
Altını çizmek gerekiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan vatan evlatlarının arkasında durmuştur. Nuri Demirağlar, emperyalist güçlere kurban edilmemiştir. Erdoğan’ın ısrarla arkasında durduğu ve desteklediği projeler ile savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 75’lere ulaşmıştır.
Şimdi geçmişin hatalarını bilerek geleceğe aynı hataları taşımamak adına milletin evladının hikayesine dönelim. Nuri Bey ticaretteki başarısıyla birlikte Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde yöneticilik yaparak Milli Mücadeleye de büyük katkıda bulundu. Tarihler 1926’yı gösterdiğinde Samsun – Sivas demiryolu yapımının 7 kilometrelik kısmı için ihaleye giren ve 210 bin lira gibi düşük bir fiyat öneren Nuri Bey ihaleyi alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk demiryolu müteahhidi olmuştu. Samsun-Sivas demiryolu hattının inşasının 7 kilometrelik demiryolu ihalesi, 210 bin lira gibi düşük bir fiyat öneren Nuri Demirağ’a verildi.
1012 kilometrelik Samsun – Erzurum, Sivas – Erzurum, Afyon – Dinar hattını kardeşiyle birlikte 1 yılda bitiren Nuri beye bu başarısından sonra olmuş ve Atatürk tarafından kendisine Demirağ soyadı verilmişti.
Nuri Demirağ, demiryolu projesiyle birlikte memleketi Sivas’ta Çimento Fabrikası, Karabük’te Demir – Çelik Fabrikası, Bursa’da Merinos Tesisleri, Eceabat Havaalanı ve Haliç’in kenarındaki İstanbul Hal Binası’nı inşa ederek başarılı girişimlerine devam etti.
Başarılı işadamı Nuri Bey, 1931’de İstanbul Boğazı’na köprü projesini başlatsa da bu projesi hükümetten onay almadı. Nuri Demirağ yüzde yüz Türk malı bir uçak yapılması gerektiğini her platformda vurgulamaktaydı. Bu konuya şu ifadeleri kullanmıştı:
"Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem tayyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir"
Yerli uçak üretimi için kollarını sıvayan büyük girişimci Nuri Demirağ, öncelikle İstanbul Beşiktaş’ta atölye olarak kullanılacak bir bina yaptırdı.
Asıl fabrika ise Sivas Divriği’de kurulacaktı. Demirağ ayrıca İstanbul Yeşilköy’de Elmas Paşa Çiftliğini satın alarak burada uçuş sahası, uçak tamir atölyesi ve hangarlar yaptırdı.
Nuri Demirağ Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin Alan ile beraber hareket ediyordu. Çalışmalar kısa sürede netice vermeye başladı. Beşiktaş’taki fabrikada Selahattin Alan’ın projesini çizdiği ND-36 adı verilen tek motorlu Türkiye’nin ilk uçağı üretildi.
Aynı günlerde Türk Hava Kurumu da 10 tane eğitim uçağı siparişi vermişti. Bu siparişler yapılırken aynı zamanda bir de yolcu uçağı yapım çalışması sürmekteydi. 1938 yılına gelindiğinde NuD38 adında çift motorlu altı kişilik bir yolcu uçağı yapımı başarıyla tamamlandı.
Türkiye’de ilk kez yerli yolcu uçağı üretildi. 1941’de tamamen Türk yapımı olan ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Öte yandan büyük girişimci Nuri Demirağ, havacılık alanındaki çalışmalarına Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini yaparak devam etti.
Şimdi geçmişin hatalarını bilerek geleceğe aynı hataları taşımamak adına milletin evladının hikayesine dönelim. Nuri Bey ticaretteki başarısıyla birlikte Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde yöneticilik yaparak Milli Mücadeleye de büyük katkıda bulundu. Tarihler 1926’yı gösterdiğinde Samsun – Sivas demiryolu yapımının 7 kilometrelik kısmı için ihaleye giren ve 210 bin lira gibi düşük bir fiyat öneren Nuri Bey ihaleyi alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk demiryolu müteahhidi olmuştu. Samsun-Sivas demiryolu hattının inşasının 7 kilometrelik demiryolu ihalesi, 210 bin lira gibi düşük bir fiyat öneren Nuri Demirağ’a verildi.
1012 kilometrelik Samsun – Erzurum, Sivas – Erzurum, Afyon – Dinar hattını kardeşiyle birlikte 1 yılda bitiren Nuri beye bu başarısından sonra olmuş ve Atatürk tarafından kendisine Demirağ soyadı verilmişti.
Nuri Demirağ, demiryolu projesiyle birlikte memleketi Sivas’ta Çimento Fabrikası, Karabük’te Demir – Çelik Fabrikası, Bursa’da Merinos Tesisleri, Eceabat Havaalanı ve Haliç’in kenarındaki İstanbul Hal Binası’nı inşa ederek başarılı girişimlerine devam etti.
Başarılı işadamı Nuri Bey, 1931’de İstanbul Boğazı’na köprü projesini başlatsa da bu projesi hükümetten onay almadı. Nuri Demirağ yüzde yüz Türk malı bir uçak yapılması gerektiğini her platformda vurgulamaktaydı. Bu konuya şu ifadeleri kullanmıştı:
"Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem tayyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir"
Yerli uçak üretimi için kollarını sıvayan büyük girişimci Nuri Demirağ, öncelikle İstanbul Beşiktaş’ta atölye olarak kullanılacak bir bina yaptırdı.
Asıl fabrika ise Sivas Divriği’de kurulacaktı. Demirağ ayrıca İstanbul Yeşilköy’de Elmas Paşa Çiftliğini satın alarak burada uçuş sahası, uçak tamir atölyesi ve hangarlar yaptırdı.
Nuri Demirağ Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin Alan ile beraber hareket ediyordu. Çalışmalar kısa sürede netice vermeye başladı. Beşiktaş’taki fabrikada Selahattin Alan’ın projesini çizdiği ND-36 adı verilen tek motorlu Türkiye’nin ilk uçağı üretildi.
Aynı günlerde Türk Hava Kurumu da 10 tane eğitim uçağı siparişi vermişti. Bu siparişler yapılırken aynı zamanda bir de yolcu uçağı yapım çalışması sürmekteydi. 1938 yılına gelindiğinde NuD38 adında çift motorlu altı kişilik bir yolcu uçağı yapımı başarıyla tamamlandı.
Türkiye’de ilk kez yerli yolcu uçağı üretildi. 1941’de tamamen Türk yapımı olan ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Öte yandan büyük girişimci Nuri Demirağ, havacılık alanındaki çalışmalarına Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini yaparak devam etti.