amacıyla Haçlı Seferlerini başlatmıştır. Haç ve Hilal’in Savaşında her daim galip gelen vatan sevgisi imandandır hadisi şerifini idrak eden yüreklerin olmuştur. Malazgirt Zaferinin ardından komutanlarına Alparslan’ın fethedilen yerler fethedenindir emri ile Anadolu kısa süre içerisinde Türk-İslam beldesi haline gelmiş, han, hamam, cami, mescit, medreseler ile topyekûn bir kalkınma başlamıştır. Bunun mimari ise Sultan ALPARSLAN olmuştur. “Sizlere öyle bir vatan kazandırdım ki ebediyetten sizin olacaktır.”